anlam verilemeyendir, anlaşılmamakla beraber kabul edilmiş ahlak normları yüzünden karşı çıkılır. peki, merak ediyorum.
bir kadın veya erkek; ölmeden önce, kendi iradesiyle bedenini cinselliğe miras bıraktıysa buna kimin karışmaya hakkı olabilir ki ?
öldükten sonra kadavra için bedenini bağışlayabilirsin, fakat o iş nekrofilizm'i benimsemiş kişilere gelince '' auwwwwwwwww '' diye karşı çıkarlar.
ölmeden önce kişi, kendine özgü iradesiyle bedeninin ne olacağına özgürce karar verebilmeli, hiçbir kısıtlama yapılmadan. isveç'te bir parti de buna dair bir önerge yayınlamıştı. bana gayet mantıklı gelmişti açıkçası. kendi ahlak normlarınız yüzünden farklı zevkleri olan bireyleri kısıtlamaya hakkınız bulunmuyor.
bu gözler; türkçe bilmediği için trafik polisinin söylediklerini anlayamadığından azarlanan kürt evlatlarına şahit oldu.
bu gözler; türkçe bilmediği için doktor tarafından apar-topar tedavi edilmeden gönderilen kürt evlatlarına şahit oldu
bu gözler; türkçe bilmediği halde türkçe eğitim verilen okula gitmek zorunda kalan kürt evlatlarına şahit oldu.
daha birçok şey sayabilirim ...
çanakkale'de omuz omuza çarpıştığımız ülkede; en büyük 2.etnik grup olan kürtler, 25 milyon nüfusuyla türkiye'nin çeyreğinden fazlasına yakın insanını oluşturuyor. bir yüzyıl sonra belki de türklerin nüfusunu geçeceğiz peki, bazılarımız türkçe bilmediğimiz için hizmet almamaya devam mı edeceğlz ?
Kamu görevlilerinin tamamı kürtçe hizmet verebilecek düzeyde bu dili (zorunlu) öğrenmelidir, hakkını dile getiremeyen eski kürtler yok karşınızda. kürt kamu görevlileri nasıl türkçe öğrendiyse, türk görevliler de kürtçe öğrenmek durumundadır
yobaz, Anadolu Çomarı yuvası olan Alperen ocağının, 19-26 haziran arasında yapılacak lgbt onur yürüyüşüne dair yaptıkları ' sizi yürütmeyeceğimiz olacaklardan da biz sorumlu değiliz ' tehdit dolu açıklamalarından sonra gerçekleşendir.
bundan böyle; taksimdeki eylemimizde yanacak her canın sebebi devlete ait olacaktır. bakalım gezi parkı eylemcileriyle, feto'nun elemanlarıyla mücadele ettikleri gibi, bu çomarlar ile edecekler mi ?
--spoiler--
insan Hakları Derneği (iHD) istanbul Şubesi ve Trans Onur Haftası’nı düzenleyen istanbul LGBTi Dayanışma Derneği, 19 Haziran Trans Onur Yürüyüşü ve 26 Haziran LGBTi+ Onur Yürüyüşü’ne dönük tehditlere ilişkin suç duyurusunda bulundu.
Müslüman Anadolu Gençlik ve Alperen Ocakları hakkında bugün istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan dernekler dilekçede Onur Yürüyüşü’nün tarihine değindi. Orlando katliamını hatırlatarak, “bu tarz tehditlerin çağdaş demokrasileri zedelediğini” belirtti. Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek,hakaret, ayrımcılık ve tehditten haklarında suç duyurusunda bulunulan Müslüman Anadolu Gençlik ve Alperen Ocakları, homofobik ve transfobik söylemlerle Onur Yürüyüşleri’ni tehdit etmiş, katliam çağrısında bulunmuştu.
19-26 haziran tarihlerinde yapılacak lgbt onur yürüyüşlerine, basından takip edilebileceği gibi barzolardan tehditler gelmektedir.
lakin bilinsin ki: Ne radikal islamcıların tehdidi ne de Alperen ocağının çomarları bizi durdurabilecektir. canımız pahasına, inandığımız yolda yürüyecek, lgbt'lerin özgürlüğünü haykırmaktan çekinmeyeceğiz.
lgbt onur yürüyüşünde faşist orospu çocuklarının saldırısı yüzünden aramızdan birileri şehit olursa ismini ölümsüzleştirip, buradan anabileceksiniz. bakarsınız ben de onlardan biri olurum, kim bilir ?
2016 istanbul lgbt onur haftası çerçevesinde başta taksim meydanından başlamak üzere birçok alanda gerçekleştirilecek etkinliktir. biz de eşcinsel kardeşlerimizin haklarını savunmak üzere, lgbt bayraklarımızla orada bulunacağız.
not: bilgisayar başına geçince düzenleyip daha ayrıntılı bir yazıya dönüştüreceğim. profil fotoğraflarınızı şimdiden gökkuşağına boyayınız !
namümkün değildir. anlaşabilirsek niçin olmasın ? 6 senelik ekşi sözlük hesabım var, gayet de popüler bir hesap. Nickaltına 64-65 sayfa entry girilmiş, sözlüğün çoğunluğu tarafından tanınıyor. login olmadığım, entry girmediğim zamanlarda bile badilerim hakkımda yazarlar.*
ekşi'de daha sakin hesaba geçtiğimden kullanmama kararı almıştım. öylece duracağına elimden çıkarabilirim.
talip olmayı düşünürseniz yeşillendirmeniz yeterli.
üzen gelişme, hukuksuzluk. şiddet dilinin yine konuştuğunu görüyoruz. sinsice eve baskın yapılmış. kapının, özel harekatçılara açılmama gibi bir durumu da yok hani. hiçbir şey denmeden kapı kırılıyor, arama yapılıyor...
bu yapılanın mesleki bir açıklaması olamaz, hdp'lilere olan nefretin yansıması olarak görüyorum. hdp'liler terörist değil, Türkiye halkının önemli bir kesimidir.
Aramıza bu nefreti yayan başımızdaki hükümetten başkası değil.
--spoiler--
Evde bulunan HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk, Şırnak Belediyesi Eş Başkanı Serhat Kadırhan ve HDP Şırnak il Eş Başkanı Sekvan Kılınç'ın evden çıkmasıyla evi basan özel harekatçılar, evin anahtarının getirilmesine izin vermeyerek, kapıyı kırarak içeri girdi. Özel harekatçılar evde arama yapıldı.
Cumhuriyet'e konuşan HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, kentten 14 gün önce ayrılmak zorunda kaldığını, HDP Ağrı Milletvekili Bedran Öztürk, Şırnak Belediye Eş Başkanı DBP’li Serhat Kadırhan ve HDP Şırnak il Eş Başkanı Sekvan Kılınç’ın kendisinin evinde kaldığını belirterek, “Şırnak’ta sokağa çıkma yasağı 55 gündür hukuksuzca sürüyor. Ev aramaları yapılıyor, kapılar kırılıyor, evler talan ediliyor. Arkadaşlarımız evlerinden zorla çıkarılan Şırnak’tan Kasrik boğazına kadar çadır kuran halkın yaralarını sarmak için bölgeye gitmek istedi. Önce evden çıkmalarına için vermediler. Daha sonra evden çıktıklarında etrafları zırhlı araçlar ve kobralarla sarılarak sokağa çıkma yasağını ihlal etmekten haklarında işlem başlatılacağı belirtildi. 1 saat kadar oyalamışlar bu sırada eve ekip gönderiyorlar. Arkadaşlarımız eve döndüklerinde evin kapısının kırılmış, evin darmadağın edildiği görmüşler. Arkadaşlarımızın kentten çıkmasına izin vermiyorlar. Açıkçası bu durumdan dolayı kaygılıyım. Önce girmek yasaktı şimdi çıkmak da yasak. Böyle bir hukuk yok.Bu yaşananlar dokunulmazlık tartışmalarının yansımaları. Bizim zaten dokunulmazlığımız yok. Bu yöntemle bir yere varamayacaklar” dedi.
--spoiler--
loser olarak tabir edebileceğimiz ezikliğin dibini yaşayan, toplumdan dışlanması gereken erkek türüdür. türkiye sınırları içerisinde sayıları epeyce fazla, bu eziklerin sayıca fazlalığını sözlükte de görmek mümkün. itiraf veya cinsellik kategorisi içeren tüm başlıklarda görünüp kadınsızlıktan, bakirlikten yakınıyorlar.
kızları avlamada, yatağa atmada yeteneğin yoksa en azından parana kıyıp eskort kiralar ihtiyacını görürsün amk. bunda da korkup beceremiyorlar ki, e sunulmuş onca imkan olduğu halde yine de yapamıyorsan cinsiyetini değiştir bari amk. istiyorlar ki kız gelsin, hiçbir şey demeden kucaklarına aniden atlayarak sevişmeyi başlatsın. *
not: şahsen ilk cinsel deneyimimi 18 yaşında, staj gördüğüm yerdeki bayan çalışanla yaşamıştım. ofisin boş odasında seksimizi yapmıştık, * işimizin bitmesinin ardından ıslak mendille üzerini silip* giyindikten sonra çalışmaya geri yönelmiştik. toy halimle koca kadını elde edebilmişken, gençliğinin sonuna yaklaşan bu salakların beceriksizliğine anlam veremiyorum.
1071 senesinde alp arslan'ın komutası altındaki ordu, Romen Diyojen'in ordularını yok etmesiyle anadolu'nun kapıları türklere açılmıştır. peki bu savaşta kürtlerin rolü neydi ?
--spoiler--
Romen Diyojen, sayısı 80.000'i bulan tam donanımlı bir ordu hazırlayarak Doğu'ya hareket eder. Alparslan, Diyojen'in böylesi büyük bir ordu ile hareket ettiğini haber alınca endişeye kapılır ve sayıları 30-35 bin civarında olan ordusu ile imparatorla mücadele edemeyeceğini düşünerek çareler aramaya koyulur. Tabi tek bir çare vardı. O da ordunun sayısını arttırmaktı
Bunun üzerine bir plan yapılarak, Bizans ordusunda paralı olarak görev yapan Uzlar ve Peçenek Türkleri ile temasa geçerek onları Alparslan'ın ordusuna katmaya karar verildi. Alparslan'ın casusları hemen harekete geçerek Kayseri yakınlarında Peçenekler ile Uzlarla görüşerek onlara durumu kısaca izah ettiler; "Siz de Türksünüz, biz de! Tarihi düşmanımız olan Avrupalıların safında kan kardeşlerinize karşı nasıl savaşırsınız? Gelin bize katılın" denildi. Peçenekler ile Uzların tek bir sorusu oldu: "Size katılmak için bize ne kadar vereceksiniz?"Alparslan'ın casusları; "imparator ne verdiyse aynısı..." Bu cevap Peçenekler ile Uzlar'ı pek tatmin etmedi ve Alparslan'ın adamları tekrar, "Savaştan elimize geçen ganimetten askerimize ne kadar düşerse size de o kadar" gibisinden bir teklif ettilerse de Peçenekler ile Uzlar arasında pek itibar görmedi ve uzlaşma sağlanamayınca Alparslan'ın adamları çaresiz bir vaziyette elleri boş dönerler.
Bu olumsuz haberi alan Alparslan, son umudunu da yitirmiş olmanın verdiği durumla birlikte iyice endişeye kapılmış ve yeni çareler aramaya başlamıştı.
Meyyâfârikin (Silvan) merkez olmak üzere Diyarbekir ve çevresinde hüküm süren ve Kürt bir hanedan tarafından yönetilen Mervânî Emirliği, Sünnî bir sultanlık idi.
Alp arslan, son umudunu da yitirmiş olmanın verdiği durumla birlikte iyice endişeye kapılmış ve yeni çareler aramaya başlamıştı. Belki bir umut olur diye, Vezirlerini ve komutanlarını toplayarak akraba da oldukları mervani'lerden yardım istenecekti.
Teklif değil, sadece haber verilen bu amca çocukları yine tereddüt etmeden gelip Alparslan'ın ordusunda görev aldılar ve üzerlerine düşeni layıkıyla yerine getirdiler. Neticede, Malazgirt Muharebesi Alparslan'ın ordusunun zaferiyle sonuçlandı ve Türklere Anadolu'nun kapısı açıldı.
--spoiler--
Malazgirt Savaşı'nda Kürtler'in rolüyle ilgili en önemli bilgi 13. yüzyıl yazarlarından Sıbt ibnü'l-Cevzi ismiyle tanınan tarihçi eserinde şu şekilde geçer:
" 10 bin Kürt de Sultan'a katılmıştı "
Memlük tarihçisi ibnü'l Nefis'in eserinde ise "Sultan Alparslan'a Kürtlerden üzere 20 bin kadar insan da katılmıştı." şeklinde geçmektedir.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
--spoiler--
Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk islam Medeniyeti, istanbul, 2005.
Mükrimin Halil Yinanç, Anadolu’nun Fethi, istanbul, 1944.
ibnü’l-Erzak, Mervani Kürtleri Tarihi, Çev; M. Emin Bozarslan, istanbul, 1990,
--spoiler--
görüldüğü üzere dyojen'in orduları karşısında tamamen çaresiz kalan alp arslan, ordusunun %40'ını oluşturacak kürtler sayesinde muharebeyi kazanarak anadolu anahtarlarını ele geçirmiştir.
dün gece başlayıp, halen devam eden çatışma sonucunda görülecek borudur. kardeşimiz ermenistan, topraklarının işgal edilmesine, haksız şekilde sahiplenilmesine izin vermeyecektir. birkaç kasaba'nın geri alındığı söyleniyor. bakalım devamında ne olacak.
'' diyarbakır'da sadece kürtlermi yaşıyo yea '' şeklinde açıklamaları vardır. akademik kaynakları da görmezden gelirler.
--spoiler--
Bir çok etnik gruplar gibi Kürtlerin yaşadığı bölgede doğan Gökalp’ın annesi Zeliha Hanım, (1856-1923) Diyarbakır’ın Kürt kökenli ailelerinden “Pirinççizade”lerden Salih ağanın kızıdır.
Ziya Gökalp ile anne tarafından akrabalığı ise şöyledir:
Diyarbakırlı Ali Ağa'nın oğlu, 1922-1925 yılları arasında Bayındırlık Bakanlığı yapmış Fevzi Pirinçcioğlu'nun torunu olan Yasemin Pirinçcioğlu'nun babası da Ali Fethi Bey'dir. Ziya Gökalp, Süleyman Nazif ve Cahit Sıtkı Tarancı (halasının oğlu) ile kuzen olan Arif Fevzi Pirinçcioğlu'nun eşi Nazime Hanım'dan, Ali Fethi ile birlikte yedi çocuğu dünyaya gelir.
--spoiler--
Kaynak:
- Ali Kemal Makaleleri, Ziya Gökalp'ı Tanımak kitabı.
türkçü fikriyat konularında kitap yazıp, kendisini türk sayması ise farklı bir konudur. şanlı kürtler buna ihanet der, türkler ne der bilmem. kürt bir türkçüyle övünebilirler ona lafım yok.
yıllarca emparyalistlerin sömürdüğü büyük kürt halkının temsilciliğini yapan, kendi halkı dışındaki tüm halklara da kucak açan selahattin demirtaş'ı çekemeyen kıskanç, kürt düşmanıdır.
selahattin demirtaş, ne zaman miting düzenlese, tv'ye çıksa tavuk gibi kızarırlar kıskançlıktan. her bir sözü, hepsine kurşun gibi girer. çekememezliklerin sebebini ise anlamak mümkün değil. gizli bir yerde küsküyü mü yediler kendisinden diye düşünüyorum bazen.
Çanakkale savaşında beraber savaşmadık mı ? Kürtler olmasa Türklerin Anadolu'ya girmesi imkansızdı.
mademki bu toprakları beraber kazandık, beraber yaşıyoruz bizi yok sayamazsınız. yavaş yavaş büyük şehirlere göç ediliyor, Türkçe bilmeyen Kürtler zorluk çekiyor, bilenlerin dili yok sayılıp Türkçe'ye mahkum ediliyor. Türkçe tabelanın yanına Kürtçe tabelalar eklenmelidir. öncelikle büyük şehirler ardından tüm şehirlerde uygulamaya geçilmelidir. Türkiye'de, Kürtler en büyük ikinci etnik grup hatırlatırım.
Biji Azadiya Gelan !
edit: eksile faşo, eksile. Kürt halkı uyandı, kendi yasal haklarını talep etmekten geri durmayacak.