çok alakasız bir saatte beklemediğiniz aklınızın ucundan geçmeyecek birinden bir mesaj gelmiştir:
"demacia"
bu kadar. yalnızca isminiz. mesajın devamı gelecektir. Bunu adınız gibi bilirsiniz ve aynı zamanda hayırlara vesile olmayacaktır. işte o bekleyiş süresince oluşan histir bu.
bursa'da dababa'da çok güzel yaparlar, zaten dababa genel oalrak pizza da iyidir. kumla'da da güzel pizza yapan bir yer vardı ama dababa ile yarışamaz. yanına da acılı ayran isterdim ki ah miss.
özledim seni bursa. şimdi cahil avam hıyarın biri gelir eyn lüks yeyi nyüfeyde yaşıyoyum ama hiç güjel değil der ama özledim seni bursam, çok özledim.
uludagsozluk genel konsept olarak ergen ihtiva ettiğinden abes karşılanacak bir durumdur. küçük yaşlarda ilişkileri anlamak, bir üst akıl gerektirdiğinden, zordur.
size bir büyüğünüzden bazı tavsiyeler var gençler, yanaşın yamacıma söyleyeceklerim var!
1 - Bölüm tercihi. Kendinizi tanımaya çalışın. Siz kimsiniz? Kabiliyetli olduğunuz alanlar var mı? istekli olduğunuz alanlar var mı? Diyelim ki makine mühendisi olmak istiyorsunuz ve imalat sektörüne meraklısınız. Fabrika ortamında, yağ kokusu içinde veya bir çelik fabrikasında cehennem gibi dökümhanede yine de bu işi yapmaya istekli olabilir misiniz? şantiyelerde yatıp kalkabilir misiniz? Olayı extreme hale getirmeye gerek yok, plaza ortamından da hoşlanmıyor olabilirsiniz, ama bir plazada meetingleri check edip deadline ları yetiştirebilir misiniz? şuraya varmaya çalışıyorum, hayalinizde yapmak istediğiniz, şekillendirdiğiniz bir mesleki fiil oalbilir ama ortamına da bakın derim. Bunun haricinde kafanızdaki mesleğin muhtemelen sadece bir veya iki alanını biliyorsunuz, diğer dallarını da öğrenin derim. hangi sektöre atılacağınız hiç belli olmaz. Bölüm tercihlerinde belki ne yapmak istiyorum sorusunun cevabı zor olabilir ama zannediyorum ki yapmak istemediğiniz şeyler illaki vardır. Bunları listeleyin ve olası bölüm tercihlerinde bu parametreleri kontrol edin.
2- Üniversite tercihi. Aslında bu kısım çok çok zor sayılmaz. işin içine girince her üniversitenin kendine has artılarının olduğunu göreceksiniz. Benim size tavsiyem ise hocaların prestijlerine, yurt dışı programlarının ne kadar aktif olduğuna ve öğrenci topluluklarının ne kadar faal olduklarına bakın. Öğrenci topluluğu dediğim şeyler de tabii kız/erkek düşürme ortamları değil. Zamanında öğrencilere katıldıkları yarışmadaki başarısından dolayı şirket çalışanlarının, ik ların kart verdiğini çok gördüm. yurt dışı programları erasmus, mevlana gibi programlar veya üniversitenin anlaşmalı oldukları farklı programlar olabilir. üniversitelerin dış ilişkiler ofisini arayıp bu konuda bilgi alabilirsiniz. hocaların prestijlerini ise doktoralarını bitirdikleri yere göre yayın sayısına göre değerlendirebilirsiniz. Bence bu üç alt aşlıktan en önemlisi üniversitelerin yurt dışı bağlantıları. Öğrenciyken burslarla her yere gidebilirsiniz, benim gibi anadolunun bağrından çıkmış bir age of empires köylüsü iseniz bu gerçekten inanılmaz bir fırsat.
3-Puanınız çok iyi veya çok kötü, puanın fark etmeyeceği bir konu var üniversitede. Sürdürülebilirlik. Tabi bizim bakış açısı ile başarının sürdürülebilirliği. Bu ülkede tonla üniversite ve tonla hali hazırda mezun var. Artık iyi bir üniversite kazandım, beni havada karada kaparlar demeyin. kapmazlar aslanım. kendine katma değer katmanız lazım. bunu saçma sapan kişisel gelişim kitapları ile yapamazsınız. ne yapmanız lazım peki? Çalışmanız lazım. Ortalamanızı en az 3.00 yapmanız lazım. Bu size okurken pek çok burs imkanı sağlayacak. Bir de çalışmanız lazım. Negatif enerji üretim merkezleir olan isnanlar vardır. Bunu napıcaz ya, nerde kullanıcaz ya vs vs diye egzen. bunlardan uzak durun. Çoğu üniversitenin müfredatı yurt dışındaki herhangi bir ünivesite ile benzerdir arkadaşlar. Dünyanın her tarafında usul benzer. ha pratiği fazladır laboratuvarları kuvvetlidir vs tamam ama teorisi aynıdır, bakın benzer demedim aynıdır. arkadaş ortamınızı iyi belirleyin, entelektüel girişimlerde bulunun. 4 senelik üniversite hayatınızın ardında en çok kitap birikmiş olsun. insanlar size baktığında bir birikim görebilsin. belki de bunun en net ifadesi şu olabilir:
sizi dinleyen, söylediklerinize kulak versin, saygıyla dinlesin. Sizi dinlerken kendine bir şey katabileceğinin farkında olsun.
üniversiteyi bitirdiğinizde böyle bir insan olun. Bölümünü bilinçli bir şekilde bitirmiş, pozitif enerji yayan, saygılı ve en önemlisi kültürlü bir birey olun. cinsellik, popülerlik aslında o kadar da önemli şeyler değil. Her şey insanın hayatına sırası ile giriyor.
eğer şehirdeki anlamsız pahalılık ve başarısız yerel yönetimleri saymazsak ülkenin en optimum şehridir!
neye göre kardeşim?
sakin ol muhterem okuyucu. indir o eli. senin için sıraya koyayım:
1- Doğasına göre. Dağ, deniz, yeşil. bu üçlemeye sahiptir ve her şeye rağmen yeşili mevcuttur. şehri biliyorsanız kafanızı dinleyebileceğiniz kaçamak yapabileceğiniz pek çok nokta vardır.
2- Kültürüne göre. Bursa tam bir kültür şehridir. Bağrından pek çok sanatçı çıkarmaktadır ve hala bu durum devam etmektedir. Kültür doğurganlığı olan bir şehir.
3- Göçmen sayısına göre. Bu multikültür olayı pek tatlıdır. Doğulusu mu dersin, ahıska türkü mü dersin, yüksek olan sayılarıyla "macir"ler mi dersin (hem bulgar hem yunan macirleri)... hepsinin iyi veya kötü olarak tarif edilebilecek kültürleri vardır. Ama uzuuun seneler geçince bursanın kültürünü, macirlerin çalışkanlığı ve genlerini =), doğuluların içtenliğini, batının kurallara olan saygısını insanlar harmanlamaya başlamıştır. Şimdi sen bunu okuyunca ya bi s...r ordan diyebilirsin. evet sende öyle terbiyesiz bir hava sezdim sayın okuyucu ama benim gibi yaşlanınca farkediyorsun bu durumu. yavaş yavaş ortaya böyle bir sentez çoıkıyor. iyi üniversitelerde saygın konumlarda pek çok bursalı akademisyen vardır mesela. Bu sadece bir sektörden örnek..
4- bursa güzellememe devam edeceğim, lakin üşendim şu an.
eleman belki hafif oynatmıştır, zibilyon tane komplo teorisi üretmeye gerek yok. toplum daha dindar hale gelmiyor. gelmeyecek de. bunu sen de ben de sokaktaki ayşe teyze de memet amca da biliyor.
bu semt ile ilgili bir sürü kötü şey yazılır da güzel özelliğini yazayım önce. burda iki yarım tavuk döner artı büyük ayran ı 10 liraya gömersiniz. mis gibi doyarsınız ve o dönerin tadının çocukluğunuzda yediiniz döner olduğunu anlarsınız. bursa da en güzel tavuk döner emek'te yenilir.
gelelim sorunlarına.
büyüdüğüm semttir. boğazıma bıçak mı dayamadılar cebimdeki parayı mı almadılar, bir sürü anım vardır bu semtte. bir nevi kekoland dir burası.
"entellik adı altında tüm kekolarin koruparka ve kipaya gidişi..." ama kimseden de bu kadar ağır keko çıkmaz.
eskisi kadar da kronik sabıkalı bir yer değildir. ben ilk okulu bu semtte bitirdim. arkadaşlarımdan kimisi doktor oldu kimisi eczacı oldu kimisi ilkokulu bitirip evlendi. bu semte yirmi otuz yıl önce türkiyenin dört bir tarafından köylerden insanlar göç etti. karadenizliler bir tarafa, kürtler bir tarafa, iç anadolular bir tarafa öbeklendi. sonunda karıştılarda. bu insanların çocukları kültür çatışmasının içinde buldular kendilerini. ben burada suçu o insanlarda değil devlette buluyorum. kontrolsüz göçün doğurduğu bir problemdir emek.
sorunuz varsa veya yolunuz düşecekse free ve güvenli city tour için yeşillendirin.
biri de çıkıp dememiş ki ses dediğin şey zaten uzayda oluşmaz diye. cahil misiniz muhterem kardeşlerim? ses mekanik bir olaydır. ortama ihtiyaç duyar. gece gece asabım bozuldu.
cahillikle mücadele timi editi:
termodinamiğin 1. kanunu ile olaya bakarsanız zaten hiç bir şey asla kaybolmaz. her şey enerjinin bir yansımasıdır.
eskiden prinç hanın zafere bakan girişinin orada, şimdiki bilmem ne kahvecisinin hemen yanında bir pideci vardı. Sonra sanırım kahveci o alanı kendisine kattı.
her neyse, bu mekan bursa'daki en güzel pideleri yapıyordu. oradaki ustanın yaptığı pideden, etli ekmekten bursa da daha iyi yapanını görmedim. hatta abartmıyorum bursa dışında da yemedim. karabük'te bir kaç güzel yer duydum deneyeceğim onları da. karşılaştırmasını yaparım.
bunları tanıyan bilen varsa yazsın sözlüğe de yine gidelim, adamlar bursa'ya katma değer katıyordu. garsonları biraz feminen ilginç tiplerdi, dayı da fes takıyordu ama o kültür çatışmasının içinde bir hazine vardı =)
gelip buraya hasköyüm, kukul falan yazmayın lütfen. münakaşa etmek istemiyorum.
yavuzselim, hacivat gibi semtler sanırım hala liderliği koruyor. lakin merinos un alt tarafları vs de son zamanlarda uyuşturucu haberlerinde çokça çıkıyor.
emek eskiden bu konu da kraldı. hala sorunlu yerleri yok değil ama eski havası da yok. yeni bağlarda iyi bir yöne gitmiyor.
kısacası şöyle bir durum var, kimse alınmasın, doğudan yeni göç etmiş ve adaptasyon sorunu yaşayan ailelerin çok olduğu yerlerde asayiş problemi maalesef fazla.
altıparmak hep aynı. sokakta madde bağımlıları dolaşıyor. kenarda kusanlar mı dersin, çatacak yer arayan mı dersin..
Yeni league of legends karakteridir. Kendisi büyüyü (oyunda ultiyi) kopyalayabilme özelliğine sahip. şimdi sizin aklınızda bir kaç soru var onları da ekleyeyim. nidale, heim gibi ultisi yetenekleri değiştiren karakterlerin yetenekleri de kopyalanıyor. Tabi geçici olarak. karşı da kalista varsa kalistanın ulti itemi otomatik olarak başta geliyor.
ayrıca demacia da açılan yeni bir hikaye serisinin de başlangıcıdır. Büyü karşıtı krallıkta, büyücü doğanların asil veya köylü olmasına göre farklı muamele görmesinden yola çıkarak yeni asi karakterler türeyeceğinin yolu yapılmış olmuş.
canım luxkarakteri de bu durumdan nasibini alacak gibi gözüküyor. içindeki asi ruhu önce ezreal ile ifade etmeye çalışmışlardı şimdi ise sylas ile bir yol yapılmış.
yazarların bu sözlüğe yapacağı en büyük iyiliktir. sözlükte zaten başlık engelleme gibi bir durum söz konusu değil. psikolojisi bozuk ergen kaynıyor sözlük.
yapılan araştırmalara göre gerçekten de üniversitelerin liselerin devamı olduğu anlaşıldı. lisans eğitimin lise eğitiminin ardından geldiğinin keşfedilmiş olması kamuoyunda ve sözlük cahillerinde büyük yankı uyandırdı.
böyle kısacık minicik ufacık tefecik bir oyundur. zamanında insanlar çok beklemiş ama boşa beklemiş. hikayenin oturduğu temel kurgu bomba. kuzey koreye yeni bir lider geliyor. barışıyor güneyle bir oluyor tek yürek tek devlet oluyor. ekonomik sıçramalar falan derken bir bakmışız japonya bunun uydu devleti olmuş. sonra reyiz durur mu başlamış dünyaya yayılmaya. amerikayı da önce ekonomik olarak sıkıştırmış, biyolojik savaşla çökertmiş sonra yetinmemiş işgal etmiş. siz de tabi koca yürekli direnişçi oluyorsunuz bu hikayede. fikir güzel ama işte...
uzaylı istilası, kovan zihni ve amerika. eğer bu oyun için bir makale yazacak olsaydım anahtar kelimelerim bunlar olurdu. xcom a olan benzerliği uzaylılardan ve oynanıştaki stratejik yapıdan geliyor fakat mekanikler tamamen farklı çünkü oyun bir fps oyunu.
açıkçası oyun hakkında genelde ortalamanın üstünde bir yorum alabileceğinizi düşünmüyorum. mekanikler rahatsız edici. hikaye biraz zorlama. ama alınır mı? evet diyeceğim sandın değil mi? hahah. alınmaz. humble bundle reyizin üzretsiz dağıttığı hafta edindim oyunu. para vermeyin.