bir ben ağlardım yokluğuna senin, bir de ankara.
ankara, aslında hep ağlardıya, neyse...
derdime ortak olması yeterdi.
ben ona anlatırdım, o beni hiç anlamasa da.
bana sevişme teklifi etmiş hatun. bak fetih ederim seni dedim, fethet beni aslanıııım dedi. yeşil çayırlarda kovala beni, denize karşı yatır avkala beni dedi. hoş bişeye benziyor.
havaya kondurdukları şuh öpücüklerle binlerce mikrobu otuzbire zorlamak ve ortamlara sessizce, öpüşme ve sevişme havası getirmektir asıl niyetleri. yazıktır.
asıl niyeti diyorum. görünen niyetleri sizi yanıltır zira. o parfümü sıkarken, aklında şeytanî planlar geçiyordur aslında. kokumla sikeceğim hepinizi ulan abazalar diyordur taaa derinlerinde ruhunun. otobüste, sokakta, okulda, işte her yerde. devamlı olarak, etrafa yaydığı güzel kokuları geberene kadar sömüren, burun delikleri kocaman kocaman olan adamların varlığından duyduğu hazla gülümser ve mutlu olur.
yürür bunlar. adım atarlar yürürken. ayaklarını kullanırlar adım atmak için. bacakları açılır kapanır. böylece yürümüş olurlar. kapkara dünyalarının isli aynalarını tutarlar pak dimağlara. yürürler, kirli sokaklarda bayram havası vardır. yürürler, rüzgar değmek istemez yüzlerine. onlar, yolda yürürler, yollara isyan etmek düşer.
bugün kasıklarıma şiddetli ve sızılı bir şehvetle vurmuş, beni en tükürüklü ve en ıslak tevbelere itmiş, kendimi unutturmuş, cumhuriyet'in bize hediye ettiği 23 nisan bayramında bir elinde lolipop bir elinde bayrak ile atam atam diye ağlayan minik kemalistleri aklıma getirmiş bu ulusalcı kızlar üzülerek söylüyorum ki artık tatsız ve bayat birer püskevit lezzeti vermeye başlamış ve moralsizliğime moralsizlik katmıştır.
hem ulusalcı, hem kız olunur mu demeyin. bal gibi, reçel gibi, marmelat gibi oluyor işte. ben bugün, istihârede gördüğüm beyaz karlar üstündeki güvercinin süruru ile meşgul iken, televizyonlarda, işçi partisi binaları önünde bir kolları havada, başları sağda solda haykıranlarını bile gördüm. yüreğime çöken mâtem, beni azapların çıkması en memnû köşelerine itmiştir. yazık.
çeşitli konularda derdi olan sözlük yazarlarınca sözlükteki kız mıdır kadın mıdır bilemem işte onlara yöneltilebilecek sorulardır.
şikayetçi değilim sadece soruyorum:
-size şiir yazıyorsam sizi sevdiğimdendir. neden yanlış anlıyorsunuz?
-nickimden dolayı beni potansiyel coşkun ilan etmenizin sebebi nedir?
-özel mesaj yoluyla benimle tartışıp tartışıp yenilince neden kaçıyorsunuz?
-güzel ya da çirkin, kız ya da kadın farketmez, neden bu kadar ciddisiniz?
henüz abdestini yeni almış, iki rekat namaz kılmış, yatağın üzerinde açılmamış bir çükülata gibi duran zevcesi ile mübarek, revnekdâr, sürur ve huzur dolu bir cima saati yaşamak için bekleyen, abdest suyu sakallarından ara ara yere damlayan bir mümin, elbette aklında şlak şluk, şlap şlup, ooooh yyeeess gibi âdâba mugayır ihtiraslı düşünceleri barındırmıyor. o sadece bu nimet-i ilahî ile değişik mübarek ve müberra hâsılalar yaşama niyetinde. hayvanî düşüncelerden berî, pislik yumaklarından halâs olmuş, kopkoyu bir hacı misiyle bedenini latif bir kokuya büründürmüş halde artık muhabbet zamanı gelmiştir deyip iman kuvvetiyle girişir zevcesine.
troller dediğiniz adamlar aslında çok donanımlı adamlardır. onlarla seviyeli sohbetler edebilirsiniz. tek yapmanız gereken entryleri çok ciddiye almamak. gülüp geçmektir. onlar sadece entry girerken bambaşka bir yaratığa dönüşürler. sevimlidirler aslında çok.
günümüzün ağlatan hatta ağlarken anırtan gerçeklerinden biridir. maalesef üniversiteye giden kızların çoğu lisanslı qehbik olarak mezun olmaktadır. üzülüyorum onlara. yazık.
sesi böyle bir alçalıp bir yükselen, arada bir boğazına yapışkan bir şeyler kaçıyormuş gibi olan hatunların ilginç bir şekilde her an sevişebilecek bir kapasite, istihkak ve yeteneğe sahip olması durumudur.
türk erkeğidir. bu kadar saygılı, sevgili, nazik, anlayışlı ve sapına kadar erkeğizdir biz. tabii çıkıp kadınlar buna kılıbıklık diyeceklerdir. bunu da anlamayacaklardır hiçbir şeyi anlamadıkları gibi.
altın gibi saçlarına elmas gibi uyum sağlayan gözleriyle yekpâre bir mücevheri andıran sarışın kızların yanında, henüz kazma değmemiş madenlerde bir topak kömür gibidir esmer kızlar. birer hiçtir.
hayalini kurmak bile kötü, pis, kaka , çiştir bunun. tırnak aralarına kaçmış artık adet kanı mı, bok mu, sidik mi bilinmez bir de üstüne oje sürmüş bir kadının yaptığı yemeği yabanî eşşekler bile yemez. pistir çünkü, hiçtir. yazıktır.
aynalar dile gelse "lanet olsun böyle hayata!" diyecekler. çirkin kızlar ne zaman aynaya baksalar aynalar, isyana, galeyana gelecekler. birer hiç olduklarını kabul etmekten el etek çekerek pervasızca aynalarda boy gösterme gayretine giren çirkin kızlar sadece kuytuda kalıp çocuk doğurmak işine yaradıklarını kabul etmeyerek birer hiç olduklarını adeta kanıtlarlar.
misal şişman bir kadına şişmansın derseniz alınır, kırılır, bozulur.
çirkin bir kadına çirkin deseniz ağlar bile.
hayatını erkeklerin vajinaya muhtaç olarak yaşadıklarını düşünerek geçiren kadınların, vajinamızla ne ilgisi var diyerek savunmaya geçmelerine mallık deseniz, buna da çemkirirler.
dolayısıyla gerçeklerle yüzleşme cesareti yoktur bunlarda. gerçekleri söyleyene de katlanamazlar. birer hiçtir onlar. hiç...
kutsal varlıklar olan erkekler için hazırlanmış, gli gli parmaklarını görmek bile orgazm olmaya yeten, iri iri badem gözleri olan, kirpikleri kendiliklerinden, makyajsız katıksız uzun ve yay gibi huriler varken, kokulu kasıkları, çakma kirpikleri ve ter kokan göğüsleriyle hayatımızı perişan eden kadınların hiç olduğu bir gerçektir. huriler varken kim bakar ki size? kim bakar, işte dağ bakar taş bakar kim bakacak.
kendilerini yerlere göklere sığdıramazken erkeklere olan muhtaçlıklarını utanmadan, arlanmadan, haya etmeden kilim altına süpüren kadınların, erkekler olmasa koltuk kenarına sürtünerek orgazm olmak zorunda kalacakları gün gibi ortadadır. koltuk kenarları sidikli sidikli kokar. iğrenç olursunuz ey kadınlar, bir hiç olursunuz.
daha önce bunu çok kereler söylemiştim ve bu konuda ciddi manâda haklı olduğumu düşünüyorum. bunu bana öğretenler kadınların ta kendileridir. vajina kullanarak erkeği yola getirme çabası vardırya hani bunlarda, onu diyorum. şu vardırya hani, "o elbiseyi bana alma da sonra rüyanda gör köfteyi.". köfte burada mecaz-ı mürselden faydalanılarak amcık ya da kuku yerine kullanılmıştır. şimdi ben buradan ne anlamalıyım? şunu, "madem vajinanız var çalışalım amınıza koymak için, vajinanız yoksa siktirin gidin." değeriniz kalmaz, hiç olursunuz.