defrayheld
389 (ali ağaoğlu nun kültürlü hali)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 24.20 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    rüyada ibrahimovic görmek

    1.
  1. Gece yada gündüz herhangibir vakitte uyku halindeyken PSG nin forveti Ibrahimovici rüyada görme durumudur. Hele kendisi ruyanizda 20 milyon dolar borç istiyorsa sizden ve en önemlisi o parayı almaya Irina Shayk geliyorsa yanınıza eyvahtır. Irina rüya tabiri itibariyle murat olarak nitelendirilebilse de Ibrahimovice bir yorum bulunamamaktadır.
    0 ...
  2. fenerbahçe taraftarının müthiş başkaldırısı

    1.
  3. daha önce de rejime başkaldırarak kendilerini cumhuriyet ilan eden malım* takım taraftarının son kadehten sonra kaleme aldığı manifesto niteliğindeki başkaldırıdır.

    --spoiler--

    Kamuoyuna Duyurulur,
    3 Temmuz 2011 tarihinde başlayan ve son olarak 12 Mayıs 2012 tarine kadar devam eden bu anlam verilmez duruma artık tepkimizi gösterme vakti geldi !
    Biliyoruz ki, Başkanımızın, Yöneticilerimizin ve Takımımızın kamuoyunda Spor'da Şike adı altında bahsedilen düzmece olaylardan yakından/uzaktan alakası yoktur.

    Bugün gelinen noktada görüyoruz ki, yaşanılanlar ülkemizin en büyük camiası olan FENERBAHÇE camiasına karşı planlanmış kara bir oyundur.

    Bizler bu oyuna karşı koyan, kulübünün her saniye yanında olan TARAFTAR'lar olarak gerek Çağlayan'da gerekse 12 MAYIS 2012 tarihinde kendi mabedimiz Şükrü Saraçoğlu'nda
    yaşanılan, anlam verilmeyen insanlık dışı yaptırımların karşısında sabırla durmayı bildik. Ancak, bu saatten sonra bilinmelidir ki sabrımız tükendi !

    Biz böyle HÜKÜMET'i, böyle EMNiYET'i, böyle BASIN'ı kabul etmiyor ve istemiyoruz !

    Başkanımız Sn. Aziz YILDIRIM'ın MAYIS 2012 sonunda planlanan duruşma sonunda tahliye edilmemesi durumunda BÜYÜK FENERBAHÇE taraftarı olarak gerçek tepkimizi göstereceğimizi
    tüm kamuoyuna bildiririz.
    --spoiler--

    çok korkutucu bi durum olduğu açıktır ve biliyoruz ki yaparız derlerse yaparlar. bugüne dek ne söyledilerse yapan asil fenerbahçe taraftarı asaletlerini 12 mayıs 2012 günü kadıköy de düzenledikleri gösterilerle göstermiştir. umarız hükümet , emniyet ve basın bu manifestodan gerekli dersi çıkarır ve ayaklarını denk alır. yoksa canım vatanım pkk dan sonra bi terör örgütüyle daha uğraşmak zorunda kalabilir.

    peşin edit: entry sözlük formatına aykırıdır diye silinecek =1,1 Silinmeyecek =7,45 veriyor karşılıklı gol var =1,12 .
    0 ...
  4. sınır tüccarı kaçakçılar

    1.
  5. 29 aralık 2011 tarihi itibariyle ülke aleyhine işlenen suçları legalize eden sözlere bir yenisi daha eklenmiştir.kaçakçıların terörist sanılıp vurulması olayı, askeri suçlu gösterecek fırsat kollayanlara, terör yalakalarına fırsat doğurmuştur. şüphesiz kaçakçılık terörle aynı kefede tartılacak suç değildir ama o bölgede katırlarla gezersen seni terörist sanmaları da çok normaldir. işin dikkat çekici noktası haberlerde kaçakçılardan sınır tüccarı diye bahsedilmesidir.

    ne diyor medya sınır ticareti yapan yöre halkı üzerine ateş açılmış ve insanlar hayatını kaybetmiş. asker bunu bilerek yapmış gibi. kanıma dokunuyor artık bu ülkede bu şekilde yaşamak.
    3 ...
  6. uefa kupası nın türkiye deki tek sahibi olan takım

    ?.
  7. galatasaray spor klübüdür. 17 mayıs 2000 de gelmiş geçmiş en iyi kadrosuyla türkiye cumhuriyeti tarihinde futbol klupleri bazında en büyük başarıyı yakalayıp 1999*2000 sezonu uefa kupasını müzesine götürmüştür. sonraki yıl uefa super cup şampiyonluğunu real madridi monaco da devirerek alan galatasaray aynı yıl şampiyonlar liginde çeyrek final oynama başarısını da yakalamıştır.

    edit:bilgi içeren entrylere hiç dayanamayan ezikler var hemen eksilemeye başlamışlar. üzgünüm genç tarihi değiştiremezsiniz.

    (bkz: ama biz sizi 6-0 yendik unutma unutturma)
    1 ...
  8. aşık olduğun kızın facebook a girmemesi

    1.
  9. aşık olunan kız kişisinin facebook hesabı olmasına rağmen facebook hesabını hiç kullanmaması hadisesidir. bu neden bu kadar önemlidir sorunsalına gelecek olursak, eğer bu aşık olunan kız kişisiyle yeni tanışılmış, ortam uygun olmadığından telefonu alınamamışsa ve facebooktan ekleme talebine olumlu yanıt vermesine rağmen daha sonra atılan mesajlara cevap vermemişse ya sallanmıyorsunuzdur yada bu kişi facebook organizasyonunu çok sık kullanmıyordur. pek tabiidir ki aşk olgusunun bünyede bıraktığı etki ikincisini daha mantıklı getirmektedir.
    1 ...
  10. tt arena kimin stadı sorunsalı

    ?.
  11. fb taraftarı tarafından düne kadar toki nin olduğu söylenen tt arena stadının günümüz itibariyle milli maçta volkan demirele küfredildiği için gs stadı ilan edilmesi hadisesidir. gs yönetimi pegasus tribünü ve ultraslana ne kadar teşekkür etse azdır bir stad bu kadar kolay alınamazdı ironisi.
    0 ...
  12. yazara hakaret edip sonra entrysini silen uyanık

    1.
  13. evet efendim dün itibariyle başıma gelen olaydır. açmış olduğum başlık altında bana hakaret eden özelden kendisine aynı cevabı verdiğimde hemen hakaret içeren entrysini silerek beni şikayet eden uyanık yazardır. nick i ortayaşsendromu olan bu uyanık daha dün yazar olmuş fakat uyanıklığı hemen öğrenebilmiştir. aferindir kendisine. çaylak olmak beni bozmaz zaten sözlüğün çivisi çıkmış ama bu kafayla biyere varılamaz.
    0 ...
  14. sabaha karşı darbe olursa yapılabilecek şeyler

    1.
  15. ekmek almak unutulmuşsa vay halinizedir. ekmek alacak yer bulunamaz kahvaltı yapılamaz. aç ayı oynamaz.
    0 ...
  16. silivri de genel kurmaydan daha çok paşa olması

    1.
  17. son olarak hava kuvvetleri komutanının da tutuklanması sonucu yüzleştiğim gerçektir ve aklıma düşen ilk soru şudur; eğer bu balyoz darbe planı gerçekse ve türkiye cumhuriyeti devletinin şanlı ordusunun bu kadar generali birleşip bir darbeyi yapamadılarsa iyi ki savaş falan çıkmamış yoksa bizi kim koruyacaktı? tabi balyoz planı gerçekse tekrar altını çiziyorum. ama değilse şu anda ülkemizde birçok komutan silivri de ve ülke tehdit altında , ve eğer değilse şu anda çıkacak bir savaşta bizi kim koruyacak?

    an itibariyle generaller bir bir bu sebeple tutuklanırlarken terör suçu işlediği aşikar bazı soysuz sopsuzların bağımsız mv olarak meclise sokulmaya çalışılması , bu gerçekleşmediği taktirde diğer soysuzlar tarafından eylemler yapılacağı tehditlerininde yutulduğunu unutmayalım. hatta öyle ki meclisi tanımayız a kadar varan çirkefliğin ard yüzünde yatan gerçeği görebilmek için alim olmaya da gerek olmadığı aşikar.

    son söz şu ki, olması muhtemel planlarla tutuklanan paşalara ve onlar lehine gösteri yapan halka kanunlar işlediği kadar olmuş ,bitmiş, yapılmış yani gerçekleşmiş suçları örtbas ederek haklı göstermeye çalışarak yada kanundaki boşlukları kullanarak profesyonel provakatörlük yapan alçaklara göz yummak onlar kadar alçalmayı hatta daha kötüsü basiretsiz olmayı gerektirir.
    0 ...
  18. 2011 2012 futbol sezonun çok müthiş olacağı

    1.
  19. asıl başlık:2011-2012 futbol sezonun çok müthiş olacağı düşüncesi olacaktı üç karakterle kaçtı.

    neyse, an itibariyle fanatik gazetesinin web sitesinde ki trabzonsporun kaçan şampiyonluğun ardından önümüzdeki sezona daha bir inançlı girecek olması, egemen in beşiktaşa,selçuk inan ın galatasaray a , sezer öztürk ün ve emenikenin fenere transferi gibi başlıkların aynı sayfada yazdığını görünce aklıma düşen düşüncedir. hakkaten hacı ilk defa transfer bu kadar erken başlayıp bitecek sanırım. sezonun başlamasını her zamankinden daha sabırsızlılkla bekleyeceğiz galiba.
    0 ...
  20. yaratıcı dayağa örnek

    ?.
  21. "öğretmenlerimizin cetvelle elimize vurması" şeklinde devam eden 2005 yapımı Yılmaz erdoğanın yazıp yönettiği organize işler filminden cem yılmaz repliğidir.
    0 ...
  22. şerefli şampiyonluk hayırlı olsun

    1.
  23. fenerbahçenin şerefli şampiyonluğunu kutlamak için açılmış başlık olup hayrını görmelerini dilerim.

    edit. sağlam eksilendim ama eksilemeden önce şeref timsali görsele de bakmanızı tavsiye ederim.
    1 ...
  24. şike fiyatlarının alıp başını gitmesi

    ?.
  25. son alınan duyumlara göre altının getirisin üzerinde bir getiriye sahip olan şike fiyatlarının aşırı artmış olması hadisesidir. özellikle şike piyasasında fiyat belirleyici rolü oynayan fenerbahçe nin bu yıl üçüncü defa götüne bakarak staddan ayılmak istememesinden mütevellit gerçekleşir. para piyasalarına önemli bir tavsiyemde şudur ki, şike fiyatlarına endeksli bir bono tahvil vs çıkarırlarsa yeni bir yatırım aracı oluşturmuş olurlar. paraya para demezler hemde.
    0 ...
  26. shaktarın dentinhoyu transfer etmesi

    ?.
  27. yine bu herifler fm 2011 den bakıp transfer yapmıyosa bende bişey bilmiyorum hacı dememe sebep olan transfer hadisesidir. adamlar akıllı sports interactive in scout ekibini bi oyun parasına kullanıyorlar.
    0 ...
  28. 118 reklamlarının anlaşılamayan amacı

    1.
  29. 118 vs reklamlarının onları kullanmamız için mi yoksa tiksinmemiz için mi yayınlandığının anlaşılamaması durumudur.her nekadar reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığı ile hareket edildiğini düşünsem de bari sadece bir tanesi iyi olsa diye de düşündürmekte, reklam sektörü hakkında üzülmeme ve endişelenmeme neden olmaktadır. aslında daha fazla merak ettiğim şey 11833 reklamındaki tam olarak tanımlayamasakta ilk bakışta ibne olduğu izlenimi veren sakallıdan daha antipatik birinin bulunup bulunamayacağı(aslında sözlükten birkaç tane adayım var ama emin değilim)*.
    1 ...
  30. hbbia dan başka kimsenin bekareti takmaması

    ?.
  31. hbbia kısa adlı yazarın hayatının anlamı olarak belirlediğini düşündüğüm bekaret olayına neden bu kadar takmasına rağmen ondan başka hiçkimsenin bu konuda başlık açmaması sorunsalıdır.

    (#10876414)

    edit:aslında başlık "hbbia dan başka kimsenin bekaretle ilgili başlık açmaması" olacaktı sığmadı.
    0 ...
  32. bdp nin gemi azıya alması

    ?.
  33. 15 şubat 2011 tarihinde bdp adlı bölücü siyasi partinin kukla liderinin 30 bin kişinin katili şerefsize defalarca sayın demesine alışmışken sözkonusu caniye isyan lideri demesi ve hemen akabinde günün tarihinin sözkonusu caninin uluslararası bir komployla ve hukuksuzlukla türkiyeye getirilişinin 12 yıl dönümü olduğunu söylemesi olayıdır. eğer imralıdaki şerefsiz yakalanmasaymış kürt sorunu şimdiye kadar çözülürmüş. bunu da söyledi yezit. geçen hafta mecliste göstermelik kavga eden hükümet üyeleri bu sözlere cevap vermemekle ne denli ihanet içinde olduklarını da ortaya koymuştur.
    1 ...
  34. kaslı erkeklerin özgüvenlerinin eksik olması

    ?.
  35. özgüveni eksik kişiler çevrelerinde o özgüveni yükesltebilecek şeyler ararlar. erkeklerde bu durum genellikle kas yapmak şeklinde tezahür eder. spor yapmak için fitness yapan hemcinslerimi ayırıyorum bu durumdan ama hacılar bu arkadaşların çoğu özgüven eksikliğinden dolayı bu kadar yükün altına girmektedir.
    0 ...
  36. insanın şişmanladığını fark ettiği an

    1.
  37. eskiden halısahada fırtına gibi esen insanın artık koşarken topa yetişemediğini farkettiği andır. evet kilo alınır verilir normaldir ama 15 kilo alırken hiç mi farketmedin kardeşim vücudundaki değişimi de denilebilir. bu durumda acilen sporun dozu arttırılmalı doymadan yemek bırakılmalıdır.tecrübeyle sabittir herşey beyinde biter. (bkz: ben bilmem beyin bilir)
    4 ...
  38. galatasaray ın istediği adamı antep e kaptırması

    ?.
  39. tipik bir adnan sezgin klasiği başarısızlıktır. üç tane koyunu güdemeyecek bir başarı oranına sahip kişi olan zat-ı muhteremin yakında kasımpaşa ve mersin idman yurduna da futbolcu kaptırarak rekorunu yenilemesi bekleniyor.

    http://www.nationalturk.c...-transfer-haberleri-57839
    1 ...
  40. ben fetva aldım

    1.
  41. büllent arınç ın ezan okunurken konuşmaya devam edilebilir diye fetva aldığını söylemesi hadisesidir. yakında vahiy de gelmeye başlayacak bunlara demedi demeyin.
    2 ...
  42. tayyipin ukraynaya gidiyor olması

    1.
  43. her ne kadar politik bir gezi gibi görünse de seçim öncesinde enerji depolamak maksadıyla gittiğini düşündüğüm dış gezidir. evlat olsa çekilmez ama konu ukrayna olunca beraber gitmek kulağa pekte kötü gelmez.

    edit:ulan amma eksilemişsiniz ha evlat olsa çekilmez dedim diye mi alındınız. çekilmez ulan tayyip evlat olsa çekilmez.
    1 ...
  44. bu hafta kaç çekiyo

    ?.
  45. premature ulvi nin gülmekten yaran sorusudur.her türlü aga*.

    (bkz: yaran geniş aile replikleri)
    2 ...
  46. markus merk in kaçarı yok demesi

    1.
  47. an itibariyle markus merk in konuşmasını simültane çeviren tercüman arkadaşın galatasaray-sivas maçındaki kamanan ın poziyonu için "kaçarı yok" olarak türkçeye çevirmesi hadisesidir.
    2 ...
  48. güneydoğuda görev yapmak

    1.
  49. güneydoğuda görev yapan bir memurun kendi subjektif bakışından değerlendirmeleridir. fakat yazıyı objektif okumaya çalışır ve empati kurmaya kalkarsanız durumun ne kadar içler acısı olduğunu anlarsınız. biliyorum ki yazının tamamını okumadan sözde özgürlükçü barışseverler eksi yağmuruna tutacaklardır* ama bu yazıdan herkesin çıkarması gereken dersler vardır.

    bu mektubu yüksekova'da görev yapmış, henüz dönmüş bir bayan öğretmenimiz göndermiş. uzun ama, virgülüne dokunmaya kıyamadım. lütfen sabırla okuyun ve okutun. okutun ki orada aslında ne yaşandığını, bir bayan öğretmenin kalbi ve gözüyle nasıl gördüğünü anlayasınız...

    ***

    “eğer tayini doğu'ya çıkan herhangi bir memursanız, karşılaşacağınız batıdaki hayattan çok farklıdır. öncelikleriniz değişir, sizle beraber sizi tanıyanların ve ailenizin de ayni şekilde. anne baba ve yakınlarınızın gözü televizyonda kulağı radyodadır.

    evet, çok zor doğu'da batılı olmak..memur olmak..polis, asker, doktor hemşire öğretmen ve hatta bunlardan birinin eşi olmak.ben yüksekova’da yaptım doğu görevim, sık sık da van ve hakkari’ye gittim.bu yazdıklarım oralarda hayatı paylaştığımız tüm arkadaşlarımın ortak duygularıdır!

    biz daha gelmeden güneydoğu için,’çok fakirlik var’ denmişti. oysa yüksekova’da büyük kentlerde bile zor görülen son model lüks arabalar, cipler vardı.

    ilk günlerde en çok dikkatimi çeken, devamlı her tınısını ve nerdeyse sözlerinin tamamını öğreneceğim 'gerilla şarkıları' dinletildi bize.

    benim için, bir öğretmen olarak, hele hele ata'nın adını taşıyan bir ilkokul,lise ve üniversite bitirmiş, bir öğretmenseniz.. ülkenin her yanı eşittir sizin için. 'her ne olursa olsun, tüm çocukların eşit ve feda edilemez olduğudur''beyninize kazılan. onların ihtiyacı öğretmense, doktorsa, polisse, askerse hepsi var orada. yokluk da var; ancak kayseri'de, çorum'da, adana'da gümüşhane'de, sivas’ta olduğundan daha fazla değil.

    siz gitmeden bölgeye namınız gider: 'bilmem nereli öğretmen, bilmem kimin karı(!)sı' size hoş geldin denmez…batılı meslektaşlarınız selam vermek için, öğretmenler odasında oralı öğretmenlerin olmadığı anları kollarlar.öğretmenler odasında sessizlik hakimdir..yorum yapılmaz espri kaldırmaz tuhaf bir gerilim vardır havada. adını koyamazsınız..

    şaşıp kalacağınız yutkunduğunuz çok anlar yaşarsınız bölgede: hele halkın içindeyken, içinde eşinizin olduğunu düşündükleri helikopterin düşmesi için ellerini birleştirip gözlerinize baka baka :''allah'ım inşallah düşer!'' derler. ülkemin her yanında öğretmenler çocukları eğittiği için saygı görür. ama burada bırakın takdir edilmeyi, aşağılanma, hakaret, taciz her şey yaşadık biz...

    sabah erken okula vardığınızda; yakınlarında taş biriktirmiş bekleyen çocuklar görürsünüz.nedenini sorduğunuzda size mantıklı bir cevap veremeyen, öğrencinizle göz göze geldiğinizi düşünün bir...çelik gibi sinirleriniz olmalı..

    beşikten gelen bir düşmanlıkla büyütülen, her üniformalıyla korkutulan çocuklar. dillerini ancak okula başladıklarında zar zor öğrendikleri, kendilerinden çok farklı sandıkları bir milletin memurlarına karşı geliştirilmiş bir duygusal siper vardır. sadece 2 yılımı bir kız öğrencimi gülümsetmeye harcadım! benimle gülümsemedikçe ne dediğimi anlama isteği duymayacağını kendimden bildiğim için.

    okulda yerli meslektaşlarınız, öğretmenler odasında batılı öğretmenlerin artmasından rahatsızlık duyar. daha sonra samimi olmayı ve samimiyetine güven duymayı öğrendiğim oralı bir meslektaşım 'ben gelemem sizlerin de olduğu yerde, ezik kalırım aykırı dururum' demişti çekinerek. benimle aynı eğitimi almış, çok kaliteli sevdiğim bir öğretmendi kendisi. bayramlaşmayı neden hep okulda yaptığımızı, birbirimize gidip gelebileceğimizi söylediğimde okulun kantincisi olan bey:' siz bize gelin hocanım, biz sizin oraya (lojman) girerken çıkarken görülürsek, başımız belaya girer' demişti.

    eylem olacağı zaman tüyo gelir. okul saatlerinde duyum alınmış ve okulu terk edip hemen kendimi lojmana atmam söylenmişti. daha ilk ayımdı orada. müdür beye ilettim,'durmayın eylem hazırlığı varmış' dedi. eylem olduğunda şunlar olasıdır: memurlar dairelerde kısılır kalır. şanslı olanlar öğretmenevi, eş-dost evine, polis noktasına sığınır.

    kendi ülkenizde trajikomik bir durum değil mi? asla toplanılacak ev, bir uzman çavuş evi olamaz çok tehlikeli ve saldırıya açıktır. ilçede sivil bölgede ev tutmuşlarsa en çok onlar tehdit altındadır. ev sahipleri bir gün ya ‘evi boşalt ya da...’ deyiverirler. bekar öğretmenler erkekse şanslıdır. 5-10 demez küçücük bir evde kalırlar.

    bayan arkadaşlardır asıl mağdur olanlardır. okulunuz taşlanıyorsa ve çıkamadıysanız ya içeride güvenebileceğiniz dostlarınızla olmanız lazım gelir. ya da allah'a dua etmekten başka çareniz kalmaz.kadın öğretmenler oraya onların çocuklarını eğitmeye gitmiştir. ama her yerde saygısızlığa, tacize maruz kalırlar. o nedenle toplu gezer topluca ayni evde kalmaya gayret ederler.

    yaşadığım bir olay: okulun kapısına çıkmamla bir taksiye denk gelerek elimi kaldırdım, adamcağızın gafletinden de yaralanarak bindim. parayı hemen uzatarak soldan aksi istikamete dönmesini rica ettim. bir 5 metre gitmemiştik ki, lojmanlara gideceğimi söylememle birlikte beni taksiden zorla indirdi...’başimi derde sokma benim! diye de bağırdı.

    ilk aylar eşimi de benim gibi öğretmen sanırlarken esnaftan yana sıkıntımız olmadı. bir iki ay içerisinde kim olduğu öğrenildi. asker eşiydim, eşimin infaz listesinde adı bile çıktı bir terörist cesedinden. neyse, o ilk aylar ekmek almayı tercih ettiği fırına ramazan akşamı girdiğimde, fırıncıdan 'pide kalmadı' cevabını aldığımda şok oldum. perde arkasındaki dizili pide ve ekmekleri görmüştüm. gözümün içine bakarak o unutulmaz cevabı suratıma yemiştim: sana yok!

    yine ramazan ayıydı, iftar saatine yakın bir gürültü duyduk.o fırından pidelerini aldıktan sonra evlerine iftar açmaya giden iki uzmanımız havaya uçuruldu. birini kaybettik. o gün bir daha çöp konteynırlarının yakına park etmek ne kelime yakınından geçmemem.

    bölgede yaşam hepimiz için bildiklerimizden farklıydı. hiç bir anne benim yaşadıklarımı yaşamak zorunda kalsın istemem. lojmanların içerisinde korunaklı (yani yoldan geçen bir araçla yapılabilecek bir saldırıda 'menzil dışı' ) sandığımız çocuk bahçesinde oynayan oğlumu seyrederken; kolundaki bileklikten adını sildirip, kan grubunu yazdırmanın daha faydalı olacağını düşünürken yakalamıştım kendimi.

    bir pazar öğleden sonrası trafikçi bir polis memurunu havaya uçurulmuştu. camlarımızın zangırtısıyla çocuk parkının isabet aldığını sanarak, apartmandaki annelerin merdivenlerden feryat ederek çocuklarına koşuşlarına şahit olmuştum. bazen bir patlama olduğunda hele ki dışarıdaysam, eşim benim için, bense içerde bıraktığım oğlum için perişan olurduk sağ haberi alıncaya dek.

    aslında gece çıkan çatışmaları gelen giden helikopterlerin sesinden, eşinizin eve gelmemesinden bir şeylerin ters gittiğini anlarsınız.telefonlarınız kesiktir. jammerdan olmasını umarsınız. frekansların sizinkilerce kesilmiş olmasını dilersiniz.

    operasyonlarda ceplerle birbirimizin eşinden sağlık haberi almaya çalışırken, karşı tarafın da dinlemiyor olmasını dilersiniz. ki konvoya bir saldırı olmasın. komutanlar gece karanlığında sessizce dönerler evlerine. apartmanda ayak seslerini dinlersiniz. postal sesini eşinizinkiyle uyuşması için beyninizi zorlarsınız. ve aynı apartmanda başka dairenin kapısında postal görürseniz, içten içe sizinki gelmediği için onları kıskanırsınız.

    aileniz sizi aradığında, metanetli konuşmak zorundasınızdır. hem onları endişelendirmemek hem de örgütten dinleyen varsa onları mutlu etmemek, bilgi vermemek, hem de akıl sağlığınıza mukayyet olmak içindir bunlar.

    pencerenizden çatışmadan getirilen cenaze ve yaralıları, bunların taşınışını ve bir sigara bile yakmak için durmaksızın koşuştuklarını görürsünüz. az önce cenazesini indirdiği arkadaşının yerine, gidecek timle beraber elleri titremeden dizleri çözülmeden; ve abartmıyorum bir salise duraksamadan tekrar helikoptere atlayanlara bakarsınız. sonra hiç bir anormallik yokmuş gibi, oğlunuz o manzaraya şahit olmasın diye uzaklaştırırken pencereden, diğer yandan ailenize akrabalarınıza tesadüfen aramış dahi olsalar olanlar için miş miş gibi yapmanız gerekir.

    ağlamamış gibi, içiniz 1000 parçaya parçalanmamaktaymış gibi, sanki geceleri yataktan sıçramıyormuşsunuz gibi! geceleri dinlediğimiz çatışma ve helikopter seslerini o kadar kanıksadığımı, bir gece sessizlikte uyanıp 'acaba baskın mı yedik? nöbetçiler mi uyudu?' diye korktuğumu unutamam..

    karanlığın bu yüzünü hiç bilmezdim. mesela karartma yapılacağını önceden bilemezsiniz. önceden çamaşır, bulaşık, ütü, banyo, ev temizliği, ders hazırlığı, sınav kağıdı ne işiniz varsa halletmiş olmanız gerekir, gündüz elektik varken..her şeyi bitirmiş bile olsanız karanlıkta mumlarınız yeterince ışık vermez. gece bebeğinize süt hazırlamanız gerekmekteyse yandınız vay halinize!

    dışarı ışık sızmasın diye karartmalarda camlara battaniye astığımızı, belki birkaçınız bilir. ama ben bunun, saldırıda camlar patladığında kırıklardan korumak için de kullanılan ilkel bir yöntem olduğunu lojmanımız roketlendiğinde öğrendim..

    tv izliyorum, var mısın yok musunun reklam arasında, yolun tam karşısındaki bir evden 3 roket atıldı. camın önünde, nöbetçi olan eşime çocuğu yeni yatırdığımı söylerken..daha uykuya dalmakla dalmamak arasındaydı yavrum.(bu nedenle halen anksiyete tedavisi görüyor). roketlerden ilkinin havada süzülüşünü görüp 'sen top atişi mi yaptiriyorsun?' demiştim eşime. ilki açığa düştü gürültüyle, eşimin hayır! dediğini ve askerlere emirler vererek koştuğunu duyuyordum.

    elim kulağımda oğlumun odasına koşup onu yorganla kucakladığım gibi, penceresiz olan tek dört duvarlı yer sayılacak banyoda emniyetini sağlarken, diğerlerinin nasıl bir kavis ve ışıkla hedefe ulaştığına şahit oldum.

    sonra sessizlik..oyun oynadığımızı söylediğimi hatırlıyorum taşırken oğluma..sımsıkı sarıldığımı da..telefon irtibatı kesilmeden ne olursa olsun aileme haber verme alışkanlığı edindim. sms'le, kısa ve net: biz iyiyiz merak etmeyin!

    o esnada onları korkutmaktan ve kendini yalnız hissetmemek adına yapılan bir alışkanlık. ben o mesajı attığımda hayattaydım. çünkü evladını kaybeden bir babanın 'şehit olan oğluyla, en son 1 hafta önce konuştuğunu' söylediğinde, ailemi endişelendirmemekten daha kötüsünün; altyazıyı okuyup da telefonla bize ulaşamamaları olduğunu öğrendim.

    ne o günün sabahı ne de aktütün ve gediktepe karakol baskınları... çukurca, şemdinli, mayınları gibi tekrar eden bir çok olaydan sonraki sabahlar, idari izinli olmama rağmen, işimi aksatmamaya dikkat ettim. çocuklarım saydığım küçük kürt talebelerimi asla ihmal etmedim. metanet..aslında burada daha farklı bir anlam içermekte..

    bize eşi asker polis memur olan herkese, bilhassa o şehit haberlerinin akabinde; işyerimize güler yüzlü inadına neşeli, makyajlı gitmemiz salık verildi. haklılardı. o kanlı baskınlardan sonra örgütün her zırt pırt yıldönümünde, bebek katilinin suriye'den çıkışı, yok efendim,yakalanışı gibi…1 mayıs,nevruz gibi tarihlerde ama özellikle şehit verdiğimiz günün sabahı, başlayarak akşamına kadar lojmanların karşısındaki kolonlardan zorla dinletilen gerilla(!) türkülerine katlanmak sadece metanet olamaz!

    bir kere çok mecbur kaldım.her 2-3 ayda bir erzak almak (ve hatta nefes) için van'a karayoluyla gideceğimizde (emniyetli günse ve konvoy varsa ancak) yazmayı adet edindiğimiz vasiyetimizde belirtmeme rağmen, aileme her ikimize de bir şey olduğu takdirde oğlumuzun kimler tarafından büyütülmesini istediğimizi ve ne olursa olsun üzülmemelerini söyleyiverdim. babamın sesinin buğulandığını hatırlıyorum.

    bir kaç defa çocuğu aileme emniyette olacağı bir yere bırakıp da dönmeyi de çok düşünmüş ve konuşmuştuk. arabada kendimizce önlemler alırdık,2,5 yaşındaki oğlum her ne olursa olsun durmamamız gerektiğini gerekirse içeri istifra etmesi (süratli giderek o virajları almamız gerektiğinden) ya da tuvalet ihtiyacı duymaması konusunda sıkı sıkı tembihlenirdi.

    camları karartılmış ve dönüş yolunda artık sahte plaka takmak zorunda kalarak, yolculuk yaptığımız aracımızda her ikimiz de silahlı olurduk. mermi her zaman namluya sürülü ve elimizin altında seyahat ederdik. her virajın arkasında ne çıkacağını sizi neyin beklediğini bilmeden yol alırken hep bildiğim tüm duaları hatmederdim. ve ne olursa olsun 2 mermiyi saklayacağıma söz vermiştim; bir şey olursa kaçamayacağıma, oğlumu da kurtaramayacağıma kanaat edersem, kendime ve yavruma sıkılmak üzere saklanacak son iki mermi. helalleşilerek dönülen izinlerden sonra, tekrar oraya dönmesi en zoruydu. öğrencilerimi okulumu arkadaşlarımı özlemiş olurdum ama beni bekleyenin tam olarak ne olduğunu asla bilemezdim…

    karlar altında geçmekte olan -20lerde seyreden günlerden birinde artık evde tutulmaktan iyice bunalmış olan oğlumu da aldım. kantinin önüne kamyonet gelmesini fırsat bilerek dışarı çıktım. kamyonet demek yeni mal geldi demektir. oğlunuz için aylardır reklamlarda görülüp imrendiği çikolatayı bulma ümididir..misafirliğe giderken giyilecek kadın çorabı kalmadığında kamyonet yolu gözlenir. gıda şöyle böyle tamam da, oyuncak ve ihtiyaçlar hiç bitmez..

    o akşam içerideki kalabalığı görünce kenarda beklemenin daha iyi olduğunu düşündüm. ve aile kantininde bu kadar telaşla neden keklere bisküvilere meşrubatlara saldırırcasına hücum etmekte olan askerlerin, raf filan dinlmediğini aksine yağma edercesine boşalttıklarını izlemiştim. anlam verememiştim.

    bir ara kasadaki bana seslendi :'hanıma yer açın önce o alsın, buyrun bayan?' sadece neler olduğunu sorabildim, aldığım cevapla afalladım. göreve gidecek olanlar sırt çantaları çok ağır olmasın diye verilen kumanyayı yolda atıp, bunları yemeyi tercih ediyorlardı. henüz 19-20 yaşında, lise öğrencilerinden daha güçlü gözükmeyen çelimsiz sıska mehmetçiğin o telaşının arkasındaki gerçek beni kahretmişti.

    ekmek alarak dışarı çıktığımda ağlıyordum. oğlumun 'elimi sıkıyorsun anne' sesiyle kendime geldim.çok gücüme gitmişti,çocuk görünümlü çocuk ruhlu çikolata kapışan gülüşen mehmetçikler..baskınların ertesinde sessizlik hakimdir işyerlerinde çarşıda sanki hiç olmamış o canlar gitmemiş gibi.. delirmeniz işten değildir. geçmiş olsun var mı sizden zayiat? densin, hatırınız sorulsun istersiniz. ancak yalnızken koridorda yakalarlarsa sorabilir arkadaşlarınız: 'dün eviniz roketlenmiş, nasılsınız var mı yapabileceklerimiz bir şey?' diye.

    eylem günleri okula gelmektense polis taşlamaya giden öğrencilerim de var.o gün öğreneceklerini kaçırdıklarından yakınan da. ve beni hala arayıp soran, özleyen özlediğim ve bir şekilde birbirimizi sevmeyi öğretebildiğim öğrencilerimi de hatırlıyorum.

    yüksekova’dan ayrılırken, allah'a emanet ettim oradakileri. bayrağı da bir diğer öğretmene devrettim. ama beni sorarsanız, ben eski ben değilim artık.. sırf bir polisle çıktığı için taranan öğretmen kızı nasıl unuturum? ben yokken çocuğuma bakması için aradığım, her oralı kızın 'tehdit edildik abla kusura bakma' diye işi bırakmasını? ancak bir korucunun kız kardeşine tek evladımı emanet edebildiğim günden sonra, o kızın da benim bir kardeşim olduğunu?

    hiç bir normal karne günü öğrencilerime karne veremedim. milli eğitim tarafından ilçeye baskın yapılma olasılığına karşı, özellikle bayan öğretmenlerin can güvenliğini sağlayamama endişesiyle 'siz seminere katılmayın. aslında ne kadar erken ayrılsanız o kadar iyi' dendiğini? devletimin beni korumakla görevli polisinin değil beni, kendini koruyamayacak kadar aciz kaldığını.. savciların elinin kolunun bağlı çaresizliğini…

    bunları geride bıraktığımı sananlar var ama…

    birakmadim... birakmadik.

    bilendik aksine.

    habur’daki pkk açilim kepazeliğinin ertesi günü gülümsemekte zorlandim, nefes almakta da...

    bir el boğazimi sikiyordu…

    yargi depremini…

    imrali'in tehditlerini hala duymak sinir asap birakmadi bende..artik yeter yeter yeter..

    hani bir yazısı vardı yılmaz özdil'in, o baskının ertesi günü ''biz şimdi öldük'' diyordu.. aileler memurlar öğretmenler apar topar tahliye edildi …

    güvenlik güçlerinin ve askerin izinleri askıya alındı…

    biz o tehditlere boyun eğdiğimiz gün öldük!

    sadece cenazemizi kaldıracak kimsemiz yok..ne o öğrenci çocuklarımın yüzlerini ne de o mehmetçiklerin yüzlerini asla unutamayacağım

    oradayken 1eylül barış günü kutlamalarına katılmak istemiştim hatta, ben de barişsever bir insandım o zaman. (ama bugün artık değilim çünkü beni ben'den aldılar!)

    ve hala yeni tayin olduğum bir ege şehrinde bile birçok psikolojik sorun yaşıyorum. uykumda dinliyorum sessizliği ve sıçrıyorum. eşim de çocuğum da aynen...

    hala orada görev yapan tüm memur ve güvenlik görevlilerine selam ve sabırlar diyorum.

    burada olmadığımız 3 yılda bile, sahillerdeki ve büyük kentlerdeki en güzel yerleri kürtler almış.

    şimdi sormaliyim: bir tek türk, diyarbakir’da şirnak’ta, hakkari’ de bir bakkal dükkani açsa kaç gün yaşar, yaşatilir? ”
    ***

    yukarıda okuduğunuz yazı tuncer bahçıvan’ın www.gazeteci.tv internet sitesinde ki 9 ocak 2011 tarihli “bu mektubu cumhurbaşkanı ve başbakan okumalıdır” başlıklı köşe yazısıdır. güneydoğu’da görev yapmış bir bayan öğretmenizin mektubuna yer vermiş.

    edit1:kopyaladığım yazıyı okuyamayan arkadaşlar için düzeltme ihtiyacı duydum. herkesin burada yazanları anlamasını istedim.
    3 ...
  50. galatasaray yeni bir siyasi krizin eşiğinde

    ?.
  51. galatasaray ın siyasetin içine çekilerek yıpratılmaya çalışıldığının açık kanıtıdır. spor siyaset üstü bir olgudur ve bu kirli oyunun oyuncuları başaramayacaktır.

    http://www.milliyet.com.t....2011/1340912/default.htm
    2 ...
  52. galatasaray ın santrforsuz oynaması

    1.
  53. galatasaray ın gol problemini görmezden gelen yönetimin ısrarla santrfor almamasıyla galatasaraylıların çaresiz seyrettiği vakadır.
    0 ...
  54. chp eski belediye başkanı adayı adnan polat

    1.
  55. asıl başlık:chp istanbul eski belediye başkanı adayı adnan polat

    an itibariyle başbakanı protesto eden galatasaraylıları galatasaraylı saymayan ve tt arena stadına almayacağını ifade etmiş olan fakat şu anki ana muhalefet partisi olan chp den 1999 yılında istanbul büyükşehir belediye başkanı adayı olmuş olan galatasaray başkanıdır. aynı zamanda kendisi bundan böyle yumurta atan öğrencileri, maaşları protesto eden öğretmenleri, başbakanı protesto eden galatasaraylıları cezalandıran fakat polise taş atan çocuklara ses çıkarmayan, askere kurşun sıkan pkk lıları haburda karşılayan, hizbullahçıları salıverip sonra kaybederek ileri demokrasi dersi veren hükümete karşı yapılmış hiçbir eylemin cezasız kalmayacağının açıkça göstergesi olan olaylar yaşanırken kasaba minnet eden galatasaray başkanı olarak da anılacaktır. görünüşe göre devletin imkanlarıyla halka hizmet edip sanki bütün bunları kendi cebinden yapıyormuş havası veren recep tayyip erdoğan dan bir sonraki seçimde bakanlık beklemekte bu diktatöryadan nasiplenmek istemektedir.
    2 ...
  56. yeni dizilerin sabah akşam tekrarlanması

    ?.
  57. güzel ülkemde haftanın hergünü için her kanalda iki tane olmak üzere yüz küsür tane diziden yayın hayatına yeni başlamış olanların tutsun diye sabah öğlen akşam her yemekten sonra ve gece de bir defa olmak üzere sürekli tekrarlanarak insancıkları baydırması hadisesidir. her türlü pisliği hayatımıza sokan yeteri kadar kültürümüzü yozlaştıran dizi yokmuş gibi sürekli yeni diziler çıkarılması da cabası.
    1 ...
  58. moderasyonu göreve davet ediyorum

    1.
  59. yazar güruhunun sorunlarını bir başlık altında toplamayı amaçlayan söz öbeğidir. bir derdim var butonuyla sorunlarımızı sadece kendimiz görebiliyoruz fakat bu başlık altında sorunlar yazılırsa aynı sıkıntıyı yaşayan yazarlar toplanıp tek bilek tek yürek olabilir.*
    0 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük