arızaya gönderdiğim laptop'umun aksesuarını aylardır göndermemiş; bunu belirttiğim ilk gün "yok yahu ne aksesuar siz aksesuar yollamadınız ki" demiş daha sonra da belgelerle ispatlayınca da "pardon yanlışlık olmuş kem küm en kısa sürede düzelteceğiz" demesine rağmen sözünün arkasında durmamış çalışanları bünyesinde bulunduran -alenen dolandırıcı- firma.
şunu da belirtmekte fayda var; laptop'u arızaya te ağustosta yollamıştım. düşünün artık hepsiburada ciddiyetini!
aman diyim ha sözlük sakın buradan bozulacak hedeler almayın. yoksa gün gelir sizin sinirleriniz bozulur.
Derbi öncesinde, derbi esnasında taraftarlar arasında atmosfer gergin olur, doğaldır. Tribünler arasında sözlü sataşmalar olur, münferittir.
Amaaa... Dün*, Sami Yen'e gelen Beşiktaş taraftarı, 100 yılın ayıbına imzasını attı.
Sel Felaketinde yaşamını yitiren vatandaşlarımız için yapılan saygı duruşunda sessizliği bozdular. Hem de öyle bir bozdular ki! Çok çirkindi çok!..
Toplu halde Türk futbolunun en önemli isimlerinden Galatasaray'ın kurucusu Ali Sami Yen'e, Türk futbolunun Efsanesi Metin Oktay'a, Büyük Taraftar Alpaslan Dikmen'e söven taraftar müsvettelerini bir Galatasaraylı olarak değil bir Türk futbolsever olarak şiddetle kınıyorum.
Eminim aklıselim Beşiktaşlı dostlarımız da çok kızmıştır bu şuursuzlara. Zira benim tanıdığım Beşiktaşlı dostlarımızla, Sami Yen'de bu çirkinliğe imzasını atan topluluk arasında Siyahla Beyaz kadar fark var.
Fakat ne olursa olsun; dün gece Sami Yen'deki o topluluk Büyük Beşiktaş'ı temsil ediyordu. Bu ayıbı yapanlar kendi içlerinde susturulmalıydı. Ama yapılmadı.
Tüm bu olanlar hiç yakışmadı Beşiktaş taraftarına. Hiç!
Bu ülkenin en acı gerçeği; Büyük Felaketler yaşamadan önce çeşitli tedbirler alınmamasıdır. Maalesef birilerinin canı yanana kadar akıllanmayız. Hatta birileri uyardığında da 'Biz Türküz, bize bişey olmaz' deriz.
Ve gün gelir, canımız yanar. Hem de fena yanar. -iş işten geçse de- işte o zaman akıllanırız. Tıpkı Sayın Başbakan gibi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, istanbul ve Trakya'da yaşanan sel felaketinden sonra şunları söylemiş:
--spoiler--
"Asgariye indirmek, minimize etmek nasıl olacak? Biz üzerimize düşen görevi yapacağız. Örneğin derelerimizin ıslahını gerçekleştireceğiz. Örneğin dere yataklarında yapılanmaya gitmeyecek, imara ters adımlar atmayacağız. Bunları yapmak suretiyle işimizi kolaylaştıracağız, ama kalkar da biz dere yatağına binalar yaparsak ve dere yatağında bu yapılanmaları yaygınlaştırırsak, şunu unutmayalım ki atalarımızın bu güzel tespiti her şeyi ifade ediyor; Derenin intikamı ağır olur;. Şu anda olan da budur."
--spoiler--
Bu açıklamanın üzerine:
"iyi de Sayın Başbakan, istanbul'un eski Büyükşehir Belediye Başkanı zaten sendin. Hatta yıllar önce* de Ayamama Deresi'nin ıslahı başta olmak üzere kalıcı tedbirler alınacağını açıklamıştın. Niye bu dediklerini zamanında yapmadın. Aklın neredeydi? Hadi o zaman yap(a)madın şimdiki Belediye Başkanı da kendi partinden. Tüm iktidar senin elinde. Elini kolunu bağlayan ne (idi)?"
diye sormak gerekmez mi?
Gün geçer, güneş açar, acılar unutulur ama zihnimizdeki karabulutlar dağılmadıkça biz daha çok acı çekeriz. *
5 eylül 2009 türkiye estonya maçının ilk yarısında arda turan ile en çok savaşan isimdi.
ilerki maçlarda da böyle oynamaya devam eder ve diğer önemli futbolcularımız eşlik ederse güney afrika'ya gidebiliriz, bir umut. *
edit: nazar değdi. umarım sakatlığı ciddi değildir, bosna hersek maçına yetişir.
5 eylül 2009 türkiye estonya maçında topla, topsuz her pozisyonda futbol zekasını göstermiştir. estonya defansının gururuyla oynamış, bizi de gururlandırmıştır. daha ne yapsın?*
o dönem atalanta'dan teklif alması bile önemlidir. rıdvan'ın futbolculuğunu tartışmaya gerek yok. asıl tartışılması gereken her hafta tutarsız yorumlar yapması ve kimsenin ''ama hoca, sen geçen hafta tam tersini söylemiştin'' dememesidir*.
işte yakın tarihten bir örnek:
rıdvan dilmen 1-1 biten tobol maçı sonrasında galatasaray'a sallıyor*:
''ben öyle bir kadro hayal ediyorum ki kenardakiler de sahadakiler kadar kaliteli olacak, arda çıkacak kewell girecek. ama şimdi bakıyoruz aydın ve yaser var. çok yetersiz.''
bir hafta sonra başka bir programda ise yine aynı rıdvan dilmen:
''kulüplerimiz yanlış yönetiliyor. arda varken sen kewell'ı niye transfer ediyorsun? aynı mevkiye niye adam alıyorsun?''
-kelimeler bir eksik bir fazla- bunları demiştir. bu ve bunun gibi bir çok tutarsızlığını galatasaray-fenerbahçe kıyaslamalarında da rahatlıkla görebiliriz.
kısacası futbolculuğuna, futbol bilgisine saygım sonsuz olsa da galatasaray için söylediklerinde kendisiyle bile çelişen yorumcudur. sarı-kırmızı renklere hep bir yerden sallama telaşı içindedir.
barcelona'ya bile sallayandır.
zaten guardiola kim ulan? dün gece barca için defansif oynuyormuş (hücumdan çok ilk planda defansı düşünüyormuş) gibi bişiler dedi bu büyük futbol alimi.
haklı!
ah bi yılmaz hocam alsa şu barca'yı 105 değil 305 gol attırır valla. *
7 haziran 2009 orlando magic los angeles lakers maçı'nın ikinci yarısında harika bir oyun sergilemiş sazı eline almış ve de son saniyede kobe bryant'ın beynine vermiştir. *
tüm bunlara rağmen magic uzatmalarda yenilmiş, hedo'ya yazık olmuştur.
şirinler'i çok izlemiş reyhan karaca'nın rüyasında gördüğü bu önemli olayı paylaşmasıdır.
uzaylı dediği bildiğin şirin baba; boyu kısa cinsel organı yok.
''kel, burnu büyükçeydi'' dediği de gargamel olsa gerek.
tarihi, klavye başında yazanlara yobaz demenin yetersiz kaldığını düşünürsek doğru bir tespittir.
bu tespit böceklerini fazla ciddiye de almamak gerekir; deli saçmalarıdır nitekim.
ha bu arada... okuyunuz: "benim fani vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. fakat türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar ve muzaffer olacaktır." mustafa kemal atatürk