eğer kendisi söylendiği gibi cemaate bağlı bir muhbir ise, muhtemelen uzun süredir yazdığı her tivitin ardındaki "sonun geldi, korkma titre" vs ifadeleri büyük ihtimalle bu darbeye bağlıyordu. tayyip tutuklanacak, yargılanacak hüküm giyecekti falan...
kusura bakma da fuat abi, cemaat ipiyle kuyuya inersen böyle ananın amını görürsün...
not: recep tayyip erdoğan ve tayfası cemaatle sevişirken ikisini de sevmeyen, atatürkçü biriyim.
tüm bu iddialara ve ifadelere karşın, kaçırılmış ve saatlerce rehin tutulmuş bir genelkurmay başkanı olarak milleti aydınlatacak açıklamalar yapması gereken orgeneral.
çok enteresan ilişkileri içeren bir ifade vermiş olan eski komutan.
kendisinin darbeyi durdurmak için akıncı üssüne gittiğini, orada hulusi akar ın yanında olduğunu, kendisinin de paralel yapıyla mücadele eden birisi olduğunu söylemiş.
oradaki darbe karşıtı çabaları için genelkurmay başkanı hulusi akar ve genelkurmay ikinci başkanı yaşar güler'i şahit göstermiş ve onların şahitlik etmesini istemiş.
paralel yapı ile mücadelesinde ise, en büyük şahidin mit müsteşarı hakan fidan olduğunu ve ifadesine başvurulması gerektiğini söylemiş.
geçen akşam fenerbahçe'de hanımla oturuyoruz akşam. bi tane ford transit minibüsün içinde bu tipler doluşmuş, son ses çalıyor dombra dombra şarkısı falan. minibüsün üstünde de ayakta ellerinde kocaman türk bayrağını açmış duruyor bi kamil. şoför arabayı kenara parkedecekken yukardaki dengeyi kaybedip bi yuvarlandı aşağıya, istemsizce altıma sıçarcasına güldüm.
ülkenin genelkurmay başkanı kaçırılmış, sabaha kadar rehin tutulmuş ve kemerle boğazı sıkılarak zorla bildiri imzalatılmak istenmiş, sonra adam kurtarılmış, başbakanla beraber basına demeç verilirken onlarca soru soran medya, kendisine
"sayın genelkurmay başkanım, bu adamlar sizi kaçırmaya dahi tenezzül ettiler,
sizi nereye götürdüler?
size ne dediler?
nasıl muamele yaptılar?
ne dayattılar?
ne teklif ettiler?"
gibi soruları soramayan topluca satılmış gazetecileri barındıran, orospu çocuğu türk medyasıdır.
darbeye inanıp kandırılan, emekliliğine 2 aydan az vakit kalan eski hava kuvvetleri komutanı, orgeneral.
darbeyle suçlanıyor. suçu sabit ise, onlarca kişinin ölümünden sorumludur, ve ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
fakaaaaaatttttt, en yakın arkadaşlarından birinin cenazesinde (erol olçak), "idam isteriz" nidalarıyla bağıran sığır sürüsüne dönerek "biz bu talepe asla kayıtsız kalamayız" diye cevap veren bir cumhurbaşkanı tarafından idam edilirse gerçekten üzülürüm.
bu halk 20 senedir apo asılsın diye götünü yırtıyor. bu talebe kulaklarınız tıkalı da, cemaatçi darbeciye gelince mi taleplere karşılıksız kalamıyorsunuz? vatana ihanet ve 161 kişini ölümünden sorumlu adamı idam edelim tamam, ya 35.000 kişinin katiline ne yapalım? kundakta bebeği öldüren orospu çocuklarına ne yapalım? gencecik serap'ı iett otobüsünde yakan katil kahpe çocuklarına ne yapalım? akın öztürk, şimdi bu kevaşe çocuklarından daha mı suçlu?
akın öztürk ve tayfası, hukuk kuralları gereği en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. fakat, ülkeyi senelerdir bombalayan piç kuruları nem emici duvar kağıtları ve led tv lerle donatılan odalarda hüküm giyerken bu adamların asılmaları, şanlı türk ordusunun değerini iki paralık etmekten başka bir boka yaramaz.
sen hiç askerlik yaptın mı diye sormam gereken soruyu barındıran açıklama.
askeriyenin önünden geçen adam bilir ki, hava kuvvetleri komutanlığı yapmış, gelebileceği en büyük mevkiye gelmiş bir orgeneral, tekrar ediyorum "orgeneral", 1000 tane askerle, köprü kapatarak, askerlerin çoğu uzman ve erbaş iken üstelik, darbe yapılamayacağını bilir.
dünyanın hiç bir yerinde, darbe yapmak için sokağa çıkan tanklar, tekrar ediyorum "tank" lar, elinde sopa ve bıçak olan adamlar tarafından teslim alınamaz.
dünyada hiç bir darbe, cuma akşamı saat 10 da, herkes uyanıkken yapılmaz.
bir orgenerale, tekrar ediyorum "orgeneral"e elimizde 1500 asker var, darbe yapıyoruz dersen, seni çekip alnının ortasından vurur. ya da götüyle güler.
darbe yapılan, ve darbeci başının hava kuvvetleri komutanı olduğu bilinen bir ülkede, ülkenin cumhurbaşkanı, yani hedefte olan adam, hava sahası komple darbeci f16 larla olan bir zamanda, internette bile rotası belli olan bir uçakla seyahat edemez. kuş gibi avlarlar adamı.
niyeti meclisi paramparça etmek olan bir f16 pilotu, (ki genelde üsteğmen, yüzbaşı ya da binbaşı olurlar) bir ekiple birlikte bir kaç dakika içerisinde meclisi sığınaklarına kadar dümdüz eder, çaycı dahil mecliste yaşayan hücre bile bırakmaz.
niyeti cumhurbaşkanlığı sarayını bombalamak olan f16 pilotları, hektarlarca alan üzerine kurulu olan sarayı saatlerce bombalayıp ıska geçemez.
niyeti cumhurbaşkanını kaldığı otelde öldürmek olan, ve söylenildiği gibi bordo bereli olan bir ekip, cumhurbaşkanı otelden ayrıldıktan 40 dakika sonra oraya gidip boş binaya kurşun yağdırmaz.
bu söylediklerimden "darbe tiyatrosunu tayyip ayarladı" sonucunu çıkarmayın sakın. zira plan tayyip erdoğanı aşacak kadar büyük.
bu senaryo, tayyip erdoğanın daha da güçlenmesini, ve başkanlığı önünde engel olabilecek cemaatçi tayfayı ortadan kaldırmayı hedefleyen üst akıl tarafından organize edilmişti. ve işin başka bir tarafı, şu anda polisten filistin askısına asılarak dayak yiyen generallerin hepsi de, darbenin başarılı olacağına inanıyorlardı. kendilerini, ekiğlerini daha büyük ve kalabalık sanıyorlardı, ve ihale çok güzel bu darbe sevicilere kaldı. tayyip erdoğan derseniz, bence oynanan oyundan haberi yoktu, sonradan oldu.
darbe akşam 21:30-22:00 civarı konusulmaya ve ayyuka çıkmaya başlamışken, tayyip erdoğan gece 01:30-02:00 gibi facetime dan yayına bağlanması, o aradaki 3-4 saat piyasada olmaması bu iddiamı güçlendiriyor. zira ilk konuşmalarındaki gerginlik sabaha karşı yerini nasıl bir rahatlığa bırakmıştı, hepiniz görmüşsünüzdür.
yani anayacağınız yine filler tepişti, çimenler ezildi.
hiç bir suçu yokken sokağa gönderilen sivil halktan onlarca can gitti. tek suçu komutanından emir almak olan 20 yaşında erler gitti... allah hepsine rahmet eylesin.
son not: bu darbe girişimi göstermiştir ki, recep tayyip erdoğan, kendisinin hedefte olduğunu anlayınca, yüzbinlerce insanın kendisine kalkan olmasında hiç bir beis görmeyen, memleketi hiç ardına bile bakmadan iç savaşa sürükleyebilecek karakterde, hasta ruhlu bir insandır.