cehalet zordur mesela. bir şey öğretmek, bilgi sahibi olmak kolay
yalan zordur, doğruyu bulmak çok basit
açlık zordur, birini doyurmak basit
birine vurmak zordur, sevmek ise basit
yalnızlık zordur, birlikte olmak basit
ölüm zordur, fakat yaşamak... yaşamak çok basit
savaş zordur, barış işe basit.
birini mutlu etmeye çalışmak, onun gözlerindeki sevinci, heyecanı görmek bana göre dünyanın en güzel şeyi. ne kadar çabaladığım veya ne yaptığımın hiçbir önemi olmuyo. karşılık beklemek için de yapmıyorum kesinlikle. birini mutlu etmeye çalıştığımda sanki iç huzurum artıyo. bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama gerçekten birinin mutluluğuyla daha çok mutlu oluyorum. evet belki her insanı mutlu edemeyiz, zaten ben de herkesi mutlu etmeliyim diyerek kendimi parçalamıyorum. ama bazı insanlar var ki onlar bana göre gerçekten mutlu olmalı. iyilerin dostu kötülerin düşmanı ilhan paşa sen çok yaşa. ehe.
dersteyim, masanın üstünde bi iki karınca dolaşıyo ama ben başta anlamadım. yanıma biri geldi burda karınca ne arıyo lan? dedi. bi düşündüm harbi yerde yok, okulda en fazla yerde ya da duvar kenarında vardır. harbi masamda üç tane karınca ne arıyodu? sonra aklıma çantamın içinden çıkmış olabilcekleri geldi. karıncaların canı sıkılmış olmalı. çantama girmişler, benimle okula gelmişler sonra çantadan çıkmışlar, ve tam şu an etrafı keşfediyolar. sadece izliyorum. şaşkınım. https://galeri.uludagsozluk.com/r/996351/+
doğru bir önerme midir, bilmiyorum. ama bu zaman kadar hangi beklenti içine girdiysem ya benim gibi düşünülmediği için, ya da ben onlar gibi düşünemediğim için hep bi hayal kırıklığı yaşadım. aslında mükemmeli de aramıyorum. ama en yakınımdan, kanımdan bile ben bunu gördüm. beklentiler insanlara sorumluluk yükler. anne, baba, kardeş, arkadaş, sevgili olmanın tüm bunların belirli sorumlulukları ve beklentileri var. herkese göre böyle bu. belki karşımdaki insanın da benden çok farklı beklentileri vardır ve ben de onları gerçekleştirememişimdir ama bi insan için, birini mutlu etmek için her zaman elimden geleni yapmaya çalıştım. daha sonra bi vicdan azabı, kalp ağrısı, yapmadığım için pişmanlık duymayayım diye. ben şunda karar kıldım. beklentiyi ne kadar küçük tutarsan olan şeyler seni o kadar mutlu ediyo. keşke herkes benim gibi böyle düşünebilse. pardon. yine beklenti içerisine girdim. benden adam olmaz.
alacağın tepkiden korkma durumudur. kızarsın söyleyemezsin, üzülürsün söyleyemezsin, korkarsın yine söyleyemezsin. sonra neden bu kadar ağlaraın diye sorarlar ağlarım işte dünya güzelleri. neyse.
bunu bir iki üç beş on insana yapabilirsiniz, bi yere kadar işe yarar, süper, kimse sizin gerçek halinizi yani asıl karakterinizi bilmez, herkese farklı davranırsınız. mutlusunuzdur kimse duvarlarınızın ötesine geçemez, kimse bi zayıflığınızı bilmez. peki nereye kadar? ben cevaplayayım. bi insan gelir, ona da aynı şekilde davranırsınız, buraya kadar her şey benzer. daha sonra yavaş yavaş gardınızı düşürürsünüz. insan ne zaman sevgisiz yaşayabilmiş ki? mümkün mü sevilmeden yaşamak? bi süre sonra ortada ne duvar kalır, ne gardınız kalır, o insana kendinizi tamamen açarsınız. devam etmek istemiyorum. yine o yumru geldi boğazıma.
ulan aradı bi numara. açtım iyi günler vs hangi takımlısınız dedi. beşiktaşlıyım dedim sonra fanatik misinizdir dedi. bi nalaka lan?! oldum. ıııı yeani şöyle böyle yani çok da değil ama fanatik sayılırım dedim dediğinizden hiçbi şey anlamadım dedi ben de sonra yani çok değil dedim. durdu durdu yaşımı sordu söyledikten sonra iyi günler size dedi yüzüme kapattı? olm ne oldu böyle? fanatik misiniz sorusuna beklediği cevabı vermedim diye mi böyle trip attı bu kadın bana?
saat 9 ve ilk dersim başladı. genelde mantıklı şeyler yapmam zaten de bu sefer gerçekten saçmaladığımın farkındayım. mahallesine geldim ve "ben gildiiiim" dedim geri gitmemi söyledi fakat gitmiyorum. daha işi varmış saç kurulayıp yemek yiycekmiş. şimdi duvarın yanından gelenleri böyle her geçeni aha geliyo mu acaba diye bakıyorum ama yok. muhtemelen ikinci derse de geç kalırım sözlük. evet kabul ediyorum mantığı bi kenara bırakıp sadece salaklığımla yola devam edeli aylar oldu
ya çok istiyom böyle bişi yapayım ama yok. paranoyağım ben giriyorsam neden hırsız girmesin filan diye çıldırırım. yok annem ben almıyım. tamam ben apartman kapısından girerim.
benim o. ben. sadece ben. ya kolumda yatağımda üstüme karınca. masamın üstü karınca. dayanamıyom çat vuruyom. yahu bunun sivrisinek katili olmaktan ne farkı var?. bi de elimdeki ölü karıncayı arta kalan çikolata parçası sanıp ağzıma atmasaydım iyiydi. olsun doğa bu şekilde intikam aldı hehe.
okulun beyaz bodur bacaklı köpeği var. adı cemile. ben öyle diyom belki öyledir adı cidden. çünkü cemileeeğğ yapınca bakıp geliyo bi de kuyruk sallıyo it oğlu it. geçen gün de şu kahve renkli siyahlı süs köpeklerinden birinin adı ayşegüldü.