peçeteden kendi imkanları ile doğan insan çeşidine has bir durumdur.
orada burada sözlükte filan atar tutarlar. "yüzüme söylesene" deyince sıvışıverirler.
AKP'NiN çıkarmaya çalıştığı yeni mit yasası çerçevesinde, kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığı bünyesinde çalışan yabancı devlet ajanlarının da işleyeceği suçlar için, başbakanın izni olmadan yargılanamaması durumudur.
cia akp ile gurur duyuyor.
--spoiler--
mit yasasının kamuoyunun gözünden kaçırılan kısmını ulusal kanal'a değerlendirdi. 2005 yılında kurulan kamu güvenliği müsteşarlığı bünyesinde 2500 3 bin civarında yabancı uzman çalıştırıldığını belirten kart, yapılmak istenen düzenlemeyle bu personele başbakanlık özel koruması getirilmektediR." dedi.
--spoiler--
dindar bir nesil yetiştirmek için akp'nin hayata geçirmek istediği plandır.
arkadaş ne türbanmış? her şeyin üstünü örtüyor.
memleketi böl, ülkeyi savaşa sok, askerini abd piyonu yap, sivil darbe yap, kendi çeteni kur,
sonra ilkokuldaki bebelere türbanı tak.
biat ettir, koyunlaştır, sonra ileri demokrasi.
akp'nin kişiye özel çıkarmak istediği kanunla, hukukun ırzına geçmesi ile mümkün olan durum.
yeni çıkarılacak mit yasası ile doğrudan başbakana bağlı mit görevlileri;
hangi suçu işlerse işlesin haklarında bir şey yapılmayacak. suç işlemek amacıyla örgüt kurarlarsa bunlar yargılanmayacak. devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak soruşturma konusu olmayacak. devlete karşı savaşa tahrik soruşturma konusu olmayacak. düşman devlete maddi ve manevi yardım soruşturma konusu olmayacak. cumhurbaşkanına suikast ve fili saldırı soruşturma konusu olmayacak. silahlı örgüt soruşturma konusu olmayacak.
sayın cumhurbaşkanının dokunulmazlığının tek istisnası vatana ihanet. ama bu çete vatana ihanet etse soruşturma konusu olmayacak. cumhurbaşkanına sağlanmış haklardan daha fazlası bu çeteye sağlanmış olacak. bunun altına kim imza atacak, parlamentoda hangi milletvekili parmağını kaldıracak, vatan hainliği değil midir bu? **
papa resmi ziyaret için zamanında newyork'a gitmiş.
uçaktan inince gazeteciler etrafını kuşatmış.
bir gazeteci sormuş: "newyork'ta son zamanlarda sayıları artan genelevler hakkında ne düşünüyorsunuz?"
papa şaşırmış: "newyork'ta genelev mi var?"
ertesi gün gazetelerde manşet: "papa daha uçaktan iner inmez sordu: 'newyork^ta genelev var mı?" bu andavalların yukarıdaki başlıktaki yorumları tam da bu.
kılıçdaroğlu, yeni mit yasasını eleştirirken, (ki yeni yasa, başbakana bağlı mit görevlileri ne suç işlerle işlesin, başbakan istemezse yargılanamaz-sorgulanamaz diyor) bu kişiler her suçu işleyebilir, adam öldürebilir, yabancı ajanlara devlet sırrı satabilir, vatana ihanet edebilir, hatta cumhurbaşkanını öldürebilir. ama yargılanamaz. çünkü yargılanabilmesi için tayyip'in izin vermesi gerek. yoksa hukuk işleme geçemez, şeklinde bir konuşma yapıyor.
akp destekçisi bazı andavallar, buradan, "başbakan cumhurbaşkanını öldürtebilir" cümlesini cımbızlayıp, onu da götlerinden yorumlayarak, "yeeaa ne komik yeaa nie öldürsün ekikiekii" diyebiliyor.
gerçekten içler acısı bir durum.
bu andavallar var oldukça, tayyip'in kendini padişah ilan etmesi ve "ben istemezsem sıçamazsınız" demesi ve bu andavalların da altlarına sıçana kadar ıkınması işten değil.
akp iktidarının çıkarmaya çalıştığı yeni kanun ile düşman devlete maddi ve manevi yardımın soruşturma konusu olmaması durumudur.
nasıl soruşturma konusu olmayacak? tayyip efendi hazretleri istemezse, suç işlemek amacıyla örgüt kurarlarsa bunlar yargılanmayacak. devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak soruşturma konusu olmayacak. devlete karşı savaşa tahrik soruşturma konusu olmayacak.
doğrudan kendi emrinde olan genelkurmay başkanı'nın terör örgütü yöneticiliğiyle suçlanarak tutuklanması ve yine kendine bağlı olan, kendi emri ile pkk ile pazarlık yapan mit'çiler hakkında yakalama kararı çıkmasıyla akıllara gelen gelişmedir.
kendi yarattıkları frenkeştayn "the cemaat" ile kapışması ibretle izleniyor.
--spoiler--
size bağlı çalışan genelkurmay başkanı ve mit müsteşarı terörle suçlanıyorsa, yardımcınız bülent arınçın aklı alsa da almasa da, sizin de terörle suçlanmanıza ve tutuklu olarak yargılanmanıza ramak kalmış demektir? malumunuz, söz konusu terörse özel yetkili cemaatçi polislerin ve savcıların sahip oldukları yetkilerle yapabileceklerinin sınırı yoktur.
--spoiler--
kendisine zihin kontrolü (telegram) işkencesi uygulandığını söyleyen kişinin hala hapiste olması. teknoloji ve sinyal (beyne gönderilen elektromanyetik sinyaller) yöntemiyle özgür iradesi elinden alınıyormuş. birileri tanrının insana verdiği özgür iradeyi yok etmiş, ediyor, mirzabeyoğlu'na göre.
silivri ve hasdal zindanlarında yatan 5.ordu'nun marşıdır.
---
Türk Ordusu ihanet Mevzilerinden Vurulmakta
Türk Ordusu, iç cepheden ve BOP Eşbaşkanlığının ihanet
mevzilerinden vurulmaktadır. Yaşanan olay budur!
Tek Kurşun Atmadan En Büyük Komutan Zayiatını Vermiş Ordu
TSK, bugün tek kurşun atmadan dünya tarihinde en büyük komutan
zayiatını vermiş bir ordu durumuna düşürülmüştür.
"Ey Zanlı Ordu, Ey Zanlı Asker"
Türk Ordusu, bütünüyle bir zanlı, şüpheli ordu haline getirilmiştir.
Artık marşlar, "Ey Zanlı Ordu, Ey Zanlı Asker"diye söylenecektir.
Birinci Dünya Savaşı'ndan Sonra En Kapsamlı Düşman Operasyonu
Bu, Türk Ordusuna karşı Birinci Dünya Savaşı işgal yıllarından sonra
yapılan en kapsamlı düşman operasyonudur.
Bir kere daha söylüyoruz: Bu bir Düşman Operasyonudur!
Hukuk Rezaleti
Bu Düşman Operasyonu'na;
"Hukuk Devleti"
"Yargı Çözer"gibi püsküller takmak, bir hukuk rezaletidir!
Bunlar, televizyonlarda dile getirilen gevezeliklerdir, safsatadır.
Düşman bize bunu, "Hukuk Devleti" "Yargı Çözer" yalanları ile
yutturmaya çalışıyor.
Bu Düşman Operasyonu, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın
imzaladığı, AKP'nin "Demokratik Açılım Süreci" başlıklı broşürde
itiraf ediliyor.
Broşürde şöyle deniliyor;
"Gerekli hallerde farklı mahallerde özel amaçlarla sorgulama ve
yargılama yapılabilir. Şu anda Ergenekon davasının Silivri'de
görülmesi bunun en tipik örneklerindendir" **
---
asidi kaçmış kola, rakısız balık ya da pirinçsiz sütlaç gibi bir şeydir.
bir ske yaramaz, bitiktir.
chp ile akp arasındaki fark işte tam da bu dur; "chp'nin lideri değişirse chp güçlenir" denirken, erdoğan'sız bir akp perhizde tüketilen bir kap lahana turşusundan fazla değildir.
tayyip erdoğan'a daha diyecekleri olmayan insan söylemi.
kemal kılıçdaroğlu'nun, dersim tartışmalarıyla ilgili meclis grup toplantısında yaptığı konuşmasında da kullanılan cümledir. şöyle ki;
"Recep Tayyip Erdoğan unutmasın ben sadece Dersimli değilim, ben Konyalıyım, Hakkariliyim, Trabzonluyum, Edirneliyim ben Türkiyeliyim.
Kurtuluş savaşında Meclis'in taşınması gündeme gelince, Meclis'te "biz buraya kaçmaya değil savaşmaya geldik." diyen Dersim milletvekili Diyap Ağa'ydı. Sen de diyorsun ki 'Benim dedem babam tavuk kümeslerinde nasıl saklandıklarını anlatıyordu."
17 kasımda abdülmecit'in mecliste anılması için davetiye çıkaran akp iktidarının, gizli hesabıdır. 17 kasım tarihinin abdülmecit ile hiç bir alakası yok iken, aynı tarih, ingilizseverler cemiyeti onur üyesi de olan vahdettin'in türkiye'den ayrıldığı gün imiş.
mustafa kemal atatürk'ün, kendisini diktatörlükle eleştirenlere verdiği cevaptır. ulu önder o kadar kesin ve net anlatmış ki; bugün de kendisine diktatör diyenlerin suratına boş bir eldiven gibi çarpıvermiş gerçekleri.
son noktayı, her zamanki gibi o koymuş, söylenecek söz bırakmamış. ** 1928 yılıydı.
Afet Hanım, Fransız Kız Lisesi (Notre Dame de Sion) da öğrenciydi. Fransız öğretmeni; "Fransa demokrasisi ile Türk demokrasisini kıyasladığımda Mustafa Kemal'in diktatörü çağrıştıran bir tutum içinde olduğunu görüyorum" dedi.
Afet Hanım; "Fransızca öğretmeninin bu görüşünü" Mustafa Kemal'e aktardı.
Gördüğüm sevgiyi, saygıyı, bazı şaşkınlar diktatörlük olarak yorumluyor. Buna canımın sıkıldığını itiraf etmeliyim.
Düşündüğüm yenilikler var.
Bunları birçok insanla paylaşıyorum.
Uzlaşırsak uygulamaya geçiriyoruz.
Bütün devrimler kanunla, yani hükümetin rızası ve Meclisin onayı ile yapılıyor. Birdenbire de yapmıyoruz.
Usul usul ilerliyoruz.
Arada zaman bırakıyoruz.
***
Diktatör olsam Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kurulabilir miydi? Meclis, Anayasaiçin yararlı gördüğüm iki maddeyi reddedebilir miydi? Alfabe devrimi için ismet Paşa'yı ikna etmek, Meclis çoğunluğunu kazanmak için üç yıldır bekliyorum.
Diktatör olsam "bu olacak" derdim.
Olurdu.
Bizdeki tek parti "faşist ya da komünist partilere" benzemez.
Onlar gibi seçmeci, birörnekçi, tektipçi değiliz.
Herkes üye olabilir.
Bu yüzden partide "saltanatçılık dışında her türlü düşüncenin temsilcileri" var. Bir diktatörün partisi böyle olur mu?
Anayasamız birden çok parti kurulmasına elverişli. Mussolini gibi demokrasi aleyhinde hiç konuşmadım.
***
Tam tersine idealimizin demokrasi olduğunu her fırsatta hepimiz söylüyoruz. Üniformalı, silahlı, sopalı gençlik kollarımız yok; geniş bir polis örgütümüz de yok. Düşünsene, izmir suikastını motorcu Şevki'nin ihbarı ile öğrendik; ikincisi, rastlantı eseri ortaya çıktı.
Milli Mücadele başladığından beri seçimsiz, kurulsuz, bir başıma hiç bir iş yapmadım. Hep seçilerek, seçilmiş kurullar ve Meclisle çalıştım. Milli Mücadeleyi Meclis'le, sıkıyönetimsiz ve sansürsüz yürüttüm.
***
Diktatörlerin kendilerine göre orduları olur. Bizim Ordumuz Halkın, Cumhuriyetin Ordusudur. Şimdi Cumhuriyeti ve Çağdaşlığı korumak için dinin sömürülmesine fırsat ve izin vermiyoruz. Bu dikta mıdır?
Dinin sömürülmesine fırsat verdiğin anda, ortalık tarikatlar, cemaatler, gizli medreseler, cinci hocalar ile doluverir. Hurafelere yeni hurafeler eklenir. Türbeler dolup taşar. Ümmetçilik hortlar. Dinciler toplumu baskı altına alırlar. Milli devleti örselerler. Zorlukla sağlamaya çalıştığımız birlik bölünür. Biz toplumu, dayanışma, bütünlük ve barış içinde tutmaya çalışıyoruz. Arzumuz, uygarlığa ve demokratik Cumhuriyete yürümektir"
**********
Ey okur! Anlıyorsun değil mi?
Bugün köşeyi bütünüyle ayırıp yayınladığım bu belge şu açıdan kıymetlidir: AtatürkRe saldıranların asıl niyeti; "73 yıl önce vücudu toprak olmuş Mustafa Kemal'e vurmak değil asıl amaçları Mustafa Kemal üzerinden Cumhuriyetin; "1- laiklik(en hakki mürşit ilimdir) ve 2-milli birlik (ne mutlu Türküm diyene) 2 ayağını birlikte çökertmektir.
sözümona allah'a yakın olup, şeytan ile dans edenleri eleştiren müthiş bir makale.
"Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in arife günü Arafat'taki Vakfe Duası'nı TRT'den izlerken, o beyaz ihramlar içinde eşitlenen insanlarımızı düşündüm. Bir günlük bile olsa eşitlik güzel şey.
ihram onun hangi utancını örtebilir
Peki Kâbe'de beyaz ihramlar içinde maldan mülkten arınan o zat, isviçre Bankalarında 8 gizli hesap açarken, kendisine herhangi bir soru sormuyor mu?
Telefon kayıtlarıyla kanıtlı olduğu üzere, komisyonu "üçe kapatan" o devlet yetkilisi, Hacca gidip Kâbe'nin çevresinde dönerken, hiç aklına gelmiyor mu "Şu beyaz ihram acaba benim hangi utancımı kapatıyor" diye.
Gözyaşları niçin
Peki Arafat'ta Vakfe Duası'nı dinlerken vecd içinde kendinden geçen ABD'nin BOP görevlisi veya sözleşmeli personeli niçin gözyaşı döküyorlar? Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da yüzbinlerce Müslüman kardeşlerinin katledilmesindeki günahları yüzünden mi, yoksa onları televizyonlardan seyreden yoksulların yüreklerini titretip, oylarını almak için mi?
Hani madalyası nerde
Peki onlar, Kâbe'yi tavaf ederken, uluslararası Yahudi Jinsa Örgütünden aldıkları madalyayı niçin göğüslerine takmıyorlar? Kazandıkları "onuru" Müslümanlardan gizlemek için mi, niçin?
Elleriniz Şimr'in elleri
Ey altına ve pırlantaya esir olanlar!
inkâr etmiyoruz, isviçre Bankasında 8 gizli hesabınız var!
TÜPRAŞ MÜPRAŞ rüşvetleriyle banka kasalarına kitlediğiniz altınlarınız da var.
Özel kanunlar ve kararnameler çıkartarak kurduğunuz pırlanta tezgâhlarınız da var.
inkâr etmiyoruz, yemek borularınız, hissedar olduğunuz petrol boru hatları kadar geniş!
Evet, inkâr etmiyoruz, Alman mahkeme kayıtlarına kadar geçti, Deniz Fenerleriniz var; malı götüren gemiciklerinizi adalet kayıklarına çarpmaktan kurtarıyor.
inkâr etmiyoruz, dalkavuklarınız sayısız, cürüm şerikleriniz ortada, sıcak para komisyonu paydaşlarınız mevcut, ama arkadaşınız ve sevdiğiniz asla yok!
inkâr etmiyoruz, omuriliğiniz bile var, ama omurganız bulunamıyor.
imanınız var, Ebu Cehil imanı!
Hileleriniz Ebu Süfyan hilesi!
Elleriniz Şimr'in elleri!
Korkularınız Muaviye korkusu!
Altın ve pırlanta uğruna Hazreti Peygamberin torunlarını dahi katleden siz değil miydiniz?
Sonunuz var, Derviş Vahdetilerin, Damat Feritlerin sonu!" **
allah akıl fikir versin insanıdır.
hayır, bunun bir de 1100 tl, 1000 tl, 900 tl, 800 tl kazanıp da istanbul'da yaşamaya devam eden versiyonları vardır ki, onlara akıl da kar etmez.
istanbul denilen memlekete kalkmış gelmiş, güzelim anadolu'daki memleketini, kasabasını, köyünü bırakıp. eli yüzü düzgün bir semtte, insana yakışan bir evin kirası en az 800-1000 lira. yolu var, elektriği, suyu, telefonu, yiyeceği, içeceği var. sineması, tiyatrosu, eğlencesi, üstü-başı var. lan arkadaş nasıl olacak bu iş?
hadi sinemayı, tiyatroyu, eğlenceyi geçtim. asgari, insan onuruna uygun bir yaşam için en az 2000-2500 * tl para kazanman gerekirken, afedersin yarrak mı var lan istanbul'da? ne kasıyosun? git memleketine, insan gibi yaşa. köpek bağlasan durmaz evlerde, adını duymadığımız, gece yolumuz düşse altımıza sıçacağımız ucube mahallelerde, yarı aç yarı tok yaşa, köle gibi çalış, sorarlarsa "istanbul'da yaşıyorum" de. siktir git.
1000 lira para ile aslanlar gibi yaşayabileceğin memleketini bırak, gel burada sürün.
derdiniz ne lan sizin?
bugün abd ile birlikte askere çakan ama abd'nin desteklediği 12 darbesine alkış tutan kimsedir. aşağıdaki sözlerin sahibidir. adı da tabi ki fethullah gülen'dir
"Karakol, sükunet'in, huzur'un ve emniyetin remzidir. Orada düzen, orada huzur ve onda gözlerin uyanık oluşu, umumi emniyet ve muvazenenin en büyük teminatıdır. Orada kargaşa ve bunalımlar ise, arkasındaki topluluklar için en büyük felakettir. Ve, işte şimdi, bin bir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin tuluû saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekasına alamet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz."
(Sızıntı, Ekim 1980, sayı:21)
ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesinden rahatsız olduğu türbanlı komşusuna bayram tebriği için elini uzatan ama karşılık bulamayan insandır. (bkz: ben bugün bunu gördüm)
o el havada kalana kadar aklımın ucuna gelmeyen "cinsel içerikli düşünce" ise buna sebep, ben böyle inancı kabul etmiyorum arkadaş.
--spoiler--
Ne gariptir ki, haraç mezat satılan Türkiye'de, istanbul'un fethiyle en çok övünenler, istanbul'u en doymaz, en arsız iştihayla pazarlayanlar oldu. Sonuncu talan, dişlinin kemirdiği Silivri, TESCO. Bıraksaydık, Galataport. Dubai kulesine arsa, Sevda Tepesi'ne imar, yasal direniş aşılınca, tamam. Boğaz köprülerinin satışı yolda, otoyolların eli kulağında. Boğaziçi'nde Paşabahçe, Tekel fabrikalarının arsaları sırada... Ve daha neler neler, ne stratejik mevziler, ne taktik mevkiler satıldı, satılıyor, satılmayı bekliyor.
Ben ne özelleştirmeye karşıyım, ne de yabancı sermayeye. Ancak bu ne özelleştirme, ne de yabancı sermaye. Bu bir yağma! Bu, hiçbir ülkede benzeri görülmemiş, yaşanmamış, olamayacak bir talan...
Bizlerden çaldıkları sadece mülkümüz değil, kimliğimiz, kültürümüz.
--spoiler--
demokrasi, insan hakları, barış ve özgürlük için dağa çıkan ve otuz bincik insanımızı kazayla öldüren pkk'li pıtırcıklardır.
yok aga, bu memlekette demokrasi yok, olsa tsk silahlarını bırakırdı.
sevgi pıtırcıklarının halaylarla ülkeye dönmelerine müsade ederdi.
hatta abdullah öcalan'ı içişleri bakanı, murat katayılan'ı da adalet bakanı yaparlardı.
fetoş efendi hazretleri de halife olsun, şaha kalkarız lan!