gözlemlediğim gelişme.
toplumsal baskı ve softa dincilikle büyümüş kürt gençlerinin, özellikle üniversite çağlarında artan ilgisi.
aleviliği merak ediyorlar, aslında alevi olmak istiyorlar ve alevi gibi yaşamak istiyorlar.
aleviliğin kabul eden toleranslı tavrı da bunda etkili.
Ooo, mezhepçi kardeş de teşrif ettiler.
Ekle=
Azerbayacan nedir?
Onun adı Azerbaycan.
içinde hep bizi seven can, canan.
Cahil mezhepçiyi gören de iki dürtcen, bir dayacan.
Ancak bir eşcinsel ırkçıya ait olacak ifadedir.
Seviyorsa, gidip konuşmalıdır.
Kürtleri rencide etmekten kaçınılmalı, küfürler Pkk hakkında olmalıdır.
Not: TSKSPOR
Edit: başlık başa
Saçma sapan eylemdir.
Savaşa ne özenmesi?
Orada insanlar aylarca patlayıcı tuzaklamışlar, tencerelere bile gübre koymuşlar.
Basın emekçisinin bunda ne suçu olabilir ki?
başlamayı düşündüğüm programdır.
Özellikle Ankara DTCF ve ODTÜ'yü gözüme kestiriyorum.
bilgisi ve/veya tecrübesi olanların aydınlatması dileğiyle arz ederim.
böylesi bir faaliyetin bana doğru düşünme yollarını öğreteceğine inanıyorum. Ve elbette felsefe konusunda bilgimin de artmasını ümit ediyorum.
mesleki bir kaygı değil, sadece kişisel gelişimi amaçlıyorum.
harvard mezunu olup Mardin'de çalışanlara müstahak gelişmedir.
derkrieger oğlan der ki:
Girme memurluğa ederler kula kul,
Yok muydu ABD'de çalışacak okul?
iran kung fusudur.
şah zamanı geliştirilmiş; taekwondo, karate ve çin kungfularından teknikler alınarak derlenmiştir.
ilginç ve sert kataları vardır.
daha önce shotokan ve/veya taekwondo çalışmış bünyelerin adaptasyonu kolay olacak olan daldır.
gençken ve avrupada yaşarken, iranlı bir üstaddan eğitimini aldığım daldır.
benim de çalıştığım köln kung fu toa okulu sanda maçlarına katılmakta ve şampiyonluklar almaktadır.
eskiden bu adamları sevgi pıtırcığı sayan, bunlarla oturup konuşulabileceğine inanan çok Türk vardı.
insan hakları tanınmalı vs. diyerek bu insanların saçmalıklarına bile sabreden çok vatandaş gördük; anlamadık bu aymazlığı ama saygı duyduk. Biz de bazen inandık, barış gelir diye dua ettik.
Ama bugün bir kez daha gördük ki bu topluluk sadece güce tapıyor, yalnızca şiddetin dilinden anlıyor ve bir tek güçlüye saygı gösteriyor.
Ama bu sefer bunu tüm Türk toplumu anladı.
Bundan sonra Kürtlerin, özür dilerim PKK ağızlı Kürtlerin işi çok zor.
Türk halkı artık müsamahakar siyasete prim vermez, bu saatten sonra mümkün değil.
AKP ve diğer partiler de bu oluşan hissiyatı ıskalamaz. Yani oy kaybı söz konusuysa riskli işlere girişmez.
Allah sonumuzu hayır etsin, masumlar ölmesin.
Allah kahhardır, kötülere göz açtırmasın *
Ateş bacayı sardı, ayrılıkçı teröristler her yeri ateşe verdi; TC büyüklerinden vicdanları rahatlatacak bir hareket gelmedi.
Sembolik veya reel hiç bir adım atılmadı, hala içişleri Bakanı Öcalan ile görüşüyor.
Bu esnada benim gibi silahsız sivil halka güven telkin edecek bir gelişme olmadı.
işin üzüntü verici yanı devlet görevlileri şehit edilirken, devlet pasif beklemede ve sivil halk kendi başının çaresine bakıyor (!)
ama bu doğru değil, bu tedbirleri devletin alması lazım.
Siirt'teki benzin istasyonunu devletin koruması lazım, o şahsın değil! O adam ve akrabaları orada artık yaşayamaz.
Yazık oluyor bu ülkeye.
Devlet görevini yapsın ya devlet başa ya kuzgun leşe
olmayan dehadır.
Her yandan sarmalanmışken, Suriye'deki kazanımların kısa sürede, hem de ağır şekilde, zir-ü zeber edilmişken,
Kürt milliyetçileri, onlara nispeten en iyi davranan;
açılım vs. ile demokratik çözüme kavuşmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti'ne savaş açmış görüntüsü vermekteler.
Bunu anlamak mümkün değil.
Bir intihar eğilimli sayko vakası mıdır bu, yoksa çok sıkışan ve gerileyen Kürtçü oluşumlara nefes aldırmak için midir anlamış değilim.
Şiiler Kürtlerden Irak'ta zerre hoşlanmazken; Suriye ve Irak'ta IŞiD militanları boğazlarını keserken şimdi de TC ile papaz olmaya çalışmanın hikmeti amacı nedir biri bana bunu anlatsın lütfen.
Eğer bugün Kürt hareketi -misal- "3 yıllığına silah bırakıyorum" deseydi, iş çok farklı yerlere gitmiş olabilirdi.
PKK'yı sevmem, onunla barışmanın mümkün olmadığını da düşünenlerdenim; ama samimi olarak Kürt milliyetçileri neyi amaçlamaktadır anlamış değilim.
"Ben tek, siz hepiniz" moduyla başaracağı hiç bir şey yok!
ıŞiD örneğinde gördüğümüz hakikattir.
Ortadoğu denen bu ateş çukurunda yalnızca şiddet ve güç hüküm sürmenize yardımcı olabilir.
Bir bakın bakalım bu coğrafyada kimler uzun süre yönetimde kalabilmiş?
Hep acımasız ve egosantrik diktatörler; Saddam gibi Hafız Esad gibi...
Türkiye sistemi itibariyle buralara uygun değildir. TSK'ya Anadolu'yu dar eden PKK ıŞiD tarafından kurbanlık koyun gibi doğranmaktadır.
Buralarda fetihçilik oynayacaksan, insan hakları demokrasi gibi kaygıların olmayacak.
Ortadoğu'da devletini yaşatacaksan sana başkaldıranın başını keseceksin veya isviçre'ye taşınacaksın.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun reddettiği sözde-solculuk türüdür. Bizde kemalizm veya ulusal sol diye pazarlanan aslında 1920l'erin Recep Peker faşistliğinin CHP başkanı tarafından reddedilmesi önemlidir.
Allah evrensel anlamda solcuları ülkemize nasip etsin.
"X" faşistleri** ile cuntacı-klikçi sözde-solcu özde-diktatörler ile çok kaybetti sol, daha da kaybeder.
aslında aydın kelimesi burada doğru oldu mu bilemedim şimdi.
yine de, belli bir fikriyatın arkasında giden insanlar olması nedeniyle "aydın" demekte bir beis görmedim.
Efendim sorun şu, bu "aydın" denen güruhun hepsinin tek derdi-imanı para ve tüketim olmuş.
Hadi kapitalistleri ve yuppieleri anlıyorum ama hususan solcu veya mukaddesatçı veya muhafazakar veya milliyetçi geçinen kimselerin hepsinin en önemli gayesi, havalı kıyafetler giymek, en son model arabalara sahip olmak, her yaz iki defa en şık otellerde tatile gitmek olmuş.
Ondan sonra gelmiş "kürtler eziliyor", "ühüü Roboski", "Allah infak edeni sever", "ulul emre itaat farzdır" vs..
iyi de -içeriği ne kadar farklı olursa olsun- dilinizdeki ile haliniz arasında öyle büyük zıtlıklar var ki!
Biri Allah der ama ego-kibir apartmanlara sığmaz.
Diğeri marx-foucault der, ayakkabıları 500 liradır.
Yahu biraz tutarlı olun. Elbette çarık giyin demiyoruz da el insaf.
Marxist, islami, ülkücü -neysen yani- onun retoriği ve tarihçesini ezberlediğin kadar ahlakını da içselleştirin artık.
Delta Force'un kurucusu, ABD'li albaydır.
Lakabı "charging" Charlie'dir.
Amerikan Kara Kuvvetleri bünyesinde çalışmıştır.
1994 yılında, 65 yaşındayken eceliyle diğer tarafa göçmüştür.