sözlük kurallarını okumadım lakin tahmin ediyorum ki bu daha önce yazılmış zaten diye bir entry silme sebebi vardır. yoksa da olsundur. bu sayede yazarlar biraz da okumaya teşvik edilmiş olabilir. olmayabilir de.
* zor iştir kardeşim. akşama kadar asıl babam asıl.
amirin gelir bugün 3 posta eksik atmışsın der.
müşteri gelir bunun tarçın tadında olanından yok mu der.
üstüne üstlük bir de müfettiş gelir, kardeşim öyle attırılır mı böyle attırılır diye sana ukalalık yapar.
lafı fazla uzatmayalım. burada yapılmış/yapılacak zirveler var.
zall efendi üşenmemiş buraya photo deyu bir bölüm koymuş. allah tan ingilizcem var da photonun ne demek olduğunu biliyorum. yoksa mal mal bakacaktım. sonra birden heyecanlandım. bil bakalım neden?
elbette.
aklıma sinsice bir fikir geldi.
düşündüm ki: şimdi bi sürü zirve yapılmış mı? yapılmış.
bu zirvelere bir çok insan katılmış mı? katılmış.
e öyleyse bu zirvelerde fotograf da çekilmiştir. sonra da bu photo denen bölüme konulmuştur.
ben de oradan bir iki güzel kadın bakıp mümkünse nicklerini öğrenip nick altlarına yazarak sempatiklik yaparım olmadı mesajla taciz ederim dedim.
nerdeee. numunelik foto yok lan.
aha burda mülayim in şeysi diye bişi var bir de ona bakayım.
* komunist retorikte halklar diye bir kavram var. bu kavrama abidik gubidik tamlamalar yapıp komünist retoriğe yeni kavramlar ilave etmeniz mümkün.
yalnız şu halklar deyiminde abes bir durum var.
şimdi eğer biz halklar derken halkın çoğunu kastediyorsak komünizmin felsefesine yakışmıyor. sen dersen ki "halklar" ben de sorarım: "hangileri?"
madem ki hepimiz kardeşiz, dünya güllük gülistanlık bir yer. o zaman insanları farklı halklar şeklinde sınıflandırmaya ne hacet? öyle ya halklar derken birden fazla halkın varlığını dolayısıyla birbirinden çeşitli sebeplerle ayrışmış olduklarını kapalı olarak kabul etmiş oluyoruz. o zaman da komünler şeklinde birleştirmeye çalıştığımız halkları kafadan ayırmış oluyoruz.
ha. dersen ki halklar diye ayrı bir kelime var onu bilmem.
halkların nasırlı yumruğu ise çok güzel bir şeydir. hem de nasırlıdır.
bak şimdi hacı. önce sana devrimi tarif edeyim sonra devrime yürüyen halklar üstüne bir şeyler karalarız.
şimdi burdan hiç kafanı kaldırmadan dümdüz yürüyosun, giderken solda, gelirken sağda. yok gelirken de solda. arasıra yerini değiştiriyor belli olmuyo ne tarafta olduğu. yolda karşına çeşitli engeller çıkması muhtemel. polis çıkarsa taş atıyorsun, faşolar çıkarsa kurşun atıyorsun, vatandaş çıkarsa demagoji yapıyorsun, burjuva çıkarsa molotof atabilirsin falan filan. bu yolda karşına çıkacak engellere karşı herkesle hatta can düşmanınla bile ittifak yapabilirsin. kimse sana napıyosun demez. derse halklar kardeştir dersin olur biter.
devrim bele uzaktaki bir sevgili gibidir. hiç görmediğin, hiç dokunmadığın, dudaklarının tadını, teninin kokusunu hiç bilmediğin bir sevgili. yalnız bir kötü huyu var biraz nazenindir. eyle her isteyene vermez. kendisine ulaşacak olanların mümkün olduğunca çok çile çekmesini ister. ha senden önce başkası varacak olursa yanına ona verebilir bu durumda sen de havanı alırsın.
eh bu kadar özel bir sevgili olunca, devrime giden yolda çekilen çile de şanlı olmuş oluyor. yolda iti var uğursuzu var. devleti, polisi, faşisti, panislamisti, burjuvası var. var oğlu var. sen bütün bunların altına kendini hemen atacaksın ki devrime vardığında önce senin boynuna sarılsın. devrim öyle kolay değil. emek ister, çile ister, afedersin göt ister.
diyeceğim o ki devrimin şanlı yolunda yürüyen halklar en asil duygunun insanlarıdır.
iki aylıkken anasının cami avlusuna bıraktığı bebeyle aynı kaderi yaşayandır.
başlığa gönderme yapan bir bakınız yazıyorsun. sonra birden başlık değişiveriyor ve bakınızınız pi gibi ortada kalakalıyor.
padişahımız efendimiz bir buçukuncu recep tayyip erdoğan ferman buyurmuşlar. çalışma ve sosyal güvenlik bakanı 1 mayıs' ın tatil olması için sendika konfederasyonlarıyla pazarlığa oturacakmış.
geriye kaldı 249 gün. onları da tatil ettirdik mi işe gitmeye de gerek kalmayacak.
başlık açılmış. tanım yapılmış. altına sözlük ibişlerinden biri ya da bir kaçı şu minvalde entryler giriyor;
"başlık diye tanım yapanları ibiş olarak niteleyen başlık."
hadi yaa.
olm biz uzaydan gelmedik biz de biliyoruz başlığın ne olduğunu. alıp başlığı, başlık başa giyilir diye kafamıza geçirecek halimiz yok ya. neden hem vaktimizi alıyor hem de gözümüzü yoruyorsun durduk yere.
yapmayın böyle şeyler. dimple abinizi dinleyin huzura erin. tımaaammıııaa?
buradan bakınız verip şahısları rencide etmek istemiyorum.
lan siz nasıl insanlarsınız ki sıradan diyalogları sözlüğe yaran diyaloglar diye yazıyorsunuz? her insanın başına gelen olaylar sizin başınıza gelice mi yarıcı oluyor yoksa hayatınız bu kadar sıkıcı mı?
aslında haberlerine olacaktı ama olamadı işte. bir harf uzun geldi. hakikatten yahu nedir bu elli karakter olayı kuzum? elli karakter olunca kısa oluyor da elli bir karakter olunca mı uzun oluyor? neyse.
türkiye' de basını takip edenler bilirler ki en çok yalan haber yapan yüksek tirajlı gazete zürriyettir.
bu konuda söz konusu gazeteye çeşitli kereler suçüstü yapılmıştır. bu sicili bir tarafa bırak.
diğer tarafta da allah kelamını bile sorgulayan inanmamak için kırk dereden su getiren sözlük ahalisi var.
şimdi sen bu iki olguyu karşılaştırınca ne olmasını beklersin. sözlüktekilerin hürriyeti ciddiye almamasını değil mi?
rasyonel olarak haklısın. ama gel gör ki. işler ölye olmuyor. hürriyetin dandik haberlerinin en çok rağbet gördüğü yerler sözlükler. ve en başta da uludağ sözlük. ilginç işte.
büyük bir vazife aşkıyla görevli olduğu yerde durur. kendisini kullanımına sunduğu insanların türlü pisliklerini içine doldurmasını bekler. lan o nasıl masum bir duruş nasıl cevval bir görev bilincidir.
çöpçüleri pek severler. çöpçünün gelmesi gecikirse içine çöp atmaya çalışanların ıvır zıvırlarını " lan sikerim tuluatını" deyip iade ederler. çöpçü gelince bir ferahlamadır alır bunları.
evsiz barksız kedi köpeğe yardım ve yataklık ettikleri de vakidir. aç kalan kedi köpek onları aşevi sayar.
yok efendim zırt pırt arıyormuş yok bi maç bile izlettirmiyormuş. hatta arkadaşlarıyla erkek erkeğe kafa çekmesine bile izin vermiyormuş, yok yatakta yeniliklere açık değilmiş gibi dandik nedenlerle manitaya yol verilir.
sonra da erkek erkeğe kafa çekerken yalnız başına maç izlenmiyormuş, bilmem bi arayan soran bile yokmuş, yok çükü işemekten başka bir işe yaramıyormuş diye zırlayarak ortamın ebesi sikilir.
bu fasit daire er kişi bir şekilde kandırılıp evliliğe ikna edilene kadar devam eder durur.
başlığa bak imana gel. bilmem başka türlü ifade edilebilirmiydi ama yoramadım nöronlarımı bu saatte.
şimdi şöyle bir olay var. sözlükteki bazı arkadaşlar nicklerinin altına yazılan entariler konusunda oldukça hassaslar. şöyle yargılar var: kız olduğunu belli edersen nick altın coşar, kankalarını çağırırsan onlar da yazarlarsa nick altın coşar, kankalarınla karşılıklı birbirinizin nick altına yazarsan hep beraber coşarsınız (bir tür win win oluyor), abidik gubidik şeyler yazarsan nick altın coşar falan fıstık.
yahu gülüm bunlar boş işler. siz napacaksınız elalemin nickinin altını. diyeceğim o ki acayip bir saplantıdır. çözemedim. ama bu saplantınızı çözmek istiyorsanız zaten hazır coşmuş başlıklar var. onlardan bir nick alırsınız olur biter. misal
ulan dingil özerklik istiyorsan neden gidip obama dan istiyorsun?
burası obama nın çiftliğimi?
özerklik istiyorsan ve götün yiyorsa gelip benden isteyeceksin özerkliği.
bende sana iki elimle birden nah çekicem.
sanki obama siz özerklik isteyince bize dönüp "yaa bıradırım veriverin şunlara özerkliklerini" diyecek. biz de " ne demek gülüm. dükkan senin" diyeceğiz. öyle mi?