dindar yazar
-7 (nihilist)
altıncı nesil silik 1 takipçi 8.00 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    lailahe illallahu vallahu ekber

    ?.
  1. 4983 - Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):

    "Bir tarafı karada bir tarafı da denizde olan bir şehir işittiniz mi?" diye sordular. Oradakiler: "Evet!" deyince, şöyle buyurdular:

    "ishakoğullarından yetmişbin kişi bu şehre sefer tertiplemedikçe Kıyamet kopmaz. Askerler şehre gelince konaklarlar. Ancak silahla savaşmazlar, tek bir ok dahi atmazlar. "Lâilâhe illallahu vallahu ekber!" derler. Bunun üzerine şehrin kara tarafı düşer. Sonra askerler ikinci kere, "Lâilâhe illallahu vallahu ekber!" derler, şehrin diğer tarafı da düşer. Sonra tekrar "Lâilahe illalllahu vallahu ekber!" derler. Bu sefer onlara (kapılar) açılır. Oradan şehre girerler ve şehrin ganimetini toplarlar. Ganimetleri aralarında taksim ederlerken, yanlarına bir münâdi gelip: "Deccal çıktı!" diye bağırır. Askerler her şeyi bırakıp geri dönerler."

    Müslim, Fiten 78, (2920).
    0 ...
  2. karanliginin parcalari gibi fitneler

    1.
  3. 4988 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    "Kıyamet kopmazdan önce gece karanlığının parçaları gibi fitneler olacak. (O vakit) kişi mü'min olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama kavuşur. Mü'min olarak akşama erer, kâfir olarak sabaha kavuşur. Birçok kimseler azıcık bir dünyalık mukabilinde dinlerini satarlar."

    Tirmizi, Fiten 30, (2196).
    0 ...
  4. oldurmek oldurmek

    1.
  5. 4987 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Herc artmadıkça Kıyamet kopmaz!" buyurmuşlardı. (Yanındakiler:)

    "Herc nedir ey Allah'ın Resûlü?" diye sordular.

    "Öldürmek! Öldürmek!" buyurdular."

    Müslim, Fiten 18, (157).
    1 ...
  6. burclar fallar ve islam

    1.
  7. YILDIZLAR

    5733 - ibnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    "Kim, Allah'ın zikrettiğinin gayrısı için yıldızlar ilminden bir bab iktibas ederse sihirden bir şu'be iktibas etmiş olur. Müneccim kâhindir; kâhinde sihirbazdır, sihirbaz da kâfirdir."

    Rezin tahric etmiştir.

    5734 - Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir:Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse sihirden bir şube iktibas etmiş demektir. (Yıldız ilmi) arttıkça (sihir ilmi de) artar."

    Ebu Dâvud, Tıbb 22, (3905).

    5735 - Zeyd ibnu Hâlid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Hudeybiye'de, bize, geceleyin yağan yağmurun peşinden sabah namazı kıldırmıştı. Namazı bitince cemaatın önüne geçti ve:

    "Rabbiniz ne dedi biliyor musunuz?" buyurdu. Cemaat: "Allah ve Resûlü bilir!" dediler.

    "Allah Teâla Hazretleri: "Kullarımdan bir kısmı bana mü'min, bir kısmı da kâfir olarak sabahladı. "Allah'ın fazlı ve rahmmetiyle bize yağmur yağdırdı" diyen bana mü'min, yıldızları da inkâr edici olarak sabahladı.Kim de: "Falanca falanca yıldız sayesinde bize yağmur yağdırıldı" dediyse o da bana kâfir, yıldıza mü'min olarak sabaha erdi" dedi!" buyurdular."

    Buhari, Ezan 156, istiska 28, Meğazi 35, Tevhid 35; Müslim, iman 125, (71); Muvatta, istiska 4, (1, 192); Ebu Davud, Tıbb 22, (3906); Nesai, istiska 16, (3, 165).

    5736 - Ebu Said radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    "Eğer Allah Teâla hazretleri, kullarından yağmuru beş yıl tutup sonra gönderecek olsa, insanlardan bir grubu kâfir olur ve: "Micdeh yıldızı sebebiyle yağmura kavuştuk!" derdi."

    Nesâî, istiska 16, (3,165).

    5737 - Katâde rahimehullah demiştir ki: "Allah bu yıldızları üç şey için yaratmıştır: Onları semânın zineti kıldı, (semâya yükselip haber toplayan) şeytanlara atılacak taşlar kıldı, kendileriyle istikâmet tayin edilen alâmetler kıldı. Kim yıldızlar hakkında başka yorumlar yapmaya kalkarsa hata eder ve nasibini zayi eder, kendisini ilgilendirmeyen ve bilgisi olmayan hatta bilmekte peygamler ve meleklerin bile acze düştükleri bir hususta kendini külfete sokar."

    5738 - Rebi'de aynısını rivayet etmiş ve şu ziyadeyi kaydetmiştir: "AIlah'a yemin olsun. Allah hiç kimsenin ne yaşamasını, ne ölmesini, ne de rızkını herhangi bir yıldıza bağlamıştır. Bunu söyleyenler Allah hakkında yalan düzüyorlar ve kendilerine bahaneler uydur(up avun)uyorlar."

    Rezin tahriç etmiştir. Buhârî, önceki kısmı, başından "... bilgisi olmayan" ibaresine kadar muallak olarak kaydetmiştir. (Bed'ül-Halk 3).
    1 ...
  8. kuran in okuyana lanet etmesi

    1.
  9. "Nice Kur'an okuyucuları vardır ki Kur'an onlara lanet eder." Hadis-i Şerif

    burada anlatilmak istenen, kurani hakkiyla okumamak, dogru bir anlayisla idrak etmeyi amaclamamaktir. "kuran okudum" diyen ateistler bu babda degerlendirilebilir.
    2 ...
  10. ya islam da erirsin ya inkarda curursun

    1.
  11. Ya islam'da erirsin, Ya inkarda çürürsün,
    Yol mezarda bitmiyor; girdiğinde görürsün.

    seklindeki anlamli ve dusundurucu dizedir.
    0 ...
  12. en hayırlı genç

    1.
  13. EN HAYIRLI GENÇ ODUR KI;
    IHTIYAR GIBI ÖLÜMÜ DÜSÜNÜP AHIRETINE ÇALISARAK, GENÇLIK HEVESATINA ESIR OLMAYIP GAFLETTE BOGULMAYANDIR.
    2 ...
  14. iman davası

    1.
  15. "BÖYLE DEHSETLI BIR ASIRDA, INSANIN EN BÜYÜK MESELESI IMANINI KURTARMAK VEYA KAYBETMEK DAVASIDIR." seklinde ifade edilebilecek davadir.
    0 ...
  16. iman ve saadeti dareyn

    1.
  17. IMAN TEVHIDI,
    TEVHID TESLIMI,
    TESLIM TEVEKÜLÜ,
    TEVEKKÜL SAADET-I DAREYNI IKTIZA EDER.

    sozleri ile aciklanabilecek haldir.
    0 ...
  18. sıkıntı sefahetin muallimidir

    1.
  19. Sıkıntı, sefahetin muallimidir. Ye's, dalalet-i fikrin; zulmet-i kalb, ruh sıkıntısının menba'ıdır.

    insanin dustugu acmazlari tahlil eden bir sozdur.
    0 ...
  20. en bedbaht en muzdarib en sikintili issiz adamdir

    1.
  21. En bedbaht, en muzdarib, en sıkıntılı; işsiz adamdır. Zira atalet ademin biraderzadesidir; sa'y, vücudun hayatı ve hayatın yakazasıdır.

    insanin tukenisini anlatan bir sozdur.
    0 ...
  22. insanin yanilgisi

    1.
  23. inadın işi: Şeytan birisine yardım etse; "Melektir" der, rahmet

    okur; muhalifinde melek görse, "libasını değiştirmiş şeytandır." der, lanet eder.

    sozunde gorulebilecegi gibi insanin yanilgisi cikarciliktir.
    0 ...
  24. ihsan i ilahiden fazla ihsan ihsan degildir

    1.
  25. ihsan-ı ilahîden fazla ihsan, ihsan değildir. Her şeyi, olduğu gibi tavsif etmek gerektigini ifade eden bir sozdur.
    1 ...
  26. herseyi maddede arayanlarin akillari gozlerindedir

    1.
  27. Herşeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir, göz ise maneviyatta kördür. maneviyatin salt 5 duyu ile anlasilamayacagini ifade eder.
    1 ...
  28. rezil ahlak

    1.
  29. Bütün ihtilalat ve fesadın asıl madeni ve bütün ahlâk-ı rezilenin muharrik ve menba'ı tek iki kelimedir:

    Birinci Kelime: "Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne!"

    ikinci Kelime: "istirahatim için zahmet çek; sen çalış, ben yiyeyim."

    Birinci kelimenin ırkını kesecek tek bir devası var ki, o da vücub-u zekattır.

    ikinci kelimenin devası, hurmet-i ribadır. Adalet-i Kur'aniye âlem kapısında durup, ribaya "Yasaktır, girmeye hakkın yoktur" der. Beşer bu emri dinlemedi, büyük bir sille yedi. Daha müdhişini yemeden, dinlemeli!..

    said-i nursi
    0 ...
  30. arkadasina bey diyenin peygambere hazreti dememesi

    1.
  31. is, okul ve diger arkadaslarina "bey, beyefendi, sayin, efendim, muhterem..vs" gibi saygi belirten on belirtecler kullanirken, hazreti muhammed(s.a.v.) efendimiz icin "hazreti" kelimesini kullanmamasi ve saygi belirtmemesi durumudur. Rasulallahin(s.a.v) sefaati bu kisilere hatirlatilmalidir.
    2 ...
  32. fanilere olan asklar da fanidir

    1.
  33. baki olan allah askidir anlamina gelen sozdur.
    0 ...
  34. azaba dayanabilecegin kadar gunah isle

    1.
  35. kibritin atesine dayanamayan insanin cehennem atesine dayanamayacagi gercegini goz onune alan tebligcinin uyarisidir.
    1 ...
  36. herseyin bismillah demesi

    1.
  37. nebatatin, hayvanatin, insi ve cinsi olan herseyin bismillah demesini, allahin adiyla baslamasini, allahi zikretmesini, allahin guzel yaratis sanatini aciga vurmasini anlatan durumdur.
    0 ...
  38. ateizm isiginin vefat ile sonmesi

    1.
  39. yasayan bir canli icin ateizmin bir secim olabilecegi ancak vefat ani ile birlikte, ateizminde karanliklara gomulecegi gercegidir. vefat bir gercektir ve bundan kacmayi basaran bir canli hic olmadi.
    0 ...
  40. allaha tevekkul edene allah kafidir

    1.
  41. sinirsiz istek ve ihtiyaclari olan insanin, butun sorunlarini kaynagindan cozebilecegini ifade eden bir sozdur. allahin herseye yetecegini ve kafi gelecegini ifade eder.
    0 ...
  42. allah ın güzel cemali

    1.
  43. bu kainatta gorunen butun guzellikler,oyle bir guzelden geliyor ki; bu mutemadiyen degisen ve tazelenen kainat,butun mevcudatiyla ayinedarlik diliyle, o guzelin cemalini tavsif ve tarif eder.
    0 ...
  44. en buyuk hazine iman dolu bir kalptir

    1.
  45. parayi en buyuk hazine zannedenlere, bir alimin cevabidir.
    0 ...
  46. zikirsiz hayatin kalbi harap etmesi

    1.
  47. "KALP ZiKRETMEZSE,iCiNDE OTURULMAYAN EViNHARAP OLMASI GiBi HARAP OLUR..
    ZULUM KILINCINI CEKEN O KILINCIN KURBANI OLUR.
    DOSTTUN AZARI ONUN KAYBINDAN iYiDiR.
    ARiF GÖNLUNU ALLAHA ,BEDENiNi HALKA HiZMETE VEREN KiMSEDiR.
    SONSUZ OLAN CENNET,DUNYADAKi BiRKAC GÜNLÜK AMELiN DEĞiL,HALiS NiYETLERiN KARŞILIĞIDIR" seklinde ifade edilebilecek durum.
    1 ...
  48. allah in dinini kendisine dert edinmek

    1.
  49. "Allah'ın dinini kendisine dert edinenin özel dertlerini Allah satın alır. Allah'ın dinini kendisine dert edinmeyenin Allah dertleriyle baş başa bırakır." seklindeki musluman vecizesinin acilimidir.
    0 ...
  50. sabah namazına kalkabilme mutluluğu

    1.
  51. sabah namazina kalkmayi gunluk bir aliskanlik haline getirmeyi basarmis muminlerin mutlulugudur. sabah namazi munafik ile muminin ayrildigi iki vakit namazdan biridir.

    "munafiklar, sabah ve yatsi namazlarina devam edemez." (hakim)
    6 ...
  52. sozlugun silinmis ateistlerine cagri

    1.
  53. Sozlugun silinmis doktrinist, ideoloji ve felsefe ile dini elestirmis yazarlarina diledikleri platformda fikri anlamda, soru-cevap, mantik muhakeme duzleminde, esit soz hakki verilen bir platformda, medeni bir sekilde fikir tartismasina cagridir. Bu istenilen, sozluk, forum veya blogda olabilir. Sorsunlar cevaplayalim. Islamiyetin cevabini veremeyecegi soru yoktur.
    (bkz: mental half life)
    (bkz: bluevelve)

    ve digerleri.
    4 ...
  54. ateistler ile fikir duellosu

    1.
  55. allaha inanan dinini bilen muslumanin cekinmeyecegi fikri mucadeledir. ateistlerin cevaplanamaz sandigi her sorunun cevabi allahin dininin kitabinda, hadislerde ve ulemanin literaturunde mevcuttur.
    1 ...
  56. ya allah bismillah allahu ekber

    32.
  57. ecdadimizin iman ve birlik doguran ve torunlarinin da inanarak sarfettigi iman delili sozlerdir.
    3 ...
  58. allah in varliginin delilleri

    1.
  59. Varın ispatı, yokun ispatından her zaman daha kolaydır. Bir elma cinsinin yeryüzünde bulunduğunu, bir tek elmayı göstermekle ispat edebiliriz. Halbuki yokluğunu iddia eden kimse bütün yeryüzünü, hatta kainatı dolaşıp, ancak ondan sonra onun yokluğunu ispat edebilir. Bu ise, imkansızlık çapında bir zorluk demektir. Öyleyse diyebiliriz ki; yok, hiçbir zaman ispat edilemez...

    Bir sarayın kapılarından 999'u açık, biri kapalı olsa, kimse o saraya girilemeyeceğini iddia edemez. işte inkarcı, devamlı surette kapalı olan o bir tek kapıyı nazara verip onu göstermek ister. Aslında o kapı da, onun ve onun gibi olanların gözlerine çekilmiş perde sebebiyle onların ruh dünyalarına kapalıdır. Mümin için kapalı kapı yoktur. Yeter ki gözlerini yummasın!... Zaten 999'u herkese açıktır. Hem de ardına kadar... işte o kapı ve o delillerden birkaçı :

    imkân Delili: imkân, olmanın da olmama kadar eşit ihtimale sahip olması demektir. Günlük konuşmalarımızda da mümkün erken olabilirde olmayabilir de manasını kast ederiz. Yaratılmış olun her varlı bize şu gerçeği haykırır: Benim olmamla olmamam eşit idi. Şu ana ben varsam var olmamı yoklukta kalmama tercih eden biri var demektir. O ise Ancak Allahtır.

    Hudus delili: Hudus, sonradan olma demektir. Hudusun en büyük delili değişmedir. Bir varlıkta değişme varsa bu hareketin bir ilk noktası olacaktır. işte o noktadan önce o şey varlık sahasına çıkmamıştı. Henüz yoklukta isen var olmayı kendi kendine irade edemeyeceğine ve buna güç yetiremeyeceğine göre bu var oluş Allahın yaratmasıyla gerçekleşmiş demektir. Maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluğa doğru kayması, kainatın durmadan genişlemesi, güneşin süratle tükenişe doğru yol alması gibi vakıalar, bu varlık aleminin bir başlangıcı olduğunu gösteriyor.

    San'at: Atomdan insana, hücreden galaksilere kadar bütün kainatta, ince ve baş döndürücü bir sanat göze çarpmaktadır. Evet, bir baştan bir başa kainattaki her eser şu özelliklere sahiptir:
    Büyük sanat değeri taşır.
    Çok kıymetlidir.
    Çok kısa zamanda ve çok kolay yapılmaktadır.
    Çok sayıda olmaktadır.
    Karışık ve çeşit çeşittir.
    Devamlıdır.

    Halbuki, kısa zamanda, çok sayıda, kolay ve karışık yapılan işlerde san'at ve kıymet olmaması gerekir. Ancak yapan Allah (c.c.) olursa, o zaman her şey değişir ve zıtlar bir araya gelebilir!..

    Devir ve Teselsülün Muhal olması: Devrin muhal olduğu şu misalle açıklanıyor. Bir yumurtayı tavuğun yaptığını iddia eden adama soruyorsunuz. Tavuğu kim yaptı? Buna karşılık onun çıktığı yumurtayı gösteriyor. Buna göre tavuğu aradan çıkardığımızda yumurta yumurtayı yapmış oluyor. Bu ise muhaldir. Teselsül ise bir şeyin silsile halinde ta ilk noktasına kadar gidip o ilk varlığı kimin yaptığını sormak suretiyle Allahın varlığını ispat metodudur. Yani bu meyveyi şu ağaç yaptı, o bir önceki meyveden oldu, o da bir önceki ağaçtan. Böylece ilk ağaca yahut ilk meyveye kadar varıyor ve soruyoruz : Bunu kim yarattı diye .

    Kur'an yolu devir ve teselsülden çok farklıdır. Yumurtayı kim yaptı? Yahut meyveyi kim yaptı? sorusunun cevabı, doğrudan doğruya, Allah yarattı diye cevap verilir. ilim, irade, şefkat, merhamet kavramlarından bir nasibi olmayan, insanı tanımayan, hikmetten, sanattan anlamayan bu sebeplerin (tavuğun ve ağacın) sonucun yaratılmasında hiçbir tesirleri olmadığı ispat edilir. Böylece devir yahut teselsül deliline gerek duyulmaz.

    Hikmet ve gaye delili: Her varlıkta kendisine mahsus bir gaye, bir maksat, bir fayda takip edildiği göze çarpmakta ve hiçbir şeyde gayesizlik, manasızlık ve israf sayılacak herhangi bir durum müşahede edilmemektedir. Hâlbuki, ne madde aleminde, ne bitki ve hayvanat dünyasında, ne de eşya ve hadiselerde şuur ve idrak mevcut değildir ki, bu gayeler silsilesi takip edilebilsin. Öyle ise, kainattaki bu şuurlu işleyişi ve bu hikmet ve gayeleri ancak Allaha isnat etmekle makul bir yol tutmuş olabiliriz.

    Yardımlaşma delili: Yağmurun toprağın imdadını, güneşin gözlerin yardımına koşmalarından, ta havanın kanı temizlemesine kadar, bu alem bir yardımlaşma hareketiyle adeta dolup taşmaktadır. Bu yardımlaşmayı yapan taraflar birbirlerini tanımamakta, bilmemektedirler Öyle ise bu merhametli icraatı sebeplere vermek mümkün değildir.

    Temizlik: Kainattaki nezafet ve temizlik, başlı başına bir delil olarak, bize Kuddüs ismiyle müsemma bir Zat'ı (c.c.) anlatmaktadır. Toprağı temizleyen bakteriler, böcekler, karıncalar ve nice yırtıcı kuşlar; rüzgar, yağmur ve kar; denizlerde buzullar ve balıklar; fezamızda atmosfer, semada kara delikler; bünyemizde kanımızı temizleyen oksijen ve ruhumuzu sıkıntılardan kurtaran manevi esintiler, hep Kuddüs isminden haber vermekte ve o ismin verasındaki Zat-ı Mukaddes'i göstermektedir.

    Simalar: Herhangi bir insanın siması, en ince teferruatına kadar kendisinden evvel geçmiş milyarlarca insandan hiçbirisine kat'iyen benzememektedir. Bu kaide, kendisinden sonra gelecekler için de aynen geçerlidir. Bir cihette birbirinin aynı, diğer cihette birbirinden ayrı milyarlarca resmi küçücük bir alanda çizip, sonra da kendileri gibi olması mümkün, milyarlarca resimden ayırmak ve her şeyi sonsuz ihtimal yolları içinde bir yola ve bir şekle sokmak, elbette ve elbette yarattığı her varlığı, hem de hiç kapalı bir yanı kalmamak üzere bilen ve o varlığa istediği şekli vermeye gücü ve ilmi yeten Cenab-ı Hakk'ı en sağır kulaklara dahi duyuracak kuvvette bir ilandır.

    Fıtrat ve Vicdan Delili: Allahı tanımanın sayılamayacak kadar çok delil ve işaretleri insanın yaratılışında, fıtratında mevcuttur. Bunlardan sadece örnek: insan fıtratı ve vicdanı her nimetin mutlaka şükür istediğini bilir. Bir peygambere kavuşmuş ve hidayete ermişse şükrünü Allaha yapar. Aksi hale batıl mabutlara tapar. Bu tapma insan vicdanın insanı zorlamasıyla gerçekleşir. Güzelliği takdir hissi de insan fıtratında mevcuttur. Sergiler, fuarlar bu his ile gerçekleşir. insan bu yaratılışının gereği olarak, şu sema yüzünde sergilenen yıldızları, zemin yüzünde boy gösteren çiçekleri, ağaçları, ormanları dolduran ceylanları, aslanları, denizlerde kaynaşan balıkları seyretmek ve onlardaki ilâhî sanatın mükemmelliğini takdir etmek durumundadır.

    Tarih: Dinler tarihi şahittir ki, beşeriyet hiçbir devrini dinsiz geçirmemiştir. Batıl, hatta gülünç dahi olsa, hemen her devirde bir dine inanmış ve bir manevi sistemi takip etmiştir. insan fıtratına bu Allah koymuştur ve insan ona inanmakla mükelleftir.

    Kur'an: Kur'an-ı Kerim'in Kelamullah olduğunu ispat eden bütün deliller, aynı zamanda Cenab-ı Hakk'ın varlığını da ispat eder durumdadır. Kur'an'ın Allah kelamı olduğuna dair yüzlerce delil vardır ve bunlar, o mevzu ile alakalı islam kaynaklarında en ince teferruatına kadar mevcuttur. Bütün bu deliller, kendilerine mahsus dilleriyle "Allah vardır" derler.

    Peygamberler: Peygamberlerin ve bilhassa Peygamberler Efendisi iki Cihan Serveri'nin (s.a.v.) peygamberliğini ispat eden bütün deliller de, yine Cenab-ı Hakk'ı anlatan delillere dahil edilmelidir. Zira Peygamberlerin varlıklarının gayesi, Tevhid; yani Allah'ın varlık ve birliğini ilan etmektir. Öyleyse, her peygamberin kendi peygamberliğini ispat eden bütün delilleri, aynı zamanda, Cenab-ı Hakk'ın varlığına da delil olmaktadır. Bir peygamberin hak nebi olduğunu ifade eden bütün deliller, aynı kuvvetle, hatta daha da öte bir kuvvetle "Allah vardır ve birdir" demektedir.
    8 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük