sabah öğle ve akşam yenen yemeği biriktirip, birden sıçmak suretiyle kocaman olan bokumu suyun kaldıramaması ve klozetin dibine çökmesi sonucu vardığım kanı.
kemal kılıçdaroğlu nun şuursuzca ve bilgisizce, daha doğrusu cahil lakırdısı olarak adlandırılabilecek 'osmanlı da türk olmak ayıptı' sözü üzerine: ilber ortaylı nın bunlar 'basit memur yorumu' ve 'bilgi birikimi yok, boyle seyler konuşmasin' diye fırçalamasıdır. meali: yani tarih bilmiyorsan canlı yayına çıkıp sallamasyon tarihle kendini rezil etme diye fırçalamasıdır. eh ilber hocam bu cahillere karşı bize söz bırakmamış.
bugün yolda gördüğüm ortaokul öğrencilerinin vücutlarına bakınca anladım bunu. aslında iklimi sıcak memleketlerde bu normaldir ama bizim memlekette neden erken olgunlaşmaya başladılar? vücutlarını erken tanıyıp muhtelif yerleri ile oynadıklarından olabilir mi? kafami kurcalayıp duruyor bu.
sabantan beri takip ediyorum edepsizce arsızca bazı yazarlar uluyup duruyor. bak gözüm iyi dinle: bu ülkede bdp ve yandaşları ne kadar ırkçıysa mhp ve yandaşları da o kadar ırkçıdır, zarardır, ziyandır, kahpedir. o yüzden tohumu birbirinin bahçesine düşmüş insanları ayırmayın ki zaten ayrılmıyor.
devletin öyle ya da böyle alacağı verginin büyük kısmını, biraz da lükse kaçan akaryakıtttan almasıdır. ne yani benzinden almasa, temel gıdaya yüklense daha mı iyi olur. burada tek mağdur ekmeğini yakıt üzerinden kazanan çiftçi vs dir. diğerleri çok zorlarına gidiyorsa binmesinler, protesto etsinler yoksa çenelerini kapatıp seslerini kessinler.
ekleme: tamam çok bilmişler hepiniz bir an da iktisatçı kesildiniz; ama bu verginin bi şekilde alınacağını kabul edin de rahatlayın guzeller.
kısmeti aylardan beri kapalı olan *evde kapalı kalmaktan olabilir* kişinin yani benim internetten kadın ararken kullandığım kötü emellerime alet olmuş söz öbeği. bu söze gelecek cevapları da beraber değerlendirmek dileğiyle.
biraz garip ama her şey merakla başlar fazla meraklanmamalı insan. ha birde çocukluk kısmı var değil mi. mesela ben böyle bir duruma düşseydim(tabi allah korusun) çocukluğumda kadınlarla yaşadığım sorunlar yüzünden kadınları tercih ederdim. her insan zamanı bilinmeyen o haleti ruhiyeye ulaştığı vakit, içinde derin bir yerde bulunan bu duyguyu ortaya fışkırta bilir. aslında benim merak ettiğim şu an da bu yazıyı okuyanlar içinde bu halde olan var mı acaba. düşüncesi bile garip...
ölmüş olan akrabanın tombik yanağını son kez sıkmak için elimi uzattığımda anladığım lezzettir. önce üzülerek yanağını okşamaya daha sonra makas almaya başladım. ard arda makasları almaya başladıktan sonra ölünün başında durduğumu gören ve etin sündüğünü fark eden birisi ölüyle oynanır mı lan pezevenk diyerek cenaze yerinden kovdu beni.
bir kere de deniz den ölü çıkarmıştım ellerime derisi yapışmış 1 ay kokusu çıkmamıştı. ondan sonra bir daha da etkilenmedim.
abdullah öcalan olayının içyüzünü ne zamandır yazmak istiyordum. doğruları korkmadan dile getireceğimden kuşkunuz olmasın. bildiğiniz üzere bu uçkuruna düşkün ve son derece kurnaz olan adam yakaladığımızda, (ah pardon yakalanma demiyelim amerika nın stratejisinde ufak bir değişiklik ya da politikası gereği her neyse) hep birlikte halay çekip oley asacaz be nidaları ve uluslararası gözlemci ve yurdumuz avukat orduları ile memlekete soktuk.
daha sonrası malum 1946 da yunanistan ve türkiye içişlerini karıştırmayı ingiltere den devralan amerika nın isteği ile asılmaması gerektiği yönünde bir belge imzalatıldı. hem de bu belgeye imza atan liderlerden birisi sözde koyu milliyetçi ve yine sözde milliyetçilikte mangalda kül bırakmayan mhp idi. evet biz abdullah öcalan ı rahatça örgütünü yönetsin ve başımıza bela olsun diye almışız da asılacak diye de safça kandırılmışız. tesadüf ki yıllarca kabullenemediğimiz bir takım avrupa uyum yasaları çatır çatır geçmeye başladı, tesadüf bunun içinde idam da var. tesadüf tesadüf beyninizi sikim.
neyse abdullah öcalan öyle güzel korunduki kim denetliyorsa bilmiyorum her türlü direktifi pkk ya içeriden verebildi. avrupa da bir çok gazetede köşe yazarlığı yapabildi ve hala devam ediyor. efendim asıl bomba geliyor içeride yatan abdullah öcalan değildir. bunun başıma iş açabileceğini biliyorum ama dedim ya doğruları korkmadan yazacam diye. ilk abdullah tan bahsedelim. herkesin bildiği gibi pkk hareketini başlatan üç kişiden apo hariç ikisi türk tü ve kürtlerin haklarını kendi hakları bildiler!!!
tabi bu cengaverlerin o zamanın derin devletiyle olan ilişkileri hep söylendi, ama pek muhterem az gtvrn basınımız yani kapitalist düzenin köpekleri bir şey yazamadılar.
kardeşim sormazlar mı madem asamayacaktın ne diye bu köpeği alıp beslemeye başladın ki eskiden olduğu gibi! şartlı aldığın tutsağın sıçmışım tutsaklığına. neden! daha öncede teslim alabilirdin bu şekilde ki -avrupa ve amerika nın himayesinde olduğu zaten biliniyordu - acaba o zamanki hükümet şarlatanlarının gövde gösterisi için yaptığı anlaşmalar mı bunu sağladı.
atatürk ün ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen ve onu sürekli anıp överek ve atatürk olsa şöyle yapardı atatürk olsa böyle yapardı diyerek garip bir kendini tatmin etme hastalığıdır. kardeşim adam öldü kabullen putlaştırma. anan baban ölse iki günde unutursun değil mi.
tamam güzel işler yaptı ama yaptığı siyaset tam bir fiyasko yani yanlışlar doğruları götürür. birde bu sözlüğün bir hastalığı var, atatürk e en ufak bir eleştiride atılıyorsun. halbuki ona hakaret suçtur, eleştirmek değil. moderasyon ekibinde hukuktan anlayan yok galiba. atatürk e saygı duyuyorum iyi bir komutan olduğu için, sadece bu kadar.
hemen neysen tevfik i yapıştırın, şair sanılan bir kütüğün saçma şiirini. kardeşim mürekkep kurudu. kendinizi hapsetmişsiniz kalıpların içine ve yığmışsınız o kalıbın içine bütün basit düşüncelerinizi debelenip duruyorsunuz. devir değişti uyanın artık, eskimiş kemalist düşüncelerle bir yere varamassınız.
bu yalan ilk ortaya atıldığında, iki başlık açılmıştı; biri dolar üzerinden biri euro üzerinden. kardeşim yalan ortaya çıktı, hala belli olmadı mı zaten yalan yani dolar olsa ne olur euro olsa ne olur. bi başlık yetmez mi. valla anlamadım ortada yalan oldumu başlık ikileniyor.
milletçe gaflete, ayrıma, kutuplaşmaya düştüğümüz şu günlerde savaş bizi kendimize getirip ne oluyorlarla koşturmamızı ve kardeşlik havasına girmemizi sağlar. şahsen savaş tam tamları çalarsa kan dökmeye hazırım. sözlükten bir birlik toplayıp komutanı olmak istiyorum. allah allah nidaları ile düşmana hücum edip geride kalanları sevgi ve rahmetle anmak en büyük isteğim.
kızılca kıyametten birliği ile çıkan cesur komutan, bakarsın savaştan sonra paranın üzerine vesikalık bir resmim bile geçebilir. asıl konudan sapmayalım. evet gerçekten böyle bir şeye ihtiyacımız var. bilmiyorum yakın zamanda bir savaş yok gibi hevesimiz kursağımızda kalacak. ama hazır bir şekilde bekliyorum. olası bir savaşa dedektifin cesur konuşması damgasını vuracaktır.
yapı, mizac ve karakter olarak birbirine çok benzeyen iki değerdir. ak parti ülkeye yeni bir soluk getirirken, uludağ sözlük bu işin ehli olduğunu kısa zamanda internet alemine belletmiştir. ak partinin başkanı recep reistir. uludağ sözlüğün ise üstad zall dır. birbiriyle sürekli rekabet halinde olan bu iki kurum birbirini anmadan duramaz. başbakan muhtelif zamanlarda şikayet eder. uludağ sözlük ise sürekli yakınır ama birbirlerine gönülden bağlı olduklarını tahmin ediyorum yoksa bu kadar birbirlerini anmazlardı. efendim karmakarışık yapılarıda birbirine çok benzer.
demokrasi konusunda ak partinin daha iyi olduğunu düşünüyorum.
bana ilk başta kızabilirsiniz ama anlatacağım bilgiler sizi tatmin edecektir. bilindiği üzere misak ı milli yani milli yemin osmanlı mebusan meclisinde kabul edilmiştir yani misak ı milli vahdettin in desteği ile değil bizzat kendisinin emri ile alınmış kararlardır. nitekim ilk osmanlı kabul etmiştir bunu. efendim ilk tbmm istanbul hükümetini devirmek için değil;osmanlı nın işgal altında karar verememesi ve verdiği kararları baskı sonucu uygulayamadığından dolayı kurulmuştur. bunu bizzat atatürk böyle söylemiştir.
anadolu nun söz dinlemesi de vahdettin sayesindedir. istiklal savaşı için vahdettin in el altından osmanlı hazinesinin büyük kısmını anadolu ya taşıdığı herkesçe malumdur. bilinmeyen bir şey ise atatürk ün savaşın patlak verdiği esnaya kadar vahdettin ile dirsek temasında olmasıdır. tabi nasıl bilinmedi derseniz o zamanın osmanlı istihbaratı tarafından çok gizli yapılıyordu. tabi daha sonra vahdettine yaptıkları nankörlük ve ahde vefasızlıktır. zira devleti osmanlı hanedanlığına bırakmak işlerine de gelmezdi. damat ferit yani namı diğer dana ferit gibi bir kaç soytarının yaptığı bir kaç arsızlık osmanlı ve özellikle vahdettin e büyük nankörlükler yapılmasına vesile değilde bahane olmuştur.
allah korusun böyle bir durumda ne yapacağını çok merak ediyorum.
baba eğil vurulacan.
olmaz rezil olurum.
ölmekten iyidir eğilsene be adam.
neyse bari şu silahı verde iki sıkıyım oradan kurtarırız.
te allam ya çekil şu kenarda bekle.
bu durumda eğilmekten çok yatarak 25 30 dakika siperde vakit geçirecek ve dönüşte tayyip beyi şimdi anladım diyecektir.
geçenlerde tarih konusunda baya bilgili hatta aşmış -ama size öğretilen çarpıtılmış ya da doğruların kırpıldığı tarih değil- arkadaşımla yürüttüğümüz bilgi ve belgelerle desteklenmiş beyin fırtınası sonucu arkadaşımın vardığı kanı. neden mi; mil şef(taşeron) in lozan da yaptığı hatalar hata olmaktan çok bir kasıttır. misak ı milli yani milli yemine tecavüzdür. ama şuna emin oldum ki bu kasıt önceden planlanmış, zira delegelerin içinde ismet inönü nün adamı olduğu gibi vatanperver adamlarda vardı bu yüzden ismet inönü lozan da kendini ele veremezdi. zaten seneler sonra ingilizler ile yaptığı gizli anlaşmalar ile kendini açıktan ele vermiştir. (orjinal nüshalar mit in elindedir.)
yanlız şunu anlayamadım atatürk gibi bir lider nasıl oldu da ismet inönü yü durduramadı. ya da ismet inönü nün başmüzakereci olarak lozana gitmesine muhalefet edenlerin tasfiyesine, sindirilmesine, hatta öldürülmesine nasıl müsaade etti.(trabzon milletvekili ali şükrü nün topal osman tarafından katledilmesi)
fethi okyar ve ittihatçı tayfasının türkiye nin din hanesini hristiyanlık yapalım önerisine bir tek kazım karabekir karşı çıkmıştır. yine bu konuda da atatürk suskun kalmıştır ki bu işi dillendirmeleri buna cüret edebilmeleri bile insanı dehşete düşürmeye yeterdir.
neden inkılaplarda bu kadar acele edildi, öyle ya bu millet birden sindirecek hazmedecek durumda değildir bu ecnebileştirme projesini. zira yeni savaştan çıkmış henüz yaralarını saramamış halka, sen kalkıp diyosun ki al sana yeni alfabe, al sana yahudi şapkası, al sana batının giyim kuşamı onun yerine batının teknolojik gelişimini takip edip onu soksaydı ya ülkeye. kime diyorum ki adam uçak fabrikasını kapatıp, tohum fabrikası açıyor.
o beğenmediğimiz abdülhamithan zamanı bile çağdaş saydığımız cumhuriyetten daha ileri düzeyde batının teknolojisini sokmuştur bu ülkeye ama ittihatçılar rahat durmadığı için yarım kalmıştır.
ah ismet paşa neden bıraktın 12 adayı, musulu, batı trakya yı, kerkük ü öz vatandaşlarımızı neden mağdur ettin, onlara yapılan zulümlerin ve vatanlarından ayırmanın vebali boynunda terki diyar ettin. halbuki bunları bilmeden önce senin için kurtuluş savaşında bir trenin vagonuna saklandığını ve savaş boyunca tir tir titreyerek orada saklandığını söyleyen arkadaşıma nasıl da kızmıştım!
bir gecede okur yazar oranı sıfıra indirilmiş şaşkın bir milletin yani harf inkilabının ne olduğunu bilmeyen bir milletin verdiği vergilerle maaşı ödenen gayri müslim memurlar yetiştiren garip inkilap.
şimdi biliyorum henüz doğrular bize zor geliyor o yüzden bunlar silinecek ama tarih eşşek gibi doğruları yazacak bir gün ve siz istesenizde istemesenizde kabul edeceksiniz. bakalım moderasyon ne kadar cesaretli doğrular karşısında.
son derece çalışkan ve dürüst olan abdullah reise atılan iftirada olsa, o saati bahsedilen paraya alsa bile yakışır ona. adam çalışıyor ne bilim geziyor imaj dağıtıp geliyor. ha bu saati nejdet alsa sözüm başka olurdu.
her seferinde bu adama denk geldim mi bir eleştiri bir çekememezlik, ayıp ya kim olduğunu bilmiyorum ama mazlumu ezdirmem. bu yazara karışan karşısında beni bulur.
kitleleri etkileyecek sözlerime başlamadan önce, sloganımı haykırmak istiyorum "tonton bile tatmin olmadı". (bu tür tespitlerin hayata geçmesi için slogan önemlidir.) evet şimdi gelelim neden terör ve anarşinin sebebi seks ? çok basit dostlar; bir erkek hanımını tatmin etmeden yataktan kalkarsa ne olur: kadın hırçın ve sinirli olur. bu moleküler yapısına işler kadının genlerine biriken tatmin olamama hırsı çocuğa sirayet eder ve çocuk doğuştan sinirlilik ve anarşiye yatkınlık gösterir. terörist olur, adam keser, beyin içer vs vs yani işin iç yüzünü anladınız mı güzel.
bunu kiminle paylaştıysam "kardeş haklısın dedi hiç böyle düşünmemiştim" daha başka tezlerimde var bu toplumsal yaraya merhem olacak. bunları aşama aşama uludağ sözlük gibi kaliteli bir sözlük aracılığı ile topluma aktarmak istiyorum. efendim aslında seks hakkında bir köşe olsa, şuralarda işin ehli olarak soruları yanıtlasam olurdu hani. sözlükte bu konuda çok cahil olanlar var neyse onu daha sonra halledelim.
atatürk ün o sıralar ülkenin bütün sorunlarına el atması tabi çok güzel, lakin seks konusunu atlaması onun gibi bir lidere yakışmadı. yani en azından rahat bırakın yapsınlar deseydi o da olurdu. gerçi haksızlık etmek istemem cumhuriyetçi hanımlar esirgemiyorlar ama ya diğerleri sekse bir tabu olarak bakanlar ki bende öyle bakıyorum bizim gibilerin böyle bakması atatürk ün suçu. maalesef söylemek zorundayım. yeni nesil neden rahat rahat hoplatıp hoplatılamadığını bilsin bilsin ki geleceğe umut dolu bakalım ve o puslu geleceğin içinde sevişen çocuklarımızı görüp sevinelim.
alkış seslerini duyar gibiyim. klavyenin başında henüz şakşak sesini sona erdirmiş gülümseyerk, haydi ver elini aydınlık bir geleceğe hızla koşalım diyen ve henüz 16-17 yaşında çocuktan farksız yaşıtlarımın ergenlik korkularını duyuyorum. korkmayın artık ben yanınızdayım ve en tabi olarak sizde benim yanımdasınız.
eh artık yani bıkmadınız şu şahane klişelerden. tamam ak parti iyi şöhret yapıyor ama sıktı artık. behtür bihtere çakar, sikerterek öldürür bizde ağzımız açık vay efendim böyle öldürülür mü. yahu artık sevgi ve dostluğa koşalım. dünya dönüyor sabiler ağlıyor onlara koşalım. bakire hanımların feryatları ne zaman susar onu düşünelim.
