aslında önemli olan ne renk baktığı değil, nasıl baktığı olmalıydı. sevmediğinden belki, belki daha önce kimse bakmayı öğretmemiş ona güzel bakamıyor asla.bende renklere önem veriyorum o bakamayınca.keşke aşkta gurura azıcık yer olsaydı..
durup dururken ''beni seviyosun di mi'' diye sorarak tedirgin olmama neden olmuş yazar kişisi. son günlerde sergilediği değişik davranışlarla oralarda ne içtiğini, ne yediğini de meraketmeme neden olmuştur kendileri.
2 veya 3. sınıfta sınıfın yarısı kalem açma bahanesiyle çöp kutusunun etrafında toplanıp muhabbet ederdi ya hani büyükdükçe o anları tekrar yaşayamayacağını anlamak.
bi insanın sahip olduğu herşey.kavga edince çünkü aileden biriyle insan, çekip gidince evden, arkadaşlarını çağırıp ağlayınca onların yanında...herkes bi gün çekip gider sonunda.ve üşüyünce dışarıda yine gidilecek tek yerdir o sıcak yuva.ve gidip zili çaldığınızda yine ailenizden biri açar kapıyı.ne olursa olsun, siz nereye kiminle giderseniz gidin o kapı kapanmaz suratınıza siz zorla çekip kapatmaya çalışsanızda.
sürekli yerde olmaktır.arkasına bakıp gülerken insan sürekli bi yerlere takılıp düşer çünkü.sonrada önüne bakıp ağlar, suçu geleceğe atar.ama bilmez asla geçmişi olmasa geleceğinede gülebileceğini.asıl suçlu geçmişidir aslında.insan geçmişiyle gülmeyi bırakıp geleceğiyle ağlamayı öğrendiği zaman yaşamaya başlar.
hatadır.bayram günü birine dargın olmak ya da yılın herhangi bir günü babaya dargın olmak büyük hatadır.yapmamak, ha olan olmuş yapılmışsa da eli öpülüp özür dilenip barışmak gerekir efenim.
evine kamp kurmuş olmama rağmen tek kelime etmemiş(!) yazar kişisidir. yine uğrasın buralara görüşelim istediğimdir hatta. akçay da o bar senin bu bar benim gezip yanından geçen taş ötesi er kişilere laf atarken * yanımda olmasını istediğim zamanlarda olmuştur.
en güzel uykularda gözlerimden akar ölümün soğuk yaşları.her damlada seni öldürür tekrar diriltirim.en güzel hayalleri kurarım ağlamadığım, mutlu olduğun!hep uyurum yokken sen yanımda ve saçmalarım yanımda olmadığın her anda!
dengeziliğin dibine vurmuş aşklarda bi üzülür bi sevinirim ölüyorum diye.kurtulmak acıdan yada vazgeçmek bu sevdadan.zor, çok zor!vazgeçilmez acı, vazgeçilmez sensizlik.zor, sana yazı yazmak zor! aşka yazmak çok zor! varlığından bihaber seni sevmek çok acı!
aşk..
ve aşk umutsuz! aşk çok inatçı!
bu yazıyı sana yazdım!
defterler dolusu mektuplar sonsuz aşka, sayfalar dolusu yalvarış.bi inat uğruna aşk!
ve var olmayana canveriş, haykırış. ölü bir beden aşka hediye.ve neşe dolsun içi diye, çürümüş umutlar! düşüncenin her zerresinde aynı hayal! ve hep aynı mavi gözler.aynı bakış içinde, aynı yüzler! ve değişmeyen hisler.acı veren öpüşler ve acı veren gülüşler!
ne olur özgür bırak acıları!
hep aynı renkler, mavi düşünceler içinde mor-siyah geceler.ve gecelerde aynı düşler, aynı hayaller.mor-siyah gecede mavilikler içinde.ve boğulmak aşkın içinde.sevmek birini ölümüne,delicesine.nedenini bilmeden,sorgulamadan, hiçbi şey söylemeden..bir şey bilmeden.ve mor gecede olabilmek iki siyah gölge, iki siyah beden.
mor...
siyah...
uyumak, unutmak için! ve unutmak her güzelliğe rağmen, en güzel.yanlış aşklar, yanlış gölgeler mor gecede.yanlış sevmeler, tamamen hata!dengesiz ve itiraf edilmiş platonik aşklarda.aynı ten! aynı renk rüyalarda, mavi! ve denizi görmek uzanan sozsuza.aynı mavi ve aynı gözyaşları.her damla öldürür ve tekrar diriltir insanı.ve inceden esen yel mor gecede, iki siyah gölge düşüncede, en güzel, en masum uykular içinde...
gün geldiğinde etrafında eli yüzü düzgün, yüzüne bakılabilecek gibi olan herkesten daha sosyal olabilecek insandır.en önce çirkin değil insandır bu kişi.sosyallesmesi için gerekli olan en önemli özelliğe sahiptir yani.ha tamam, çok güzel veya yakışıklı olmayabilir.fakat bu o kişinin sosyalleşemeyeceği, buna hakkı olmadığı anlamına gelmez.sosyalleşebilmek için tip zorunlu değildir zira.bir insanda sosyalleşebilecek kafa olması yeterlidir çoğu zaman.güzel konuşur, iyi anlaşır, doğru düzgün insandır olur.bal gibi olur hatta çok da güzel olur.
düşünebilmektir aşk.sürekli, sadece tek kişiyi düşünebilmektir.hiçbir şey yokken ortada ağlamaktır aşk.hep aynı rüyayı görmektir aşk, kendinden geçmektir.sürekli sarhoş olmaktır aşk, hiç içmeden sarhoş olmayı başarabilmek.tek bir kez görmüş olsa bile insanın birini yıllarca arayabilmesidir aşk, bulucam demesidir.hiçbir şey istememktir aşk, bir kez daha görsem yeter bana diyebilmektir.kendinden vazgeçip başkası için nefes almak, başkası için yaşamaktır aşk.
ayrılmaz, ayrılmamalı.uludağ sözlük güzeli-çirkini, kızı-erkeği, yaslısı-genci, sevgilisi olanı-olmayanı, ayar vereni-alanı ile birlikte tek olmalı, ayrılmamalı asla ikiye.
olmaz, yapılmaz asla.insan karar verse aşk izin vermez insana.bir kere aşık oldu mu kurtulamaz çünkü o kişi aşkın pençesinden aşk bırakmak istemedikçe.canını acıtmadanda bırakmaz aşk insanı, acıttığı zamanda bağımlılık yapar tövbe ettirmez.kısaca aşk izin vermez tövbe etmesine insanın aşka, asla!
çok kötü durumdur.hele o arkadaş başka birine aşıksa.gelir, kime aşık olduğunu anlatur, ne yapması gerektiğini sorar, nasıl davranayım der...ve siz bütün bunları yanıtlarsınız.onunla diğerini -tanışmıyolarsa- tanıştırırsınız, kaynaşmalarını sağlarsınız, ikisinin arasını yaparsınız.eğer şanslıysanız ikiside birbirini çok sever ve siz ne kadar acı çekerseniz çekin sevdiğiniz kişi mutlu olduğu için -az da olsa- mutlu olursunuz.eğer şanssızsanız arkadaşınız sevdiği kişi onu sevmez ve sevdiğiniz insan mutsuz olur.başka biri yüzünden aşk acısı çekip mutsuz olduğu sizi üzmezmiş gibi bir de gelip size anlatır her şeyi.onu ne kadar çok sevdiğini ama söyleyemezsiniz işte ona.olmaz! üzülme, geçer dersiniz bu seferde sen beni anlamıyosun demeye başlar ve sorar:
-sen hiç birini ölümüne sevdin mi? sırf o mutlu diye mutlu oldun mu hiç?
- , evet!
bir kız varmış.bu kızı diğerlerinden ayıran hiçbir özelliği yokmuş.ne gözleri renkliymiş, ne saçları sarı.kocaman bi kalbi varmış sadece.ve bir çocuk görmüş bir gün.sevmiş haddi olmadan.hemde çok sevmiş, delicesine.gördüğü gün düşünmeye başlamış bu kız bu çocuğu.aslında her şey çok normalmiş o an.ikidise otobüsteymiş.ve kız, çocuğun indiği yere bakarak nerde oturduğunu bulmuş.şans bu ya ,aynı yerde kzın arkadaşları oturuyormuş.sorsam mı sormasam mı diye düşünürken anlatmış kız olan biteni arkadaşlarına ve adını sormuş çocuğun, sadece adını ve öğrenmiş sonunda istediğini.kız her geçen dakika çocuğu düşünür olmuş.her adımında ismini heceliyor, hep onu düşünüyormuş.ne zaman uyumaya kalksa çocuğun gözleri aklından çıkmıyormuş kızın.ve bir gün arkadaşları kıza kötü bir haber getirmiş.''biz söyledik'' demişler ona.''seni anlattık.yaşını söyledik, nasıl biri olduğunu söyledik...ama o olmaz dedi, küçüklerle işi olmazmış.üzülmedin, değil mi?''üzülmüştü ama kız.hemde çok.sadece bir yaştı aralarındaki ve üzülmüştü.hergün ağlamaya başladı kız ve ağladıkça yazılar, mektuplar yazdı aşkına.kimsenin hiçbir zaman haberi olmayacaktı bu yazdıklarından ama yazdı yinede.ve bir gün kız düşündü...çok düşündü ve neden olmasın dedi, ne kayberderim?
kız karar vermişti.bir kez daha görecekti aylar önce gördüğü ve birdaha hiç görmemesine rağmen aklından çıkaramadığı çocuğu.evlerinin önüne gitti ve beklemeye başladı.okulunu öğrendi, okuldan ne zaman döndüğünü öğrendi.bekledi hep,evinin önünden geçerken hep baktı görebilmek için ama...olmadı.göremedi bir daha.üzüldü herkes kız için.herkes kızla birlikte onun kadar çok üzüldü ama bu üzülmeler bir fayda etmedi.kız birdaha çocuğu hiç göremedi.
ve bence aşk...kızın bu çocuğu hala düşünmesi, hala onun için gözyaşı dökmesidir.