En son entry'im üzerinden 2 yıl geçmiş. Zaman nasıl akıyor inanılır gibi değil. Daha dündü halbuki burada yazmaya başladığım, zirvelere gittiğim günler. Nasıl olmuş da 15 sene geçmiş üstünden ve ben artık 40lar kulübüne ayaklarım geri geri giderek girmişim...
Her buraya girdiğimde, yazdıklarımı okuduğumda 20'li yaşlarımın başındaki toy, genç, enerjik, heyecanlı halimle karşılaşıyorum.
Hoşgeldin yavru diyor, emesene gel diyor, gece 4'te konferans finali var kalkıp izleyelim diyor, cm 99-00'de ayvalıkgücübelediyespor'un şampiyonlar ligi final maçına taktik belirleyelim diyor, metallica konserine nirvana kasetlerine kulak ver diyor, finallere bir hafta kaldı artık başla fotokopici turlarına diyor, okul çıkışı istiklalde turlayalım, iki bowling atalım akşam da nevizadede iki bira dikelim diyor, internet cafeye gidip quake atalım diyor, sitede 15 kişi oturup laklak goygoy yapalım diyor, caddede vakkoramanın orada, kadıköyde boğada, taksimde tünelde, beşiktaşta vapur iskelesinde buluşalım diyor, kozyatağında otobüs durağında 212 bekleyelim diyor. Ve daha o kadar çok şey diyor ki.
Şu an çok mutluyum ama yine de özlüyorum gençliğimi..
Sözlüğü de iyice günlüğüme çevirdim. Artık bir sonraki gelişim 45ler olur bakar bakar daha da çok özler, hayıflanırım.
tam 13 yıl önce yazmaya başlamışım buraya. iş hayatına yeni başlayan heyecanlı bir genç.
Naifmişim, hatta herkes öyleymiş, cümleler kelimeler ifadeler daha sakin, daha masum, daha hoşgörülü.
Şimdi bakıyorum, 13 yılda ben değişmişim ama herkes, herşey de değişmiş. Şimdi istediğim, hayal ettiğim herşeye sahibim, ama o eski naif genç olarak değil.
Ne güzel ki, bir günlük misali duruyor burada o zamanlara ait her yazdığım her düşündüğüm.
Kendimdeki bu yolculuğu böylesine açık bir şekilde izlemenin keyfi paha biçilmez.
kazakistanın en büyük şehridir. başkenti için; (bkz: astana).
aynı istanbul ile ankara farkı vardır bu iki şehir arasında, o nedenle anlatmaya gerek yok.
geniş caddeleri, yazın yemyeşil, kışın ise -30lara varabilen soğukları olsa da genel iklimi ankaraya benzer.
küçük bir şehirdir, herşey elinin altında olması eğer istanbullu iseniz büyük bir kolaylık haline gelir. nereye gitmek isterseniz araç ile en fazla 10 dakikanızı alır.
polislerden korkmak ne demek bunu görebileceğiniz bir yerdir. zira tüm polisler özellikle yabancıları bir para kaynağı olarak gördükleri için, dillerini pek iyi konuşamıyor olmanızdan mutevellit boş yere sorun çıkarıp ceza yazmak, merkeze götürmekle tehdit ederler ve bu da rüşvete giriş 1 adlı dersimizin bir konusudur.
sokaklarda gece vakti dolaşmak pek tekin değildir, hele ki tek başınıza aman diyeyim. özellikle krizden sonra millet iyice paraya aç hale geldiği için kimi gorse yolda indirebilecek hale gelmiş. dikkat her zaman iyidir.
taksiler yine rus sistemi ile çalışır, elini kaldır hemen biri dursun pazarlık yap bin. normaldir ama yine de orjinal taksileri kullanmak daha güvenli.
mekanların hepsinde ortalama fiyatlar vardır, bir yere gittiğinizde acaba çakarlar mı bize diye korkmaya çok gerek yoktur (abuk yerlere girip cıkmadıktan sonra) gerçi çok da fazla seçenek yok zaten gidilecek yerler klasmanında.
insanları, kazak ve rus olarak ikiye ayrılırlar cogunluk olarak.
kazakları çekik gözlerinden ayırtedersiniz zaten. rusları ise cekik gözlü olmayanlar diye. kolay görünüyor ama aslında her çekik gözlü kazak olmamakla birlikte her cekiksiz göz (ilginc bir tabir oldu farkındayım) de rus olmayabilir. zaten hayat da bir bilmecedir, kim bilebilir ki diye rahat da bırakabilirsiniz konuyu.
kazaklar hem kazakca hem rusca konusur, ruslar ise sadece rusca. bu da demek oluyor ki kesisim kumemiz ruscadır ve rusca ogrenilmelidir.
rusvetsiz, tanıdıksız, kazak ortaksız hiç bir iş yürümez. daha uzun süreli düşünenler için kazak eş uygun olabilir. olmaya da bilir.
tarihi eser göreyim ben diyenler için bir hüsran olur, şehir gezilip görülebilecek güzelliği olmayan bir durumdadır.
sadece yeşilliği, parkları, bahçeleri, bir adet dağı, kayak pisti, bir adet istanbul suyunu doldurmuşlar şeklinde gölü vardır. ama nedense güzel şehirdir, sevilebilir. türkü boldur. olmasa daha cok sevilebilirdir ama bakalım kısfmet de denilebilir.
daha parça parça bilgi de yazılabilir. böyle bir şehirdir almaata.
vişne reçeli ile beyaz peynir yiyebilmek gibidir.
gıdıklanırken hem gülüp hem ağlamak gibidir.
dondurmalı irmik helvasını sıcak sıcak tatmak gibidir.
sevdiğinden delicesine nefret etmek gibidir.
geçmişe bakıp "keşke"lerini görürken, yaptıklarını yeniden yapmak isteyip de yapamayacağını anlarken, aynı zamanda elindekinin tamamen yitip gitmediğini farketmektir.
zamanın ortasında kalakalmaktır.
geçmişe özlem duyayım derken, hala geleceğim var diye keyiflenebilmektir.
ama aynı zamanda, ne geçmişi ne de geleceği içinden atamadığın için tam anlamı ile yaşayamadığın andır, yaştır.
orta asya'nın en köklü oyunlarından biri olan tavlada, geliştirdiğim özel teknikleri üzerinde uygulamak istediğim (tavla lan tavla sadece, korkmayın **) zat-ı muhteremdir. ha bir de, birken şimdi de iki oldu bu fb'liler, hemen bir adet gs li kazandırmam lazım benim de dünyaya *.
2 sene aradan sonra tekrar girip şöyle bir göz gezdirdiğimde anılarımın depreştiği, üye olmamın üzerinden 4 senenin geçtiğini farkettiğim sözlük. zamanın ne kadar çabuk geçtiğini sanki farkedemiyormuşum gibi bir de bu tarafından gördüm kolumdaki saatin hızını.
sonra oturup düşünmeye başladım 4 senede hayatımda nelerin değiştiğini. madde madde yazdım, bir baktım ki kalmamış değişmeyen hiçbir şey ailemden başka. 4 sene evvel 22 ocak 2006'da buraya ilk entrymi yazdığım zaman yaptığım iş, oturduğum ev, gezdiğim şehir, yaşadığım ülke, sevdiğim kadın, konuştuğum insanlar, arkadaşlarım bambaşka iken, şimdi hepsinin değiştiğini görüyorum. hobilerim, sevdiğim filmler, dinlediğim müzikler, gitmekten keyif aldığım yerler, tatmayı istediğim yemekler bile kısmen değişmiş. neymiş 30una gelmiş bir insan artık değişemezmiş. külahıma anlatsınlar onu, bal gibi değişmişim işte.
ve bu sayfalara yazmış olduğum bir çok şeyin o vakitlerde sahip olduklarımı anlattığını görüyorum.
bir günlükten, bir anı defterinden kat be kat daha değerli bir şekilde burada duruyor yazdıklarım, sadece kendim için. ve biliyorum ki bundan bir 4 sene sonra ben yeniden bu sitede dolandığım zaman bu sefer bambaşka düşüncelere, duygulara dalacağım.
teşekkürler sözlük. bir sonraki sefer görüşmek üzere...
şah mat olduğunda, karşı tarafın şahını devirmek yerine komple satranç tahtasını bozan türk zihniyetinin (örnek için bkz:okeyde el bittiginde tum istakalari devirmek) upgrade olmuş halinin yapacağı tezahüratlardır.
klasik türk hareketidir.
okeyde eli biten kişi, kendi elini göstermeden evvel diğer oyuncuların ıstakalarını devirir. sinir bozucu bir harekettir. bazen çok zeki arkadaşlarımız ellerini bitti sanıp bu hareketi yapar, sonra ortalığı tekrar toplamak için uğraşırlar.
tek parçalı ve çok parçalı olmak üzere iki tipi bulunan kasktır.
tek parçalılar aynen o görüldüğü şekilde üretilmiş olup mukavemetleri daha fazladır. bu nedenle de fiyatları da yüksektir. çok parçalı olanlar ise -ki genellile iki parçalıdır- üretilmiş iki parçanın daha sonra birbirlerine monte edilmesi ile meydana getirilir, daha dayanıksız ve kalitesizdir, fiyatı da ona göre ucuzdur.
eğer bir kere çarpma yaşamışsa bir kask, o kaskın değiştirilmesi gerekmektedir. kaskın üzerinde herhangi bir çatlak olmasına gerek yok. herhangi bir çarpma sonrasında kaskın iç yapısında gözle göremeyeceğiniz deformasyonların meydana gelmesi kaskın tüm dayanımını sıfıra indirir.
herşeyden taviz verilebilir ama bir motosiklet kullanıcısının tek taviz vermeyeceği şeydir kaskın kalitesi. aman dikkat şeklinde bir demir bükey tadında bitirişle herkese iyi sürüşler.
sözlüğün yakından takip ettiği var mısın yok musun isimli yarışmada, acun ılıcalı kişisinin yarışmacı kaybettiği anda bir adım geriye geçip, insanı üzüntüsü ile yanlız bırakma amacı güden duruştur.
evde denemek için gerekli edevatlar,
bir adet masa, bir adet kaybeden insan, bir adet boş boş bakabilen surat.
öncelikle kaybeden insanı masaya yaklaşık 10 dakika kısık ateşte oturtunuz. ardından kişinin bir adım arkasına geçip elleri önde kavuşturunuz. kaybeden kişi üzüntüden kulak memesi kıvamına gelinceye kadar kafa öne eğik vaziyette bekleyiniz. yüzdeki boş ifadeyi değiştirmeden yaklaşık 5 dakika bu şekilde durunuz. sıcak servis ediniz.
atlanılan çok önemli bir noktası olan serzeniştir. içinde taşıdığı "bile" kelimesi nedeniyle öyle bir nüansa sahiptir ki kelle götürür.
buradaki x hiç bir şekilde tasvip edilmeyen, beğenilmeyen kişidir. bu cümle bahsi geçen x'in yanında veya tanıdığının yanında kullanılırsa kan çıkar.
zamanında rahmetli atatürk'ün büyük bir umut ve önem ile başlattığı demiryolu projesi, halen onun zamanında yapılanlarla kaldığındandır ki, bir yüzyıl daha duyacağımızın kesin olduğu cümledir.
bir çok gelişmiş ülkenin yolcu ve yük taşımacılığının demiryolu ile yapıldığı, hem maliyetlerin düşürüldüğü, hem insan sağlığının, hem verimliliğin, hem de çevre düzeninin bu şekilde sağlandığı aşikarken, ülkemizde, gerek karayolu taşımacılığından köşeyi dönen babalar, gerek zamanında bu işi peşkeş çektirdiğimiz yabancı sermaye, gerekse önümüze her seferinde engelleri patır patır atan sezonsal yerli ve yabancı köstekler sayesinde hep kapanacak bizim köylerimizin yolu...
dünyanın en karışık metrosu olma sıfatını sonuna kadar hakeden metro ağı. yerin altına bir şehir kurmuş japon efendiler. bazı duraklarda yaklaşık 5-6 kat altlı üstlü trenler geçmekte, tüm şehir yerin altında hatlar ile birleşmekte ve bütün bu karmaşıklığa rağmen istenilen yere şıp diye gidilebilmekte. insan kalabalığını ise beyaz eldivenli amcalar ittirmek suretiyle trenlere yerleştirmekteler. özellikle mesai başlangıcına yakın saatlerde, bayanlara özel vagon yapılmış, çünkü kalabalık kimin eli kimin cebinde belli değil tadında.
rusçası olan, daha doğrusu kril alfabesini okuyabilenler için gayet kolay ve rahat bir ulaşım yoludur. bilmeyen için ise renkler kullanmışlardır, bir şekilde insan yolunu bulur. kentteki taksi ücretlerinin şişkinliği ve mesafelerin uzaklığı nedeniyle kullanılabilecek tek ulaşım aracıdır. tokyo metrosu kadar olmasa da, gayet geniş ve her yere dağılmıştır. renkler vasıtası ile hangi hattan hangi hatta nereden geçileceğini ve hangi yöne gidileceğini kavramak zor değildir. gitmeden evvel latin harfleri ile yazılmış bir metro haritası edinmek faydalı olabilir.
erkeklerin saflıklarına denk gelen tekniklerdir.
gayet de bilindiği üzere, erkek tek yönlü düşünebilen, düşünme sistemi bir paragrafı geçmeyecek şekilde anlatılabilen, basit ve derinliksiz bir varlıktır *, bunu çözmüş ve ona göre silahlarını kullanan her kadın istediği şeyi istediği zaman karşısındaki erkeğe yedirir yutturur.
2. senesini bitirmeye yaklaşan sözlüğün, yazanlara ve okuyanlara vermesi gerekenin ne olduğunun bir türlü anlaşılamamış olmasıdır. insanların bilgilerini paylaşması, bilginin içine fikirlerin de belirtilmesi, yeri geldiğinde esprinin yeri geldiğinde tartışmanın yaşanması ama her zaman bilginin üzerinde konuşulması için kurulan sözlük olgusunun, tamamen aman ben diğer tarafa laf sokayım, dur siyasi başlık açıp ortalığı bulandırayım şekline bürünmüş olmasıdır.
yeni neslin apolitik olmasından yakınıyoruz. ülkesinin problemlerinden, siyasal hareketlerinden haberdar olmamasından, boş yaşadığından dert yanıyoruz. fakat apolitik olmamak; bi siktir git çay koy tadında entry ve başlıklarla olmaz. sol çerçeveye şöyle objektif bir şekilde, sandalyemize yaslanarak bir baktığımızda bu halde olduğumuzu görürüz.
neden tartışıyoruz? birbirimize fikirlerimizi kabul ettirebilmek veya okuyanlara fikirlerimizi kabul ettirebilmek için en temelinde. eğer tartışacaksak, daha derli toplu, daha anlaşılır, daha açıklayıcı ve okuyanlara bir şeyler katacak, öğretecek, belki fikirlerini değiştirebilecek özgünlükte yazabilsek keşke.
otomatik şanzımanlı araçlarda debriyaj baskı balata yerine kullanılan, sıvı kavramayı sağlayan element. içerisinde pompa, turbine ve stator olmak üzere üç parça bulunur. aralarında ise atf yağı bulunmaktadır. basitçe çalışma prensibini anlatmak gerekirse, motordan gelen tahrik pompa tarafını döndürür ve aradaki yağın hareketlendirilmesi ile şanzımana giriş yapan turbin tarafı da dönmeye başlar. böylece iki taraf arasında bir sıvı kavrama meydana gelir. tork konvertoru kaybı çok olan bir elementtir. bu nedenle 1:1 oranında çevrime gerek olduğunda damper clutch ile pompa ve turbin birbirine sabitlenerek tork konvertoru etkisiz hale getirilerek kayıp indirgenir.
açılımı, twin-clutch sport shift transmission olan, mitsubishi lancer evolution x serisinde kullanılan şanzıman tipidir. aslen iki adet düz şanzıman içeren, iki debriyajlı bir sistemdir. debriyajın biri 1,3,5 vitesleri bağlarken, diğer debriyaj ise 2,4,6 vitesleri kontrol ediyor. bu iki debriyaj arkaarkaya olup tork konvertoru tarafından tahrik ediliyor ve devreye girişleri ise hidrolik ünite sayesinde gerçekleşiyor, yani bir debriyaj pedalı yok. şanzıman beyni gerekli anda hidrolik basınç ile kavramayı tahrik ettiriyor. ikili debriyajın avantajı ise, vites değişimi esnasında dişli geçişindeki zaman ve güç kaybını ortadan kaldırmak. bir vites devrede iken diğer debriyaj ile bir üstteki vitesi hazırlamak ve geçiş esnasında şoksuz hızlı bir geçiş sağlamak. bu iki debriyaj ise birer düz şanzumana bağlıdır. bu yeni sistem şanzıman ile daha hızlı ve etkili vites geçişleri sağlanabiliyor. ayrıca sport shift modu ile istenirse manuel vites değişimini de mümkün kılıyor.
2008 itibariyle türkiye'ye gelecek olan, efsanevi aracın son ve en güçlü modeli.
295 beygir güçlü mivec motoru, tc sst şanzımanı, s awc, acd, s ayc, ağırlık azaltıcı alüminyum gövde, reinforced gövde ve şasi ile daha da güçlü geliyor.
moskovada sıkça karışlaşılabilen bir bara giriş esnasında kontrol sistemidir. ilginçtir ki bu denetlemeden genellikle bayanlar -ki dünya güzelidirler- geçemezken erkekler çok daha rahat geçerler. tamamı, kapıdaki yarmagülün karşısına geçtiğiniz zaman yaklaşık 30 saniye boyunca sadece gözlerinizin en içine bakması ve sonrasında kafasını evet ya da hayır şeklinde sallaması mevzusudur. ilginçtir.
moskova'nın en gidilesi mekanlarından biridir. içeride, ömr-ü hayatınızda görebileceğiniz en güzel kızlarla ortaya karışık yapılmış şekilde takılabileceğiniz, müzikleri ve içkileri ile de bayağı başarılı olan bir kulüptür. girişte face control denilen şeye maruz kalıyor olsanız da eğer girebilirseniz buna değer.
içinde bulunan üç elementin (gunes dislisi, planet disli ve yorunge dislisi) bir veya birkaçının sabitlenmesi veya hareketlendirilmesi sayesinde değişik devir hızları elde edilen bir ünitedir.
otomatik şanzıman, bir çok farklı metot ile çözümlenmiş dizaynları olan, düz şanzımanda mevcut bulunan debriyaj pedalı kullanımını ortadan kaldıran, aynı zamanda vites değişimlerinde meydana gelen güç kayıplarını minimuma indirerek yakıt tüketimini düzelten bir yeniliktir.
çalışma prensibi basitçe, planet dişli sistemini kullanarak, belirli elemanları sabitleyip belirli elemanların dönmesine müsaade etmek suretiyle değişik dönüş hızları elde etmektir. dişlilerin sabitlenmesini fren ismi verilen hidrolik basınç üniteleri sayesinde, dişlilerin sisteme girişlerini ise kavrama adı verilen diğer bir basınç ünitesi ile gerçekleştirirler.
sistem aslında çoğu araçta elektronik kontrollü olsa da, aslında elektronik olarak kontrol edilen hidrolik sistemdir ve tüm vites geçişleri ve dişli değişimleri hidrolik olarak gerçekleştirilmektedir.
şanzıman dağıtılıp tek tek incelendiğinde ise tam bir mühendislik harikası olduğu görülür.
cvt şanzıman da otomatik şanzıman grubuna girmektedir fakat çalışma prensibi normal otomatik şanzımandan tamamen farklıdır.
tokyo'nun gece mekanı olarak adlandırılabilecek bölgesi. her köşesi zenciler tarafından tutulmuş olup her iki adımda bir "come my friend" şeklinde biri kolunu omzunuza atıp çıplak kız isteyip istemediğinizi sorar. saat 12-1den sonra eğlence başlar, yabancıların gittiği gaspanic diye ünlü bir mekanı vardır ama daha japon yerlere gitmekte fayda var, zira çekik gözlü olmayanı her daim görüyoruz.