eskiden köylerde köy odaları olurmuş. bu odalarda köye gelen misafirler kalırlarmış. bu odalarda kalan misafirlere köylü sırayla yemek getirirmiş. demem o ki bizim köye gelen hiç ama hiç kimse, katil de olsa, hırsız da olsa, arsız da olsa aç kalmazmış. üstüne örtülecek bir yorgan her daim bulurmuş.
hal böyleyken keşke köylü kültürü siyaset ve ekonomiye hakim olsa.
ben gitmiş idim de böyyük şehire (istanbul) sabaha bir kaç saat kalmıştı. dedim gidecek yer yok camiye gireyim kıçım dondu soğuktan, demiş idim ki; baktım caminin kapıları kilitli.
keşke lan bizim köyün kültürü istanbul' un sosyo ekonomisine sirayet edeydi.
kıçım donmaz idi sabahın ayazında. gerisi de zerre sikimde olmazdı.
düdüt: ha bu arada, bizim köyde artık köy odası yok. televizyon diye bir meret geldi evlere, insanların ne kadar şerefsiz olduğunu anlattı durdu sabah akşam. bizimkiler de kapattılar odayı. ama yine de cami sabaha kadar açıktır. sobası da var odunu da çok şükür.
inanması ne kadar güç olsa da güzel kitaptır. ne demişler ateş olmayan yerden duman çıkmaz. ya da herifler bizim inanmaya bile cesaret edemediğimiz şeyleri yapmışlar biz de aval aval bakıyoruz.
bu sevişmek dediğim cima etmek manasındaki. hani o karşılıklı birbirini sevmek manasında olan değil.
gençlerin heveslerini kırmak istemem lakin nihayetinde beş dakikalık, hadi lan güzel hatrınız için on dakikalık bir iş. sonrasında zaten pişmanlığı var, post ejaculation syndrome u var. sonrası hiç çekilir şey değil. inanın bana kan ter içinde kalmış sevgiliye götünü dönüp uyumak sevişmekten daha da zevkli.
e olay böyleyse bu kadar büyütmek neden?
neden dünya kadar malın olacağına fındık kadar hamun olsun diye bir deyim var?
neden dünya şu cima etme olayının üzerine kurulmuş?
aldatmak insanlar için neden bu kadar önemli?
nihayetinde sonrasında bir sürü külfet getiren, mesela gusül, bir eylem bu kadar önemli?
yoksa iş sadece büyütlmesinde mi?
mevlana demiş ki; kasık bölgesinde koku ve şehvet üreten bir yarık. sevgi şehveti söndürür mü?
3 yıldır hedeflenen enflasyona göre artan maaştır.
hızını alamamış edit: ayrıca. hazırlık okumuş, üniversite mezunu göreve yeni başlamış memurunki çıplak ve brüt 700 tl civarındadır.
sadrazam padişaha gelmiş;" şevketlum, hazine tam takır kuru bakır" demiş.
padişah da; " vergileri arttırın, sonra gidip halk ne yapıyor ona bakın" demiş.
sadrazam vergileri arttırıyor, tebdili kıyafet halkın arasına karışıyor. sonra gelip padişaha rapor veriyor;" padişahım, halkın morali çok bozuk, suratlar bir karış".
padişah:" iyi " deyip konuyu kapatıyor.
bir böyle iki böyle, sadrazam bir kez daha vergileri arttırdıktan sonra halkın içine karışıyor sonra nefes nefese saraya geliyor.
"şevketlum, halk bir sevinçli bir sevinçli sormayın gitsin, nereye gitsem oynayıp coşan insanlar gördüm" diyor. olanları dinleyen padişah hemen emir veriyor;" çabuk vergileri indirdiğinizi ilan edin, yoksa bu delilerin bizi alaşağı etmeleri işten bile değil"
ana fikri de yaziim mi?
maastricht taraftarı rakip takım seyircisiyle kambuur kambuur diye taşşak geçmekte ama cambuur seyircisi zerre siklememektedir. bu arada evet berabere biterse kötü olur.
bunun daha kötüsü de vardır.
o da kar payını faizden farklı zanneden finans kurumu yöneticisidir ki evlerden ırak.
tee eskiden müfettişlik sınavlarının mülakatlarında arz ı endam ederken yolum her nasılsa bi finans kurumuna da düşmüştü hatta adı da asya finansmıydı neydi. herneyse mülakatta sormuşlardı "faizsiz bankacılık hakkında ne düşünüyorsun" deyu. ben de " hassiktirin lan faizsiz bankacılık mı olur" mealinde bir cevap vermiştim de herifler mülakatı bırakıp beni faizsiz bankacılık yaptıklarına ikna etmeye uğraşmışlardı. almadılar tabi işe. canları sağolsun.
sözlük kurallarını okumadım lakin tahmin ediyorum ki bu daha önce yazılmış zaten diye bir entry silme sebebi vardır. yoksa da olsundur. bu sayede yazarlar biraz da okumaya teşvik edilmiş olabilir. olmayabilir de.
başlığın aslı:
aynı entrynin farklı kişiler tarafından defalarca girilmesi.
özellikle anketlerde sıkça rastlanır. cevval yazar anket başlığı görür görmez hışımla aklına gelen ilk cümleyi ya da kelimeyi herneyse işte yazar. doğal olarak çok akıllı biri olmadığından orta zeka düzeyindeki bir çok yazarın aklına da ilk olarak aynı entry gelmiştir. burada dikkat edilecek husus aklına gelir gelmez hemen yazanla, "ulen daha önce yazıldı mı bu acep" diye düşünen yazar arasındaki farktır. biri ortalama zekalı ve düşünceli iken diğeri ortalama zekalı ve patavatsızdır. netice olarak biri hem kel hem fodulken diğeri sadece keldir.
anafikri de açıklayalım tam olsun: kellik kötü bir şey değildir.
sana sövsem değmez.
gecekondu yapmana izin verenlere sövsem kesmez.
be insafsız hayvan.
üstüne benzin dökseydin de kendimi yakarım deseydin hiç olmazsa çocukların senin gibi bir babaya sahip olmanın utancını ömürlerince taşımasaydılar.
ama allah büyük.
belki o çucuk da bi gecekondu yapar.
belediye ekipleri yıkmaya gelirler.
seni tekerlekli sandalyenle çıkartır kapının önüne.
dayar bıçağı boğazına.
ağlamazsın belki o bebe gibi ama kızamassında.
altına sıçarsın belki korkundan ama utanamazsın da.
* zor iştir kardeşim. akşama kadar asıl babam asıl.
amirin gelir bugün 3 posta eksik atmışsın der.
müşteri gelir bunun tarçın tadında olanından yok mu der.
üstüne üstlük bir de müfettiş gelir, kardeşim öyle attırılır mı böyle attırılır diye sana ukalalık yapar.