jan benim bildiğim bir çerkes ismidir. hatta jan isminde çerkes bir arkadaşım vardı. gülben ergen vesilesiyle kürtçe bir isim olduğunu da öğrenmiş bulunmaktayız. her gün bir yararlı bilgi. ne güzel. çocuklar gülsün diye.
ülkedeki abaza-sapık-örümcek beyinli insan sayısını anlamamız için güzel bir vesile olmuş başlıktır. hoş bunların varlığını bilmek için illede böyle gerzek başlıklar şart değil,sokakta,orda burda öküz gibi yanından geçen kızları süzen tiplere oldukça aşinayız. bunlar göbeği açık giyinen kızlara orospu diyebilir mesela,hatta küçük çanta taşımasından fuhuş yaptığı sonucuna bile varabilir,o denli keskin zekaları vardır. oysa biz biliyoruz ki aynı kişilerin bir kıza öküz gibi bakması için göbeğinde ya da herhangi bir yerinde dekolte olması bile şart değil. kız olsun yeter. nefes alması lazım tabi bi de. bu iki şartı sağlıyorsa zaten potansiyel orospudur,her türlü tacize,yaftaya müstahaktır.
bu cümleyi kurabilmek için ciddi anlamda fit bir vücuda,uzun bir boya,ortalamanın üzerinde bir tipe sahip olması gerektiğini düşündüğüm erkektir.
türk erkeklerinin hepsi birer george clooney,efendime söyliyim josh holloway olduğundan mütevellit haklı tabi çocuklar beğenmemekte. türk erkeklerini bilmesem bu cümlelerinden bişi sancam. te allam.
an itibariyle bünyemize hücum eden cehennem sıcağıyla şimdiden böyleyse yaz nasıl geçecek diye kara kara düşündürten memleketim. neyse ki foça diye bir yer var.
love is here gibi albümler yapıp,durup dururken ağzınıza sıçabilecek kapasitedeki adamlar. geçen geldiklerinde kaçırmıştım ama bir daha asla! takipçisiyim bunların hele bir gelsinler koşarak gitmeyen ''o'' böyle olsun.
roads isimli müthiş şarkıyla,vokalinin karizmatik ve yaralayıcı sesiyle içinize işleyen, sonbaharda dinlenmemesi gereken, hele hele alkollü ve üzgünken asla dinlenmemesi gereken uzgunc eserleriyle sevdiğim şahane grup.
scorpions başta olmak üzere bir çok kişi ve grupça coverlanmış olsa da orjinali olan kansas yorumunun bambaşka olduğunu düşündüğüm güzide eser. hayatın anlamı -ya da anlamsızlığı- üzerine felsefik muhabbetlere kovalar insanı gece gece,hüzünlü bir anınızda ağlatabilir,her şeyden sıkıldığınızda ya da hayatınız berbat bir tempo ve monotonlukta ilerlerken ve siz tüm bu peşisıra yaşadığınız şeylerden hiçbir şey anlamazken yetişir imdadınıza. hayatınız üzerinde düşünmeye iter,sorgulamanıza neden olur birçok şeyi.. velhasıl sihir gibi bir eserdir,hem sözleri hem müziği ile. hele o sondaki keman yok mu off off
çerkes ethem bizzat bir vatansever olduğundan ötürü yanılgı olmayıp tümüyle doğru olan gerçektir. sanıldığının aksine çerkes ethem'in vatan haini ilan edilmek zorunda kalınmasının tek nedeni kendisinin şeriatçı abisidir. ayrıca çerkesler gelenekleri itibari ile her daim yaşadıkları toplumun kültürüne ve tarihine son derece saygılı, bağlı bireylerdir. gerek yıllar boyu çerkeslerden iyi askerlerin çıkması nedeniyle en kilit noktalarda gavur saydıkları çerkesleri savaştırmaktan kaçınmayan, çerkeslere aşırı güvenen osmanlı olsun, gerekse mustafa kemal atatürk e kurtuluş savaşında ve cumhuriyetin kurulmasında destek veren çerkes silah arkadaşları olsun, çerkeslere ne kadar güvenildiğini ve onların da bu ülkeye ne kadar değer verdiğinin en basit örnekleridir.
halen anadolu'daki bir çok çerkes köyünde adigece konuşulurken, köylerinin isminin türkçe olmasından ve türk'üm demekten rahatsızlık duymamaları da bunun bir başka göstergesidir. çerkeslere vatan haini diyenler,çerkes ethem'e iftira atanlar halt etmişlerdir.
mat grubunun bildiğim tek şarkısı. sözleri iyidir.
satarım ruhumu her gece ben şeytana
alkole ve ilk gördüğüm kadına
kandırırım kendimi
utanmadan hayat derim bunun adına
gerçek değil
bildiğim hiçbir şey dünyada
tanıdığım herkes çok tatsız bir rüyada
kolay değil
rol yapsam da bazen
beni hiçbi' şey güldürmüyor
sorun değil
çünkü artık zaten
beni hiçbi' dert öldürmüyor
kıyarım canıma acımadan her gece
her sabah dirilirim en baştan yine
kurtulurum böylece
acılarımdan bir gecelik olsa bile
kolay değil
her şeye en baştan başlamak
unutup her şeyi herkesi bağışlamak
kolay değil
rol yapsam da bazen
beni hiçbi' şey güldürmüyor
sorun değil
çünkü artık zaten
beni hiçbi' dert öldürmüyor
yakışmaz delikanlı adama gözyaşları dökmek
çok zor kalbin toprağından acıları kökten sökmek
yıkılan gökdelenler yerine gecekondular dikmek
terk eden sevgililer yerine çirkin kadınlar ...
kolay değil
rol yapsam da bazen
beni hiçbi' şey güldürmüyor
sorun değil
çünkü artık zaten
beni hiçbi' dert öldürmüyor
biz bu yüzden bu kadar yıldır böyle müthiş zeki,ileri görüşlü,çağdaş bir lidere rağmen milim ilerleyemediğimiz gibi her geçen gün adamın bıraktığı cumhuriyet ve demokrasi anlayışından uzaklaştık. bunun için işte. adamın söylemlerine,yaptıklarına,düşündüklerine değil alkolik olup olmadığına,ateist olup olmadığına,kaç kadınla birlikte olduğuna kafa yorduğumuz için. bence ateistti tamam mı? mutlu musunuz? ya ateist olsa nolur,deist olsa nolur,mümin olsa nolur adam bize insan olmamız ve kendi inancımızı ya da inançsızlığımızı özgürce yaşayabilmemiz için bir cumhuriyet miras bırakmış. siz hala ateist miydi değil miydi.
allah varsa ki bence var, size biraz akıl fikir ihsan eylesin. amin.
işsizlik almış başını gitmiş, tecavüzler, çocuk istismarları tavan yapmış. ülkede insanlar birbirlerine düşürülerek yapay bir iç savaş ortamı oluşturulmuş. yargı nın ağzına sıçılmak için her türlü yol denenir olmuş. asker çok afedersiniz itin götüne sokulmuş, eğitim sisteminde milim ilerleme olmadığı gibi inanılmaz bir çöküş yaşanmış -nimet abla'mız sağolsun-,dış borçlar boyumuzu aşmakla kalmamış kaf dağına ulaşmış, bütün bunlara bir de kriz eklenince değil teğet geçmesi afedersiniz hepimizi mikip geçmiş ama biz ülkece hala halimizden şikayet ediyoruz, hala sayın başbakanımıza, bakanlarımıza suç buluyoruz bu nasıl bir kendini bilmezliktir yaa?? adamlar yemiyor içmiyor, yeri geliyor mecliste uyukluyor ama ne yapıp edip ülkenin daha fazla nasıl ağzına sıçabiliriz onu düşünüyorlar biz hala memnun olamıyoruz. şikayet etmeyi bırakın da biraz da siz kafa yorun daha nasıl al aşağı edebiliriz bu ülkeyi diye. her şeyi devletten beklemeyin canım aaa ama. kızıyorum.
bakımlı, duyarlı, zevkli, neşeli, tepesi attığı vakit efelenen ama her daim yaşamayı bilen, hayattan zevk almayı felsefe edinmiş kızlardır. ruhları güzeldir.
yüz bulamadıkları izmirli kızların neden olduğu kuyruk acılarına bu şekilde pansuman yapan erkeklerdir. izmir'e kızları için gelirler, her ortamda izmirli kız muhabbeti döndürürler, yüz bulamayınca kaşar derler. alıştık bunlara, bu komplekslere ve size yemin ederimki annemle ananem de dahil tüm izmirli kadınlar feci gülüyorlar bu kompleksli abazan söylemlerine.
çünkü emin olun izmirli kızlar kimi tavlayacaklarını, kimle flört edeceklerini iyi bilirler. eli şeyinde dolaşan, yobaz, örümcek beyinli magandalardan tiksinirler, yüz vermezler, hadlerini bildirirler, çok gerekirse aşağlarlar. kimsenin gücüne gitmemeli.
izmirde çerkes olmaktan,izmir'de ermeni,rum,yahudi,göçmen,laz olmaktan hiç bir şekilde farklı olmayan durumdur. eğer sanıldığı gibi izmir'de kürt esnaflardan alışveriş yapılmıyorsa çevremdeki tüm lüx işletmelerin sahiplerinin niçin kürt olduğunu anlamakta zorlanıcam. evet hiç müşteri gelmediği için,zevkten kapatmıyolar dükkanlarını,ciplere falan da yanlışlıkla biniyorlar.
bu yalanlara sadece izmir'de hiç yaşamamış,sadece 1 hafta 10 gün izmir'de tatil yapmakla izmir'i tanıdığını sanan insanlar inanabilir. izmir'de kürtler özellikle son 10 yıldır yoğun göçler ve aşiret hadisesindeki ''kendinden olanı kolla'' felsefesiyle gayet güzel paralar kazanabilmektedir. yani sermaye her daim kazanıyor. bu elbette tüm kürtler zevk sefa içinde yaşıyor anlamına gelmiyor ama böyle bir ayrımcılık da yaşanmıyor. insanlar bu zırvalara inanmıyor. bu kürtçü zırvalarını ortaya atanların en kısa zamanda kendini gözden geçirmesini ve artık mağdur edebiyatlarına daha inandırıcı yalanlarla devam etmelerini tavsiye ediyorum.
bitirmeden şunu da söyleyeyim,madem bireysel örnekler üzerinden giderek genellemeler yapıyoruz ben de bir örnek vereyim. hiçkimse izmir'de kimsenin mekanına gidip ''bugün 29 ekim,neden türk bayrağı asmıyorsun?'' diyemez. çok afedersiniz ''göt'' ister. ama bir kürtçü çok rahat mekanınızı basıp,sizden duvardaki atatürk tablolarını indirmenizi,aksi takdirde sabah mekanınızı cam çerçeve inmiş şekilde bulacağınızı söyleyebilir ve siz de hiçbir bok diyemessiniz.
faşizmi bizzat benimsemiş bir gazetedeki* bir yazarın söylemi olması sebebiyle umursanmaması gereken ve zaten de izmir'in zerre umrunda olmayan,haksız,iftira gibi yakıştırmadır. bunu söyleyenlerin dtp konvoyunun taşlanması olayında izmir'e en ağır hakareti yapıp faşist ilan ederken aynı manzara doğu illerinden birinde yahut gazi mahallesi'nde polise ve masum insanlara,esnafa yapıldığında son derece tepkisiz kalmaları kendilerinin samimiyetini ortaya koymakta ve kendilerini niçin ciddiye almamamız gerektiğini açıklamaktadır sanırım.
kaldı ki faşist diye itham ettikleri şehirde yaşayan ermeni'si,rum'u,yahudisi,çerkesi ile tüm farklı etnik kimlikteki insanların nasıl huzur içinde yıllarca güzel komşuluk,dostluk ilişkileri içinde olduklarını,hristiyan vatandaşlarımızın ibadetlerini ve kültürlerinin gereklerini yerine getirirken ne kadar güzel bir hoşgörüyle karşılandıklarını,hoşgörünün ötesinde onların bu farklılıklarının zenginlik olarak algılanıp izmirlilerin mutluluk kaynağı olduğunu görmezden gelebiliyorlar.
işte faşizm ve ''taraf'' lı gazetecilik böyle bir şey..
biraz samimiyet,biraz dürüstlük,biraz empati. ihtiyacımız olan bu.
trtde çalışanlarının ısrarla spiğker şeklinde telaffuz ettiği meslek grubu.
uzuun bir medyada çalışma serüveninden sonra belki,bir ihtimal ulaşabileceğiniz noktadır. eğer kadınsanız ve bir de güzelseniz bu ''uzuuun'' süreç bir miktar kısalabilir. doğru telaffuz,jest mimik,belirttiğim üzere güzellik,yabancı dil ve entellektüel bilgi,gündemdeki konulara olan yakınlık da önemlidir bu mesleği icra edenlerin seçiminde. tabii ki her meslekte olduğu gibi kolay yolu seçip üstlerinden biriyle seviyeli bir birliktelik yaşayıp bu noktaya gelmek de mümkündür. ama o noktada uzun süre kalmak için o seviyeli ilişki bile çok yeterli olmayabilir. eğer kişi yeterli donanıma sahip değilse elbette..
ince, siyah, karanfilli, siyah kutuda sunulan karizmatik sigara. inanılmaz hoş bir kokusu vardır, içerken arada bir patır patır sesler gelir sigaradan. üst üste içildiğinde ağızda garip bir tat bırakır velhasıl baya sevilir.
lakin uyarayım, bu öyle tiryakilerin içeceği cinsten bir sigara değil. en son 8 tl idi fiyatı. benim gibi haftada 3 taneyi zor içenlerdenseniz, keyif yapmak adına içilebilir yoksa diğer türlü adamı iflasın eşiğine getirir, evlat acısı gibi kor.
maviyle yeşili buluşturan, insana neşe katan bir yerdir. sabahları yürüyüş yapan, tenis oynayan insanlara, akşam ise hem yürüyüş yapan insanlara ve bisikletlilere ha bir de tenisçilerle basketbolcu gençliğin maçlarına ev sahipliği yapan,karşıyakalıların stres atmak için ille de haftada bir kaç gün uğradığı, bostanlıda oturanların her gün yürüyüş yaptığı sahildir.
benim ise evde olduğum sabahlar djarium blacki kapıp keyif yaptığım, ohh bee dediğim sahilimdir.
kordon'uyla karşıyaka'sıyla bostanlı sahil'i, güler yüzlü, çağdaş, hoşgörülü, neşeli insanlarıyla kendine aşık eden, ''izmir mi? yok yæ o kadar da güzel değil'' diyenlerin bile her daim gözünde tüten, bir garip büyülü şehir, memleketim.
