Yalnızca geç uyanırsam hissedeceğim şey. Onun dışında aklıma gelmez. Bu denli, çocukluk yıllarımdan bu yana erken uyanmayı alışkanlık hâline getirmiş olabilirim.
Şu ara üzüldüğüm bir şey yok sanırım. Yani umarım olmaz ama bazen içsel muhakememde kendime şunu söylerim: “bunun için mi?” O zaman uzaklaşırım o hissiyatlardan. işe yarayan bir şey.
Sevdiğim yiyeceklerden. Yumurta akı ile hindistan cevizini birlikte bulayıp top yapın, ardından pişmemiş kek harcının tam ortasına bu toplardan koyun. Keki o şekilde pişirin, şahane oluyor.
Ortası yok bu şehrin. Seveni ya çok seviyor ya da hiç sevmiyor. Ben çok seviyorum mesela. Ha şunu da isterdim, böylesine romantik bulduğum o nehrin kıyısında sevdiğimin elini tutmak isterdim. Ne zaman şehirden geçen o ünlü nehrin (seine) etrafında yürüyüş yapsam bu hayali kurardım.
Romantik olmayan yerleri de çok fazladır paris’in. Lakin öyle büyüleyici atmosfere de sahip ki bunu unutturuyor anında.
O kadar yorgunum ki… hem zihnim hem bedenim. tarifi yok herhalde, dinlenmek istiyorum. O da pek mümkün değil gibi bu ara. Hayatın giden akışına bazen kapılırken bir şeyleri de unutuyor gibiyim. Kafam allak bullak. Keşke kimsenin olmadığı bir dağ başında sessizce tek başıma kalsam. Ha belki sevdiğim insan da yanımda olsun isterdim lakin o da zaten imkânsız.
Herkesin her şeye inanılmaz derecede aceleci olması. Sıra beklediği zaman inanılmaz şekilde gerilmesi ve “ya dışarıda işim vardı ama” falan diyerek başkasının sırasını almaktan çekinmemesi olabilir. Çoğu türk insanı, beklemeyi sevmiyor. Gözlemlerime göre beş-altı yaşlarındaki çocuklar bile böyle. Bilimsel yanıyla incelemeye değer.
Anlatacak hiçbir şeyim kalmadı. Genel anlamda neye mecalim var ki diye de düşünüyorum. Kalemim kelamsız, ellerim buz gibi… gönlüm kırık, kalbim tükenmiş, bunca soğukluğa rağmen içim yanıyor. Çok yorgunum. kalbimdeki yumruğu yine ben kendime vurdum, biliyorum. Hep ben yaptım, sanırım kendimi hep suçladım bu ara. Keşke azıcık kalpsiz biri olabilseydim. Anlatsam ne faydası var hem? Belki dört duvara anlatırdım.
Korkmamak demek değildir. Fakat korkulara rağmen adımlarını atmayı sürdürmektir.
Ben de Korktum ama duygularımı bir şekilde söyledim de. Aslında sonrasında pişman olmuştum. Emin değilim. Varsın, arkadaş olarak bile istenmeyeceksem böyle istenmeyeyim. Birini çıkar gözetmeksizin sevmekten başka bir şey yapmadığımı düşündüm. Neyse işte Sağlık olsun.
Alkolsüz kiraz kokteyli şahanedir. Hafif buzlu ve bir tutam nane de atılırsa içine, aromasıyla bünyeleri mutlu edecek güzellikte olur. Alkollüsü de artık isteğe bağlı.
Demin Sağa sola sayısız kere kulaç attıktan sonra suyun üzerinde hafifçe uzanarak güneşi tüm bedenimle kucakladım sanki. Öyle iyi geliyor ki… yüzmek her anlamda çok faydalı, insanı rahatlatıyor. Yaz aylarını seviyorum, her ne kadar kışın doğmuş olsam da ben samimi şekilde yaz insanıyım.
Bir daha nasıl cesaret edebilirim, bilmiyorum ki… her şeyi bırakıp birbirimize koşmamızı çok isterdim. Bazen o’nun da eli kolu bağlı gibi hissediyorum. Aslında inancım çoktan kırıldı, haklı olarak… arkadaş olarak nasıl görüşülür, nasıl davranabilirim bazen bilmiyorum. Ama özlüyorum, böylesine yakınken bu kadar uzak olmamız bazen beni derinden üzüyor.