Ne alaka yani? Herhangi mantıklı bir bağlantı bulamadım. Bulabilen var mı? Birinin içki içmesiyle ülke kurması arasında en ufak bağlantılı bulabilen çıkar mı?
Sıcak yatağımda şunu okurken urpermeme neden olmuş soğuktur. Bir de saatlerdir o koltukta oturuyor olmak, her tarafin uyuşması,uykunun gelmesi ama bir türlü uyuyamamak gibi etkilerden sonra konuk olunan tesisin o soğuğunu yemek... iç ürpertici.
demek cehennem bu. hiç aklıma getirmezdim böyle olacağını... acı, ateş, kızgın ızgara hepsi sizsiniz demek... ne gülünç şey!... kızgın ızgaranın ne gereği var: cehennem başkalarıdır."
Jean paul sartre
inanmayı değil bilmeyi tercih ederim. Sirf Big bang oncesi ne olduğunu bilmediğim için veya yaşam çok komplike görünüyor diye doğaüstü varlıklara inanmayı tercih etmiyorum. Bazı şeyler bilinemez ve belirsizlikten korkan beyin kendini tatmin etme yollari arar. Bu gerçek değildir.
Hiçbir zaman mantıklı bulmadığım beyhude bir çabadır. Kuran içerisinde bir sürü hata, bir sürü yanlış bilgi ve akılla vicdanla bagdasmayacak veriler icermektedir. içinden bir tane sanki bilimle uyusuyormus gibi görünen ayeti cimbizlarlar sonra da algıda seçicilik yaparak diger bütün gariplikleri ört bas etmeye çalışırlar. "Yasin-38, güneş bir yörüngede dönüyor." Evet bilimsel olarak lanse edilen ayetlerden birisi bu. Aklı fikri olan herkesi düşünmeye davet ediyorum. 600 yılında yaşıyorsunuz, gözlem merkeziniz dünya, bir bakıyorsunuz ki güneş her gün aynı istikametinde hareket ediyor doğuyor ve batıyor. Bu her gün tekrar ediyor. Bunun düzenli bir istikameti olduğunu düşünmek en makul düşünce biçimi o zaman için. Ayrıca önceki ayete de baktığımız zaman (37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.
38. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri (düzenlemesi)dir.) net bir şekilde görülüyor ki burada peygamber gece-gunduz olayından bahsediyor. Tutmuş bugünkü bilimin güneşin yorungede hareket etmesini, kuranda anlattığını söylüyor. Alakası yok. Apaçık bir şekilde günlük hareketten bahsetmiş ve gece gündüz olayina güneşin dönmesinin sebep olduğunu düşünerek bu ayeti yazmış.
Güneşin belli bir yörüngede hareket etmesinin farklı bir olay olması ile bu ayetin en ufak bağlantısı yok. Burada apaçık peygamber yukarıya bakıp kendince gözlem yapmış. Kur'an'ın içindeki diğer "bilinen" tespitlere bakınca bunun öyle olduğu aşikar.
Ben de sana diyorum ki bu bilgide en ufak bir mucize yok. Yani dusunmekten mi acizsiniz anlamiyorum ki. Yukariya bakiyorsun Güneş her gün doğuyor ve batiyor ve gün icinde surekli dogudan batıya doğru bir hareket halinde. Bu görünen hareketi de (aslında modern bilime göre dünyanın hareketi) sürekli ama sürekli aynı istikamette oluyor. Ee yani bir yörünge gibi görünüyor. Sadece basit bir gözlem o kadar. Üstelik yanlış da bir gözlem. Burada peygamber gün içinde gunesin doğuşu batışı arasinda hareket ettiğini söylüyor.
Zor değil bunu açıklamak. Gözlemin yapıldığı merkez dünya yani insanlar dünya merkezinden etraflarına bakıyorlar ve güneş sürekli aynı şekilde doğuyor ve batıyor yani duzenli bir çizgide hareket ediyor görünüyor. Zaten o zamanki insanlar dünyanın sabit olduğunu, güneşin onun etrafında döndüğünü düşünüyorlar. Burada yörünge kelimesinin kullanılması muazzam bir bilginin ürünü değil. Ayrıca bana şu hindu metnindeki mucizeyi curutun hinduizmi bırakıp müslüman olacağım. Hodri meydan.
Rig Veda 10.22.14=That Earth, through power of knowing things that may be known, handless and footless yet might thrive, Thou slewest, turning to the right, gu;na for every living man.
Bu dünya bilinen şeylerin gücü sayesinde bilinebilir,elsiz ve ayaksızdır ama gelişebilir,Sen döndürürsün,sağa döndürensin,ve yaşayan bütün insanlık için buna(döndürmeye) devam edeceksin.
Edit: islamin elle tutulu bir yani yok. Bilgisine guvenen gelsin. Her türlü.
Kafamdaki yıllardır benle olan obsesif bizar düşünce günlük hayatımı çok fazla kısıtlıyor. Her yerde teyikleyici bir şey bulabiliyorum. Uzun süredir kitap okuyamıyorum, bir şeyler izleyemiyorum bunun yüzünden. Yıllar boyu bunu nasıl kaldirabildim hiç bilmiyorum ama artık tikandim. Pek çoğunuz ne alaka kitap falan diye düşünüyor olabilir veya beni rahatsız eden düşüncenin ne olduğuna ilişkin istemsizce tahminler üretiyor olabilirsiniz. Ama bu öyle garip bir şey ki hicbirinizin aklına gelmez. Benim neden aklıma geldi, bunu neden sürdürdüm, neden hayatımın merkezi yaptım, neden duyarlilastim bilmiyorum. Bir süredir iyiydim ama her iyilik halinin sonunda kendimi eskisinden daha kötü bir noktada buluyorum. Bu nereye kadar gidecek onu da bilmiyorum. Zihnen çok yoruldum artık ve dayanamıyorum.
Anayasa mahkemesine bireysel basvurularin usulden reddedilme oranı gerçekten çok yüksek. Avukatlar iç kanun yollarını tüketip son çare aym ye bireysel başvuruda bulunuyorlar ama usulünü bilmiyorlar cidden durum bu.
Yemin ederim size baylar, fazla bilinçli olmak bir hastalıktır. Gerçek, tam bir hastalıktır. Sıradan bir bilinç, insanın yaşamı için fazlasıyla yeterlidir.
"Bir şeyler yazmak için düşündüm düşündüm sonra şu ortamda adliyeyle mahkemeyle ugrasmamak için vazgeçiyorum" dediğim başlıktır.
(bkz: düşünce ve ifade hürriyeti)
Çoğunun amacı kendilerine bakılmasını sağlamaktır. Ozellikel tayt ve göbeği açık tshirt kombiniyse hiç kimse bana onyargilisin deme hakkina sahip olamaz.
Ceza hukukuna hakim olan en temel ilkelerden birisidir. Suç ve ceza ancak kanunla belirlenir. Kıyas yasaktır. Bir fiile suç vasfı yukleyebilmek için illaki tck özel hükümlerdeki bir maddeyle birebir uyuşmak zorundadır. Katı kanunilik ilkesinin tam oturması için geçmiş yıllardan bir örnek vermek istiyorum. Hırsızlık suçunun tanımında her kim bir başkasının taşınır malını rızası olmaksızın bilerek alırsa hırsızlık suçunun işler yazmaktadır. Örneğimiz şöyledir ki kaçak elektrik kullanan bir vatandaş, tck'da ilgili hüküm olmadığı ve elektrige taşınır mal vasfı verip kiyas yapmak oz önce belirttiğim uzere yasak olduğu için suclanamamistir. Tck'da buna istisna nitelik taşıyan tek bir madde bulunmakta ve buna ceza hukuku teorisinde beyaz norma denmektedir. O da şu sıralar sıkça maruz kaldığımız salgın hastaliklarla ilgili tck 195. Maddesidir. Bu hüküm "salgın hastalik halinde idari makamlar tarafından alinan tedbirlere uymayan kişilere" diye baslayarak tedbirlerin içini doldurma yetkisini iradeye vermekle beraber, katı kanunilik ilkesine istisna teşkil eder.
Daha ceza hukuku genel hükümler dersinin ilk haftalarında öğrenci bu maddeyle haşır neşir olmaya başlar. Ceza hukuku normları anlatılırken beyaz norma örnek olarak gösterilir. Şu sıralar ise bir hayli gündemde olan bir maddedir.