böyle yazı yazarak kendisini duyarlı birisi olarak göstermeye çalışan, ama nedense 90-lı yılların başlarında dünyanın gözü önünde yaşanan hocalı katliamı ile ilgili tek satır bile yazmayan yazarcık. bu mu senin duyarlılığın?
okanım, o kadar samimiyetsizsin ki, artık çocuk bile biliyor senin magazin için, magazin programları için yanıp tutuşduğunu. uzun süredir medya sitelerine haber olmadığın, manşetlere taşınmadğın için bu hareketleri yaptığını ve bu yaptığını "magazinden nefret ediyorum" başlığı altında yutturmaya çalışdığını her kes anlıyor. ve seni en iyi tanıyan, yaptığın bir jestden bile ne dmek istediğini anlayan, 10 yılı aşkındır seni izleyen birisi olarak ben gülüyorum senin şu anki durumunu izlerken ve üzülüyorum hakikaten. yemiyor, okanım, maalesef kimse yemiyor. ve hatta biliyorum son dönemde magazin programları azaldığı için az da olsa üzüldüğünü de biliyorum. iyi programcısın ama bu yapmacık "başkaldırılar", "popüler kültürle dalga geçmeler" çok yapmacık be okanım. senin bir çok eleştirinde haklı olduğunu da biliyorum, ama son hareketini de manşetlere çıkmak ve gece geç saatlerde bu haberleri okuyup kıs-kıs güldüğünü de biliyorum. saçmalıyorsun be okanım.
--spoiler--
"...tam bir hafta önce birisi sana selam söyledi. "Tabi ki söylerim selamını" dedim, ama arabaya binene kadar unutmuşum. Selamı değil, selam söyleyen adamı. Üzülüyor da değilim hani buna. Bana kalırsa, akıllı bir koca karısına selam söyleyen bütün erkeklerin selamını unutmalıdır. Çünki ne olur ne olmaz. Hele karınız ev kadınıysa: Çarşı pazarda gördüğü bakkalla çakkalın ve akraba çevresinin dışında, ev kadını denen talihsiz insan zaten o bıktırıcı kocasından başka erkek de görmez hayatında. O zaman biri ona selam söylerse düşünür o ince kişiyi, buna vakti de olur..."
--spoiler--
dün gece medya kralı programında kendisinin "yarın da kimselere vermeyin, yine birlikte olalım" sözleriyle dalga geçen okan bayülgene bir az önce bülteni kapatırken selam çakmış ve şöyle demiştir: "yarın akşam kimselere randevu vermeyin, yahut başka bir şey verin ya da vermeyin, yine buluşalım."
işte ben bu adamın bu rahatlığını, bu "yay burcu coolluğu"nu seviyorum.
Acun ılıcalı ile ilgili eleştirileri saçmalıktan öte bir şey değildir.
Bu adamı severim, iyi programcıdır, iyi işler yaptı bu güne kadar ve bazen yaptığı sivri çıkışlar da çoğu zaman haklılık payı taşımaktadır. son söylediklerinde de haklılık payı olmakla birlikte genel olarak yanlış bir tutumla söylenmişdir.
Okan şöyle diyor: acun (ılıcalı) cahildir (lümpendir her neyse), salakdır ve yaptığı proqramlar da salaklara hitap ediyor.
Şöyle bir şey söylemiyorum: okan neden milyonlarca insanı aşağılıyor? Aşağılaya bilir. Ki, başka çaresi yoktur. Mesela bir adam hayatı boyunca 1 tane bile kitap okumamış, güzel bir film izlememiş, hayatını sadece para kazanmak üzerine kurmuşsa, o insan aşağılanır.
Ama sormazlarmı adama senin programlarını kim izliyor be adam? Senin programlarını uzaylılar mı izliyor?
Bir tek senin izleyicilerin mi zeki? O telefona bağlanan eeefendım, okan beeeey diyen kızlar mı zeki?
Okanım, ben her gün reyting sonuçlarını izleyen birisiyim. Her Pazar günü senin o beğenmediğin proqram survivor sıralamada 2-ci ya da 3-cü oluyor, sen de aynı listede 5-ci ya da 6-cı sırada oluyorsun. Ve sen hala şunu mu iddia ediyorsun: en iyi programı ben yapıyorum, diğerleri saçma program yapıyor ve onların izleyicileri de kendileri gibi salak. yuh diyorum ben de (ki bu kelimeyi de yeni öğrendim bir azeri olarak).
Genel olarak bir lümpenleşme vardır tv izleyicisinde dersen anlarım da, dediğim gibi yanlış bir tutumla söylenmişdir.
cem yılmazın goradan sonra en iyi filmi. üstelik filmle ilgili etrafta bu kadar olumsuz düşünce varken biraz önyargıyla izledim, ama çok beğendim. gayet komik, ömer faruk sorak da çok iyi yönetmiş filmi. emeklerine sağlık.
beni güldürdüyü için allahın da kendisini güldürmesini dilediğim insan. tabi beni şahane esprileri ile ya da müthiş şovmenlik yetenekleri ile değil, söylemiş olduğu bir sözle güldürmüştür.
şöyle ki, geçenlerde sunmakta olduğu muhteşem ötesi şaşırtmali isimli programında yarışmacılardan birine "sinemaya gidiyor musun? en son hangi filme gittin" diye sordu memdali bey. yarışmacı da "evet gidiyorum. son olarak nefes filmine gittim, kanal i zasyon filmine gitmeyi düşünüyorum" dedi. karşılık olarak memdali bey de "o filme gitme, çok kötü bir filmmiş" diyince o anda ben koptum. memdali beyin bu güne kadar yaptığı filmleri aklıma geldi de. ben kanal i zasyon filmini izlemedim, iyi ya da kötü olduğu hakkında hiç bir bilgim yok. ama memdali beyin filmleri hakkında epey bilgi sahibiyim.
bir de kendisi son zamanlarda bir çok programı eleştiriyor, ahkam kesiyor kendi çapında. üstelik bu eleştirililerini muhteşem ötesi, şahanenin en üst seviyesi, harikanın en harikuladesi, fevkaladenin fevki olan şaşırtmali isimli programı sunarken yapıyor.
ne diyelim. allah seni güldürsün, allah akıl fikir versin, memdali bey.
aldığı reyting sonuçları yakın zamanda yayından kaldırılacağını işaret ediyor.
"bana da bir çok yarışma programı teklifi geliyor, hatta var mısın yok musun ilk bana teklif edildi. ama benim kendi programım* var zaten. onun için başka bir iş yapıp riske girmek istemiyorum. ileride çok iyi bir iş olursa deneriz" demişti beyazıt öztürk katıldığı bir programda.
ben de buradan kendisine "bu muydu lan, çok iyi iş? bunun için mi bekledin?" demek istiyorum.
ayrıca yarışmanın final bölümünun nasıl bir beynin ürünü olduğunu hala merak ediyorum. bu kadar salakça bir şey nasıl insanın aklına gelebilir?
ekonomik kriz sonrası bariz bir şekilde görülebilecek durumdur. erdoğanın "teğet geçti" sözlerine inat türk tv-leri bu krizden fazlaca etkilenmiş, ekranlardakı dizi sayısında nerdeyse yarı-yarıya bir azalma görülmüştür. peki bu azalma iyi mi olmuştur? tabi ki, hayır. ilk başda benim de "artık saçma-sapan dizilerden kurtulucağız" diye sevindiğim, ama daha sonra yağmurdan kurtulup doluya tutulduğumuz gerçeği ile yüzleşdiğim bir durum olmuştur.
dizilerin azalması ile birlikte türk televizyoncuları alternativ, maliyetleri daha düşük yarışma, reality şov, eğlence türündeki programları ekrana sürdüler. ve neticede ortaya sadece salakların izlediği saçma-sapan programlar çıkmış oldu:
troy: abi.
mcnamara: ne var lan?
-abi, adamın şeyini kopardım ya..
-bişey olmaz, tak yerine.
-takamıyorum, abi.
-başka bişey tak sen de..
-ne takayım?
-nip tuck.
yönetiminde yeni atamalar ve değişimlerle yeniden yapılanma sürecine girmiş tv kanalı. bu sürecde hedef 3 büyüklerle (kanal d, show tv, atv) reytinglerde iyi bir rekabet sağlamaktır. yeni yayın döneminde kurtlar vadisi pusu gibi çok büyük bütçeli bir diziyi, beyazıt öztürk, mehmet ali erbil gibi isimleri bünyesine katarak bu yarışa girmeye hazırlandığının ilk ipuçlarını vermiştir.
verdiyi röportajları okuduğunuzda ne kadar zeki birisi olduğunu anlarsınız. ayrıca çok komik olmasa da amerikanın en iyi talk showcusudur. güldürmek için kasmıyor kendisini. bu bile programını izleme sebebi(m)dir.
şu dakikalarda ece erkenin programı tadında devam etmekte olan program. sakız patlatma yarışması mı, ne yapılıyor. şu an yaşananları gelecek hafta medya canavarında görmek isterim şahsen.