-sen kaç verirsin onu de bana!
-bilmem ki "notubuk" hiç duymadım sözlük aleminde
-yav yeni diyorum, çaylaklığı kalkmış daha 10 entry bile girilmemiş
-bilmem ki 100 lira veririm
-yuh!! ben 100 liraya çaylak bile vermiyorum olm
-işine gelirse
-hişşş bak bi hele 120 lira ver olsun bu iş
-.....
-110 bak son, o da sana
-eveeet geçen ders nerde kalmıştık
-eşeysiz üreme hocam
-olm o biyoloji dersinde kaldı şimdi dersimiz felsefe
-aristo da kalmıştık hocam
-haa tamam, aristonun iç açıları toplamı 180 derecedir
-hocam o geometride değil miydi?
-geometride kurbağalar kenar ortaya dik iner yavrum.
yurt dışından gelen, yurt dışında ödül alan ve hollywood'a gitmek için yanıp tutuşan oyuncu ve yönetmen sayımızın artması sebebiyle gerçekleşmesini beklediğim ödül açıklama sözü.
ve altın portakal gidiyor.....maskeli beşler ırak'a
bu filmin çekimlerinde benden desteğini esirgemeyen anneme ve babama thank you!
hürriyet gazetesinin vermeye hazırlandığı mizah eki. behiç pek, can barslan, cengiz üstün, bülent üstün, emrah ablak gibi tanıdık karikatüristlerin çizeceği ek. bayram haftasında başlayan hürriyet lemanyak yakınlaşması tam gaz devam ediyor. aydın doğan'a demediğini bırakmayan leman ve penguen çizerlerinin bu işi içine sindirmesine şaşırmıyorum desem yalan olur. hele bayramda hürriyet'in lemanyak vermesi bambaşkaymış.
demek ki herkesin bir fiyatı varmış diyorum içimden. tuncay abi* bezgin bekir'e nasıl izah edeceksin bunu? allah kazancınızı arttırsın ne diyelim, biz de saf saf sizin devrim nutuklarınızı dinlemeye devam ederiz. ama artık aydın doğan rötuşlar heralde yayına girmeden, he mi?
kazanan barış olacaksa masaya oturulması gereken kişilerin eli kanlı teröristler değilde barışın kazanmasını isteyen insanlar olduğundan bi haber bir insanın söyleyeceği sözden şuncacık fazlası değildir. devlet suçlularla masaya oturmaz denilerek nasıl da eli kanlı teröristler bir çırpıda masum suçlu sınıfına sokulabilir? suçlu bambaşka bir şeydir, terörist bambaşka. kim ister ki her gün beşer onar gencecik evlatlarının öldüğünü görmeyi? kim ister ki yurdunun bir parçasının sürekli kanamasını? kim ister ki askerinin, vatandaşının, çocuğunun, karısının, kızının her gün birer birer eksilmesini? biz çok istediğimizden mi pkk ile masaya oturulmasının teklif edilmesini rahatsız edici buluyoruz?
pkk ile masaya oturmak ifadesi açık söylüyorum abdullah öcalan ağzıdır, leyla zana, emine ayna ağzıdır ben o ağzı paylaşmak istemediğimden değil ben o ağzın kokusundan tiksindiğim için bu ifadeye karşıyım. ölen şehitler üzerinden timsah gözyaşları dökerek, dursun artık anaların gözyaşları gelin oturun masaya diye insanlardan olmayacağım. ne kadar üzüntü verici değil mi? analar, çocuklar ağlıyor, babalar göz yaşı döküyor niye? pkk yüzünden o halde gelin oturun masaya. bu kadar mı sizin eşiğiniz, kırıldı mı artık? niye bugün? bakın ahmet türk ile aynı ağız bunlar ne diyor ahmet türk; "tsk operasyonları durdursun, silah bıraksın, çekilsin" iyi güzel tamam ama neden ahmet türk'ün ağzından bunları söylerken bir kerecik olsun pkk da silah bıraksın, dağdan insin lafı çıkmıyor? neden hep seslendiği tsk, türk devleti, türk insanı? neden hep biz tolere etmek zorundayız?neden hep biz kardeşimizmişçesine bağrımıza basmalıyız? neden hep biz sakin, soğukkanlı, aklıselim olmalıyız? neden ahmet türk hiç kendisine seslenmiyor? neden emine ayna nerde pkk parmağı var anında oraya damlıyor ve provakasyonlara gelmeyin diyor? niye onlara göre provakasyona gelen hep biziz?
teröristle masaya oturulmaz arkadaşım. teröristle muhattap olunmaz. bu bir kural olduğu için değil insanlığın gereği olduğu için böyledir. tüm insanlığa kasteden birisine gel konuşalım denmez. bugün pkk ile masaya oturursun bir bakarsın yarın hizbullah sıraya girmiş, ibda-c yerini almış, el kaide beni unutma demiş. ne yapacaksın? eline her silah alıp dağa çıkana gel konuşalım mı diyeceksin? yıldık, yıprandık tamam gel konuşup anlaşalım mı diyeceksin?
kürt vatandaşımızın önderim dediği insanın terörist olması onların ayıbı değil midir? bu halk içinden çıkara çıkara korkak, ödlek, hain bir insan mı çıkarabilmiştir lider olarak. şöyle bir durup bakın kendinize benim kürt kardeşlerim, liderimiz dediğinizinsanlara bir bakın, biri terörist, öteki amerikan köpeği, öteki herkesin köpeği. yok mu sizin içinizde aklı selim, düşünce insanı? bu musunuz siz ya da bu olmayı mı istiyorsunuz? pkk kafanızda demokles'in kılıcı gibi sallanıyor ve siz koskoca halk silkinip atamıyorsunuz bu belayı üstünüzden. şimdi eminim birçok arkadaş yok efendim devlet baskısı yok efendim yatırım mı var yok efendim iş yok diye çullanacalar üstüme. bu sorunlar sanki sadece güneydoğunun sorunu gibi yazıp çizecekler. bunu düşünen arkadaşım giresun'a git, yozgat'a, uşak'a, niğde'ye git, git de gör orada nasıl yaşıyor insanlar. sanma ki onlar şato da oturuyor, sanma ki onlar hergün havyar yiyor hepimiz bu toprak bize ne veriyorsa onu yiyoruz benim canım arkadaşım.
atlaya zıplayayazdım biliyorum ama kıçıkırık lügatlerle yok şöyle yapalım yok böyle yapalım diye ahkam kesen insanlar sinirimi bozuyor. burada3-5 paragraf yazmakla dönmüyor işler. ne kadar basit değil mi pkk ile masaya oturalım demek? işte senin kafanı buraya çekmeye çalışıyorlar ama beni üzen bunlara inanan safların hala olması. bu ülke 30 bin kürt 1 milyon ermeni'yi öldürdü deyince ne yaptınız? doğru lan galiba demediyseniz beni de kainat siksin.
anne, baba bakın ben sigara içmeye başladım, ama dişlerim sararabileceği için siz fark etmeyesiniz diye sigara içenlere özel diş macunu kullanıyorum, aynı zamanda her ne kadar üniversite mezunu olsanız da "smokers"in ne anlama geldiğini çözemeyecek kadar salak olduğunuzu da düşünüyorum çözümlemesini barındıran eylemdir. ulan evladım clinomyn diye başka bir marka daha var hiç duymadın mı? ne demek smokers.
Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'nın yaptığı çağrıdır. Aktütün'de gerçekleşen saldırıda "PKK başarısından çok, bir askeri hata" olduğuna inanananların sayısının fazla olduğunu savunan Kütahyalı, "Bu kirli savaşın bir meşruiyet sorunu var. Bu çözümsüz savaş sürdükçe askere gitmeyeceğim" diyerek kendini merkez aldığı bir sivil itaatsizlik çağrısında bulunuyor.
yazısında askerlikten yırtmanın veya olmadı rahat bir şekilde yapmanın yollarını da sıralayan kütahyalı, bende sanki kendisi kaçacakmış da yandaş arıyormuş gibi bir izlenim bıraktı. "olm çok adam olursak bir şey yapamazlar" anlayışına sahip olduğunu düşünüyorum. halkı askerlikten soğutma fiilini gerçekleştirdiği için dava açılması yakındır. bülent ersoy'u bile içeri çektiler olm sen kimsin?
senden çocuğum olsun ve seninle bir ömür geçirmek istiyorum cümlelerini bir potada eritmesini başarmış bir istektir. evlenelim çocuğumuz olsun ve biz o kadar uzun süre birlikte olalım ki torunumuzu da görelim hesabı. akıllıca.
-usta bize bir adana bir de acısız adana
-yani bir adana bir urfa mı beyim?
-urfa deme! kürt şehridir acısız adana diyoruz biz ona artık
-e ama adana'da da çok kürt var ki?
-o zaman bir samsun bir de yozgat at bize
-hangisi acısız?
-mımmmmm yozgat.
-hemmen abime..
"ulan olm ev numaramı bulurlar başıma bir iş falan gelir" şeklinde akıl yürüten yurdum insanının takındığı tavırdır, haklılık payı yok denemeyecek uygulamadır.
bir keresinde evin önünde içki ve esrar eşliğinde alem yapan abileri 155 polis imdat'a ihbar ettim. neyse saolsun polisler geldi, abileri uyardı hatta birisini aldı götürdü. o günden sonra kapının önü tenhalaştı. ancak 2-3 gün sonra o abilerden biri bana "sen olduğunu biliyorum" dedi yanımdan geçerken. hala kapının önünde takılırlarken afiyet olsun abi demeden içeri girmiyorum.
nerden öğrendiler olm ben olduğumu, herkes ergenekon olmuş amına koyum.
amerikan filmlerinin olmazsa olmazlarındandır, filmin bir yerinde ortaya çıkar ya yumruk yer, ya küfür yer ya da yalaka yalak sırıtır kaybolur. baş rol oyuncumuza sigorta satmaya falan çalışır, aşağılanır film yoluyla sigortacıların anasına sövülmesinin ardından geldiği gibi kaybolur.
hayır garson, tesisatçı, bodyguard, vale, homeless gibi karakterlerde sıklıkla kullanılır ama her filmde küfür yiyen, hama böceği muamelesi gören biri varsa bilin ki o sigortacıdır. ulan olm madem bu kadar kılsınız bu sigortacılara, madem bu kadar tiksiniyorsunuz kaldırın sigorta kurumunu. yok olur mu hiç? o zaman karısını öldürüp milyon dolarlara nasıl konacak kodumun itleri? hem filmin ana konusunu sigorta işine bağla hem de sigortacıya söv. ne pis adamsınız siz olm, hepimizin sigortacısı var lan ayıp. kasko da mı yaptır mıyorsun rezil?
batman kah angela ile sevişir kah martha ile bir bakarsın elizabet'in koynunda bir bakmışın stella'nın yatağında, bağış partisine gider catherine'yi götürür, pikniğe gider esmaralda'yı okşar ama spiderman için varsa yoksa mary jane. sanırım çocukken spiderman daha iyiydi ama büyüdükçe anlıyorum ki batman'ın hayatı çok şeker!
süpermen'in duble kahraman olacağına delalettir. uçan, gözünden ışınlar çıkaran, trenin altına ray olabilen süpermen'in uçmaktan yorulduğu anlarda duvara tüneyerek durabileceği anlamına gelir. bir başka açıdan bakarsak spiderman'in olmayacağını da söyleyebiliriz.
ister misin jonathan ve martha kent de klark küçük yaştayken joker tarafından öldürülsün? bi de alfred bulsun bunu büyütsün? al sana hikaye. süpermen gotham city'de penguen kovalıyor. olmaz olmaz deme ağzına sıçar valla dünyanın şaşar kalırsın. louis lane'i kim takar ondan sonra, bana sorarsan mary jane daha tatlı.
türkçe'de "yan perde hava yastığı" veya sadece "perde hava yastığı" olarak bilinen, aracın kapı üstü pervazına yerleştirilmiş olan son nesil hava yastıklarıdır. özellikle yandan çarpışmalarda sürücünün ve yolcunun ikincil kafa darbesi almasını önlemek için tasarlanmıştır. araçlarda opsiyonel olarak sunulmaktadır. üst segment araçlarda standart olarak bulunmaktadır.
dingil mesafesi veya aks mesafesi olarak adlandırılan otomotiv terimi. Ön tekerleklerin merkezi ile arka tekerleklerin merkezi arasındaki uzaklık olarak belirtilir. Aynı dingildeki iki tekerleğin merkezleri arasındaki uzaklık olan dingil genişliği ile karıştırılmamalıdır. Dingil mesafesi ne kadar büyük olursa kabinde yolculara o kadar geniş alan kalır. Ayrıca büyük dingil mesafesi aracın dengesini ve sürüş özelliklerini de olumlu etkiler.
türkçe'ye bakım gerektirmeyen akü olarak çevrilmiş olan akü tipidir. Bakım gerektirmeyen akülerdeki kalsiyum teknolojisi, akünün servis ömrü boyunca bakım gerektirmeden hizmet görmesini sağlamaktadır. Ayrıca yüksek soğuk marş akımı değerleri sayesinde akü, soğukta bile motorun çalışmasına olanak sağlamaktadır.
Single Over Head Cam'ın kısaltması. Türkçesi üstten tek eksantrikli olarak çevrilebilir. DOHC ile arasındaki fark sohc iki supaplı olurken dohc genelde 4 supaplı olmaktadır. Bazen üstten çift eksantrikli motorlar (dohc) 5 supaplı da olabilmektedir.
asıl adı adelmo fornaciari olan 1955 doğumlu italyan rock sanatçısıdır. andrea bocelli ve luciano pavarotti ile yaptığı kendi eseri miserere'nin düetini dinlemesi çok keyiflidir. mazhar alanson'un bir zamanlar şiar edindiği "şapkasız çıkmam abi" ekolünün devamı niteliğindedir, mor silindirik şapkası ile hatırlanır.
zucchero sahne ismiyle bilinen italyan rock sanatçısı Adelmo Fornaciari tarafından bestelenmiş olan bir eserdir. zucchero demo kaydını andrea bocelli ile yaptığı için en çok zucchero-bocelli düeti ile bilinir. ancak bono-pavarotti düeti de son derece güzeldir. andrea bocelli'nin romanza albümünde yer alır. sözleri şu şekildedir:
miserere, miserere,
miserere, misero me,
però brindo alla vita!
ma che mistero, è la mia vita,
che mistero!
sono un peccatore dell'anno
ottantamila,
un menzognero!
ma dove sono e cosa faccio,
come vivo?
vivo nell'anima del mondo
perso nel vivere profondo!
miserere, misero me,
però brindo alla vita!
io sono il santo che ti ha tradito
quando eri solo
e vivo altrove e osservo il mondo
dal cielo,
e vedo il mare e le foreste,
vedo me che...
vivo nell'anima del mondo
perso nel vivere profondo!
miserere, misero me,
però brindo alla vita!
se c'è una notte buia abbastanza
da nascondermi, nascondermi,
se c'è una luce, una speranza,
sole magnifico che splendi dentro me
dammi la gioia di vivere
che ancora non c'è!
miserere, miserere,
quella gioia di vivere
che forse
ancora non c'è.
bir aralar çarkıfelek yarışmasında çerez gibi dağıtılan, romanson taklidi ama son derece kaliteli bir saat markasıdır. genelde klasik türde saatlere imza atar. 3-4 yıl öncesine kadar m.ali erbil sayesinde son derece iyi bir marka tanınırlığına sahipken son zamanlarda maalesef çakma bir marka olduğu sanılmaktadır.
deli para verdiğim saatimi zenci saat satıcılarından aldığımı düşünenlerin sayısı hızla artmaktadır.
2 ayda bir yayınlanan, national geographic dergisinin çocuklar için olanı. ilköğretim seviyesindeki öğrencilere hitap etmekle birlikte, vermiş olduğu çıkartmalar ve bilgi kartları ve içinde barındırdığı çok renkli resimler sayesinde okul öncesi çocuklar içinde gayet eğitici ve eğlendirici bir dergidir.
koca mustafa paşa'nın cumartesi pazarı mevkiinde bulunan bir kilise ve ermeni lisesidir. koca mustafa paşa'da yoğun olarak bulunan ermeni cemaatinin gittiği kilise ve çocuklarını gönderdikleri liseden oluşmuş bir kompleks yapısındadır.
(bkz: koca mustafa paşa)'nın merkezinde, otobüs duraklarının yanında bulunur. dörtgen şekilde yapılmış olan bir mimar sinan eseridir. koca mustafa paşa'daki (bkz: sümbül efendi camii)'nin gölgesinde kalmıştır. (bkz: mimar sinan)'ın eseri olduğunu pek az kişi bilir. yazları son derece serin olan, bol çınarlı bir avlusu vardır.
haşim işcan geçidinde küçük bir dükkanda hizmet veren, çoğunlukla bebek gereçleri satan bir firmadır. pierre cardin çocuk gereçlerinin yetkili satıcısıdır. internet sitesi de mevcuttur ama yerine gidip almanız sizin için daha karlıdır, geniş bir pazarlık aralığı bulunmaktadır.