Eleme gecelerinde ciltleri parlasın diye hepsine makyaj yapılıyor, nihalin elendiği gece kaşını boyamayı bile unutmamışlardı. Normalde güneşten sararmış kaşları ne hikmetse kopkoyuydu o gece.
Kaç senedir o heykelin önünden geçiyorum her gün. Bir gün bile çıplak oluşu dikkatimi çekmedi. insanın aklı fikri başka yerde olunca gördüğü her şeyi ona yoruyor işte.
iğrenç bir toplumda yaşıyoruz, kimse kusura bakmasın.
Niye her şey bu kadar sikko, en azından hayatımın tek bir unsuru güzel gitsin, diğerlerinin bokluğu çekilebilir olsun. Ama yok, düşene bir tekme daha vurulsun.
Olumsuz ön yargıyla izlemeye oturmuşken, beni nötre çevirmeye başaran dizi.
Tek kazandığı noktaysa gördüğü halüsinasyon sahneleriydi. Gerçekten çok başarılıydı. Gerçeklik algısının yitirilmesini gayet güzel işlemişler.
Onun dışında melis birkan'ın oynadığı karakterin babasının başrolce öldürüldüğünü anlamak büyük bir zeka işi değil. Çok tahmin edilebilirdi. Hatta dizinin geri kalanı çok tahmin edilebilirdi. Tek efso kısım hayal gördüğü kısımlardı.
Senaristlerin şamanlığa bulaşmalarının sebebini havalı bulmadım aksine marjinal olma çabaları itici geldi.
Normal tipler bulmanın zor olduğu ortam. Büyük çoğunluğu üniversitede her şeyden biraz yaşamalıyım diye sosyalleşmek için cluba falan gider, ot da çeker, zaten böyle tipler sigara da içiyordur. Popi olmak için kıçını da yırtar bu arkadaşlar.
Ömürlük arkadaş bulma falan da hikaye, herkesin bir falsosu var, kişiliğin oturduğu yaşlardayız kimse kimseyi tolere etmekle uğraşamaz, lisedeydi o iş.