gözlerindeki o uçsuz bucaksız okyanusta kaybolmak. baktıkça daha derinlere inmek. düşmekten korkmamak. sahi bir çift göze kocaman bir evren nasıl sığabilir ? çok sevmeyin bitiyor, üzülürsünüz filan, bırakalım şimdi bunları. sevin kardeşim, güzel sevin. avucunuzda kuş tutar gibi sevin. cinsel kaygılar ya da beklentiler üzerine temellendirmeyin. ben bir tebessümün nasıl en zifiri karanlıkları aydınlattığını gördüm. sevin, sevmekten korkmayın. eğer doğru kişi olduğuna inanıyorsanız, hiç zaman kaybetmeyin.
insanlığımızı kaybetmek. artık yavaş yavaş vicdanlarimizi da yitirmeye başladık. birbirimize karşı son derece saygısız ve bir o kadar da aşağılayıcı tavırlarda bulunmaya başladık. sırf kendi düşüncemizden değil diye insanları ayrıştırdık. hayvanların yaşam haklarını ellerinden almaya başladık. zulme, haksızlığa karşı sessiz kalmayı öğrendik. bundan daha büyük bir hastalık olabilir mi sizce ?
vurguncu soyguncu yükünü tuttu,
işci köylü esnaf derde dert kattı,
Odun yok kömür yok kış geldi çattı,
Bahar geçti temmuz geçti güz kaldı, Bahar geçti temmuz geçti güz kaldı,
Yeter be gardaşım yeter,
Yeter be gardaşım artık.
ard arda kaç zemheri
kış uyur, kurt uyur, zindan uyurdu
dışarıda gürül gürül akan bir dünya
bir ben uyumadım
kim bilir kaç leylim bahar hasretinden prangalar eskittim
evlenecek olgunluğa gelmeden bu işe kalkışmak, dizi-film sektörünün yarattığı algıya göre en ufak duygularda aşk-sevgi yanılmasına kapılıp karşısındaki insanı tanımadan, insan olup olmadığını bile bilmeden hemen işi evlilikle neticelendirmek ve şımarık, herseyi elde etmeye alışmış bir nesil yetişmesi.
beklemelerin en zor olanı. sahi neden bekler ki insan, gelmeyeceğini bildiği birini? kalbi başkasına ait olan bir insanı neden bekler ? ve bu bekleyiş dünyanin en ağır yükünü koyar insanın omuzlarına. hayatin onca koşuşturmacası yetmezmiş gibi bir de bu yükü taşırsın ya hani, söve söve değilde seve seve. bitmez hani hiç umutlar. korkmayin dostlar, yılmayın, umudunuzu yitirmeyin. şayet ben biliyorum geri gelecek bir gün. ve o gün alaçatısında memleketimin yeniden güneş doğacak. baharda gelecek bu gelişle üstelik. belki, belki bu gelişle yıkılacak bütün tabular, yıkılacak bu ataerkil zihniyet. bu gelişi görenler yeniden inanacak sevdaya. toplum daha yaşanasi olacak bu gelişle. memleketin her kilometre karesinde güller açacak yeniden. baharda gelecek onunla içimde yaşattığım ve içinde yaşadiğim umut diyarlarına. savaşlar bile sona erecek belkide bu gelişle. ölmeyecek artik çocuklar. sicak yuvalarında, analarının kucaklarında güneşli güzel günlere uyanacaklar. yitirmeyin umudunuzu dostlar. elbet bir gün gelecek. belki bir kuş, belki uçurtma olup.
karanlık koridor ve yine 7 yaşındayım sanki. salon kapısına kadar koşmak ile bağırarak şarkı söylemek arasında gidio geliyorum. halbuki bir gülümsesen, tüm ışıkları yanacak şu evin.
daha çok dinleyen, saygı gösteren bir toplum düşlüyorum. insanlarin, insani muamele gördüğü bir toplum hayal ediyorum. bunların hepsi bir yana kadına değer verilen, bir hizmetçi yada bir cinsel obje muamelesi görmediği bir toplum düşlüyorum. erkek egemenyasının ve vahşetinin ortadan kalktığı bir toplum istiyorum.
gökyüzü üzerine siyah örtüsünü çektiği vakit, karanlık odanda gözlerini tavana dikip anlamlı anlamsız şekiller çıkartırken hangisi aydınlatıyorsa geceni, hangisi bir hayalde bile getiriyorsa baharı onu seçmeli.
geceler diyorum, sanki seni bana hatırlatmakla görevli. dört tarafı duvarlarla çevrili bir oda. karanlık. ve aklimda sen, hayallin karanlığı delip geçen loş bir ışık. geceler diyorum, zamansız, insafsız, acımasız.
şayet tespit doğru ise herkesin çirkin olduğu anlamına gelir. hatta bir tık daha ileriye gidiyorum, dünyanın tamamıyla çirkin olduğu anlamıda çıkartılabilir. sonuçta başlık kendi başına bir felsefe. girilen entrylerde öyle.
karşılıklı konuşabilmeye, düşüncelere saygı gösterilmesine ihtiyacı vardır. bize ileriye taşıyabilecek en sağlam ve cabuk yol diyalog kurmaktan geçer. unutmayalim arkadaşlar bizim haklı olduğumuz, karşımızdakinin haksız olduğu anlamına gelmez. hayata onun açısından bakmadığımız anlamina gelir.
dünya... bana hep yaşamı çağrıştırır. ve yaşam, hep bir sonun başlangıcıdır. nihai son ölümdür yaşayan bir insan isen. ve yaşamak, ölümü beklemektir. bence dünya, ölmek için yaşayanların kendilerine mesken edindiği kocaman bir tımarhaneden ibaret.