ayder yaylasında kaldığınız dandik pansiyonun önünden her sabah yükselen yaylalara göllere,yaylalara göllere sesine kulak verip ulan bi bakalım şu yaylalarda ne varmış deyip atladığınız minibüsün okuduğuma göre varacağı son yermiş.yolculuk boyunca organlarınızın yer değiştirmesine aldırmayıp ağzınız bir karış açık hiçbir güzelliği kaçırmayayım diye çırpınışınız çalan karadeniz şarkılarına karışır.vardığınızda bir karpostalın içine yerleşirsiniz.karlı dağlara mı koşsam,akan ırmağa mı karışsam diye düşünürken kendinizi ırmağın içinde karlı dağlara yürürken bulursunuz.kafası daima bozuk olan sisler adeta size mühlet vermiştir dağları tüm ihtişamıyla görün diye çünkü hemen ardından yavaş yavaş yamaçlardan çağlamaya başlamışlardır.hasılı bir görenin bir daha dünya gözüyle acaba kaç zaman sonra daha görürüm diye düşüncelere daldığı harikalar diyarıdır asla yazılmaz solunur.
-spoiler-
gezi olayları, filmden çok ayrık durmuş,kopuk ve zorlama olmuş.hikaye yine çok zorlama demiyim de fazla üstüne düşünülmeden yazılmış, dizinin bir bölümünde meydana gelen harhangi dandik bir cinayet olayından bile daha basit olmuş.
-spoiler-
hasılı bir behzat ç seni kalbime gömdüm olmadığı gibi bir behzat ç hiç olmamıştır.
samimi tanıdık gelen 'hikayeler' ile ulan daha önce nerede okumuştum bunu dedirtmiş bir güzel emrah serbes kitabı.behzat ç yi yazan kafayı daha iyi anlamanıza vesile bile olabilir.bazı hikayeleri ulan daha önce nerede okumuştum sorusunun cevabı afili filintalardır.kapaktaki emrah serbes iyiydi.okuyun okutturun.
yaklaşık 1,5 saat kadar evvel aynı filmlerdeki gibi işten atıldım iş yerimin turistik biyerde olması hasebiyle ağlayarak kendimi evvela kutsal mekanlara vurdum.kendimi bi ara polis filmindeki haluk bilginer gibi hissettim.sinemaya gitmeyi düşündüm sonra güzel ağlayamam diye vazgeçtim taksime gidip kitap alayım diye düşündüm ama artık paralı pullu kültür sanata su gibi para akıttığım günlerin o saat itibariyle geride kaldığını hatırladım.hem zaten aynı zamanda da öğrenciydim tutumlu olmalıydım artık kyk dan alığım kredinin yanında işimden aldığım asgari ücretim olmayacaktı.ve hayat benim için artık gerçekten zordu.ayaklarım üşümeye başlamıştı ve ağlamakla bi yere de varılmıyordu ayaküstü yaptığım bütçe planım sonsuz açık vermişti üstelik.yarama tuz basıp 55t ye atlayıp eve geldim anneme durumu açıklamak zor oldu neyse allahtan dün çalışan ve okuyan öğrenci özgüveniyle kendime pudinkler almıştım şimdi onları yiyip eve gelecek misafirler için hazırlak yapmaya kendimi hazırlıyorum.işten atılma gerçeğinin hemen sonrasında ev işleriyle burun buruna gelmek hiç olacak iş değil.şimdi gelsin kısırlar gitsin patates salataları.
garantici insandır birçok ayrıntıyı hesap etmiş olabilir.misal duracak ışığı bozuk olabilir yanmıyordur dolayısıyla düğmeye basıldığını görmeyen kişinin bu hareketi yapması gayet doğaldır.bir tepki gösterisi de olabilir otobüs durağı pas geçecek kadar hızlı gidiyorsa düğmeye her basışta frene olan inancınız artar.bu tıpkı caddede yeşil ışığın yanması için yüklendiğiniz yeşil ışık düğmesi için de geçerlidir.
bugün okuyucularıyla buluşacak günümüz için şahane edebiyat dergisi. ibrahim tenekeci , mustafa akar , furkan çalışkan , bu dergide döktürüyorlar efenim.ayrıca dergi fuarına gidip eksik sayılarını tamamlamak isteyenler için son gün.
dün (20.12.2012) fatih at pazarında bulunan eski kafa isimli kafede yapılan şiir matinesi etkinliğini şereflendirmiş, şiir okumuş çay içmiş sağlam yazan bir şairdir.
rüyamda sevgil dostum sünger bobplar tartıştım ve gerçek adının rabia olduğunu öğrendim.tivitinin erkek olduğunu öğrenince nasıl yıkıldıysam onun da kız olduğunu öğrenince o denli yıkıldım.
şu dağılgan yüreğimi, şu köpüklere imrenen
yüreğimi bir gün yollara atarsam
bir gün nehir yataklarına dolarsam, korkarım
suyumun çoğu senden yana akacak
(bkz: sevişirdik bazen)
eğer biri sizden bu şarkıyı özet geçmenizi isterse rahatlıkla ''im ready'' diyebilirsiniz.bu entariyi ya eylül yazdırmıştır ya şarkı.özet: özet geçilemeyecek bir şarkıdır.
aşkı memnuda dış demir kapının arabalar girip çıkarken nasıl açıldığına aklım ermiyor hep düşünüyorum.diyorum ulan hadi dışarı çıkılacaksa süleyman efendi filan görüp düğmeye filan basıyodur ama dışardan geliyor araba yine açılıyor kapı.böyle mağzalardaki otomatik kapılar gibi yana doğru kayarak açılsa anlayacağım da böyle baya normal kapı gibi açılıyor kocaman heybetli kapı.***
eğitim kalitesi müthiş düşük olan sadece ismiyle kendine yer bulmuş olan yurdum fakültesi.bu yıl tercih yapacak arkadaşlar bir kez daha düşünsün.*3 yıl hocaların ne kadar başarılı ve mükemmel ! insan olduklarını kendi ağızlarından dinlemekle geçti. * Gazetecilik düşünen, gazeteci olmak isteyen arkadaşlara, gazeteci olmak için gazetecilik okumanın farz olmadığını hatırlatır kendilerini hukuk ya da siyasal bilgiler fakültesine yönlendiririm.*
o kadar müthiş ! sıkı ! güvenlik önlemlerine rağmen son günlerde meydana gelen bombalı ve baltalı saldırılar nasıl olur da olur sorusunu fotokopicinin kapısında sıra beklerken hızla gelen ambulansa bakerken düşündürür.
çok iyi şarkıları olan iyi bir gruptur.tüm şarkıları şahane olmakla birlikte zaman zaman en iyi şarkısı bu be dediğiniz şarkılar yer değiştirir.misal bugün gündüz yüzlü kız ulan ne güzel şarkı be derken ertesi gün fotoğraf bu başka bişeymiş abi demenize sebep olur.
son bölümü ile geçen birkaç vasat bölümünü en iyi şekilde telafi etmiştir vasat yani türk dizisi gibi.aziz komserin torunu kendini pis özletmiştir.bu sezonun iki antipatik görünümlü karizma adamları şüphesiz aziz komser ve kel sakallı abidir.bölümün son sahnesi her sabah bir kere alındığı taktirde günün geri kalanında pilli bebek dinlemeniz adete şart olur.final haftası aman diyorum.
orijinal ismi la faute a fidel olan mükemmel bir film.siyasi olayları bir çocuğun gözünden anlatan ortamın şiddetini çocukların şirinliği ile dengeleyen sıcak bir film.ayrıca bunu seven bunu da sevdi:
(bkz: annemler tatilde)