öteki gündemin son birkaç programında dikkat ediyorum da sanki kamera kapansa full makara yapacak gibi bi havası var. bugün de subliminal mesaj konusunu işlediler rtük falan olmasa sansürsüz ekrana getircekti resimleri ki öyle yapsa güzel olurdu. kafa birine benziyor, programı da devam eder umarım uzun bi süre.
ekibiyle beraber sağlam belgesellere imzasını atmıştır. demirkırat, 12 mart, 12 eylül, 28 şubat, kıbrıs ve galatasaray. kendisini tanıyamayacak olanlar da yıllar sonra bu belgesellerden hatırlayacaktır. mekânı cennet olsun.
ağır roman gibi efsaneler arasına girebilecek bir eser ortaya koyan, lakin hep başka sıfatlarla anılacak olan. edebi kişiliği bir yana aklımda hep tecavüz olayıyla kalacak. mesleği, statüsü umurumda değil. olay ilk ortaya çıktığından beri hemen hemen tüm yazılanları, röportajları takip ettim. doktor raporlarına göre bulguya rastlanmadı dendi. yazar dostları savundular, ya da bilenler sustular. en kötüsü de kadın dostları bile bunu savunacak duruma geldiler, çok yazık.
olay olduğu gece evde başka kızların da olduğu biliniyordu. işte onlardan biri bugün twitter'da basının bugüne kadar görmediği, belki de görmek istemediği şeyleri anlattı. aynı şeyleri mahkemede de anlatmış. yıllarca tehdit edildiğini söylüyor. alp buğdaycı'nın kendisine de tacizde bulunduğunu ve saldırdığını yazdı. olay yeri baştan aşağı çamaşır suyuyla yıkanmış. bazıları iftira diye olayı masum bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyor ancak o gün mağdur kadının fotoğraflarını biliyoruz. linkini vereyim ve okuyun, siz karar verin kim masum, kim değil.
kendi kek ve meyve sularını ikram etmeye başladıklarında üni 2. sınıfta falandım. o günden beri binmem. he ikramlardan su haricinde birşey almazdım zaten ama gözümden düşmüşlerdi yine de.
ayrıca belediye otobüsleri iş yapsın diye bursa otogardan servis yasaktı en son. bunu düzeltene kadar tüm otobüs firmalarını boykot etmek lazım da mecburiyet işte yapacak birşey yok.
kısa süre önce akp'ye, başbakana yaptığı eleştirileri yiyip yutacak mıdır yoksa düzelmesi için sürdürebilecek midir ?
cevabı da ben veriyim tek adamlığın hüküm sürdüğü bir yapıda hiç bir şekilde olumsuz konuşamayacaktır. aynı düzenin bir parçası olarak kendisine emredilenleri yerine getirecektir.
kardeşimin malum derhanesi aracılığıyla abone edilmiştik. normalde bayiden alıp okumam yalan değil. her gün kapıya bırakırlar. detaylı okumasam da geldiği için bir göz atarım sonra çöpe.
yıllar önce ben de aynı dershaneye gittiğimde zorla abone yapmaya çalıştılar ben zaten aboneyim diyerek geçiştirmiştim. yani bedava dağıtılmıyor doğru ama feci şekilde mahalle baskısı mevcut.
ticari olarak da bir yerden aynı toplulukla iletişim halindeyseniz yine abone olmanızı istiyorlar çevremden biliyorum. bir de dergileri var onun üyeliği de aynı yöntemle oluyor. tabi kendi isteğiyle alanları hariç tutuyorum ama onları toplasanız bu kadar tiraj mümkün değil.
olası bir polis baskınında içerde ise "ben ürün satmaya geldim abi yoksa işim olmaz böyle şeylerle" dese polisin cevabını merak ettiğim satış danışmanıdır.
istanbul'da aile yanında okumaktansa dokuz eylül'de, uludağ'da bekar hayatı her zaman daha iyidir. bazı şeyleri erken yaşarsın, tecrübe edinirsin unutma.
bir de üniversiteye girer girmez kapılma birine benim gibi, sonra 4 sene geçer gider bakarsın kız da gitmiş sen pişmanlıklarınla kalmışsın. 2 seneyi laylaylom geçir, son 2 sene de evlenebileceğin birini aramaya bak.
herkesin şike yapanları el birliğiyle temize çıkartmaya uğraştığı, uğruna yasalar değiştiği, lobiler yapıldığı, yapılanları haklı göstermek için iftiralar atıldığı, şerefsizliğin diz boyu olduğu, koyun sürüsü gibi tek tip sorgulamayan, düşünemeyen, başkalarının ağzına bakan, fikirleri olmayan, at gözlüklü insanların bulunduğu bir ortamda sevilmesinden çok sevilmemesinden daha çok memnunum.
biz o sürüdeki şakşakçılardan, gördüğü halde görmemezlikten gelenlerden değiliz. çıkarlar için birbirini seven insanlar tarafından bırakın sevilmeyelim mutlu oluruz.
işin özüne bakınca kenarlara çarptırmadan sadece ortayı karıştırınca eriyo şeker. lakin bazıları var ki çangır çungur vurunca daha iyi mi karıştığını sanıyor artık ne sanıyorsa illa kafa s*kicem diye uğraşıyor.
niyeti kesinlikle "kırmızı eteğinin altına çok yakışır dışarı çıkarken giyersin" şeklinde olmayan erkeğin fantezileri için gerekli olan malzemeleri temin etmesidir.
benim için taraftarların sürekli yaptıkları abuk sabuk ttlerle aynı kefede olan durumdur. ikisine de bir sınır gelse bütün dünya buna inansa ne güzel olurdu.