Hergün burada senin yeni yazılarını belki görebilirim diye bekliyorum. Senin yazdıklarını okuyorum sürekli, biliyorum uzun zamandır yoksun belki bir daha burda yazmayacaksın, belki artık sadece sen de kağıt parçalarına yazıyorsun.. Her zamanki ben işte, hiç değişmedim.. Hala aynıyım, senle büyüdüğüm gibi, senin gibi...
Benim hayatımın ne olacağı belli değil. Sen okumuşsun, artık güzel de bir mesleğin var. Bundan sonra karşına bir sürü adam çıkacak. Boşver beni, senin hayatını da mahvedemem. Kendine yeni bir yol çiz. iyi bir yerlere gel. Sen herşeyin en iyisine layıksın.
Artık tamamdır bitti kesinlikle diyorsun ve 1 ay geçtikten sonra tekrar başa dönüyorsun.. 9 yıldır aynı şeyi sürekli sürekli yaşıyorsun.. Yaşadıkların kısır döngü halini almış ve bunun farkındasın ama düzeltemiyorsun. Kanına eroin gibi işlemiş.. Sürekli geziyor damarlarında. Bu bağımlılıktan kurtulamıyorsun. Vücudunun her bir hücresinde her an hissediyorsun ya, kurtulamıyorsun ya ve her defasında kendini kandırıyorsun ya... Ve en önemlisi de ne biliyor musun?. O'nun sana yaşattığı acıları sen her defasında günahsız insanlara yaşatıyorsun ya... Ne acı bir durum!
Hiç kimsenin olmadığı, dağ başında, yeşilliğin içinde ahşap bir evde yalnız kalmak. Şömine karşısında, karanlıkta uyumak. Uzun bir süre kimseyle görüşmemek. Sadece o'nu yanımda hissetmek. Asla dönmeyeceğini bile bile.. Yine de yanımda hissetmek.
Aslında kişinin kendi kendine yarattığı bir dünyadır. Kendini en mutlu, en sakin, en yalın ve en kimsesiz hissettiği bir dünya. Kimseyi istemediğim zaman kaçtığım ve en mutlu olduğum dünya.
seni sevmediğini bile bile hala onu sevmeye devam edip, onun hislerini görmemezlikten gelmek.. ve 9 yılını ona verip en sonunda karşılığında ''ben mi sana dedim bekle beni, hayatına baksaydın'' laflarını duymak!.