her türkün bildiği bir gerçektir. ah kürtler olmasa türkiye ne kadar da cennet bir ülke olurdu, evet olurdu. hiç suç olmazdı demek yanlış olur, elbette suç olurdu ama çok ciddi bir oranda azalırdı. "ezilmiş halk ağlaklığı" yapmıyorlar mı? sen önce yıllardır testislerini öptüğün toprak ağalarına git eşit değiliz dersin sonra gelirsin. kaba organından 5 ünite kan alır ağaların. sana kim diyor 18 çocuk yap 4 karı al diye, önce malafatına hakim olacaksın sonra gelip eşitlik istiyorum diyeceksin. diyarbakır'dan istanbul'a izmir'e ankara'ya gasp yapsın diye çocuklarını kiralayanların etnik kökenleri belli be şeker kız candy. sonra eşitlik, düzen, ezilmiş halk tey tey tey tey başka numara yok zaten.
yaz aylarının gelmesi, havaların iyiden iyiye ısınması sonucunda yine ve yeniden deniz kenarlarında karşılaşmamız kaçınılmaz olan kırolardır. bu kıroların vücut tiplerine göre şambrelin boyutu da değişir. irikıyım bir kıro ise kamyon tekerinin şambreli, biraz ayımsı ise kamyonet ve normal vücut yapısında olan kıro ise de araba şambreli olacaktır. hepsinin ortak noktası ise beyaz don giymeleridir. yazın ortaya çıkan bu tip kırolar genelde 8-10 kişi beraber gezerler, deniz kenarlarında oraya buraya koşmaları, insanların üstüne kum veya su sıçratmaları, yüksek sesle yada bağırarak o kaba saba dillerini konuşmalarıyla bilinirler. hayatlarında hiç o kadar suyu bir arada görmediklerinden kendilerinden geçerler. yüzüstü kuma yatıp bayanların etrafını sarmaları da ayrıca kıroların diğer bir belirgin özelliğidir. huzursuzluk yaratırlar, kavga çıkarabilirler. toplumsal düzeni bozmakta üstlerine yoktur.
en kötüsü ise sayılarının gün geçtikçe inanılmaz bir şekilde artmasıdır.
bitmemiş lan! atilla taş bitmemiş! ne güzel bitti artık kurtulduk derken yine çıktı ortaya, okan bayülgen yapmayacaktın bunu bize, yakışmadı sana. ahanda albüm de çıkarmış, şimdi erkek cinsel organını* tuttuk.
sözlükte kendisine "yavşak" demenin yasak olduğunu öğrendiğim basketçi. lan camir hem sinir hastası hem çaylak ettireceksin, olmadı silik edeceksin bizi.
yaz aylarının gelmesi, havaların iyiden iyiye ısınması sonucunda yine ve yeniden deniz kenarlarında karşılaşmamız kaçınılmaz olan tiplerdir.. bu tiplerın vücut yapılarına göre şambrelin boyutu da değişir. irikıyım biri ise kamyon tekerinin şambreli, biraz ayımsı ise kamyonet ve normal vücut yapısında olan biri ise de araba şambreli olacaktır. hepsinin ortak noktası ise beyaz don giymeleridir. yazın ortaya çıkan bu tipler genelde 8-10 kişi beraber gezerler, deniz kenarlarında oraya buraya koşmaları, insanların üstüne kum veya su sıçratmaları, yüksek sesle yada bağırarak o kaba saba dillerini konuşmalarıyla bilinirler. hayatlarında hiç o kadar suyu bir arada görmediklerinden kendilerinden geçerler. yüzüstü kuma yatıp bayanların etrafını sarmaları da ayrıca bu tiplerin diğer bir belirgin özelliğidir. huzursuzluk yaratırlar, kavga çıkarabilirler. toplumsal düzeni bozmakta üstlerine yoktur.
en kötüsü ise sayılarının gün geçtikçe inanılmaz bir şekilde artmasıdır.
günümüz türkiye'sinde doğulu, kürt kökenli kişileri tanımlamak için halk arasında kullanılan bir nevi lakap. kelime hakaret ve küfür anlamında kullanılmaz.
halen jameer nelson denilen yavşağa küfretmeme sebep olan maçtır. final serisinde bir maç nasıl kaybedilir? örnek arayanlar alsınlar maçı izlesinler. anlamadığım 3 sayı öndeyken neden faul yapmadıkları? çıldırmamak elde değil, ayrıca pietrus sende adam değilsin lan! bu saatten sonra lakers finalleri kazandı diyebiliriz.
genel olarak alınan cevabın "isyanlarda binlerce kürdü öldürmesi" olan soru. lan isyan etmişsin adı üstünde isyan, bir şekilde bastırılacak ve biraz kan akacak tabiatı ile. neden hep kürtler isyan eder? bunu sonra tartışmak lazım.
senaryosunu ve yönetmenliğini ji-yeong hong'un yaptığı bir kore filmi. film ilginç bir konuya sahip, evlilik yıldönümleri için kocasına hediye almaya galeriye giden yengemizi abinin biri pompalıyor, sonra yenge eve dönüp vicdan azabıyla boynuzu taktığı dayıya mevzuyu anlatıyor ve o akşam evlerine dayıya işinde yardım etmek için bir misafir gelir işte bu misafir yengeyi pompalayan amcadır, işler karışır, aşk ve pompa üçgeninde vasat bir film.
sürekli aklıma gelip bir türlü cevabını bulamadığım sorudur. senin bu topraklarda yaşamanı sağlayan bu yüce şahsiyeti neden sevmezler? ne yapmış ki atatürk kürtlere? utanır lan insan kendinden bu düşünceleri yüzünden. beyin fonksiyonları normal çalışan, bu ülkede doğup büyümüş, bu ülkenin ekmeğini suyunu içmiş, bu ülkede para kazanıp hayatını devam ettirmiş birinin atatürk'ü sevmemesi hainliktir vallahi billahi lan. solcu kürt çıkıyor "sevmiyorum hegelo löğelo ciwolo" diyor, islamcı kürt çıkıyor " sevmiyorum xam hedere hedörö" diyor, suratlarına tükürsen utanmaz bunlar.
sözlükte çok az bulunan insanlardır. bahsi geçen programda ahmet çakar paf muhabbeti yapınca yıldırım demirören de "çocuk gibi" "sende o zaman haftaya 'küçük ahmet ile' programa çık" demiştir. sanırım arada bir fark yok, yada yıldırım başkan gene viskiyi fazla kaçırmış.
lakers'ın ve kobe'nin götünden bal damladığı maç. ulan orlando azıcık şanslı olsan çoktan almıştın maçı ama lakers'ta bu bal olduğu sürece finaller 4-0 biter.