istanbul devlet tiyatrosu repertuvarına bu yıl eklenen oyundur. ülkemizde pek tanınmayan israilli yazar hanoch levin imzalı oyunda 50'li yaşlarındaki bir çiftin evlilik, sadakat, hayat ve ölümle olan hesaplaşmaları güçlü bir kara mizah ile anlatılıyor. musa uzunlar ve ülkü duru'nun uyumu ve performansları takdire şayan, izlenesi bir oyun.
ibb şehir tiyatroları'nda 16 şubat 2010 itibariyle sahnelenmeye başlayan oyundur.Dün akşam Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesinde 3.kez sahnelenişine şahit olmanın verdiği keyfe her anlamda kaliteli bir oyuna şehir tiyatroları çatısı altında da rastlanabileceğini göstermesinin de eklenmesiyle dört köşe etmiştir.Duşan Kovaçeviç'in geçen yıl hemen hemen aynı kadroyla sahnelenen intiharın genel provası adlı oyununa benzer biçimde ölüm ve var olmak üzerine odaklanmış bir konusu var oyunun.Yaşayan ve yaşamayan(buluşma yerinde bekleyenler) bir grup insanın 2.dünya savaşı ve sonrasındaki yugoslavya( kovaçeviç oyunu ne de olsa) ekseninde yaşadıkları hesaplaşma ölümü yaşayan profesör aracılığıyla mükemmel bir biçimde aktarılıyor.Kuşak değişimi ve zamanın akışına atıfta bulunmaktan da geri kalmayan oyun ölülerin yaşayanlardan, yaşayanların da ölülerden memnun olmadığı düşüncesini bas bas bağırıyor adeta!
Oyunun en göz alıcı yanları başarılı sahne ve dekor kullanımı, kalbur üstü oyunculuklar, içi fazlasıyla dolu diyaloglar ve her ruh halini barındıran balkan ezgileri diye düşünüyorum. Bana göre zayıf kalan ya da anlamlandıramadığım tek konu ise oyunun 2. perdesinde Bora Seckin'in profesörün ardından attığı nutuk oldu, her ne kadar oyunun kitapçığında dahi yer edinmiş olsa da 1 dakikalık bu performansın oyunla ne derece ilintili olduğunu kestiremedim
Oyunculuklara gelecek olursak profesör rolünde Sezai Aydın o muhteşem ses tonu ve duruşuyla amiyane tabirle cuk oturmuş dedirtiyor, berber rolündeki Selçuk Soğukçay da çok başarılı, Bora Seçkin'e ise ayrı bir parantez açmak lazım bence, 3 yılda 3 oyunda izlediğim Bora Seçkin bu oyundaki Yanko Savski rolüyle kelimenin tam anlamıyla ışıldıyor! Kağıt üzerinde oyunun kadın başrol oyuncusu olarak görünen Bennu Yıldırımlar ise bu kez biraz silik kalmış gibi, 110 dakika civarında süren oyundaki toplam rolü 15 dakikayı bulmadığı gibi kayda değer bir görüntü de sergilemiyor.Bunun dışında Fırıncı Marko rolündeki Tankut Yıldız, Ruzmarin rolündeki Nihat Alpteki ve şehir tiyatrolarının kıdemli oyuncusu Müge Akyamaç'ta rolünün hakkını verenlerden.
Oyunla ilgili anekdotlara gelecek olursam geçen yıl intiharın Genel Provasında da izleme imkanı bulduğum ibrahim Can'ın bir yıl içinde bu denli kilo aldığını görmek hayli ilginçti.Sahnede ses ile ilgili bir sorun da var gibiydi ayrıca 7. sıra gibi ön sayılabilecek bir yerde izlememe rağmen bazı sahnelerde(özellikle müziğin yükseldiği) diyalogları anlamakta güçlük çektiğimi düşünürsek arka sıralarda bu oranın artması çok mümkün, buna bir çözüm bulmalarını ümit ediyorum.
Son olarak derim ki, bu denli kaliteli oyuncular, görkemli bir hava ve konuya sahip bir oyunu her zaman bulamazsınız, intiharın Genel Provasında olduğu gibi yalnızca bir dönem sahnelenme ihtimalini de düşünerek nisan sonuna kadar gidin ve izleyin!
2 gece önce coşkulu tamamen dolu bir Ahmet Vefik Paşa Sahnesi'nde izlediğim Bursa Devlet Tiyatrosu oyunudur.Diego Fabbri tarafından yazlıp Levent Ulukut tarafından yönetilen oyun 3 kadını bir arada idare eden bir çapkının yaşamından bir dönemi ele alıyor. Oyunun tek erkek oyuncusu Emir Çiçek, bayan oyuncular ise Demet Oran, Şarman Çetinkaya ve Rüyam Dirin.
Konuyu eğlenceli bir dille ele alıp araya gerekli gereksiz latin müzikleri eklenmesi ve Emir Çiçek ile Demet Oran'ın performansları oyunun en dikkat çekici yanları. Araya sokulan bolca esprili diyaloğa rağmen 2 saatlik süresi oyunu yer yer sıkıcı kılıyor, sabit dekorda bu sıkıcılığa katkı yapıyor desem yanlış olmaz.
Sadede gelecek olursam, sonlara doğru bir mesajım var demeye çalışır bir görünüm alsa da 2 saatlik oyun sonunda yer yer eğlendiren diyaloglar ve oyuncu performansları dışında hiç bir şey sunamıyor.Yine de bir Bursalı olarak şehrimin tiyatrosu, şehrimin oyuncularıdır deyip bunca sıkıntılı noktaya rağmen oyun sonunda ( biraz da bitmesinin verdiği neşeyle) alkış yağmuruna tutup bağrıma bastığım oyun olmuştur!
mustafa kemal'ler tükenmez
tükenir elbet gökte yıldız, denizde kum tükenir
bu vatan bu topraklar cömert
kutsal bir ateşim ki ben sönmez
inanın mustafa kemal'ler tükenmez
ben de etten kemiktendim elbet
ben de bir gün geçecektim elbet
iki mustafa kemal var iyi bilin
ben işte o ikincisi sonsuzlukta
ruh gibi bir şey görünmez
inanın mustafa kemal'ler tükenmez
hep kardeşliğe bolluğa giden yolda
bilimin yapıcılığın aydınlığında
güzel düşünceler soyut fikirlerde ben
evrensel yepyeni buluşlarda
geriliği kovmuşum ben dönmez
inanın mustafa kemal'ler tükenmez
başın mı dertte beni hatırla
duy beni en sıkıldığın an
baştan sona herşeyiyle bu vatan
sakın ağlamasın kasım'larda fatih'ler kanunî'ler ölmez
inanın mustafa kemal'ler tük
gibi ilkokul yıllarının en çok okutulan şiirlerinden birinin de şairidir.
En başarılı sıkıştırma yöntemlerinden olan h264 codeci kullanarak yaptıkları normalin yarısı boyutta ancak yakın kalitede 720p sunumları ile son dönemde tercih edilir olmuş release grubudur.
ilköğretim, lise, dershane ve sürmekte olan üniversite hayatım boyunca hocaların uydurduğu ve yakın zamana kadar inandığım okul efsanesi, ulan benim içinde bulunduğum sınıf neden hep böyle oluyor diye kendimden şüphe etmişliğim bile vardır.pedagojik formasyon vb. dersleri alıp okul deneyimi dersi çerçevesinde 3-4 saat de olsa hoca kimliğine bürünmemle birlikte şükürler olsun ki bu muhabbetin külliyen yalan olduğunu farkettim.
Lise yıllarındayken iki bileği birden sakatlanıp elleri bir süre iş göremez hale gelen arkadaşım için tasarladığım hayatı kolaylaştıran alet,bir nevi mutluluk zamazingosu.Herhangi bir sandalyenin altına konulan bir pedal ve pedal vasıtasıyla hareket eden bir pistonun ucundaki el şeklinde bir mekanizması vardı, yazıktır ki bir prototipi üretilemeyip teoride kaldı.
her footbal manager versiyonunda bir iki tane bulunabilen ucuz ama süper yetenekli oyuncuların bu yılki temsilcisidir,tsl'de sezonları double double ile tamamlamaktadır.
nevzat pekuysal'ın vefatından sonra varan'ın birçok otobüsünün sağ ön camına yapıştırlan bir yazıdır, türkçe yazılsa millet anlayamaz diye korktuklarından olsa gerek ingilizceyi tercih etmişlerdir kendiler.
karayolu taşımacalığının köklü şirketi varan ve setra otobüslerinin türkiye distribtörü varsan'ın patronudur, babası nevzat pekuysal tarafından kurulan şirketler nevzat bey'in vefatının ardından enis pekuysal'a kalmıştır.
metro gibi firmalarda sıklıkla rastlanan durumdur,metro'dan bilet alıp "neoplan starliner'a bineceğim oluuumm" şeklinde naralarla benim gibi bir kamil koç severe hava atan bir arkadaşımın başına gelmesi da ayrı bir güzellik olmuştur.
Son alımda bala göte yazar olup bana caka satmaya çalışan ekşi yazarı ev arkadaşımı hacamat ederek kazandığım ünvandır. Bu arada çok keyifli bir olaydır, siz de bir yerlerde böylelerine denk gelirseniz boş geçmeyin.
üye alımı en gıcık en sinir edici torrent trackerıdır.signup dedikten sonra ilk önce büyük küçük harflerden oluşmuş bir vert. code çıkar karşınıza birkaç deneme de onu geçtikten sonra,kullanıcı adı,şifre,vert. code,mail adresi girip 3 kutucuğu işaretleyip herşeye eyvallah deyip enter a bastığınızda şifre büyük küçük harf kombinasyonu olmalıdır der ve en başa ilk vert. code kısmına yollar,aynı şeyleri tekrar geçersiniz bu kez rules kısmını okumadın der,en baştan başlayıp rules u da okuyup enter dersiniz bu kez faq ı okumadın der.Her verdiği hatada ta en başa göndermesi çileden çıkarır insanı,bunların hepsi bir yana arada birkaç kez de vert. code yanlış girilir,ortalama 15.denemede herşey tamam hale gelir ve heyecanla tıklarsınız karşınıza gelen ibare sikermisin sabaha mı saklarsın cinsindendir,signup limitinin dolduğunu bildirir şerefsizler,sinirden klavyeyi,monitörü yumruklarsınız ancak elden gelen birşey yoktur.Kısacası bir ara türkiye iplerini toptan banlaması ve üyelik kısmındaki zorluğu ile bu alemin en orospu çocuğu trackerı olduğunu gösteren sitedir.
real madrid'in her yıl yaşadığı forvet bolluğu yüzünden pek şans bulamayan,la liga da birkaç takımda kiralık oynadıktan sonra bonservisiyle birlikte getafe'ye gönderilen oyuncu,ispanya milli takım formasını da 2 kez giymiştir ayrıca.
ayna grubun söylediği bazı şarkıların sonunda erhan güleryüz tarafından seslendirilen şiirlerdir,şarkılardan daha damar izler taşırlar.En bilinen örneği anlatmalıymış meğer adlı şarkının sonundaki şiirdir.
2-3 liraya klasik satan bordo siyah vs. ile klasiklere 15-20 lira çeken iletişim-can-iş bankası üçlüsünün arasında fiyatlara kitap satan ancak kalitesi ile bordo siyah'ı bile yakalayamayacak yayınevidir.oda yayınlarının çevirtip bastığı kitaplardan franz kafka,thomas hardy ve dostoyevski gibi isimleri okumanız durumunda bu büyük yazarların sizin gözünüzde ancak mahalle köşesinde oturup çene çalan,batak oynayan şecaattin abiler kadar değeri olacaktır.çevirilerde 10 kelimeyi aşan hemen her cümle ya düşmekte ya da saçma bir biçim almaktadır bu yayınevinde.lafın kısası uzak durulası bir yayınevidir.
Marmara Üniversitesi teknik eğitim fakültesinde teknik resim ve işçi sağlığı gibi derslere giren,teknik resim dersinde nokta ve çizgiyi 60 dakika boyunca anlatmayı başarabilen,işçi sağlığı dersi soru ve cevaplarını hatmederek girdiğim ve 2 sayfalık kağıt verdiğim sınavdan 56 vermeyi başarabilen numunelik hocadır,teknik resim ve işçi sağlığı dersi her ne olursa olsun geçilip bir daha börü ile muhatap olmamak bünye için en sağlıklısıdır.
marmara üniversitesi teknik eğitim fakültesi elektronik ve bilgisayar eğitimi bölümünde programlama derslerine giren,programlama bilgisi öğrencilerce sık sık tartışılsa da, öğretme yeteneği ile bu açığı kapatan,öğrencilere birşeyler kazandırabilmek için elinden gelen herşeyi yapıp başarısızlıkla karşılaştığında sinirlenen yani kısacası öğrenciye şeyimden aşağı gözüyle bakmayan ender hocalardandır.Derslerine saygı göstermeyen sınıflarla sınav dönemi hesaplaştığı tecrübeyle sabitlenmiş bir durumdur ayrıca.
Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi bölümünün tek doçenti,lojik devreler 1-2 derslerine girer,derslerdeki sempatik ve dostane tavırları ile öğrencilerin sevgisini kazanmış soyadını hakeden bir hocadır.
ibb şehir tiyatroları'nda yıllarca savaş dinçel tarafından oynandıktan sonra ustanın vefatı sonucu naşit özcan tarafından oynanmaya başlanan ve büyük yazar sait faik'in hayatından ve edebiyatından kesitler sunan tek kişilik bir tiyatro oyunudur.ilk başlarda tek kişilik oyun sıkıcı gelebilir mi acaba diye düşündürse de savaş dinçel'in incelikli senaryosu ve ustadan rolü devralan naşit özcan'ın da kendisine yakışır oyunculuğu ile seyirciyi kendine hayran bırakan,yer yer güldürüp yer yer hüzünlendiren kısacası mutlaka izlenmesi gereken bir oyun.
bir dönem bayağı bir marka sayılan ve kaliteli kotlar üreten bir markaydı, son duyduğuma göre eroğlu holding* tarafından avrupa pazarına açılmak için satın alınmış.
Big Star ile ilgili kısa bir anımı da anlatmadan geçmeyeyim;
2 yıl kadar önce bir big star mağazasının alt katında pantolon bakarken yanımdaki arkadaşıma "ya bunlar eskiden daha bir markaydı" falan demiştim, 5 dakika sonra yukarı çıktığımızda alışveriş yapan iki bayandan birinin diğerine "bunlar eskiden daha bir markaydı değil mi?" demesi üzerine dumura uğramıştık.
Nilüfer'e Kavacık terminali için Kamil Koç'a da Ataşehir terminali için binilir.
Nilüfer de araçların hemen hemen hepsi şirketindir Kamil Koç'ta bu aran %15 civarıdır
Nilüfer'in hostları adamı ikrama boğarlar Kamil Koç'ta miktarı ve zamanı bellidir
Nilüfer kendi ürettiği uyduruk yiyeceklerden verir Kamil Koç'ta Coca Cola,Eti,Nescafe,aroma vs. bulunur.
Nilüfer'in sahibi karanlık işleriyle tanınan Hüseyin Kayapalı iken Kamil Koç pis işlere hiç bir zaman bulaşmamış bir Bursa ailesi tarafından yönetilmektedir.
Nilüfer'de host ve kaptanların yolcuya yaklaşımı fazlasıyla kibarcadır,Kamil Koç'ta adamına göre değişebilmektedir.
Nilüfer Turizm'in filosu ağırlıklı olarak Travego17'lerden oluşmaktadır,Kamil Koç'ta ise her türlü araca rastlanabilir.
Nülüfer bir hevestir ve sadık yolcuları azdır,Kamil Koç ise bir yaşam biçimidir*
