lisede yıllarında kendisiyle habire tartışıp, yıllar sonra amerikan şirketlerinin birinde kapitalizmin köpeği olduğunu görünce gülümseten bir arkadaşa sahip olmaktır.
hemen yanında "pkk ile diyalog ihanet değil" diye haber yapacak kadar türkiye cumhuriyeti'ne ve onun devlet geleneğine sahip çıkan bir gazetenin haberi.
türkiye cumhuriyeti başkanına adi denir mi hiç? 2000 yıllık türk devlet geleneği, töre falan filan. di mi lan taraf?
haftasonu maça giderken kesekağıdına konulup, stadyuma da götürülmesiyle devam edilecek eylemdir. tribündekilere ikram edilir. paylaştıkça artan lezzettir çünkü.
sinirlenenleri görerek, "lan oğlum daha durun, 10 seneye kadar mahsum korkmaz ibnesinin, murat karayılan götünün, apo piçinin heykelleri dikilecek. şimdiden böyle sinirlenirseniz, o zaman ne yapacaksınız?" dediğim olaydır.
ulan o değil de, isa figürü kadar farklı yakıştırmalar alan başka bir adam var mıdır tarihte?
avrupa'da semitik özelliklere sahip ama beyaz ırktan bir adam olarak resmedilegelmiş, naziler tarafından sarışın mavi gözlü aryan olarak resmedilmiş, zenci hristiyan cemaatler tarafından siyahi olarak resmedilmiş, asyalı ufak hristiyan azınlık tarafından çekik gözlü resmedildiği bile olmuştur.
eğer türkler hristiyan olsa, kesin "isa türktü diyenler bile çıkardı. belki de çıkmıştır, ben bilmiyorumdur.
gülen cemaatinin hükümete ergenekon dosyasını servis ettikten sonra uyguladığı taktiktir.
öncelikle gung ho ne demektir? cm/fm oynayanlar bilir, kaybedecek bir şeyi olmadan, büyük bir adanmışlıkla yapılan eylemdir.
12 eylül 1980 sonrası darbecilerin götünü yalayan, 28 şubat'ta deliğinden dışarı çıkmaya korkan bir cemaatin, son 1-1,5 yıldır tsk'ya karşı bu kadar fütursuzca saldırmasında uyguladığı taktiğin başka bir açıklaması yoktur.
cemaat ile hükümetin doğrudan doğruya müttefik olduğunu söylemek yanlış olur. ancak aralarında bir pakt, bir anlaşma olduğu muhakkaktır. bunu ikinci dünya savaşı'ndaki sscb-abd ittifakına benzetebiliriz. "unlikely allies" denilen bir durum söz konusudur.
bu zoraki ittifaka rağmen, ne hükümet cemaatin tamamen akp'yi kontrol altına almasını istemekte, ne de cemaat kendini tamamen akp ile özdeşleştirmek istemektedir. akp için cemaat masonların bile gıpta ettiği bağlantılarıyla iktidarını salamlaştırmakta kullanacağı bir araçtır. cemaat için ise akp uzun zamandır siyaset sahnesinde sahip olamadığı gücün vücuda gelmiş halidir. yeri gelir, birbirlerine bile düşebilirler. zira tayyip erdoğan'ın, fetullah gülen'e zaman zaman bazı ayar verme girişimleri olduğu birinci ağızdan duyulmuştur.
yanlız unutulmasın; burada asıl güçlü taraf cemaattir. çünkü hükümet ve akp elbet gidicidir. ama cemaat her zaman daim olacaktır.
ancak düşman aynı olunca, iki grup birlikte hareket etmektedir. hükümet elindeki siyasi gücü kullanmaktadır, ki elinde cumhuriyet tarihinde sayılı adama mevcut olmuş tek başına iktidar olma ve berbat bir muhalefet kombosu mevcuttur. elindeki bu muazzam siyasi güçle türkiye'yi kafasındaki kalıba sokmaya çalışmaktadır. amaç şeriat meriat değildir. paranoyaklığın lüzumu yok. zaten adamlar bu paranoyadan besleniyorlar. amaç tamamen sömürülmeye açık bir türkiye yaratmaktır. sömürülen türkiye'nin sesi çıkmasın diye, arada bir ağzına bir parmak bal çalınacak ve bunu çok büyük bir kazanç addedecektir. bu sürecin sonunda akp kadrolarının tamamı, amerika ve avrupa'dakilere benzer zengin aile hanedanlıklarına sahip olacaktır.
cemaatin ise amacı farklıdır. onların topyekun türkiye'nin kontrolünü istemektedirler. amaçlarının hardcore şeriat veya teokratik bir rejim getirmek olduğundan şüpheliyim ama totaliter bir iktidar kurmak istedikleri muhakkaktır. cemaatin organizasyonu içinde demokrasi olmadığı için, cemaatin yöneteceği bir ülkede demokrasi olması düşünülemez.
bu iki gücün yönettiği türkiye'de toprak bütünlüğü veya ulus devlet gibi kavramlara yer olmadığını belirtmeye gerek yok.
peki günümüze gelirsek, neler oluyor? hükümet elindeki siyasi güçle, elinden geldiğince saldırıyor. polis kendi elinde, yargıyı yavaş yavaş ele geçiriyor. tek hedef ordunun devlet politikalarındaki etkisini kırmak ve tsk'yı sıradan bir devlet kurumu haline getirmek. bir nevi intikam alınıyor. 28 şubat'ın intikamı. ama zaten 28 şubat değil miydi akp'yi ortaya çıkaran asıl şey. o dönemde orduyu alkışlayan beyinsizler şimdi ebelerinin amını görüyorlar.
cemaat ne yapıyor peki? onların elinde basın yayın organları var. akademisyenleri, hukukçuları, öğretmenleri, polisleri, doktorları, iş adamları ve sosyal hayatın her yerinden, her tabakasından binlerce takipçisi var. bu takipçileri, ellerindeki basın yayın organları yoluyla hükümetin politikalarının doğruluğuna inandırdıktan sonra, onları bu fikirleri her ortamda savunmaya yönlendiriyorlar. nereden mi biliyorum? akrabalarımdan kuzu gibi karaktere sahip adamlar ergenekon konusunda yapılan en ufak bir eleştiride ağızlarından köpükler saçarak konuşmaya başlıyorlar. bunlar bir kişi değil, iki kişi değil. onlarca adam gördüm.
cemaat, dönüşü olmayan bir yola girdiğinin farkında. ya hükümetle birlikte düşmana boyun eğdirecek, ya da düşman tarafından bir daha doğrulamamak üzere ezilecek. işte bu yüzden elinde ne varsa onunla saldırıyor. bunu yaparken de, hiç ağzından düşürmediği, kul hakkı, dürüstlük, ahlak, gıybet etmeme, iftira atmama gibi şeyleri sikine takmıyor.
son tahlilde; iki taraftan biri ayakta kalacak. ama o tarafın kim olacağını şimdiden söylemek çok güç.
hal-i hazırda 200.000 dolar karşılığı ankara'dan teslim alınmak üzere gerçekleştirilen hadisedir. çükümüz düşmüş halde izlemeye aldık. bakalım ne olacak.
%90 ihtimalle ileride tahkiki imana değil, taklidi imana sahibi olacak çocuktur.
ileride tüm sureleri de ezberleyecek, namazın farzlarını da ezberleyecektir. ama gel gör ki sübhane rabbiyel-ala'nın ne demek olduğunu bile öğrenmeden namaz kılacaktır ve ömrünü tamamlayacaktır.
dünyaya göktaşı çarpmaması, uzaylı istilası yaşanmaması, nükleer savaş çıkmaması veya ölümcül bir salgının başlamaması durumunda; %100 gerçekleşecek hadisedir.
seçim öncesi bir mağduriyet operasyonu daha, hoop tekrar iktidar.
gerçekler acıdır dostlar. neyse ki tayyip 3. kez iktidar olup, görevini tamamladıktan sonra, okyanus ötesindeki abilerine rapor verip siyaseti bırakacaktır.
george costanza'dan sonra seinfeld'i seinfeld yapan ikinci adam.
h&h bagels'da çalışırken 1985'de greve gitmiş ve 12 yıl greve devam etmiştir. bu süre boyunca hayatını jerry'nin buzdolabından otlanarak idame ettirmiştir. 1997'de grev bitmiş ve eski işine geri dönmüştür. ancak bir hafta içerisinde işten kovulmuştur.
cemal paşa ve talat paşa'nın ermeniler tarafından şehit edilmesi, enver paşa'nın da ruslarla vuruşurken şehit olmasıyla dramatik şekilde bu dünyadan ayrılmış üçlü. türk tarihinin caesar, pompei ve crassus'u.
tartışmasız vatanseverlikleri mantıklarının önüne geçmiş üç insan.
kesinlikle üçünün hayatını ve icraatlarını konu alan bir film çekilmeli.
1991 yılında başlamış ve 2004 yılına kadar 13 yıl sürmüş grevdir. diamond of california ceviz işleme rafineri işçilerinden 600 tanesinin Teamsters Local 601 sendikası öncülüğünde başlattığı grevin 13. yılında firma, işçilere daha iyi bir ücrete sahip 5 yıllık yeni kontratlar önermiştir. bir çoğu başka işlerde çalışan işçilere kabul etmeleri için 10 gün mühlet tanınmıştır.
dünyanın en uzun sürmüş grevidir. düşük ücret ve güvensiz çalışma koşulları yüzünden başlayan grev, resmiyette 1991'den 2004 yılına kadar 13 yıl sürmüştür. 1995'te grev, mahkemece geçersiz sayılmış ve işçilerin derhal işbaşı yapmalarına karar verilmiştir. işlerine geri dönenler olmuş ama 370 işçi greve devam etme kararı almıştır. 2004 yılında fiji yüksek mahkemesi(bizdeki yargıtayın muadili) daha önceden verilen, grevin geçersiz olduğu kararını onamış ve grevdeki işçilerin işlerine son verilmiştir.
buna rağmen bu 370 işçi hala greve devam etmektedir.
faşizm tanımı kibar feyzo repliklerinden ibaret olan, ülkücülere hakaret ederken yüzeysellikte çığır açan dangalakların yüzeysel olmakla suçladığı yazar.
yukarıda suçun önüne geçmek için silahlanmanın gerekliliğinden veya adaletin kişinin kendi silahıyla sağlanmasından mı bahsedilmiş? allah rızası için yazılanı oku bre mal.
özetle denilmiş ki "silah sahibiyim. bu benim hakkım. devlet istese de silahımı teslim etmeyeceğim."
okumadan yorum yapınca, o saman dolu beyninden ancak bu saçmalıklar çıkıyor.