şaka olarak yapılmalıdır. aramice, bir yerden bulduğunuz hakiki büyü kitabı ile gece yarısı korkutmak için en çılgın büyüyü seçip ona da söylersiniz ve karanlıkta kırmızı mum ışığı eşliğinde büyülü sözcükleri fısıldarsınız. tabii arkadaşınız korkudan vıııınnnnn... anında kaçar. *
büyü, ota boka ilahi güç yüklemenin veya ota, boka tanrılık verip bir nevi dua, ibadet etmenin diğer adıdır. en ilkel dindir, dinlerin temelidir.
bebek bezi hediye etmek istiyorum onlara. dabbe serisini v.s. korkunç denen, "böaa hayalet iblis" diye korkutma mantığıyla çalışan tüm filmleri, ses sistemiyle, tek başına izlemiş birisi olarak. *
evet, eski inançlara göre cinler insanların onları algılayamayacağı karanlık dediğimiz boyutta yaşamaktadır. sakın karanlığa dikkatlice bakmayalım. o korku duygusu onların varlığının delilidir. * ve karanlıkta odada dalgalanmalar, farklı şekiller görebilirsiniz. tabii bunlar hep inanç, uydurma... yoksa, yoksa varlar mı? aman tanrım didim. *
evet, odanın dip karanlık köşelerinde ancak gözlerinizin ucuyla baktığınız karartı bulutları içinde sizi izliyorlar korkunç yüzleriyle. her an hortlak gibi yüzünüze fırlayıp sizi boğabilirler, kulaklarınız çınlama dolar ve bedeniniz kitlenir.
eğer bu tür hayali şeylere inanıp o korku duygusunu yaşıyorsanız en yakın psikiyatriste gidin, katıksız bir şizofrensiniz. maalesef.
evet, doğu toplumlarında görülür. ahlak çekinme, utanma üzerine kuruludur doğu'da. benim kendi fikrime göre ahlaksal açıdan suçluluk ile hareket edip utanmayı bir ilkellik görmek daha tutarlı. bu konuda tamamen batı'yı örnek alıyorum. bakkala model, manken gibi soytarı kılığına girip ancak gidebilen utanmaz zannedilen türk insanlarına bakarsak ve aynı çuval kıyafeti giyerek dünya turu atan ingilizi, çıplak bedeninden utanmayan insanları görürsek olayı daha rahat anlayabiliriz. utanma duygusu benim açımdan psikolojik bir hastalık. psikolojik açıdan bakarsak sakat, sorunlu insaların kaynağı olan bir çeşit parazit duygu utanma. saygı, suçluluk v.s. varken en boş beleş, bana da zaten uymayan bir kültürün ürünü.
ben buna hiç sahip olmadım. belki de anti utanmacı gibi bir felsefeye sahip olmamdandır. *
ahmak, geri zekalı, aptal kadındır. kendi haklarına, kalbine önem vermez. akılsız ve odundur.
eğer eğitimliyse it, aldatan, kendisine şiddet uygulayan eşinden din için sabrediyorsa kendi iyiliğini istemeyen insandır. daha iyi bir insanla evlenirsin, sevgili olursun. bunun müslüman olması ya da olmaması önemli değil. iyi bir insan olması önemli...
şeyhini de sevebilir, ama şeyhi bozuk çıkarsa kenara çekip kötü şeyler yapabilir. çok seviyorsa ve kocası da kendi gibi geniş fikirliyse susar. şeyhine karısını bile pazarlar.
bu erkek egemen sapık zihniyetin olduğu bir şehirde olduğum için çok şikayetçiyim, çok...
evrimsel analiz
jon c. herron, scott freemanislam gündüz
palme yayınları
evrim
douglas j. futuyma
palme yayınları
evrimi anlama konusunda en azından bir başlangıç yapmaları için. tabii bu kitaplar üniversite düzeyinde ders kitaplarıdır. bu kitaplar tamamen bilimsel kitaplar olduğundan en azından genel biyolojiye hakim olmaları gerekir...
müslümanların çoğu evrimi akıl dışı görüp insanın yine kendilerine göre pis bir madde olan çamurdan var olup kadının erkek kemiğinden kadına dönüştüğü gibi harbi harbi deli saçması masallara inanırlar. uzak doğu dinlerinde daha beter zırvalıklar bulmak mümkün. afrika daha vasat...
evet, istihbarat açısından pek yanılmayan yalçın küçük'ün izlediğim son videosunda dile getirdiği yüksek ihtimalle gerçek olan olaydır. halk tv'den kovulmuştur kendisi programdan sonra.
evet, müslümanlar laik ya da kökten dinci olsun kesinlikle fikir önderleri oranında çoktan kabul edilmiş bilimsel gerçeklere olumlu bakar kabul edip savunur. çünkü laik, dinci, reformist, bireysel ya da marjinal olsun illaki müslüman bir insan başka bir insanı fikir önderi edinmek zorundadır. çünkü kur'an'ı anlamak ve anlam çıkarmak için bu işlere hakim insanlara ihtiyaç duyar... zaten muhammed'in ayetleriyle, kehanet dolu sözleri v. s. ile düşünüp bilime buna göre çeşitli şekillerde olumlu baktıkları için ana fikir önderleri günümüzde bilim ve teknik dergisi okuyan bir çocuktan bile daha çok cahil; iyi ya da kötü bir insan, peygamber olması önemli değil hiç.
kısaca müslümanlar hakkında genelleme yapmak bu konuda kesinlikle mümkün. bilime bile kur'an ayetlerinin, inançların bakış açısıyla bakarlar en dincisinden en yeniliğe açık olanına kadar...
melekler, cinler, yaratılış, adem ve havva, mucizeler, dua, beddua, muska, büyü; kızan, sevinen, öfkelenen, kibirli, merhametli, gaddar, bağışlayıcı vb. insani özellikleri bir arada bulunduran bir tanrı dahil birçok paranoyak, şizofrenik, hayali masala hiç düşünmeden inanırlar. inanmak zorundadırlar. bu inançlara dokunamazsınız, çünkü dokunamazsınız. bu gerçekten çok katı dogmatik, çok sert bir şartlanmadır. aklı inanca teslim edip birçok deli saçması şeyin ön kabulü ile dünyaya, insana, erkeğe, kadına, topluma, maddeye bakmak sorgulamak değildir. aklı müslüman sayılmak için kesinlikle inanılması gereken sabit inançlara teslim edip imanı arttırma yönünde düşünmek sorgulama değildir kesinlikle.
allah, bir tanrı değil; bir tanrı tanımıdır. sonsuz tanrı, sonsuz hayali varlık tanımı vardır. bu çerçevede doğa üstü varlık ya da inançsal varlık diye bir şey yoktur. doğa üstü diye bir şey yoktur başta ki diğerleri var olsun...
batışını kendi elleriyle hazırlayan medyadır. popüler soslu kişileri çıkarmaktadır artık. ömer çelakıl gibi şifreciler yerine caner taslaman, enis doko, emre dorman gibi şıracıları...
bunlarsa tarihsel denek olarak bakarsak abarta abarta övdükleri dinlerini komünizm ile eştir. gerçek komünizm bu değil, demekten bile daha beterdir "gerçek islam bu değil" diyerek yerin dibine git gide batmak. bir barış ve hoşgörü dini varsa o judaizmdir. o dinin en kökten dincisi en hoşgörülü ve en barışçıl insandır.
bu ve bu gibi insanlarla akp, chp, ip gibi partiler aynı noktada birleşmiştir. halka halkın istediği, şarlatan, bilim ile ilgisi olmayan, amacı dini savunmak için argüman uydurmak olan dincileri çıkarmaktır tv başına. deli saçması, şizofrenik ve paranoyak yaratık, olay ve masalları modernizm kılıfı altında kakalamaktadırlar.
ürk
islam bugüne kadar dünyaya egemen oldu da ne oldu? dünya bok içine battı, bok... türkiye'de ne halta yaradı islamcı kafaları. hiçbir boka yaramadı, hem de hiçbir boka. temel yerine uygulamalı bilimlere önem verdiler bilimsel gerçeklere "bunlar hep felsefe, atayiz uydurması" gibi bilim karşıtı görüşleriyle.
şimdi akp gibi partiler ve bu türden zihniyetler varsa bunun sebebi chp gibi özgürlük nedir bilmez, insanlara "baş örtüsü orospu işidir v. s." diyen özgürlük karşıtı insanları barındıran partilerdir.
kısaca bu konuda tüm ülke müslümanlarının neredeyse tamamı suçludur. akp'ye bok atıp kendi yaptığı pislikleri başkalarına yamamak akıl işi değildir.
şimdi taslaman gibi din ile bilimi, hele ki islam ile bilimi aynı kefeye koyan, bilimsel bilgi üretimi adına hiçbir işe yaramayan boş beleş dinci insanlarla övünün. abdus salam ile müslüman diye övünüp, kadıyani mezhebine ait görüşlerden etkilenerek kendi fikir yapısını oluşturduğunu ve kadıyani olduğu için pakistan'da sünniler tarafından zulüm görmesine hiçbir konuşmasında değinmeyen taslaman gibi adamların şakşakçılığını yapın. dinciler daima midemizi bulandırmak için çabalıyor.
müslümanlar bilimde ileriydiler derler. 800-1100 yılları arasına bakarız. bilimde ileri olanlar araplardır. bilimde ileri olmalarında islam kısmen etkili olmuştur. bunun dışında caner taslaman, enis doko gibi boş beleş insanların inançlarıyla zıt bir emevi zihniyeti, işgaller sonucu helenistik kültürle etkileşime geçer ve sünniliğe zıt görüşleriyle, müslümanlar arasında fikri birlik olmadığı o dönemde bilimde ilerler. ve bilimde ilerleyen o insanlar laik ya da sünni görüşe sahip insanlarca günümüzde sapkın denebilecek görüşlere sahiptirler. onlar sünni görüş değil; şiilik egemen bir görüş tarafından yönetiliyordu. bu yüzden ömer hayyam gibi insanlar gayet rahattı o ortamda. ta ki selçuklu ve gazali ile sünniliğin o coğrafyaya egemen kılınışına dek...
arapların bilimde ilerlemesinde emeviler ve işgalleri etkili olmuştur. ve sapkın denen fikir yapıları...
buzdan, uzaya dek uzanan devasa gökdelenlerden birine giren mert, hızla karşısındaki ilginç asansör kabinine girenleri izledi. asansör kabini asansör boşluğunda asılı duruyordu ve asansör ile arasında belirgin bir boşluk vardı. asansörü hareket ettiren, gözle görünür bir mekanizma yoktu. işin daha da ilginç yanı bu asansörün diğer her şey gibi buzdan ibaret oluşuydu. asansöre insanlar girerken kapısı olduğu anlaşılan kısmı birden sıvılaşıp eriyor, buharlaşıyordu; kapısı böyle açılıyordu. içerisi yeteri miktarda insan dolduğunda insanlar nereye gitmek istediklerini sanki düşünceleri ile komut olarak veriyorlardı; çünkü bunun için insanların bir tuşa v. s. dokunduğu yoktu. asansör yukarı çıkarken ya da aşağı inerken inanılmaz hızlarla ilerliyordu. fakat buna rağmen bir aşınma, kontrolden çıkma problemi gibi şeyler hiç yoktu.
mert bu hayata artık dayanamayacağını düşünüyordu... devasa gökdelen o kadar uzundu ki dakikalar geçmesine ve asansörün olanca hızına rağmen halen binanın zirvesine ulaşamamıştı. asansör birden durdu, ama mert o çılgın hızın hiçbir etkisini üzerinde hissetmemişti. kapı yine eriyip buharlaşarak açıldı, mert dışarı çıkarken binadan buharlaşarak kopan bir parça birden mert'in kafasına yerleşip şekil almaya başladı...
mert olanları tam olarak anlamlandıramıyordu, kafasında sanki ciğerlerini temiz oksijenle dolduran bir tür tüp vardı. ama nasıl olmuştu? asansör, bina, ve şimdi olanlar... tüm bu olanlar anlamsız geliyordu. mert kendisini öldürmeye karar vermişti ve hiç de vazgeçecek gibi değildi. binanın kenarından aşağıya baktı, sadece bulutları görüyordu; tabii bir de yüzüne vuran ve uğuldayan bir rüzgar. gökyüzüne son bir kez baktı, yapay ay ve yapay güneşleri dünyalarına hayat vermeye devam edecekti. ama, ama kendisi için hayat burada sona eriyordu. her şey bitmişti, artık geri de dönemezdi ve ölüm kıskacından da kurtulmak için mücadele edecek hali kalmamıştı.
mert kendisini aşağıya bıraktı, ölüme kucak açarak...
bilimi islam gibi deli saçması, hayali,
şizofrenik ve paranoyak yaratık, olay ve
masallara(cin, melek, büyü, mucize v. s. ) aklı teslim ederek inanıp tabii
olma yolu zanneder.
en eğitimlisi bile batı'dan ithal, tamamen
batı'da üretilmiş bilimsel bilgileri çeviri
ders kitaplarından öğrenip kendi dinine
göre paranoyakça yorumlar. ezberler,
aklını dine ve dini inançlara, dini kişilere
(radikal, reformist v.s. ) teslim ettiğinden
sorgulamaya pek ihtiyaç duymaz.
dinsizleri kendi taptığı imamlar; bilimi
aklını teslim ettiği din ile bir tutarak
karşısındakinden her şeyi masalımsı ve
basit açıklamaları açıklamakla sorumlu
tutar. halbuki hiçbir dinsizin cahilin
birine imamlık yapma sorumluluğu yoktur.
bilim din gibi basit, hayali açıklamalarla o
kişiye mutluluk ve huzur verme
zorunluluğu yoktur. merak eden açar
bilimi popüler(bilimsel ayrıntılara
girmeden) dille anlatan kitapları okur,
daha da çok merak eden internetten
ulaşabileceği ders kitaplarından(bilimsel
detayıyla), anlatımın özet geçildiği
kitapladan öğrenir hobi olarak...
dindar biriyken farkında olmadan nesil yayınlarından emre dorman'ın duanız olmasa ne öneminiz var, caner taslaman'ın şu meşhur din kitapları, muhyiddin şekur vb. insanların kitaplarını; kur'an, riyazüs salihin gibi dinle alakalı kitapları da defalarca okumuşum. iman epey sağlammış o zaman... ehehe...
evet, islam gibi peri masallarıyla, deli saçmalıklarıyla insanlara muamele eden; sosyal darwinist ve vahşi kapitalist bir toplumdur türk toplumu.
"güçlü güçsüzü ezer, güçlünün kuralı olmaz. " ilkesiyle hareket eder her genç, her yetişkin insan. beton suratlı, suratsız, mutsuz, huzursuz, kızgın, asabi, odundur türk insanı. ben kendimi sizin toplumun görüyorum. toplumun ahlak sistemini, kültürünü reddediyorum. hiçbir insan haklarına, kadın haklarına, demokratik kültüre tabii olmayan bu toplum benim için içi boş, para için çalışan, çalışmak için çalışan insanlarla dolu. neredeyse hepsi de mutsuz. kendilerini ya içki, sigara ya da kafayı oynatıp dine veriyor insanlar ve bunu da yobazlıkla başkalarına karışarak yapıyor.
ben bu toplum geneli gibi yaşamıyorum. mutluyum, huzurluyum, neşe doluyum. beton suratlı, odun sesli, suratsız, iğrenç bir hayatı olan bir insan değilim...
evet, genelde etrafımızda biz sakin ve din hakkında hiçbir şey konuşmayan insanlar olduğumuz halde genel olarak. daima böyle insanlar çevremizde vardır. şizofrenik, takıntılı düşünme şekli, delilikten farklı yok bunun. *
evet, biliyorum çok samimi, ılımlı, barışçıl müslümanlar var.
ama bunun gibi sapık, azgın adamlara dikkat edin...
bir erkek kız kardeşiyle aynı odada yatarsa zina yaparmış, seks yaparmış. ne mide bulandırıcı sapık insanlar ya bunlar.
böyle adamlar yüzünden bu ülkede ensest insanlar ortaya çıkıyor. gerçek, erkekle kız kardeş bile olsalar bir yere kadarmış v.s. annenden azarmışsın, tahrik edermiş... bu nasıl bir sapkınlık ya... toz pembe hayallermiş kız kardeş ve anne ile aynı odada yatmak. ve islam gerçeği söylüyormuş, ya yeter gerçekten artık.