Bugün arkadaşım telefonda söyledikten sonra internet’te bulup “keşke bizim de olsa” diye iç geçirdiğim hadise.
Yeni Rakı yine durup durup golünü atmış. Hayır yapıyosun da gece görüneni nasıl yaptın, bizim ülkede olsa her gördüğümde burnuma anason kokusu gelirdi. Neyse şimdi avrupa düşünsün. Merak edene buraya da yapım videosunu bıraktım https://youtu.be/9A3TrLv6j0Q
Bu başlığı açmazsam yeminle içime dert olurdu.
Geçen hafta başıma gelen bir olay insanların pişkinliği hakkındaki düşüncelerimi bir kat daha güçlendirdi.
Geçen hafta bi sabah 7:15 civarında her zaman olduğu gibi götüm donarak metrobüs durağına geldim. Hayır tamam Metrobüsün kalabalığını, o cıvıl cıvıllığını hepimiz seviyoruz ama (bok seviyoruz) böyle sabahlarda içerinin sıcaklığı biraz hoşuma gitmiyor değil yani *
Neyse haldır huldur itiş kakış derken metrobüse girdim ve akrabalık bağlarımı hemmen geliştirmeye başladım. Arkama da bir kaç uzuv sonra bir amca geldi durdu. Amca da uzaktan bakınca öyle naif, öyle kendi halinde bir amca görünümünde yani!
Meğerse öyle değilmiş.. Bir kaç durak geçtikten sonra amca ile aramdaki boşluk azaldı ama sıkışıklıktan öyle bir pozisyona girdim ki uzansam amcayı kulak memesinden öpeceğim o derece...
Neyse efendim amca çevresine bakınıyo, kafasını hareket ettirebilirse elindeki gazetede görebildiklerini falan okuyor derken kendisinden beklenmedik bir performans sergiledi ve hafiften bırakayım yeahh kim farkedecek derken hoş bir sada ile osurdu.
Lan çevreme bakıyorum kimse oralı olmadı, kendi kendime diyorum lan ben mi yanlış duydum, yoo çünkü içeride aromatik bir koku da oluştu. Ulan şimdi adama napıyosun lan desem insanlar koskoca adamı rezil etti diyecek, söylemesem ben burada oksijen yetmezliğinden gidecem. Öyle böyle derken dedim siktir et birazdan geçer.
Neyse istasyonlar bir film şeridi gibi gözümün önünden geçerken sonunda içeride biraz boşluk oluştu ve ben de cam kenarına yaslanıp beklemeye başladım. Arada da amcaya bakıyorum ama adam pişkinlik seviyesinde zirve yapmış. Geldi yanıma elindeki gazeteyi açtı okumaya başladı. Tam bu sırada sanki beni takip ediyor gibi yanımda ikinci bombayı da bıraktı. Sanki kokarca pezevenk!
Dedim bu kez kesin söyleyecem. Tam "amca gel ağzıma sıç rahatla" demeye hazırlanırken amca gazeteyi önüne eğip benimle göz göze geldi ve "Bu insanlarda saygı kalmamış, her tarafı bok götürüyor şu kokuya bak yahu. Neyse haydi iyi günler oğlum" deyip aynı yavşaklıkla kapısı açılan Metrobüsten indi.
Peki ben?
Peki benim o içimde tutupta amcaya kusacağım laflar?
Onlar da götüme kaçtı...
Demem o ki, içinizde tutmayın. Biri böyle boklar yedi mi aynen giydirin ki başkalarının üstüne atacak kadar mallaşmasınlar.
Her şartta ve her koşulda annelerin çocuğu paylama döngüsüdür.
Sen ne bok yersen ye ne yaparsan yap onlar bir yolunu bulur o ağza güzelce bir sıçar.
Misal;
Sen akşam güzelce giyinmiş, üstüne başına takmış takıştırmışsın. Arkadaşlarınla iki kadeh içecek, belki bir yerlerde oturup sohbet edeceksindir. O anne stratejisi gereği avını önce uzaktan izler. En mutlu olduğu anda yaklaşarak ilk saldırısını gerçekleştirir.
- Sen giy kızım o incecik şeyleri üstüne, sen bi hasta ol ben seninle o zaman konuşacağım.
Tabi sen şok, sen iptal. Yapılan bu saldırıyla afallayan çocuk kendini savunmaya çalışır ama nafile!
Çünkü anne öyle bir zehri salmıştır ki tüm vücut yukarıdan aşağıya bi felç olur.
Ha bi de oldu ki bir kaç gün sonra hasta oldun. O zaman da başlar diğer saldırılar;
- Eeeeee ben sana söyledim, kızım giyme onları öyle incecik, üşütürsün, hasta olursun, yataklara düşersin dedim.
Dinlendi mi? Yoooook neden? Çünkü anne eşek, anne bilgisiz, anne bilgisiz...
ve bir süre sonra yatakta iptal şekilde yatan çocuğa yine de Amerikan yardımı gelir.
Önce bir çorba, ardından biraz meyve vesaire
Twitter alemine her girenin olmak istediği şey! Yakında özel kurslarının açılması muhtemeldir. Yüksek takipçi sayısına ulaşan kullanıcının mutasyon geçirmesi, herkese uzaktan bakması, programlara davet edilen adam durumuna geldiği için poposunun kalkmasıdır.