dikkat muhendis var
430 (süper mario)
sekizinci nesil yazar 7 takipçi 71.57 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    harry potter filmindeki gözlüklü çocuk

    10.
  1. büyücü olmasına rağmen gözlerini iyileştirme büyüsüyle iyileştirmemiş, Allah'ın takdirine saygı duymuş temiz yürekli çocuktur.
    1 ...
  2. aveadan vodafona geçmek

    9.
  3. uyurken gözlerini kapatan insan

    13.
  4. türklere özgü davranışlar

    1785.
  5. müziğe alkışla tempo tutmak.
    onlarca ülke, yüzlerce şehir gezdim. Bir tek bizim kültürümüzde var alkış muhabbeti.
    muazzam.
    4 ...
  6. performans türbanı

    2.
  7. ismen fanteziye açık olsa bile, görseli söndüren cinstedir.
    bale, buz pateni gibi sporların bendeki etkisini bitirdi gibi bu türban olayı.
    0 ...
  8. sevgilinin eski sevgilisiyle karşılaşmak

    1.
  9. sevgilinin, eski sevgilisiyle olan diyaloğuna göre değişkenlik gösteren durumdur.

    eğer sevgiliniz, eski sevgilisi ile görüşüyorsa sizin için bir sıkıntı yoktur zaten, siz onu göze almışsınızdır.
    fakat, sevgiliniz eğer ki eski sevgilisi ile görüşmüyor ama bir şekilde karşı karşıya geliyorsanız, durum biraz pisleşiyor.

    mesela düşünün, bir kapıdan geçerken karşılaşıyorsunuz, kapı geniş ama karşı karşıyasınız, sevgilinizle el ele kapıdan geçerken bi anda karşınızda o.. siz sağ yapıyorsunuz o sağ yapıyor, siz sol yapıyorsunuz o sol yapıyor..

    " sert bakış kapsülleri: açıldı,
    küfür mekanizması: devrede,
    öfke kontrolü: yok,
    kıskançlık: üst düzey "

    + sen bizim sağımıza sol mu yapıyorsun lan!! * *
    - ????
    2 ...
  10. neden kadınlar erkeklere çiçek almıyor

    31.
  11. eski sevgilim bana saksı almıştı. o oluyor mu? bence oluyor. yani almıyor değil, alıyorlar, alabildiklerince.
    2 ...
  12. ilişkiye ara vermek

    296.
  13. belki de şunu demek istiyordur.. " biraz birbirimizden uzak kalalım, durumumuzu değerlendirelim, hatalarımızı düşünelim, iyi bir dönem geçirmiyor olabiliriz, bu süreçte yalnız kalmamız daha iyi olabilir, hayatımız şu an için çok iyi değil, bu süreç bizi daha kötü yapmasın " gibi.

    bana böyle bir teklif geldiğinde,
    "ilişki de ara mı olur amınakoyim, bitirmek istiyorsan bitirelim, bende bitti mi bir daha geri dönüş olmaz " gibi bi tepki verdim.

    bunu ya " kızı çok sevdiğim ve bana böyle konuşmasını yediremediğim " için söyledim ya da " hayatımdan tamamen çıkmasını istediğim için " söylemişimdir veyahutta " zor zamanımda yanımda olmayan insan güzel günlerimde de yanımda olmasın " diyerek kendimce bir sitemde bulundum. kendime blöf yapmadığımı var sayıyorum ve,

    durumları biraz değerlendiriyorum..
    kızı çok sevdiğim için söylemiş olabilirim. sonucunda 6 yıllık bir hikaye bu. uzun zaman beklenilmiş yaşanmak için ve yaşandığında çok büyük beklenti oluşturduğu için bu sonucu kaldıramamış olabilir bünye.

    evet bu bir seçenek, ama çok mantıklı durmuyor. ilişkiye başlarken hepimiz zor zamanların olacağını, bazı şeylerin yolunda gitmeyeceğini bilerek başladık. belki işin bu noktaya geleceğini de. sanmıyorum, bence bu yüzden söylemedim o lafı..

    hayatımdan tamamen çıkıp gitmesini istemek biraz garip aslında.. acaba öyle mi değerlendiriyordum durumu.. hiç sanmıyorum! öyle olsa gittikten sonra, tekrar geri gelmesini istemez; kendimi dibe çekip, perişan hallere düşmezdim. alakası yok kesinlikle..

    " zor zamanda yanında " olması durumu ise biraz kritik.. bunu bekleyebilir miyiz acaba hayatımıza giren insandan? 8 aylık bir süreçte hemde? ama öyle bir 8 aylık süreç ki, 5 yıl bekledikten sonra gelen 8 ay.. tutku dolu, heyecan dolu, aşk dolu..

    hayatta her şey, istediğin zamanda istediğin şekilde olmuyor ne yazık ki..
    süreci tekrar bir değerlendiriyorum...
    " üniversiteden yeni mezunum, işsizim ve baba eline bakıyorum. kız arkadaşım benimle yaşıyor ve evlilikten bahsediyoruz ama ikimizde de para yok. hele ki ben erkeğim bende kesin para olması lazım, öyle de bir durum var. psikolojim çökük, parasız ve aşk hayatından da keyif almıyorum.." bence bu durumu karşı tarafa yüklemek çok büyük ayıp. bu psikolojik ağırlığı, zor zamanları ona hissettirmek çok keyifsiz..

    evet şunu yapabilirdik bence de,

    ara verebilirdik ve ben işe girdikten sonra, sosyal hayatımızı genişletip; biraz daha düzgün psikolojilerle tekrar bir araya gelebilirdik.. çünkü nasıl insan alırken hayatımıza ince eleyip sıkı dokuyor isek, çıkartırken de bol bol düşünüp, ona göre karar vermeliyiz..

    bu aranın süreci diye bir şeyi olmadığı aşikar ama.. daha düzgün psikolojiyle, daha iyi dönemlerinde tekrar bir araya gelinmeli diye düşünüyorum. ve şimdi tekrar değerlendirince bunu böyle düşünemediğim için üzgünüm sevgili okurlar...

    her ciddi ilişki, düşünmeyi, değerlendirmeyi ve güzel yönetilmeyi hak ediyor. Bence ilişki de ara vermek diye bir evre kesinlikle var. insanın kendisinin farkına varması için, hatalarını görebilmesi için ya da karşısındakinin değerini anlayabilmesi için...

    siz siz olun, bu durumu çok büyütmeyin ve olgunlukla karşılayın. çünkü ilişkiye ara verme durumu bence cidden çok olgunca bir davranış..
    3 ...
  14. keseri inşaat dışına kaçan inşaat işçisi

    2.
  15. topu inşaata kaçan normal insanların beklediği kişidir. *
    0 ...
  16. sevgiden daha önemli ne olabilir

    14.
  17. aslında çok önemli bir vurgu olmasına rağmen, hiç bir boka yaramayan soru.
    afedersiniz ama ilişkide çoğu zaman tek başına yetersiz kalıyor sevgi. önemli olan sevgiyi, " birbirini anlama, birlikte eğlenme, saygı duyma" gibi hissiyatlarla birleştirmek. O zaman tadından yenmiyor sevgi.. Hissettirmedikten sonra, yaşatmadıktan sonra kimseye bir faydası yok bu hissiyatın.
    1 ...
  18. 5 yıldır aynı kızı sevmek

    11.
  19. Güzel duygudur, ama doğru insan olmadığını hissedince perişan eder.
    Düşünsenize, 5 yıl boyunca inandığınız çoğu şey yalan.. Ama doğru insansa, tadından da yenmez hani.
    allah bu hissiyata sahip herkese geçimler versin diyorum ve bir kez daha sizlerin huzurunda aşkın gücünün önünde eğiliyorum.
    4 ...
  20. ilişkiyi yıpratan şeyler

    167.
  21. Sanırım insanları değiştirmeye çalışmak...
    Çok değil, 25 yaşındayım ve 2 tane ciddi ilişki yaşadım. Hepsinin bitiş sebebi; " birbirini değiştirmeye çalışmaktan dolayı " oldu. gözlemlediğim ve yaşadığım kadarı ile insanlar, insanların belirgin özelliklerinin kendine uygun olduğunu düşünüp aşık oluyorlar.

    Aşık olmak zaten çok zor bir hissiyat olmasına rağmen, o an senin psikolojinle de alakalı olarak o hareketler; muhabbet, sohbet, işve artık her ne ise.. Sana çekici geliyor ve sen bir şekilde bir şeyler hissediyorsun.. Ama zaman ilerledikçe o güzel görünen tavırlar, ilişki sürecinde yerinde reaksiyon veremeyince sıkıcı hale geliyor ve (olay kesinlikle yine psikolojik) durumdan soğuyorsun.

    Hepimiz aşk konusunda biraz nankör olabiliyoruz yani.

    Belki doğru insan olmadığı anlaşılıyor, belki hayaller örtüşmüyor, gelecek planlarınız ortak değil, aileler problem yaratıyor.. oluyor da oluyor yani. kimi insan doyumsuz, kimi insan terbiyesiz oluyor, kimi yalancı oluyor, kimi umursamaz..

    Bazı noktalarda " bu da öyle bir karakter " demek en doğrusu sanırım..

    Çünkü onay görmeyen her davranış, insanın içindeki anarşi hissiyatının dürtülmesiyle birlikte ters etki yapar ve insanı yanlışa sürükler. insanı rahat bırakmak, düşünmesini sağlamak, karşıdakinin fikrine önem vermek ve onun da bir birey olduğunu unutmamak çok önemli..

    çok geniş kapsamlı bir konuyu tek bir noktada birleştirmeye çalışmak da en zoru...

    o yüzden geniş bir liste olabileceğine inanıyorum. Herkesin yaşadığı kendine olduğu gibi, herkes de farklı bir karakter sonucunda. iki benzer ya da zıt karakterin veya bu bir araya gelen insanlar nasıl olmalı konusunda bir klişe varsa eğer " o kilişeye uygun olmadığını görmek kendin için " yeterli oluyor sanırım ilişkinin yıpranması için..

    Ama birşeylere hazır olup olmamak da çok önemli, söylemessem içimde kalırdı üzgünüm. yalnız olmak çok güzel lan.
    8 ...
  22. gzelkadnlrihatrlatanuczsaraplr

    1.
  23. karadeniz teknik üniversitesi

    178.
  24. her sene düzenli olarak yazarım, yine tekrar edicem..
    Bu üniversiteyi tercih etmeyin kardeşlerim. YAZMAYIN.
    Şehri sevmez, üniversiteyi bitiremez, gençliğinizi piç edersiniz.
    Hayatınızın en güzel dönemlerini, bu siktimin şehrinde geçirmeyin.
    bahar şenliği yok, mezuniyet töreni yok bu üniversitede.
    yıllarca hayalini kurduğunuz, emek verip kazandığınız üniversite burası olmasın lütfen.
    Siz yazmayın, tercih etmeyin ki, bu aq üniversitesini kapatsınlar. Belki trabzon'u da haritadan silerler bu vesileyle.
    Başka bi bok yok çünkü şehirde.

    Edit: yazmayı düşünen arkadaşları, fikrinden vaz geçirebilecek potansiyele sahibim. Konu hakkında yardım almak isteyen varsa çekinmesin , dm atsın.
    7 ...
  25. ben bu yazıyı eski sevgilime yazdım

    1199.
  26. bayağıdır yazmıyodum sana, hatta söz vermiştim yazmıcaktım da.. ama yine bi şarkıyla geldin aklıma eheh.
    neydi, " herşey güzel olucak senle olunca " bidi bidi falan. bizim şarkımız olsun mu batuşko diye gelip sarılmıştın. gülmeyin lan evet batuşko diyodu, benim de hoşuma gidiyodu işte mnakoyim.
    neyse, ne zamandır görmüyorum seni, ama takip etmediğim anlamına gelmez bu. sokaklarda gözlerim hâla seni arıyor dışarı çıktığımda. görsem ne bok yicem onu da bilmiyorum aslında. zaten sana benzeyen birini gördüğümde bile hâla elim ayağım titriyor aq. sevmiyorum ama nefret de edemiyorum senden. hatta bazen hardcore nefret ediyorum, bazen de hâla aşık gibi davranıyorum. tam çözemedim kendimi. Ama keyfim yok gibi sanki bu aralar. kasım ayındaki gibi piskopat hallerime dönme gibi niyetim var sanki. tivitırdaki profil fotoğrafını açıp uzun uzun bakıp düşünüyorum. Ne düşündüğümü ben de bilmiyorum aq. ama düşünüyorum işte.
    acaba sevgilin oldu mu lan? acaba başkasıyla uyudun mu benden ayrıldıktan sonra.
    siktim yine gece gece kendimi.
    ders notların da fena değilmiş bu arada, girip arada hâla bakıyorum.
    bide, tivitır profil fotoğrafın güzelmiş, acaba o taktığın kolye benim hediye ettiğim kolye mi?
    3 ...
  27. ygs 2014

    252.
  28. bundan 4 yıl önce açılışını yapmıştık lan bu sınavın biz eheh. inşallah çalışanlar emeğinin karşılığını alır. ülkenin aydın, bilinçli üniversite öğrencilerine çok ihtiyacları var. bu arada, 4. senem hâla karılar teklif etmiyor, ama acayip yolluları da var. en kötü 31 çekmekten kurtarıyor burası. neyse lan sınav öncesi kafa karıştırmayayım. eliniz kalemden başka bişeye gitmesin. motive etmek istemiştim kendimce.
    6 ...
  29. yozgat a seks için gitmek

    2.
  30. elini bir de yozgatta sikmeyle sonuçlanacaktır..
    2 ...
  31. eski sevgilinin söylediği unutulmayan sözler

    49.
  32. " beni bu hâle sen getirdin, bu beni sen yarattın... "
    3 ...
  33. ben bu yazıyı eski sevgilime yazdım

    1159.
  34. sensiz yaşamak çok zor be sevgili... her an aklımda, her an düşüncelerimde olman..
    bununla yaşamak, böyle yaşamak çok zor... bak ne kadar zaman oldu hâla özlüyorum seni..
    umarım iyisindir, umarım mutlusundur..
    1 ...
  35. niye geldin ki

    1.
  36. üniversitenin 2. yılındaydım. hiç kuramadığım arkadaş ortamını kurmuş, kötü geçen 1. senenin ardından umutla başladım 2. öğretim yılına. trabzon standartlarına göre standart üstü bir sitede güzel bir ev tuttuk, evimizi dayadık, döşedik. belki tam eşyaları oturtamadık, geceleri sadece mandalina yiyip, aramızda 3 erkek muhabbet döndürüp, gülüp eğleniyorduk. komşular edinmiştik, erkek muhabbeti yapıyorduk ama ben halimden çok memnundum. bu hayatta en keyif aldığım şeydi belki de erkek muhabbeti. bu karısızlıktan değil, karıların triplerindendi kendimden biliyordum.

    maç izliyordum mesela keyifle. sayıp sövüyordum. fenerbahçe'nin aykut kocaman'lı dönemleri... Oyunu kendi sahamızda kabul ettiğimiz ve sürekli atak yiyip, kontra atakla gol aradığımız sezon.. kendimi sadece fenerbahçe maçları için hazırlayıp, sadece haftasonu eğlencem olan maç izleme aksiyonuyla kendimi tatmin ediyor, ufak şeylerle mutlu oluyordum. kabullenmiştim trabzon'da böyle yaşamam gerektiğini.

    büyük şehirden gelip, burda aykırı bir yaşam olmayacağını, sürekli pompa peşinde koşup, gecemizi gündüz edemeyeceğimizi farketmiştim.

    bir fenerbahçe maçıydı yine bizi bir araya getiren mesela. düşünüyorum da hayallerim de hep bu yöndeydi. fenerbahçeli olucak, küfür edicek, ufak şeylerle mutlu olucak, beni çok sevmese de, bana hep doğruyu konuşup, saygı duyan bir insan olucaktı sevgilim diyeceğim kişi. ama hiç sevgili olmak yoktu mesela kafamda..

    geldin ve 1.5 sene iyisiyle kötüsüyle bir şekilde geçti. birlikte maç izledik, ankara'ya gittik 10 kasımda. bazen geceleri çıktık, bazen hiç evden çıkmadık. belki de ilişkimizin çoğu benim odamda geçti.
    ama sonrası?

    sonra bir anda gittin. gidişinin üzerinden 6 ay geçicek. 3-4 günü falan var... ama biz o zaman ayrılmamışız mesela.
    hatta biz hiç ayrılmamışız sanki. hep varmışsın gibi hâla.. biz seninle, ekim'in kendini ufaktan hissettirmeye başladığı, havanın inceden soğuk olduğu bir günde ayrılmışız. benim senin babanı arayarak yaptığım öküzlük sonrası ayrılmışız. o zamana kadar sanki, hep gelicekmişsin gibiydi.. hep özlücekmiş, hep var olucakmış gibiydi..

    şimdi bitti evet, bitti ama ben de bittim. artık uzatmaları oynuyorum gibi geliyor bana.
    çünkü ben dibe batarken, senin şahlanışını hissediyorum iliklerime kadar... ben bölümümü yine uzatırken , senin derslerinin iyileşmesini görüyorum, hayatının ne kadar güzel gittiğini hissediyorum. arada gördüğümde, elim ayağım titrerken buluyorum kendimi. ölüyorum.

    ve ben hayatım boyunca, en büyük hastalalıklarımda bile hastahaneye gitmeyi reddeden ben, kendi isteğimle psikolojik destek görmek için randevu aldım şu aralar. haftaya çarşamba günü, psikiyatri ile görüşücem. anti depresansa, anti depresan... artık düşünmek, artık üzülmek istemiyorum. artık uyumak da istemiyorum. rüyalar çünkü beni bitiriyor. gördükçe yaşlanıyorum, ölüyorum farkında olmadan...

    ve bunların hepsi yaşanırken, sen her gün gününü gün edip, gülüp eğleniyorsun...

    sahi yahu, sen niye geldin ki?
    niye benim hayatımın odak noktası olup, ev arkadaşlarımın önüne geçip, beni bu durumdayken bırakıp gittin... sana benden sonraki yaşamın için sunduğum bu hayatın karşılığı, bu olmamalıydı..

    ilk tanıştığımız gün söylediğim kelimeleri yine yazıcam buraya..

    " her zaman ben olmayacağım yanında, arkadaşlarınla görüş, takıl, gül , eğlen, gez ben bunların hiçbirine karışmam.. hiç bir zaman ben odaklı yaşama... çünkü olur da ayrılırsak, çok sıkıntı yaşarsın... "

    ben bunları sana anlattım ama kendim aynı boku yedim... sen gittikten sonra, ben yapayalnız kaldım. hiç kimsem yok gibi hissediyorum. bir yanım hep eksik. bir yanım hep boş...

    sahi yahu, sen niye geldin ki?

    oysa ne kadar da mutluydum sen yokken.. tek sıkıntım, evdeki mandalinanın bitmesiydi belki de.. ya da , bim'deki yemek takımı almak için girdiğimiz sırada, bize " yemek takımı kalır mı" acaba tripleriydi en büyük derdim...

    niye geldin be allahsız, niye ?
    2 ...
  37. dede

    115.
  38. bugün, senin, belki de hayatımda en çok sevdiğim insanın ölümünün üzerinden 6 ay geçti..
    koca çınar , bir anda hiç beklenmedik şekilde çıktın hayatımdan.
    haklı üzüntüm ve kızgınlığım var sana. sen ölmeden 2 gün önce bir kandildi, arayıp ellerinden öpemiyorum dedeciğim, kandilin mübarek olsun demiştim.. gelişime 2 hafta kaldığına çok sevinmiştin. ben de çok özlemiştim söyleyemedim.
    çok vakit geçiremedim seninle, varlığın yetti bana çoğu zaman. ama öğütlerini hatta yeri geldiğinde yaptığın soğuk esprileri o kadar özlüyorum ki. seni canlı kanlı bir şekilde, son kez göremedim ya. ona kızıyorum.
    isyan değil bu...
    o konuşmadan 2 gün sonra vefat etti dedem.. ben trabzon da üniversite okurken, bir gece vakti geldi haberi.
    ölümün ne kadar acı, ne kadar üzücü olduğunu seninle öğrendim.
    22 yaşında bir insanın ölümünü duyunca aklımı kaybettim. ağladım, durduramadım kendimi.
    bir insanın yıkanması bu kadar hüzünlü olurdu, senin yıkanışını izlerken, yaptığın tüm fedakarlıklar geldi gözümün önüme. verdiğin öğütler, yaptığın soğuk espriler. sen yıkanırken bi ara çıkıp güldüm. sonra hüngür hüngür tekrar ağladım. inandıramadım kendimi, kandırdım sürekli. size gitmeye korktum, gelmeyeceğini bildiğim için orda kalmaya gönlüm razı olmadı..
    hakkını helal et dedeceğim. ben senin kıymetini çok fazla bilemedim kabulum. ama sen herşeyden ders çıkarmamızı isteyen, öğütleyen insandın. senin ölümün beni, bıraktığın mirasa daha değerli bakmamı sağladı. her işte bir hayır vardır derler ya, ben de buna yoruyorum kendi kendime..
    anneannem..
    evet, her gün gidip ellerini ayaklarını öpüyorum. sarılıp, kokluyorum...
    sana gösteremediğim sevgiyi göstermeye çalışıyor, şu fani hayatta kalan zamanı güzel değerlendirmeye çalışıyorum...
    hakkını helal et dedem...
    seni hep güler yüzlü hatırlayacağım.
    allah gani gani rahmet eylesin, ruhun şâd olsun güzel insan.
    2 ...
  39. yazarların şu an almak istedikleri mesajın içeriği

    62.
  40. çok bişey değil.
    " yaptığım tüm kahbeliklerden ve karaktersizliklerden ötürü, senden özür diliyorum.. umarım yaşadıklarımız geriye baktığında, güzel anılar olarak gözünde canlanabilir.. "
    1 ...
  41. sözlük yazarlarının itirafları

    90590.
  42. ben ki 22 yaşında bir genç olarak, çoğu şarkının, şiirin hatta düz yazının bile hüzün dolu olduğunu yeni yeni hissediyorum.. ben ki, o şarkıların içinde geçen " haydi gel içelim " laflarını; senelerdir heriflere bak lan karılar kızlar takılıyorlar, habire yiyip içip sıçıyo pezevenkler diye algılayıp, insanların hep gülüp eğlendiğini düşünürdüm...
    bu şarkıların hüzün içerdiğini, çoğu şarkının insanı huzursuz ettiğini, üzdüğünü anlamak için biraz geç kalmışım..
    aynı zamanda bir insana güvenmek için, bir insandan kazık yemek için de...
    aşk acısı için de biraz geç kalmışım sanırım.. aşık olmak için de..
    benim olayım bu, çoğu şeye geç kalmak...
    9 ...
  43. karadeniz teknik üniversitesi

    172.
  44. muhtemelen bitmeyen ve uzun bi süre daha bitmeyecek üniversitedir...
    öyle bir şehir de ki kodumun üniversitesi, insanın ne derse gidesi, ne de ders çalışası geliyor.
    bu zaman makinasını ne zaman icat edicekler amınakoyim, kurtarın lan beni burdan.
    3 ...
  45. ben bu yazıyı eski sevgilime yazdım

    1153.
  46. uzun zamandır yazmıyodum sana yine..
    düşüncelerimde boğulmakla meşguldüm. dün sana dair en iç yakan rüyalardan birini gördüm.
    en acı vereniydi bu... bu sabah da yine, uyanır uyanmaz senin yine yurdunda kalmama ihtimalin geldi aklıma.
    senin her yurtta kalmayışında eriyorum, geberiyorum. farkında değilsin di mi ?
    2 ...
  47. ben bu yazıyı eski sevgilime yazdım

    1147.
  48. selam eski sevgili.. çok geçmeden yine seni yazıyorum.
    üzgünüm bu duruma ama seni aramaktansa, buraya içimi dökmem daha faydalı kanımca.
    bugün nabtın acaba günün nasıl geçti çok merak ediyorum lan.
    benim için hiç iyi bi gün değildi.
    üst üste, babamın ispirite elini kaptırıp koluna 80 dikiş yediğini, annemin kolundan ağır ameliyat geçirdiğini ve abimin check-up yaptırdığını öğrendim. aynı zamanda da babannem şu anda hastanede yatıyor.
    bunları sırf ben üzülüp daralmıyım, sınavlardan geri kalmıyım falan diye saklamışlar benden.
    annem azından zorla kaçırdı para isterken, " baban çalışmıyor adamın kolu sakat, 80 tane dikiş var falan dedi.. "
    çok ihtiyacım var lan seninle dertleşmeye karşılıklı ağlamaya.
    çok özlüyorum seni. ama düşündüğün zaman sende intikam almış oluyorsun böylece.
    benim babam 50 yıllık usta demirci. hayatında 1 kere bile kolunu kaptırmışlığı, yamuk kaynak yapmışlığı bile yoktur.
    ben arayıp kafasını karıştırdıktan sonra, beni sürekli düşündüğü için muhtemelen dalgınlıktan kaptırdı kolunu.
    ben de senin babanı aradığımda baban yeni ameliyat olmuştu, belki de hastalığına hastalık katmıştım.
    intikam soğuk yenen yemek derler ya. güzel alıyorsun intikamını istemeden.
    neyse, kendine iyi bak sevgili. dikkat et.
    he bu arada, sınavların nasıl geçti lan acaba? ne durumda notların, siteye bi yüklensin bakıcam kısmetse.
    şifren hâla var bende, orayı değiştirmeyi unutmuşsun haberin olsun. kontrol ediyorum ara ara..
    öptüm.
    3 ...
  49. ben bu yazıyı eski sevgilime yazdım

    1143.
  50. selam eski sevgili.
    4 yıldır bu şehirde okuyorum, ilk defa bu kadar kar gördüm lan burda.
    gördükce seni daha çok özledim, o karda yürüyüşlerimizi falan düşündüm. senin titreyişini..
    titrerken bana sarılışını özledim lan. kar yağdığında üzülür mü insan amk. ben üzülüyorum malesefki.
    melankonik bi adam oldum lan. böyle ota boka duygusala bağlayan, üzülen.
    bu arada, bugüni birlikte ilk defa sinemaya gitmiştik.
    dedemin insanlarına.. ilk orda sarılmıştım sana. nefesinin kokusunu ilk orda hissetmiştim. ilk yanağından orda öpmüştüm masumca.
    acaba onun biletini hâla saklıyor musun lan ? bana dair anılar duruyor mu acaba?
    ben anılarını attığım için üzgün müyüm, mutlu muyum bilmiyorum. ama özlüyorum o anıları da.
    zaten atmak ne boka yarıyor ki, kafadan çıkaramıyor insan.
    neyse, bu karlı havanın tadını çıkar. o çok sevdiğin arkadaşlarınla fotoğraf çektirip instagrama atarsın muhtemelen.
    onu da görünce üzülücem mesela.
    neyse, sıkı giyin. üşürsün sen. 3 tane tayt giy pantolonun altına. 2 tane de kazak giyersen montun içine benim için kafidir.
    7 ...
  51. 9 aralık

    7.
  52. bugün 9 aralık güzel kardeşlerim.. belki kimisi için çok basit bi gün.. ama benim için hayatımın dönüm noktası.
    şu an bu yazdıklarımda yine kafam güzel, özellikle içtim ki o günleri tekrar yaşıyayım diye...

    9 aralık 2011 de başladı bizim maceramız. ilk defa yüz yüze görüştük onunla.
    bir galatasaray fenerbahçe maçıydı, yenilmiştik 3-1, çok mutlu bi gün değildi benim için. ama onunla görüşene dek.
    yurdundan alacağımı söyedim onu, beklettim biraz. huyumdur afedersiniz, severim böyle şeyleri, insanları bekletmeyi.ç istesem de zaten erken gidemem buluşmalara, organizasyonlara, azıcık da sorumsuz olduğum doğrudur. neyse, aldım bunu yurdundan, bi tane tayt giymiş, üzerine de tunik. bi tane de deri ceketi var siyah. çok kalın değil yani üzeri, aslına bakarsan havaya göre çok çok ince. lacivert oje sürerek daha işin başında kendine mest bile ediyor beni. neyse gülerek, muhabbet ederek gidiyoruz. okulda koru diye bi cafe var, orda yemek yicez, sohbet edicez, bildiğin flörtleşicez işte. neyse, geçtik mekana.. hayatım boyunca yer tercihlerinde çok başarılı olmuş bi insan değilim ben. mekanlara gidince iyi yer tercihi yapamama yani. o gün de öyle oldu. Gittim en rüzgar alan yeri seçtim, içerde de trabzonspor - moskova maçı var hatırlarım o günü.. şampiyonlar liginden atmışlardı bizi, trabzonsporu almışlardı yerimizde... içeri de girmek istemiyoruz 2 fenerbahçeli olarak.. yemeğimizi dışarda yedik, sigaralarımızı içtik, kız öldü soğuktan. zaten, inceden bi rüzgar esse tir tir titrerdi. bilmiyordum ki, kendim gibi zannediyordum. hayatımda hiç aşık olmamış bi insandım, empati yapmayı onunla öğrenmiştim belki de..

    neyse, yemekleri yedik usta. gülüp eğleniyoruz biz. ama öyle bir şey ki bu, tatlılık desen var, sıcaklık desen var, işve desen var... kız hem de fenerbahçeli. tam istediğim gibi. allah'ım diyorum, rüyada gibi hissediyorum kendimi. ilk defa bir kızın karşısında konuşmadan önce düşünürken buluyorum kendimi. içeri geçiyoruz bi zaman sonra, kısa kesmek istemiyoruz muhabbeti, üşüdü çünkü kız. dışarda dursak buz tutucak amınakodum memleketinde. neyse, içerde de gülmeler eğlenmeler.. neyse, birbirimizi daha iyi tanıma evresini geçip, yürümeye geçiyoruz. kampüste yürüyoruz. çıkıp bi banka oturup konuşuyoruz. ben diyorum ki, " sevgililik daim değildir, arkadaşlarınla bol bol görüş ben hiç karışmam, kızmam. ben giderim ama onlar kalır. dostluk daimidir bu dünyada. arkadaşlarını boş geçme. bol bol vakit geçir onlarla.. " bilmiyorum ki ama sonra başıma gelicekleri. o gün o bankta oturduğumda, dedim ki kendi kendime
    " batu çok şanslı çocuksun lan. harbiden çok şanslısın. dünyanın en tatlı kızıyla yan yana oturuyosun şu anda. "

    o gün tanıştık, 2 gün sonra da sevgili olduk hayatımda hiç unutamayacağım sevgilimle.. o yüzden özeldir bu tarih.

    biz, sevgili olduğumuz zamandan itibaren, çoğu zaman birbirimizi üzmemek üzerine kurulu olduk. hiç bir zaman yalan söylememek üzerine yaşadık. yaz dönemi geldi ayrıldık, sonra tekrar barıştık. dönem başı geldi, 9 aralık yaklaştığında, benim ev arkadaşlarımdan biri trabzon da bir parti düzenlemek istedi. rusyadan bi dj karı ve istanbul'dan bi dj abisi geldi. partinin olduğu gün tam 9 aralık. hiç kutlayamadık yani biz yıl dönümümüzü tanışma tarihimizi, sevgili oluşumuzu. belli edemedim ona, anlatamadım. zaten böyle bi yapıda insan değildim, yine olsa belki yine yapamazdım. hayatım boyunca fevri bi insan olmadım. her kavga ettiğimizde fevri olmamak için kendimi susturdum. haklı olduğum konularda bile. çünkü kavgalar hep üzücü, hep fevri konuşmaların sonucunda kötü biten şeylerdi ikili ilişkilerde, bunun bilinciyle yaşıyordum en azından. fevri olmamak için sustum hep.

    ama o anlayamadı mesela. her kavga edişimizde "niye susuyorsun?" diye sordu bana. niye konuşmuyorsun dedi.. niye anlatmıyorsun. benim kafamdan geçen mesela kavgalarda, " siktir et be oğlum bu kızı sikicem şimdi ne biçim konuşuyor lan bu seninle " tarzında olurdu. ama hep sustum. korudum fevri konuşmamaları. durdurdum kendimi. çünkü derler ya, " allah herkese bir şans sunar bu hayatta " ben o şansın, o olduğuna inanıyordum. ona güveniyorddum, onu seviyordum. ama belli etmiyordum doğrudur.

    neyse, biz ilk yıl dönümümüzü de kutlayamadık beyler. o bana hediye, ben ona hediye bi şekilde geçiştirdik. çok özel bi gün olmadı bizim için. ama dedim seneye anasını sikcem lan bu yıl dönümünün. krallar gibi kutlucam amınakoyim.

    kutlayamadım lan. bugün bizim, 2. yıl dönümümüz. hayat o kadar ilginç ki, ben hayatımdan evlensem bile çıkaramayacağım dediğim kıza, şu an sokakta görünce yüzüne zor bakıyorum. o kız ki bana yüzüme bakarak " seni sevmiyorum" diyebilmiş, o kız ki bana, arkadaşlarını beni dövdürtmek için gönderebilmiş bi kız.

    üzülerek söylüyorum ki, ben o kıza hâla aşığım. erkeklik gururum yok, insanlara inancım 0.

    allah mesela benim neden belamı vermiyor diye düşünüyorum çoğu zaman. o varken niye bunları yapmadığımı, onun kıymetini neden bilmediğimi sorguluyorum hep. bunlar mesela çok üzüyor beni, çoğunuz belki yaşamış, belki hepinizin başından daha kötüleri geçmiştir. allah'ım diyorum o günleri bana gösterme, çünkü bunu bile zor kaldırabiliyorum, zor taşıyor bünye. hatta taşıyamıyor.

    aklım almıyor mesela, 1.5 sene karı-koca gibi yaşayıp daha sonrasında hiç bir şey olmamış gibi devam eden bünyeleri. burcundan dolayı diyorlar bana, burcumun amınakoyim diyorum bende. yengeç burcu olmak ne kötü bişeymiş lan. hayatımda aldığım her ani kararın acısını o kadar büyük yaşıyorum ki.

    mesela onun babasını arayıp herşeyi anlatmak, mesela alkollü olunca arkadaşını arayıp sövmek, alkollüyken onu arayıp bana masal anlatmasını istemek gibi... çok üzüyorum lan kendimi. onun bana yaptığı tüm şerefsizliklere ramen, bir kez daha oturup karşılıklı çay içebilmek için belki de dünyaları verirdim şu anda. bugün, o kadar kötü bi gün ki, şimdi nerde kaldığını bile bilmediğim eski sevgilim için üzülüyor, kendimi yıpratıyor, içki içip, kendimi deliliğe vuruyorum. hayatımın en acı günlerinden biridir bugün. hayatımın en üzücü günlerinden biridir.

    şunu bil ki ama, biz seninle haziranda ayrılmadık sevgilim.. biz seninle ekimde ayrıldık, kasımda ayrıldık...
    gelince bana yaptıklarından sonra ayrıldık. ben seni hayatımın her noktasında isterken, sen beni o çemberin dışına ittiğinde ayrıldık. bana bu yaptıkların, umarım bir gün karşına çıkar sevgili.. beni ayrıldıktan günlerce sonra bile bu duruma sokabilen insansın sen. sana yazıklar olsundan başka hiç bir şey diyemiyorum malesef ki. desem de zaten sesimi duyuramıyorum. sadece kendi kendimi üzüyorum.

    o yüzdendir ki arkadaşlar, bu tarihte almanyanın italya'ya savaş ilan etmesi falan zerre sikimde olmayıp, bu tarihin benim için kara leke olmasının sebebi işte bundan mütevellidir.

    hayatımın kadınıyla tanışıp, ondan sonra ellerimle onu yok etmemden dolayıdır.
    bu tarih üzücü , bu tarih kırıcı, bu tarihin anasını sikeyim ki ben var olmuş.
    4 ...
  53. ben bu yazıyı eski sevgilime yazdım

    1134.
  54. selam lan allah'sız.
    twitter'ını da kapatmışsın.. bu biraz üzücü oldu benim için.
    en azından ordan iyi olduğunu falan görüyodum, kendimi daha kötü hissediyodum.
    mahvediyodum falan. her gün girip düzenli bakıyodum biliyor musun?
    Anılcan'dan şifresini aldım evet, ordan kurcalıyorum. hiç tahmin etmediğin yerden geldi di mi..
    ben de beklemezdim kendimden, bi kızın profiline falan bakmak için başkalarını araya sokmayı falan.
    çok boktan işler yaptım zaten muhtemelen hâla da yapıyorum da.
    olm özlüyorum lan. 5 gün sonra 2. yılımız dolucaktı lan allah'sız.
    sikim sikim şarkılar canımı sıkıyor. gripin emre aydın falan dinliyorum halimi sen düşün.
    zaman herşeyin ilacıydı lan hani? sen hâla aklıma geliyorsun benim aylar geçti halbuki üstünden..
    niye böyle lan? niye atamıyorum seni kafamdan? niye her insanla seni kıyaslıyorum?
    niye her insanda seni arıyorum?
    niye gittin lan? niye gitmene izin verdim ya da.. olsaydın ne güzel olurdu lan, düşünüyorum da..
    hâla çok seviyorum seni.. ama nasıl bi nefretse bendeki düşün, ondan daha çok nefret ediyorum.
    hani derdim ya, düşünsene seni fenerbahçe kadar sevdiğimi... muhtemelen trabzonspor kadar nefret ediyorum lan senden şu anda. üzüyorum kendimi..
    arkadaşlarım görüyor seni sürekli.. anlatıyor bana, gülüyorum..
    ama gecesi cok yorucu geçiyor. ne zaman bitcek lan bu çile acaba? ne zaman bitiricem seni..
    seni bitirdiğimde sanırım aklım başıma gelicek, karşıma çıkan her hüzünde dicem ki,
    " her acı geçiyor lan, zamana bırak amınakoyim. "
    bunu demek için can atıyorum resmen. keşke unutabilsem, keşke..
    17 ...
  55. ben bu yazıyı eski sevgilime yazdım

    1124.
  56. selam eski sevgili. arayı biraz açtık di mi..
    çarşamba günü seni balıkçıda gördüm, annenle birlikte.. şöyle inceden bi baktım durup. şeytan dedi ki, git oğlum bak yoluna, siktir et ne uğraşıcaksın bu kitapsızlarla.. ben de şeytana uydum ve geçtim gittim..
    dün de engin'lerle otururken, enginin telefonunda check-in'ine rast geldim..
    Anneni galanima'ya götürmüşsün. Niye galanima he niye be allahsız?
    niye benim trabzon da en sevdiğim yer, niye annem, sen, ben birlikte gittiğimiz yer?
    cemil ustaya götüremez miydin?
    neyse ne gerçi amınakoyim ya, ne zamandır yazmıyodum, aklımda olduğunu bil diye yazdım.
    yaptığımız karaktersizlikler her gün gözümün önüne geliyor hâla merak etme. olur da uzun bir süre seni buraya yazmassam, gerçekten unutmuşumdur..
    vakit öyle göstermiyor ama hadi hayırlısı...
    kendine iyi bak, çok fazla takılma onun bunun evinde..
    1 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük