bir gazeteci arınç'a, mhp genel başkanı devlet bahçeli'nin terör örgütü ve örgütün elebaşı abdullah öcalan'ın idam edilmesi için yasal düzenleme konusunda hükümet'e destek verecekleri açıklamasını sordu.
idam konusundaki tartışmaların ''gereksiz bir polemik'' olduğunu ifade eden arınç şöyle konuştu:
''türkiye'de idam cezası kalkalı yıllar oldu ve bu idam cezası mhp, anap ve dsp'nin üçlü koalisyonu zamanında kalktı. kendi elleriyle kaldırdıkları idamı türkiye'de tekrar geri getirmek mümkün değil, doğru da değil. dolayısıyla artık bu idam tartışmasını bir şekilde konuşmamak lazım. çok gereksiz bir polemik. çünkü bunu ortaya koyanlar, mahcubiyet duyarlar sonra...''
Marx'ın dönüşü ile yaşayan marx olmuştur benim için. türk tiyatrosu'nun tartışmasız en başarılı sanatçılarındandır. hele ki bir "yaşamak şakaya gelmez" deyişi vardır ki sormayın gitsin...
aslında annemle alışverişe çıkmak gibi bir adetim yoktur fakat çok yorgun olduğu için yardıma gittim pazara. birlikte kalabalığın arasında gezinirken dikkatimi bir giysi tezgahındaki maydonozlar çekti. tam ben bakarken o yöne-bu maydonozların burada ne işi var dercesine- bir çift kara ama kapkara gözle karşılaştım. istemeden de olsa uzun uzun baktı bana gözler, henüz yedisinde anca olan bir çocuğa aitti onlar, sonra o gözlerin sahibi ağlar bir sesle:
- "abla maydonoz 500"
dedi sadece. amacı satış yapmak değildi eminim, o uzun bakışların söylemek istediklerini böyle söyledi sadece. yorgunum diyordu, sabahtan beri ayaktayım, açım, oyun oynamak istiyorum diyordu o cümle, ben anladım. içimden küfrettim ben bu adaletsizliğe, ama içimden. elimde olsa alırdım kendine ait olmayan tezgahındaki tüm maydonozları ama değil ki. burktu işte içimi bu detay. geldim şimdi eve, gizli gizli ağlıyorum.
bağıra çağıra ağlatmıyor da, eller koyunda birleştirilmiş, dışarıda akan hayatı seyrettiriyor pencereden hüzünlü hüzünlü. adı o yüzden hüzün olmalı bu şarkının, hüzün.