incir , zeytın farketmeksizin ağaçlara tırmanmak en yükseğe çıkınca gururlanmak.
özel güçlere inanmak
sümüklü böceklerin kabuğunu taşla kırıp özgürlüklerini armağan etmek,
bodrumda allah var sanmak
havalandırmaları büyük bir merakla dinlemek
ve bunları asla hiçkimseyle paylaşmamak
sürekli hayal kurmak.
en küçük şeye bile tüm içtenlikle sevinmek.
hayal gücü geniş kabiliyeti düşük öğrenci tipidir.
2 dağ arasına güneş, bacasından duman tüten ev ,genişleterek evin ortasna bir saat ,ev kadar çiçekler. ...yapılmasıyla sonlanan resim.
terliğini giy kızım
ceket giy kızım
ya hadi söyletme benı giy çorabını da gel yemek ye.
okuldan geldğinde fırlatmasan olmuyor dimi şu eşyaları kapıya
şu bilgisayarda geçirdiğin zamanı....
kızım bir toz al hadi
kapıyı kimo demeden açma bak
ay ne güzel de doğurmuşum
senelerce değişmez kalıpları annemin.
önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş.
önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
''2 kere 2 kaç eder.''
matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kağıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra
demiş ki: ''eminim ki dört eder.''
sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar.
fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. yarım saat sonra
''yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.''
en son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''kaç olmasını istersiniz.
dilin damağına yapışır öne doğru, suratın somurtur , üstüne öküz oturmuş gibi olduğun yerde kalırsın aklından bişeler geçer ama ne canın konuşmak ister ne de yapmak.
git ona git benden selam söyle selam söyle
aramasın artık hiç beni öyle beni öyle
git ona git benden selam söyle selam söyle
son pişmanlık fayda etmez git ona söyle
git ona git benden selam söyle selam söyle
aramasın artık hiç beni öyle beni öyle
şimdi çok mutluyum yanımdaki sevgilimle
son pişmanlık fayda etmez git ona söyle
onun burnu kaf dağında
söz söylenmez yanında
kendini beğenmişin biri o
git ona git benden selam söyle selam söyle
nispet yapmasın hiç bana öyle bana öyle
git ona git benden selam söyle selam söyle
unutamaz beni bin yıl geçse git ona söyle
2011'in en güzel şarkılarından.
nilüfer-tnk seslendiriyor.
yazın garsonluk yaptığım bir pizzacıda bana söylenen kelime.
o sıralar bileğimde minik bir atatürk imzası vardı. bir çuval konuştuktan sonra bana lümpen olduğumu ülkem için naptığımı sormuştu. orda şu manaya getirmişti gösteriş budalası salak bişe bildiğin yok oraya imzayı yapıştırmışssın demişti. hem çok yorgun hem de cafe yoğun olduğu için
gülümsemiştim okuyorum demiştim. okuyup memlekete yararlı biri olmak için savaşıyorum şu zamanda okumak ne kadar zor biliyor musun demiştim yazın da çalışıyorum.
afalladı nerde okuyorsun dedi ayşe atıl anadolu lisesi dedim bende
özür diledi ben senın okuduğunu bilmiyordum felan dedi. deli olmuştum üstünde durmamıştım patron bakıyordu o zamandan beri unutmam lümpen kelimesini akşam da nette aramıştım tam anlamı ne diye. işte bilen bilmeyen kullanıyor . ağzı olan konuşuyor.
tanım:yaşamın dışında,asalak yaşam.
aşağıda oyun oynarken poşet hışırtısını sadece benım duyduğumu farkettim. komşu kızları hiç tepkı vermıyorlardı ne sesi biz bişe duymuyoruz diyorlardı.
bende bunun özel gücüm olduğunu anlayıp kimseye söylememe kararı aldım. evde de elimde poşet bunu 'denerken' annemin tahammül sınırlarını zorlayıp yeter artık hışırdatma demesiyle titredim ve kendime geldım gücümü kaybettım mı yoksa öyle birşey yok muydu diyerek odama geçtım.