bir yıl olmuş entry girmeyeli. unuttuk buraları. güzel günlerdi vesselam. şimdilerde biraz yozlaşmış. seveni vardır muhakkak, ama içi boş be gülüm. eskiden de öyleydi gerçi. eski kaşar suserlara selam olsun. çoluk çocuğa filan da. burası bizlerin ilk gecekondusu hala.
sosyal medyada hepinizin birer "yayıncı" olduğunu unutan yazarımsıların bok attığı insan. kafası basmayan yazar arkadaşım, konuyla ilgili (sansür) bir bilgin varsa beyinciğinde, işte yazarsın sen! salça'nın söylemesini istediklerini buradan yazabilirsin. hatta böyle yaparak şirinleri bile görebilirsin.
ekşi sözlükle sınırlı kalmayacak, peşine diğer sözlüklerin de kapanmasına sebebiyet verecek durumdur. hiç lafı uzatmayacağım, akp yanlısı şakirtler, neredesiniz lan? yılda ortalama 60000(!) site kapatılıyor. evet, yorumlarınızı merak ettim doğrusu. bir manyaklaşma söz konusu farkında mısınız? yakında tc kimlik nosu ile nete gireceksiniz her biriniz fişlenerek... bu sanüre destek verenlenleri hiçbir zaman untmayacağız.
bu entryi okuyan bebeler-köleler,
devlet sizin hangi siteye girip-giremeyeceğini tembihleme-fişleme hakkına sahip değildir. evet, zararlı siteler binlercedir. ama bir zahmet oto-kontrolü kendinizin yapabileceğinizi düşünün. siz aklı olan canlılarsınız. önünüze yasaklar geldiğinde, mahalledeki yaşlı teyzeler gibi "aaa devlet haklı ya, bunlar hep zararlı siteler.." derseniz siz gerizekalısınız!
bu kadar gencin emeğine yazık. boşuna vakit kaybı artık. adam gibi adamlar artık aramızda yoklar. uzun zaman aralıkları ile sözlüğe giriş yaptığımda, "buralar eskiden dutluktu" diyorum. forum sitesinden farksız.
bu sözlüğün ilk yıllarında, sessiz ve derinden bir yükseliş söz konusu idi. ekşide her gün uludağ hakkında entryler yazılırdı. tıklanma sayıları neredeyse eşitlenmiş, günlük girilen entry sayıları ikiye katlamıştı ekşiyi. üç-beş gittiğim zirvede hakikaten sağlam bir izdenim edinmiştim. zeka pırıltısı insanlar...
şimdi hakikaten beyniyle yazan birileri varsa, sabırlar diliyorum kendilerine. çünkü bir akıllı user belki de onlarca çöp ile uğraşmak zorunda. trollerle uğraşmak zorunda. moderötörler iplemiyor.
dünyanın her yerinde çokca vardır bunlardan, lakin,
allah'a inanmak, inanmamak başka;
bir din seçmek başka.
cahilliğe bir örnek verelim,
-uludağ sözlükte allaha inanmayan cahiller başlığını görür görmez, "inanmayan cahildir" temalı bir entry girmek cahilliktir mesela. (#9980847) nolu entrydeki videou izleyip bazı şeylere kayıtsız kalmak ve hala muhammed şakşaklığı yapmak bir çeşit cahilliktir mesela. bahsi geçen videodaki önemli bir insanın zeka pırıltılarını görememek de bir çahilliktir. yine aynı videonun ateist temalı bir video olması da. onu izlememek cahillik sayılmaz da, izlemeden başlığına bakıp kusmak kara cahilliktir.
okuyun, aydınlanın.
inandığınız şeyleri; tevratı, incili, kuranı okuyun. defalarca. sonra, din bilimcilerin fıkıh kitaplarını okuyun. kuranı anlayacağınız dilde defalarca okuyun, sıkılmadan. sabahlara kadar. iş-güç-okul demeden okuyun. biraz da tarih okuyun. ama en çok din tarihi. çok basit bunlar, üşenmeyin.
körü körüne birşey yapmayın yani. koyun olmadan okuyun.
-önce sola sonra sağa sonra tekrar sola baktıktan sonra "ne olur ne olmaz" deyip birkaç kez daha kontrol edin.
-yeşil ışıkta geçmeyin, biraz daha bekleyin. ne olur ne olmaz.
-açık alanda içki içmemeniz yetmez, evde gizli gizli için.
-özellikle yabancı semtte kimseye dik dik bakmayın, mümkünse başınız önde olsun.
-çok gerekmedikçe şehir meydanlarında bulunmayın, çöp kutularından uzak durun.
-kimseyle sevgili olmayın. abisi olabilir. (bu kızlar içindi)
-biri yolda yürürken size çarparsa "abi özür dilerim yanlışlıkla oldu" deyin.
-ülkü ocaklarına ya da tkp nin gençlik kollarına katılmayın, bunun yerine bir şeyhe kıçınızı dayayın.
-ıssız yerlerde dolaşmayın.
-fanatik olmayın, maçı evinizde hobi olarak izleyin.
-eğer hasta olursanız hastahaneye gitmeyin. bekleyin geçsin.
--"karı gibi gülme"yin. "karı gibi gülme lan" diyenlerin ülkesinde "karı gibi gülenler"in ömrü uzun olmaz.
-çok saçma olacak ama baretle dolaşmaya çalışın.
-gece dışarı çıkmayın.
-gündüz işiniz yoksa evde durun. "aslında hayat sokakta" demeyin. yanılırsınız.
-camı pencereyi kapıyı kapalı kilitli tutun.
-birşey olmaz diyerek 220v kablolara dokunmayın.
-her şeyi yemeyin.
-acele etmeyin.
-sabırlı olun.
-mülayim olun.
-unutmayın! en kuru ped molped.
insanlara yardım eden, ahlaklı, sosyal ve kibar bir ataist -islama göre- "sevap" işlediğinde, dışlanmıyor ise, bu da dışlanmamalıdır. günahı kendisi ile allah arasında ulan! size ne oluyor. papaz mısınız siz?
bu maçı galatasarayın kazanacağı yönünde idda oynayan varsa kuponu atmasın. askeri şubeye götürsün. askerlikten muaf sayılacaktır belgeli gerizekalı diye.
"elveda gençlik güzel günlere
biz çok mutluyuz darısı yazarlara
bir yuva kuruyoruz ilerideki günlere
bizi seven yazarlar gelsin düğünümüze
mutluluğumuzu görmeye"
diyen ebeda ve junior ,
hepinizi işbu sözleşme ile nikaha davet ederek, aslında kendi sonlarını bir başlangıç kabul etmeyi tahahüt etmişlerdir.
dikkat!
bu entry adam gibi adamların pek bulunmadığı bir coğrafyada adam olmayı çoktan hak etmiş bir kişiliğe yazılmıştır. entryde geçen kişi ve kurumlar tamamen gerçekdir. başlık sahibine karşı bir yalakalık söz konusu değildir. hiçbir şey abartılmamıştır. küçültülmemiştir de...
--subjektif spoiler--
bizler bu günlerin tabiri ile ;84 tayfası olarak 90larda çocuktuk.o zamanlar o saçma sapan oyunları oynarken dayaklar yediğimiz, bahçelerden elma aşırdığımız, köydeki çayda (çay dediysek azıcık birşey) çamurdan barajlar kurup, saklanbaç, çelik çomak, uzun eşek, kavak ağaçlarında en tepeye çıkmaca, düşmece, bilyeden tahta arabadan yuvarlanmaca, araba lastiklerini elde çubuk yokuş aşağıya yuvarlamaca, dokuz taş, futbol(modern futbol değil) vs filan oynarken farkında olamadığımız birşeydi dostluk. yani düşse bir yerden bi "geçmiş olsun" demezdik çocukken. dalga geçip dururduk. akşam ezanı okunana kadar beraber olma hakkımız vardı. sonra evde zaten ebeveyn terörü.
sonrasında işte ortaokul-lise hayatı bir çırpıda geçti. yeni dostluklar edindik. "dost" olduğumuzun o zamanlar farkına vardık. çünkü kurulan sahte arkadaşlıkların fazlalığı idi gerçek dostlukları dost yapan. zaman hızla geçti. o okadar hızlı geçti ki biz ne zamana ayak uydurabildik, ne kişiliğimiz, ne de dostluğumuz. ağazım çıkarcasına haykırmak istiyorum ben "çocuk kalmak istiyorum ben" diye.
lise de bitince işte üni vs eğitim derken bizim uzay mekiği stratosfere girdi. ayrıldık. bu junior askere ben okula, sonrası zaten benim stajlarım onun işi filan derken senede birkaç kez görüşebilir hale geldik.
tabi sonrasında ikimiz de köprüden önceki son çıkışı kaçırarak nişanlandık falan. hepten zorlaştı buluşmalar. yılların getirmiş olduğu dostluk tecavüze uğramış. junior'un suçu ne?
bir tarihi eseriz biz. yosunlaşmış, yeşermiş, terk edilmiş. kimse farkında değil nerede oluğunu. yanından geçenler bile bilmiyor ne olduğumuzu. gösterişsiz bir eski yapı. içine sıçmış ayyaşlar. işemişler. tinerciler, fareler, köpekler kullanıyor. tarihi eserin kimse farkında değil. olmayacak. ama o belki de 4000 yıllk eser, hala bütün depremlere, sellere, savaşlara ve bizlere rağmen hala dimdik orada. harabe değil yani. sadece unutulmuş.
--subjektif spoiler--
özet geç piç diyen ve beni ebleh yerine koyanlar için,
üç beş günlük geçmişleri var fakat sansasyon yaratmayı başardılar. biz uludağ olarak ne yaptık peki ekşi'den sonra? onları taklit ettik durduk. şerefli ikinciliği de onlara kaptırdık. üçüncü olmak için işimiz avaraj farkıyla itü'yle kapışmaya kaldı. yani durum şidilik,
beyni pipisinde olan, kadını malı ya da cariyesi olarak gören hastalıklı erkek guruhunun kadınları aşağılama sıfatı olarak kullanabileceği söz öbeğidir. bu söylemde ortada hayal edilebilecek bir kadın olmamasına rağmen orospu, şıllık, değersiz olarak hayal edilebilen bir cinstir kadın gelişmemiş abazan toplumlarda.
erkeğin sermayesi nedir peki?
mahallesinde tesbih sallamak mı, hesabı kendisinin ödemesi mi kızla gidilen bir kafede belki bir gün yatağa atarım hevesiyle. gücünden dolayı dayak atabiliyor olması mıdır erkeğin üstünlüğü bazı toplumlarda?
bir "vicut" sermaye olarak görülebiliyorsa eğer, o zaman zaten kadına karşı şiddet de mübahtır sizin gözünüzde, tecavüz edilen kızın namusumuzu kirletiyor diye vurularak öldürülmesi de.
zamanla uludağ sözlükten farkı kalmayan sözlük. bravo bize ve onlara. artık -en azından- bugün başlığı altında okunacak birşey kalmamıştır. yaşasın rastgele...
eleştirilebilecek birkaç noktası,
ismi ve afişi olan filimdir.
bir filim değil, bir başyapıttır. imax'de 3 boyutlu izlendikten sonra hayran kalınmayacak gibi değildir. eğer bu filmi 3d izleyip hayran kalmazsanız gidip evde ibo showu gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz.
"benim şahsi yorumum sadece ben ilgilendirir", ve "her insan düşüncelerini dile getirmekte özgürdür" kalıplarına hiç girmeyelim isterseniz. çünkü bir filmi eleştirmek için o filmin eleştirilebilir olması lazımdır. avatar'da ise durum şöyle, senaryosu "sade" dersin, "diyologlar olmamış dersin" falan. ama sen bu filme "abartıldığı gibi değil abi" ya da " "çocuk filmi" ya da arif*gibi "sırf şekil amına koyim" dersen arkadaşım kusura bakma sen filim falan izleme. hatta git mağrada yaşa.
yorumlardan benim anladığım budur.
edit:haa bir de ne kadar çok para kazandığından bahsedilmiş james'in. bazıları da diyor ki "helal sana hocam, helal sana" ulan! sana ne adamın parasından! türküğümüzü belli ediyoruz yine. git filmi izle! doğa gör biraz. açılırsın. sanki yarın bu işe girecek.
örneğin,
titanic sinemada bir devrimdir. sonradan sıradanlaşmıştır.
matrix bir devrimdir sonradan sıradanlaşmıştır. klişe olmuştur artık.
bu filme de 5 sene sonra saçma sapan diyebiliriz anca.
he sen 37 ekran tvde sinema çekimi aldığın vcd ile izliyorsan orası ayrı.
sanal dünyadaki bir süper oluşumdur burası. ekşiden daha eğlencelidir. itü gibi soğuk değildir. en sıcak, en samimi en saçma sapan en salaş sözlük oluşumudur. yazarları ise birkaç sene sonra daha da büyüyeceğinden çocukca entyler azalacak, daha kaliteli bir oluşum haline gelecektir.
