Başbakan Ahmet Davutoğlu‘nun akademisyen olduğu yıllarda hazırladığı ”BiR STRATEJiSTiN DERiNLiK AÇMAZLARI” başlıklı raporundaki ülke gücü denklemi : '' bir ülkenin gücünü şu formülle gösterebiliriz : G=(SV+PV)X(SPXSi). ''
Battle Priest yani bp oynamak. Tamamen sabır işidir. Stress yükleneceğiniz ki haricinde de pk da en büyük zevki alacağınız karakter tipidir. Knight Online ın en güzel karakteridir benim için.
mevzu madrid in midyat ilçesinde vuku buldu. tranvadayız ben yine elimde anadoluda akit gazetesi dolanıyorum. arkamda iki tane zallakçı oturmuş. hayatlarında hiç şişme kadın görmemişler bundan dem vuruyorlar.
lan nasıl acaba. olur mu hiç olum. ya çükümüze bi şey olursa falan konuşuyorlar. derken bi kız bindi mini etekli toplum ahlakını hiç düşünmeyen tiplerden. biri dedi ki aha lan bunun aynısını yapmışlar. valla gördüm sitenin birinde. diğeri inanmadı tamam lan akşam gidince face den atarım.
kız geldi önüme oturdu. yanında yaşlı bi amca. amca kıza bi şeyler anlatıyor kulak dayadım.
amca : yavrum rahatsız etmiyorlar mı seni böyle anan baban ne diyor?
kız : amcacım 21. yüzyıl atatürk cumhuriyetindeyiz olur mu öyle şeyler sen kalbini ferah tut.
dumur oldum.lan yoksa dedim. bu kız o sitedeki kız mı şişme mi bu şimdi dedim. öyle kalmış aklımda şişme laik diye. vay anasını sayın seyirciler.
bunlar oruç tutmazlar üstüne büyük geleneğimiz olan davul ile uyanmak hadisesine efenim hangi çağda yaşıyoruz derler.
mesela emek için düşünelim. davulcumuz gayet yavaş yavaş çalıyor. ama karşı komşumuz tonguç'un babası balkona çıkıp arkadaşım sen kimsin lütfen mahallemizden gider misin diye bağırıyor. bu ne demek şimdi tam olarak atalarının mirasına ihanettir.
orijinal başlık; askerine sahip çıkamayan devletin, israil'e savaş açması
pek muhterem yazar kardeşlerim son günün popüler konusu da budur. şimdi ise olayları değerlendirelim.
ilk olarak bana kalbiniz kadar temiz bu sayfayı ve sol frame'i ayırdığınız için sizlere teşekkür ediyor ve de buradan bolu'daki anneannemin ellerinden, antalya'da yeni doğmuş yeğenimin gözlerinden öpüyorum.
pkk olayı ile başlamak istiyorum. arkadaşım 3 5 eli silahlı adi herif dağdan iniyor sonra da kalkıp askerlerimizi şehit ediyor. bu iş bu kadar kolay mı? daha kendi iç güvenliğini sağlayamayan devlet israil'e nasıl savaş açacak? daha kendi askerlerinin güvenliğini sağlayamıyorsun da ne gözdağı vermekten bahsediyorsun? adamım bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. buradan şehitlerimizin yakınlarına başsağlığı diliyorum.
ihh olayı ise başlı başına tezlik bir konudur. türkiye'de ne zaman bu kadar basına yansıyan bir konu görsem kesin altında bir bit var diyorum. tabi bu durumda bakmak lazım bu işten hangi kurumlar yarar sağlıyor?
orada filistin'de ölen zavallı annelerimiz kardeşlerimiz için elbette üzülüyorum. hatta bazen benim de içimden geçiyor tıp okuyorum şimdi okulu bitirsem de oraya yardıma gitsem diye. ancak bunlar geçici çözümlerdir tabi esas olarak devletin ve askerin bu olaya el atması lazım. Allah filistindeki kardeşlerimizin yardımcısı olsun inşallah.
ancak hükümet bu işe bir son vermek istiyor ise ilk önce israil'le yaptığı anlaşmaları fes etsin. israil'le olan mali ilişkilerini kessin. siyasi ortağı olduğun adama kalkıp da yok israil biz seni vururuz sen türk halkına böyle bir şeyi nasıl yaparsın vs, israile öcüüüüü yaptın israil de çok korktu. oha arkadaşım vallaha gülüyorum.
rte de gülüyordur iyi tiyatro yaptık haaaaa.... benim rte ile bir alıp veremediğim de yok ama israile karşı geleceksen zaten baştan stratejik ortaklık kurmayacaksın dostum, israil'den mal almayacaksın, boykot edeceksin.
velhasıl hepimiz üzülüyoruz filistin'de yapılan da, askerlerimizin şehit olması da çok üzücü durumlardır. insanlık dramıdır. o gemide olan kardeşlerimiz de bazı siyasi güçlerin komplolarını canlarıyla ödemişlerdir. yani hepsi bizim kardeşimiz ancak burada suçlu olan bu zulümün olmasına önce izin verip, daha sonra da bundan oy koparmaya kendilerine pay çıkartmaya çalışanlardır. nasrettin hoca'nın bir fıkrası var ya tamam ben önlem almadım suçluyum ama hırsızın hiç mi suçu yok. tabi ki asıl suçlu hırsızdır. kahrolsun israil, kahrolsun pkk!
tabi bazen beklenmeyen durumlarla da karşılaşılabilir, misal;
proje ödevim var tabi hocadan ek süre isteyeceğim yoksa hayatta yetişmez. neyse hoca'nın kapısına geldim, sekreter hanım hemen;
- hoca'nın bir görüşmesi var daha sonra sizi kabul ederim dedi.
yanımda da bir kadın oturuyor, canım da sıkılmış, sekreter törpüsüyle tırnaklarını düzeltip gözlüğünün üzerinden bana bakması da ayrı bir canımı sıkıyor zaten derken gözüm yanımda oturan kadına takıldı.
bir baktım pembe yanaklı orta yaşlarında olgun bir kadın, sevimli falan da pembe kurdelası da yanaklarıyla uyum sağlamış, yüzde sıfır makyaj, tırnakları ojesiz, altında da düz taban spor ayakkabı tam anne tipi var yani. hiç de yanılmamışım bir baktım kadın çift canlı. tabi sıkılmışım sessiz ortamdan hemen muhabbeti kurayım dedim.
- aaa merhaba ne güzel kaç aylık?
+ ........
edit: dersten kaldım.
edit2: kadın hocanın eşiymiş.
hala anlamayanlar için edit3: hocanın eşi hamile değilmiş.
şimdi olay şöyle gelişti. geçenlerde bir kafede oturuyorum. yine çayım tavşan kanı, sigaram en sağlam nefesinde. yan masada ülkücü oldukları hitabetlerinden anlaşılan 3 düz adam. muhabbetin en koyu yerindeler. mesele akp iktidarının yetersizlikleri. kulak verdim başladım dinlemeye. sanki eski türk filmlerindeki gibi adam dövüyorlar. bir o vurup konuyu öbürüne atıyor, bir öbürü vurup konuyu karşısındakine atıyor. bunlar benim dinlediğimi anladılar. selam verdim masanıza oturabilir miyim diye izin istedim. 'buyur gardaş` dediler.
neyse benim fikirlerimi sordular. haliyle eksik yanlarıyla beraber olumlu yanlarını anlatmaya başladım. gözümü iş yeri sahibi kesti. o da bizi dinliyormuş. arkadaşlara sorup onu da davet ettik. öncelikle sol görüşlü modern bir insan olduğundan başladı konuşmasına. sonra konuya balıklama daldı. diğerlerine dördüncü oldu bir nevi. pata küte girişiyorlar. konuyu değiştirmek için aralarındaki farkları anlatmak adına bir cümle sarfettim. önce hepsi birbirlerinin yüzüne baktı. akp karşısında şimdi bu konular konuşulamaz dediler.
laik kız tabiri ile oha felan oldum birden ama çaktırmıyorum. bir çay daha söyledim. baktım anlatılacak gibi değil bu nato mermer nato kafa zihinlere. çayım gelince izin isteyip yan masaya oturdum. bunlar ateşli şekilde akp dövmeye devam ederken uzaktan bana düşen gülmekti.
eğer ki birleşirlerse sayın bahçeli'nin hesaplama konusunda sıkıntı çekeceği aşikar!
üniversite birde böyle birini tanımıştım. anadalu delikanlısı işte kulaktan dolma bilgilerle gelmiş okula. neyse kantinde çay içerken dikkatimi çekti bu çocuk yanında iki tane daha takım elbiseli. birinci sınıfta reis olmasına şaşırdım. hürmetler havada uçuşuyor.
bunlar her zamanki gibi düz adam mantığı ile yol kesip saç sakal muhabbetine adam dövüyorlar. ara ara bunları sessizce takip edip sosyolojik tespitler yapıyordum. bu konuda ciddi çalışmalarım olmuştu. topluma kazandırma adı altında.
neyse bu arkadaşımız ilk dönemin sonuna kadar böyle devam etti. ara ara kız dalgalarına girdi. bir kızı sevdi ona bakanları hiç sevmedi. bu sevgisizliğini gösteriyordu arkadaşları ile. kız hiç oralı olmuyordu. çocuk en sonunda yavaş yavaş devrim yaşamaya başladı. önce saç şekli sonra iskarpin ayakkabılar değişti. tiki değilde daha çok züppe gibi giyinmeye başladı.
artık kendisini eski arkadaşları ile görmez olmuştum. en sonunda haberini aldım ki o kızla görmüşler yan yana.
şimdi efenim laik ve laik devlet kavramlarını arkadaşlar götlerinden bağdaştırıyorlar. şöyle ki başlığı ezan sesinden rahatsız olan laik devlet mensubu yazsaydım. bu sefer ağzına sıçtığım sen hangi devlette yaşıyorsun tepkileri gelirdi. o yüzden kimse kimsenin ağzına sıçmadan laik kelimesine değil de bu güzel ezanımızdan rahatsız olan laikçi hakkında konuşalım...
şimdi laik arkadaşlar var, her durumu insanüstü gördükleri ata'larına ithaf ederler. insan olma yetisine sahip her insan gibi mustafa kemal'de gider.
bundan 2 yıl önce servise bindim işe doğru yol alıyoruz. hemen önümde iki tane hatun kişi oturuyor.genelde erkek muhabbeti yaparlardı ama o gün için gündem değiştirmişler. doğrusu şaşırdım. türk varlığını bile mustafa kemal'den biliyorlar. işte efenim atamız şöyle güzel böyle ulu. oha dedim aklıma gelen ilk şey bu insanlar ata'yı insani özelliklerden soyutluyorlar.
neyse tam ak parti merkezinin önünden geçiyoruz biran durup ikisi baktı. anlamadım birşeyler fılıdadırlar sonra esas konularına geri döndüler. baktım iş olacak gibi değil. çıkardım mp3 ümü taktım kulaklıkları. momo'yu okuyordum o zaman. daldım kitaba...
daha yeni yeni sözlük gündemlerine el atmayı başaran neslin gündem konularını hep mübarek konular olarak ataması.
mesela biz mesajlaşırken sözlük içinde, 'naber mübarek?' diye hitap ediyoruz birbirimize.
geçen gün yine toplandık, çaylar sel olup aktı, yanında adıyaman sarma sigarası. türküler, musikiler hepsine sahip çıktık söyledik utanmadık geçmişimizden.
otobüsteyim arkamda oturan ikilinin konuşmaları dikkatimi çekti.kendi hallerinde gülüp eğleniyorlardı. ikiside iyisinden düz adam hemen anladım. mevzu siyasiydi. hocaları derste bazı düşüncelere dokundurmuş. onlar kendi içlerinde bir savunma hazırlıyorlardı.
hemen kulaklığımı çıkarıp dikkatle dinlemeye başladım. iki cümle kurup ardından afili bir küfür sallıyorlardı. sözü diğeri alınca konuşma daha berbat hal alıyor, o iki küfür edip sonra savunma kuruyorlardı.
çankaya'ya doğru yolculuk devam ederken. gençlerin kitap olarak kesinlikle birikimleri olmadığını farkettim. vahim durumdu. savunma namına inci sözlük yazarı gibilerdi. sonra bu cenahın ebeveynleri varoşlara kızar. doğur bırak, doğur bırak diye. al bir de burdan yak!
3 gün önce sözlükçüler ile çay içmeye karar verdik. tüm sözlükleri yaftaladıktan sonra bu yafta içinde yerini seküler sözlükler içinde bulan ulu sözlük için de biraz kelam ettik.
vardığımız sonuçlardan bir bu yönde olmuştu. kadına bir bakışta boşalan sözlük yazarlarının klavye başında aslan, kaplan kesilmesi anlamsız. libido kusan başlıkların yazarlar için daha değerli olması reel hayatta herhangi bir kızla ilişki yaşamamış ergen beyinlerin bu başlıkları pervasızca istila etmesi dışa vurum göstergesi.
faydalı bilgi faydasız bilgi ayrımı yapmak istersek acil önlemleri alıp daha farklı yol haritası çizilmelidir.
başkabakınımızın ülke geleceğinin kimlere emanet edeceğini çok iyi bildiğini gösterir. arkadaşlarımın çocuklarının da bu hediyelerden pay almasını istemiştim hep. ak gençlik ne durumlardan nereye geldi. aslın tamamen kitaplaştırılabilir eylemdir.
geçenlerde açtım tv yi haberleri izliyorum. o çocukların yüzlerindeki masum ifade zaten yeter artar bile. enerji bakanlığı döneminde baykal'dan göremedik bu tür güzel aktiviteler. umarız onlarda artık çocuklarına gereken özeni gösterirler.
o an için kişisel temizliğini yapmayan laik dedemizin torununa kıyamaması. din ve hayat ilişkilerini ayırdığı için aynı tutumu dine tepki olarak bayramlarda ısrarla sürdürür.
kızılay'dan otobüse bindim çankaya civarında yanılmıyorsam elçiliğe doğru yol alıyorum. otobüste sakalıma bakıp direk yaftaladılar. bakışları gözlemleyip ne kadar anlamaya çalışsam, ne kadar milli duygularımız var bak burada biriz demeye getirsem değiştiremedim. ve buna binean içimde oluşan intikam duygusu ile ihtiyacı olmadığı halde başımda bekleyen laik vatandaşa yer vermedim. illa böyle tepki bekliyorlar.
geçen gün dolmuştayım en arkaya oturmuş etrafımdaki insanların hal ve hareketlerini izlemekteyim. son durağa gelmeden meslek lisesinin önünden kızlar bindi dolmuşa. biri telefonla konuşuyor diğerleri kendi hallerinde yolculuk içindeler. elbiselerine şöyle baktığımda etek boyları karış ölçümüyle sayılı. konuşmaları emo tadında. sonra bir merak cezbetti beni acaba liselerde durum bu mu diye...
bu sorunun cevabını almak için birkaç lisenin önüne gidip özellikle izledim. sonuç şudur ki, liseden liseye değişen bir durum. geleceğe dair kendini iyi hazırlayan liselerde de var ama daha az. daha az olmakla birlikte o liselerdeki bazı kızlar daha bakımlı.
tekrar ilk durumu analiz edersek meslek liselerinde sadece lise okumak için giden kızlar acaba başka şeyler de yapabilir miyiz kaygısı taşıyor. ailelerin bu duruma el atası artık özellikle istenen.
geçenlerde bir video paylaşmışlar face'de izliyorum. 7 yaşlarında kız erkek çocuk yan yana oturuyorlar. sonra kameraman olan hatun kişi öp öp sloganları ile erkek çocuğa yol gösteriyor. işte zihniyetleri sıçmış beyinlerin küçük yaştaki çocuklara örnekliğine bakında.
işte ince çizgi burada, bugün toplumlar çocuklarını soktukları hal üzere yaşlandıklarında buluyorlar. işte sıçan zihniyetler giydirir mini eteği sonra anam babam yakınmaları ile sıçtığını yer.