--spoiler--
Türkiye'nin değişik yerlerinde, "Zorunlu din derslerinin kaldırılması ve eşit yurttaşlık" talepleri için mitingler düzenleyeceklerini belirten Geçmez, 6 Martta izmir'de miting yapma kararı aldıklarını belirtti.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, "Diyanet işleri Başkanlığı'nın kaldırılmasında ısrarlıyız, bunu Sünni yurttaşların özgürlüğü için istiyoruz. Çünkü onlar özgür olursa bizde özgür oluruz" dedi.
--spoiler--
Fotoğraf makinesinde pozlama filme yapılır, başka bir deyişle fotoğrafı çekilen konunun görüntüsü film yüzeyine saptanır. Filmlerin görüntü saptanan yüzeyleri ışığa karşı duyarlı bir malzemeyle kaplanmıştır. Filmlerin ışığa karşı duyarlı yüzeylerine duyarkat ya da emülsiyon denir.
Bakaçtan görülerek netlemesi yapılan görüntüyü, sabit yada hareketli aynayla, netleme camına ve aynı zamanda film yüzeyine yansıtan sistem. Refleks fotoğraf makinesine adını veren sistem.
Fotoğraf makinesi insanın gözünün daha kaba halidir. Makinenin ışık sızdırmayan gövdesinde optik sistem (objektif) yer alır. Nesneden gelen ışık dalgaları objektif içinde yer alan diyafram sisteminden ve gövde üzerindeki örtücü sisteminden geçerek film yüzeyine ulaşır. Fil yüzeyinde nesnenin sağ-sol ve alt-üst ters olarak görüntüsü oluşur.
Latince Camera Obscura. Fotoğraf makinesinin çok eskilere dayanan bir türü. Dört tarafı kapalı bir karanlık odanın, bir duvarının tam ortasına bir delik açıldığında; delikten giren güneş ışığı, deliğin karşısındaki duvara yansır böylece deliğin önündeki nesnelerin görüntüsü, sağ-sol ve alt-üst ters olarak duvara yansır. Karanlık kutu diye adlandırılan bu basit aygıt, on birinci yüzyılda Arap astronomi bilginlerince, güneş ve ay tutulmalarını izlemek için kullanılmıştır.
Yaklaşık iki hafta önce başıma gelen fakat hala aklıma geldiğinde sinirlerimi bozan bir olaydır bu.
izmir Konak'tan Narlıdere istikametine giden otobüsleri öğrenmek amacıyla duraktan durağa koştuğumuz esnada türbanlı bir hatun, yanında da bir genç, bildiğiniz çocuklar gibi oynaşıyorlar. Birbirlerine vurup kaçıyorlar, erkek olan bayanın bileğini sıkıyor derken kız can acısı ve gıcık kahkahasıyla oradan oraya savruluyor. Bayan 23, erkek 25 yaş civarında. Kendilerini o kadar kaptırmışlar ki canım ablacığıma defalarca çarptığını bile hissedemiyor hatun. Neyse ki benim uzun zamandır beklediğim hamleyi yaptı ablamın arkasından ''Ne söyleniyon gızıım.'' gibi bir laf attı. Tamam dedim işte bu kavga var. Çevredekilerin de duyabileceği bir ses tonuyla ''Erkeğin gelsin sen sus.'' diyen baya öncelikle kendisinin erkek olmadığını, sözde türbanlıya kafasını kapatarak aklanıp paklanamayacağını güzeeeeel bir şekilde anlattım. Söyleyeceklerim bittiğinde oradan uzaklaşıp onları uzaktan izledim. Aralarındaki 1 metrelik mesafe hiç kapanmadı. Suratımda ''işte bu !'' gülümsemesi oluştu. Eshot'un o muhteşem otobüsüne binip Narlıdere'ye doğru yol aldık.
Hacettepe Üniversitessi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünden mezun olduktan sonra Ankara Devlet Tiyatrosu'nda oyuncu olarak çalıştı. Ayrıca Bizim Evin Halleri ve Ne Seninle Ne Sensiz gibi dizilerde oynamıştır.
Tüm eğitimini Ankara'da tamamladı. Tiyatroyla ilk tanışması 1969'da oldu. O dönem oturdukları mahallede özel bir tiyatro, sanat hayatına başlamıştı: Mithat Paşa Tiyatrosu. Adından da anlaşılacağı gibi bu tiyatro Ankara'nın en işlek caddelerinden biri olan Mithat Paşa Caddesi üzerindeydi. Tiyatro, sahnelenecek olan yeni bir çocuk oyunu için çocuk oyuncular ve dansçılar arıyordu ve bunun için sınav açmıştı. Teyzesinin kızıyla birlikte bu sınava girmeye karar verdiler, teyzesinin kızı Nükhet o günlerde balerin olmak için dersler alıyordu ve çocuk dansçı sınavı onu çok heyecanlandırmıştı.
Ailelerine haber vermeden gizlice sınava girdiler. Haber vermeme nedenleri aile korkusundan değildi yalnızca çocukça bir macera yaşamak içindi. Aile tam bir sanat hayranı idi. Çocuklarını her hafta mutlaka tiyatroya götürürlerdi, özellikle de A.S.T. onlar için çok önemli bir sanat kurumu idi. Sonunda sınava girecekleri gün gelip çatmıştı, sabah erkenden kalkıp "Oynamaya arkadaşımıza gidiyoruz" diye yola çıktılar. Sınav sıraları geldiğinde çok heyecanlıydılar, nihayet sınav komisyonunun karşısına çıktılar, sorulara cevap verdiler, şiir okudular, şarkı söylediler, sonra komisyon onlara dışarıda beklemelerini söyledi. Komisyonda Ekmel Hürol, Yalım Tolga, Ahmet Demirel ve Ziya Demirel vardı. Saatler geçmiyordu. Nihayet komisyon kararını yazılı olarak panoya astı ve her ikisi de sınavı kazanmıştı. Komisyon onları içeri alıp hangi gün orada olmaları gerektiğini bildirdi. iki kardeş ayakları yere basmadan eve döndüler. Aileye haber vermemekte kararlıydılar. 10 gün sonra prova başlamıştı ve Haluk, sözleri olan bir rol oynuyordu. Rolün adı Armut Kral, oyunun adı Karagöz Amca, sözleriyse "Kesin şu insanoğullarının kafasını ki ağaçları kesmenin ne demek olduğunu anlasınlar!" işte Haluk Cömert ilk kez tiyatroyla böyle tanıştı. Aile durumu maaş zarfını görünce anladı, ikisi de kazandıkları parayı evlerine getirip göstermişler ve durumu anlatmışlardı, elbette biraz azar işittiler ama nedeni yalnızca büyüklerine önceden haber vermedikleri içindi. Daha sonra ortaöğrenimi içinde, okul oyunlarında hiç görev alamadı. Nedeniyse öğretmenleri tarafından rollere uygun görülememiş olması idi. Seneler sonra lise çağlarında ülkemizde hemen herkesin politik söylemler içinde olduğu, kendine bir Dünya görüşü çizdiği o senelerde bir gençlik örgütünde politik tiyatroyla tanıştı.
Denizlerin dibinde yaşayan ve ilk bakışta uzaylı bir canavara benzeyen Myxine glutinosa görenleri bir hayli korkuttu.
Yakından bakıldığında oldukçü ürkütücü olan bu canlıya Myxine glutinosa diğer adıyla balık asalağı denir.
Okyanuslarda denizlerde en diplerde çamur aralarında yaşar.Bin metre derinlere kadar bulunabilir.ilk bakışta bilinen yılan balığına benzeyen balık asalağı farklı yüz yapasıyla türünün nadir örneklerindendir.
ince pürüzsüz ve pulsuz derisiyle yaklaşık 1 metreye kadar olanları vardır.Yıldız şeklindeki ağzı çok ilginç görünür.Bu ilginç ağzıyla çamuru karıştırır ve ölüp dibe inen balıkları yer.Bu yüzden balık asalağı denilmiştir.Karnından çıkan balgama benzeyen yapışkan sıvı ile elle tutulması oldukça zordur.Sürekli kaygan bir halde bulunur ve bu sıvıyı üretir.
Yumuşak vücutlu bu omurgasız balık solunumu için burunlarından aldığı suyu derisinin gözeneklerinden atarak sağlar.
Rusya ve Kuzey Avrupa ülekelerinde yakalanan Myxine glutinosa normal bir balık olarak tüketilir.
Yapraklı deniz ejderleri adeta birer "kamuflaj ustasıdırlar", akıntılarla dalgalanan yosunlara çok benzerler. Bu familyadaki balıkların gövdesinin etrafında halka biçiminde kemikli, bir dış iskelet zırhı vardır. Hortum biçimini almış uzun ve dişsiz bir ağızları bulunur. Zırhlı gövdelerinden yapraksı uzantılar çıkar. Yosuna benzeyen görüntüleri sayesinde avları tarafından genellikle fark edilmeyen deniz ejderleri, hortumlarını birdenbire uzatarak suda bir emme kuvveti yaratırlar ve karidesleri içlerine çekerek yutarlar. Yapraklı deniz ejderlerinin bir başka önemli özelliği de erkeklerinin yumurtalarını çevresinde korumaya almasıdır. Ejderin kamuflajı sayesinde yumurtalar görünmezler.