lostun locke.gökdelenin tepesinden atıyor babası sonrada gelsin olaylar...mübareğinde başına gelmeyen kalmıyor zaten final sezonunda da kara duman oluverdi.
bir yandan kahvemi yudulayıp diğer yandan ayakkabı içi silikonlu topuk destek pedlerini aldığım,aramadığınız herşeyi bulabileceğiniz 15-20 metrekare büyüklüğündeki mağaza...
-yaa benim bi işim vardı ben gideyim artık.
+ne işiymiş o bakayım yoksa can ın dogum gününe mi gideceksin.
-yani şey.... evet be oraya gidicem.
+bak goruyomusun beni davet etmedi sende beni atlatıyorsun beni aranıza almak istemiyosunuz degil mi?.
-yaa yok oyle bir şey niye almıyalım ki aramıza unutmuştur davet etmeye (kişi isteksizce) istersen sen de gel .
+tamam bekle o zaman hazırlanıp geleyim.
-google dan sor bakayım ikinci el temiz kullanılmış şu fiyatlarda araba var mı?
-oldu babacım istersen birde sohbet edeyim bu arabanın oluru ne diye hatta fiyat pazarlıgı falan da olur
-saygısız ana tarafına çekti tabi
kaliteli egitimi ve gerçekten çok degerli hocalara sahip orada okuma fırsatı bulamayan kişilerin agzından efsanelerin inmedigi (bkz: kedi uzanamadigi cigere mundar der)misali bursa nın en eski ve koklu birçok birincilikleri olan güzide okularındandır.
hazırlıktayken birebir yaşadıgım olay .hoca tanışıp kaynaşmamız için sıranın başından itibaren hepimize ismimizi mezun oldugumuz okulu nerden geldigimizi falan filan soruyo işte herkesten aynı cevaplar geliyo o sıra da çok bilmiş bir arkadaşımızla hoca arasında yaşanan diolag,
-hoca:well...where are you from?
-kişican:(elinin altında küçük sarı bir sozluk)I'm painful.
-hoca:what?
-kişican:(ısrarla)I'm painful
-hoca:????????
bir tesadüfmüdür bilinmez ama okul hayatım boyunca(üni.deki ingilizce okutmanlarda dahil) tanıdıgım ing.hocalarının bayan ve özellikle de sahte sarışın olması hep dikkatimi çekmiştir.
annemin reene, rayini,reyiina,rana olarak soylemeye çalıştıgı-bir türlü soyleyemedigi-sonunda isminin üst komşu kızı olarak kaldıgı anasının babasının bu ismi koymasındaki etkenin gerçekten reina mı oldugunu merak ettigim -ama soramadıgım-bizim üst komşunun yerden bitme kızının ismi.
dışı oldukça süslenmiş fakat içi boş müziklerin (bkz: cistak) oldukça fazla oldugu bugunlerde sagolsun kulagımızın pasını attırmış ve müziklerinin guzelliginin yanı sıra gerçekten bir yaşanmışlıgın sonucu dogmuş oldugu kesin olan sozler hala guzel eserlerin ortaya çıkabilecegini gostermiştir.ayrınca albümdeki bir sarkı(tek başıma çaresiz ) haric diger sarkıların soz ve muzigi ozer atik e aittir.
kendileri "isimsiz kahraman" olarak tanımlanır.hele sınıfta böyle birkaç ögrenci olursa -ki olasılığı çok fazla bir durum-en yüksek notlu kagıtlar her zaman sahiplenilir.
-birin o şahsın fotosunu çekeceği sırada "yaa çekme lütfen, foto çektirmekten hoşlanmıyorum" derken bir yandan da saçını,üstünü başını düzeltmek.yok yani bu naz da niyedir.
-tuhaf bir duruş şekliyle banyo aynasından hemde her açıdan kendi fotolarını çekmek.
en nazik bir şekilde ben senden bıktım ayrılmak istiyorum deme şekli "ilişkimizi ara verip, gözden geçirmeliyiz" şayet gözden geçirilmiş bir ilişkiyse ilişkiyi sonlandırmak için konan nokta da şu laftır: "denedik ama olmadı" ardında da "en iyisi arkadaş kalalım"dır
elimizdeki grammar sense3 kitabını görüpte bize sadece hangi durakta ineceklerini ingilizce olarak sormaları üzerine bizim öğrendigimiz yeni kelimeleri üzerlerinde deneme şansına sahip oldugumuz yol boyunca durdurak bilmeden onlarla ingilizce konuşabilmek için binbir takla attıgımız o günleri düşünücede çok acıdıgım büyük ihtimal emekli, sırtlarında koca koca çantaları olan yabancı insancıklardır.
-yerde bir kalem bulunur sonra sınıfın en orta yerinde bu kalem kimin diye avaz avaz bagrılır eğer bir ses yoksa sıra sıra dolaşıp "bu kalem senin mi?" diye sorulur yine de sahibi cıkmazsa şayet sabahçılarındır denip tekrar yere atılırdı.
- liste sırasına göre problemi çözme ve hangi sorunun sana gelecegini hesaplamak.