2014 mezunuyum. Cok guzel insanlar tanidim. Cok eglendim. Ama akedemik bir katkı soz konusu olamadı. Ha bir de kiz meslek oldu bizden sonra o eski HŞL yok artik..
Parkta gezintideyken kızlar tarafından parmakla gösterilen saçları öğretmen saçı gibi taranmış süveter gömlekli edebiyatçı...
Makyaj malzemesi olsaydın bol simli pigmentlerden olurdun muaa
Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyen de ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken (iyi uykular diliyorum!), seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
Sanırım en özlediğim şey.. Sadece avuç içlerimin yüzünde ki duruşunun yansımasını zihnim de görmek bile kar yağarken teras katımda ormanın izlerinde kaybolmak ve kahvemi yudumluyor olmak gibi birşeydi.
kendisini iki yıl önce kaybettiğimiz saygı değer hocam. Uludağ üniversitesine ilk geldiğim seneydi. dersini son dakikasına kadar işlerdi onun dersinde tüm sınıf dolu olurdu. kendi yoklama alıyordu onun için yoklamadan bırakır demişlerdi. Derste ayrıntılı anlatır sınav da da ayrıntı isterdi. öğrencileriyle çok samimi olmazdı ama derste ara ara espriler yapardı. Onu çok kısa bir süre tanıyabildim. Ama bu bile yeterli oldu. Bende yeri epey ayrıdır.
Sene 2006 saatin kaç olduğunu bilmediğim bir gece gizlice gidip klavyenin üstünde parmaklarımı gezdirmiştim. Abimin ilk bilgisayarıydı sabahına evde sevinç çığlıkları dönüyordu. Ve tabi ki dokunmam yasaktı. Bilgisayar abimin odasındaydı. Yani 10 yaşında cesur bir çocuktum. Her neyse mayın tarlası ve not defterine girip klavye hızımı test etmekten başka bir şey de bilmiyordum zaten. He bir de fifa 2000.