cok uzaklardan geldiğin hiç ait hissetmediğin bir yere ait hissetmeni saglayan filmdir.
Yollara her vurdugunda kendini artık fonda calan müzik Elliot smith'dir.
Bırakıp gidiyor anılarımı rüzgar
Denize bırakılmış çöpler gibi
Yol kenarlarında birikmiş gereksiz eşyalar gibi
Geri veriyor ve çekip gidiyor usulca.
Bulanık bir havuzun yanında buluyorum kendimi
Bakımsız, taşları kırık bir havuzun yanında
içinden koyu yeşil bir çocuğun baktığı
Çürümeye yüz tutmuş yaprak renginde
Ağlaması yağmurlu bir sundurmaya benzeyen
Kırık iskemleleri, çatlamış mermer masasıyla
Yağmurlu bir sundurmaya
Ve pencerelerde belli belirsiz bir kadın
Pencerelerde ve her yanda.
Bir çocukta bir kadın hayaleti mi
Bir kadında bir çocuk hayaleti mi
Yalnızca bir hayalet mi yoksa.
(Nerdeyim
Kelebeklerden dokunuşlar alan bir yaprak gibi inceyim
Para bozduranların az çok bildiği
Adres soranların gene bildiği
Bir sokakta bir aşağı bir yukarı
Saatlerce dolaşanların hemen hemen bildiği
Amansız bir güceniğim.)
Geri getiriyor bunları rüzgar
Geri getiriyor anılması kırmızı bir konağı da
iniltili, hasta bir konağı da
Çatısında baykuşların tünediği
Birtakım iplerin düğümlendiği tahtaboşlarda
Ve bütün konuşmaların tek bir cümlede toplanıp
Suskunluğu bir anıt gibi yükselttiği
Bir konağı ve konağın olanca görkemini
Geri getiriyor rüzgar.
(Konaksa yandı çoktan
Tertemiz bir asfalt ezip geçti onu
iyi biliyorum tertemiz bir asfalt
Ezip geçti onu
Kırmızı bir konak mezarı gölgesi bırakarak.)
Ve yıllar ve günler ve saatler ayarlandı
Caddeler, işhanları kahveler ayarlandı
Meyhaneler, genelevler
Pasajlar, dar sokaklar, geçitler
Soğuk biralar ayarlandı, soğuk her şey
Ve bütün ilişkiler
Birden yerini aldı.
Ve her şey yetişti gene
Sarı bir çarşambadan
Kahverengi bir cumartesiye.
52'liğine sahip olmanın hayal olduğu, ama 18'liğiyle bile kendini ayrıcalıklı hissetmeni sağlayan boyadır.
insanın resim yarışmalarına girip birinci olası gelirdi, çünkü genellikle birinciye herkesin hayalini süsleyen 52'lik monami hediye edilmekteydi.
Bir ispanyol'un belki de en çok sarfettiği kelimedir. hiçbir şey için gerilmeye, acele etmeye gerek duymayan ispanyol kişilerimiz bir şeyi yapmaları gerektiğinde sürekli "manana" derler.. Ortak yaşam alanını paylaştığınız bu insanların her şey için bu kelimeyi kullanması bir süre sonra bünyede derin ümitsizliklere sebep olsa da, bir süre sonra siz de o grubun içine dahil olursunuz.
(bkz: iki ispanyolla birden yaşamak)
Yoktur öyle bir kitap. Mümkünse hiç bir kitabın filmi çekilmesin! Sonrası genellikle hezeyan olmaktadır çünkü. istisnalar yok değil mi var elbet, ama geneli hayal kırıklığı be sözlük!
Oğuzum Atayım, sen nasıl bir adamdın ki böyle bir kitap yazdın.. hani bazı kitaplar olur, sizi içine alır, ama öyle macera kitabı cinsinden değil, size yeni bir bakış açısı sunar, bazı cümleler tamamıyle sizi tanımlar.. Hiç bitsin istemezsiniz, sayfa sayısı azaldıkça cümlelerin yanı sıra bir de o yüzden keder sarar bünyenizi bir sigara daha yakarsınız. O kitaba müzikler adarsınız, özel zamanlar ayırırsınız. işte tam o cinsten bir kitap tutunamayanlar namı diğer disconnectus erectus
Şimdi bir sigara da Selim'in anısına yakmak lazım. Canım Selim o kadar iyi anlıyorum ki seni, "düşünmek başka.. insanın aklına bir takım kelimeler gelmesi başka"
Resim yaptığı marmaris de ülkenin strajeleriyle ilgili saçma sapan konuşup, tepki çekince de aa canım ne var ben sadece fikrimi söyledim deme cürretini gösterebilmektir. O zaman sormazlar mı adama, işkeye maruz bıraktığın, fişlediğin, idam ettiğin adamların yaptığı şey neydi?
insanların sormaktan bıktığı soru. işten kovulmadığı için mutlu olan insanların yaşadığı güzel ülkemin en büyük sorunudur.
(bkz: Ekonomiyi bu hale getirenler utansın)
Yerinde bir eylemdir. Nüfus cüzdanı insanın hangi ülkenin vatandaşı olduğunu göstermek ve kişinin kimlik bilgilerini belirtmek içindir. Laik bir ülke de yaşıyorsanız - ki yaşadığımızı sanıyoruz- insanların dinleri devleti ilgilendiren bir husus değildir.
Son derece alakasız ve gereksiz bir tespittir, ki metal müziği anlamsız kafa sallamalar, ilginç el kol hareketleri, kurukafa resimleriyle tanımlamak o bambaşka yanlış bir tespittir. Demek ki neymiş başlık açmadan önce başlığımızın konusunda bir şeyler okuyup doğru bilgi edinecekmişiz aksi halde
(bkz: komik duruma düşmek)
--spoiler--
-insanlar, dedi küçük prens, "trenlerin içinde gidip geliyorlar ama ne aradıklarının farkında bile değiller. Bu yüzden de koşturup duruyorlar, sürekli başladıkları yere geri dönüyorlar..."
Ve ekledi :
- Boşu Boşuna...
--spoiler--
Dünyanın en uzun destanı olmakla birlikte, Kırgızların da milli destanıdır. Destan adını Manas adlı kahramandan alır. Genellikle Manas Destanı komuz eşliğinde söylenir.anlatıcılar kendilerini o kadar çok verirler ki destana, hiçbir şey anlamasanız dahi kendinizi kah manas, kah Kanıkey gibi hissedersiniz. Ayrıca destanın tamamını söyleyene manascı, bir kısmını söyleyene de Ircı denir.
"her kadın, sevdiği uzaklardayken dertleşebileceği birlikte boş saatlerini doldurabileceği bir erkek arkadaş arar; bu arkadaşın, uzaktaki adam için duyduğu sevgi üzerinde bir etkisi olmadığını söyler; erkek arkadaşı kadının uzaktakine olan sevgisiyle çatışabilecek bir şey istedi mi; kadın incinir; ama bu arkadaş daha çok acı çekmemek için sözlerini, bakışlarını denetlemeye, daha dikkatli davranmaya kalkıştı mı, kadın-herhangi bir kadın- adamın acı çekişini görebilmek için hemen onun üzerindeki çekiciliğini arttırır."
"en büyük mutsuzluk yalnızlıktır. bu o kadar doğrudur ki, en eksiksiz avuntu olan din, seni hayal kırıklığına uğratmayacak bir arkadaş -tanrı- bulmaktan başka bir şey değildir."
şeklinde mükemmel tespitlerde bulunan italyan şair..
Bir kitap okudum ve hayatım değişti cümlesini kurmaya sebep olan kitaptır.. Küçükken okuyup hayatımı değiştiren, Küçük Prens ile birlikte hala başucumda duran kitaplardan. Küçücük bir çocuğa özgürlük daha ne kadar güzel anlatılır ki...
"Derenin bittiği yeri görmeden ölmek istemiyorum!"
Garip şehir şu berlin... her daim her yeri hüzünlü bu şehrin.. Sokaklarında yürürken, metrosunu kullanırken, bir barda eğlenirken bile hep bir melankoliyi beraberinde getirmekte. Gidip görmekle yetinilmeyesi, en az bir ay yaşayıp her şeyi hissedilesi almanya başkenti.