darthw
-8 (nihilist)
beşinci nesil silik 1 takipçi 7.00 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    saatleri ayarlama enstitüsü

    42.
  1. --spoiler--
    "insanoğlu insanoğlunun cehennemidir."
    --spoiler--
    1 ...
  2. hanım hanımcık kız

    4.
  3. tonlama itibariyle civcive denk düşüyor gibi. tweety'e karşı şehvetle karışık bir açlık duyan sylvester'in hoşuna gidebilirdi.
    0 ...
  4. saatleri ayarlama enstitüsü

    41.
  5. --spoiler--
    "bir baskıdan kurtulmuştum. artık emine bir daha ölemezdi, hatta hastalanamazdı da. orada zihnimin bir köşesinde olduğu gibi kalacaktı. hayatımda birçok şeyler daha beni korkutabilir, başıma türlü felaketler gelebilirdi. fakat en müthişi, onu kaybetmek ihtimali ve bunun korkusu artık yoktu. her an onun hastalığının arasından etrafa bakmayacak, o azapla yaşamayacaktım. korku içimden doğru kabarıp büyümeyecek, dört yanımı kaplamayacaktı."
    --spoiler--
    1 ...
  6. saatleri ayarlama enstitüsü

    40.
  7. --spoiler--
    "beni babasını beğenmeyen, her rast geldiği yerde kendisine baba arayan adamların görmesi icap eden rüyaları görmemekle itham ediyordu."

    (dergah yayınları, s.114)
    --spoiler--
    1 ...
  8. saatleri ayarlama enstitüsü

    39.
  9. --spoiler--
    "... halit ayarcı, mazi ve istikbalini halin arasından gören zattır."
    --spoiler--
    0 ...
  10. saatleri ayarlama enstitüsü

    38.
  11. --spoiler--
    "bütün hayatını sırtında bir kambur gibi gezdiren o biçare insanlardandım."
    --spoiler--
    1 ...
  12. saatleri ayarlama enstitüsü

    37.
  13. --spoiler--
    "bazı insanların ömrü vakit kazanmakla geçer. ben zamana, kendim zamanıma çelme atmakla yaşıyordum."
    --spoiler--
    3 ...
  14. saatleri ayarlama enstitüsü

    36.
  15. --spoiler--
    "fakat saadet telakkimiz niçin hayat şartlarımıza göre olmasın?"
    --spoiler--
    2 ...
  16. manzaradan parçalar

    12.
  17. --spoiler--
    "on altı ile yirmi iki yaşlarım arasında okumak, kendi kendimi yapmamın, kendi ruhuma bilinçle bir şekil verme işinin de parçasıydı. nasıl bir adam olmalıydım? dünyanın anlamı neydi? düşünebileceğim, ilgileneceğim konular, hayaller, nerelere kadar uzanıyordu?"
    --spoiler--
    1 ...
  18. manzaradan parçalar

    11.
  19. --spoiler--
    okumak üzerine:

    "hayali de olsa baka bir dünyaya bir süreliğine sığınıp sıradan dünyanın mutsuzluğundan kaçmak iyidir."
    --spoiler--
    1 ...
  20. manzaradan parçalar

    10.
  21. --spoiler--
    "mesela maçtan önce fenerbahçe'nin birden yerin altından- bana öyle görünürdü, bunu esrarengiz bulurdum- sahaya bir anda çıkıvermesi, futbolcuların enerjik bir şekilde orta yuvarlağa koşuşu, bunlar beni etkilerdi. çok şiirsel bulurdum bu görüntüyü, severdim. sarı kanaryalar denilirdi fenerli oyunculara. ayrıca fenerbahçeliyim demezdik, fenerliyim, derdik."
    --spoiler--
    1 ...
  22. manzaradan parçalar

    9.
  23. --spoiler--
    " ben çok güzel, aman saat kaçmış, ben çok meşgul bir adamım, gibi yaparım. buyrun işte, bakın: saat kaç olmuş bakayım, ben çok güzel bir adamım! ya! afedersiniz güzel hanımefendi, şimdi sizi hiç düşünmüyorum ve daldım gittim çok büyük dünya işlerine ve hayatın anlamı ne, gibi büyük sorunlara. saate bakıyorum, anlıyorsunuz değil mi, acaba büyük işlere vaktinde yetişebiliyor muyum diye. belki şu an telefonum çalıyordur ve arayan başbakandır. belki çok özel bir çiftliğim ve atlarım olduğunu anladınız. belki serüvenlerle dolu trajik bir hayat yaşadığımı seziyorsunuz. ama elimdeki plastik torbalarda: bir kilo elma, bir kilo portakal, yarım ekmek, konserve ton balığı, iki de yeni kitap. hayır, bunları görmemiştir. en azından şunu fark etmiştir: ben asansörde güzel kadınların yüzüne bakıp kimseyi rahatsız etmek istemem."
    --spoiler--
    1 ...
  24. manzaradan parçalar

    8.
  25. --spoiler--
    "ben asansörde güzel kadınların yüzüne bakıp kimseyi rahatsız etmek istemem."
    --spoiler--
    1 ...
  26. manzaradan parçalar

    7.
  27. --spoiler--
    "allahım, ben bunu niye yaptım! demeye başladığınız zaman, daha yalnız ve daha zengin bir ruhsal hayat bizi bekler. tasavvufla ya da dostoyevski ile biraz ilgilenenler, derin ve zengin kişiliğin "suçluyum", demekle kurulacağını bilirler."
    --spoiler--
    1 ...
  28. ecinniler

    15.
  29. --spoiler--
    "ayda yaşadığınızı ve orada bu aşağılık ve gülünç suçlardan birini işlediğinizi kabul edelim. şimdi siz buradayken aydaki insanların, ay var olduğu sürece size yüzyıllar boyu güleceklerini ve sizi lanetleyeceklerini çok iyi biliyorsunuz. orada yapmış olduğunuz pisliklerin sizin için ne önemi var. varsın yüzyıllarca tükürsünler üstünüze aydaki insanlar."
    --spoiler--
    0 ...
  30. ecinniler

    14.
  31. --spoiler--
    "eğer birisi bir suç işleyecek olsa daha da önemlisi yüz kızartıcı bir şey yapmış olsa, bir hainlik, bir alçaklık yapmış olsa... yaptığı, insanların yüzyıllarca unutamayacakları, bin yıl sonra nefretle anacakları bir şey olsa... sonra ardından şöyle bir düşünce: "kafaya bir kurşun ve her şey bitiyor." o zaman insanların ve attıkları çamurların ne önemi olabilir."
    --spoiler--
    1 ...
  32. ecinniler

    13.
  33. --spoiler--
    "bütün halkların iyilik ve kötülük kavramları ortak olmaya başlarsa, bunlar yok olma yoluna girmişlerdir. o zaman iyilik ve kötülü kavramı arasındaki ayrım silinir ve yok olur."
    --spoiler--
    1 ...
  34. ecinniler

    12.
  35. --spoiler--
    "yahni pişirmek için tavşan gereklidir. tanrıya inanmak için de tanrı gerek."
    --spoiler--
    0 ...
  36. ecinniler

    11.
  37. --spoiler--
    tanrı'yı ulusun basit bir eşyası düzeyine mi indiriyorum ben? tersine halkı tanrı'nın düzeyine kadar yükseltiyorum. başka türlü de olabilir mi zaten? ulus tanrı'nın bedenidir. eğer kendi tanrısı varsa, bir ulus kendi tanrısıyla dünyayı yeneceğine ve bütün öteki tanrıları kovacağına inandığı sürece gerçek bir ulustur. bütün büyük ulusların inancı bu olmuştur. hiç değilse tarihte belli bir rol oynamış ve insanlığa yol göstermiş olan ulusların. gerçeklere karşı çıkmak imkansızdır. yahudiler gerçek tanrıyı bulmak için yaşadılar ve gerçek tanrıyı dünyaya bıraktılar. yunanlılar doğayı tanrılaştırdılar ve dünyaya kendi dinlerini bıraktılar, yani felsefe ve bilimi. roma devlet içinde ulusu tanrılaştırdı ve uluslara devlet düşüncesi bıraktı. fransa uzun tarihi boyunca yalnızca bu roma tanrısı düşüncesini geliştirmekten başka bir şey yapmadı ve sonunda roma tanrısını bir kenara atarak dinsizliğe yöneldi. bu şimdi sosyalizm adını alıyor.bunun nedeni dinsizliğin her şeye roma katolikliğinden daha sağlıklı olmasıdır. eğer büyük bir ulus kesin olarak gerçeğin yalnız kendisinde olduğu inancını, dünyayı kendi elinde olan bu gerçekle kurtarmaya, öteki ulusları yendiden canlandırmaya olan inancını kaybederse, o ulus büyüklüğünü kaybeder ve basit bir etnografya konusu olur. gerçekten büyük bi ulus insanlık tarihinde ikinci bir rol oynamakla, hatta birinci derecede bir rol oynamakla yetinmez, o, en ön safta bulunmalı ve tek olmalıdır. bu inancı kaybeden ulus artık ulus değildir.
    --spoiler--
    1 ...
  38. ecinniler

    10.
  39. --spoiler--
    "beş altı saniye süren öyle anlar vardır ki birdenbire sonsuz huzuru bulduğunuzu hissedersiniz. onu yakaladığınızı anlarsınız. dünyevi bir şey değildir bu. bunun tanrı'yla ilgili bir şey olduğunu söylemek istemiyorum. ama bu dünyadaki görünümüyle insan böyle bir şeyi kaldıramaz. fizik olarak değişmeli ya da ölmelidir. açık, tartışılmaz, mutlak bir duygudur bu. birdenbire bütün doğayı kavrıyor ve diyorsunuz ki: evet işte böyledir, gerçektir. tanrı dünyayı yarattığı zaman her günün sonunda demiştir ki: "evet, iyidir, doğrudur, gerçektir". bu duygulanma değildir... başka bir şeydir bu. neşedir. hiçbir şeyi bağışlamıyorsunuz çünkü bağışlanacak bir şey yok.bu aşk da değildir... bu aşktan da üstün bir şeydir. en korkuncu bu kadar açık olması. bununla birlikte uçsuz bucaksız bir neşe. beş saniyeden fazla sürseydi, ruh dayanamazdı buna ve mahvolur giderdi. bu beş saniye içinde bütün bir hayatı gördüm ve bu saniyeler için bütün hayatımı verirdim. çünkü değer buna. buna on saniye dayanabilmek için insanın fizik olarak değişmesi gerekir. öyle sanıyorum ki insan doğurmaktan vazgeçmelidir artık. neye yarar çocuklar? amca ulaşılmışsa eğer insanlığın gelişmesi neye yarar? kutsal kitapta yazdığına göre hayata yeniden dönüldüğü zaman doğurma diye bir şey olmayacakmış ve herkes tanrının meleği olacakmış. bir ima. karınız doğuruyor mu?"
    --spoiler--
    1 ...
  40. arizona dream

    35.
  41. emir'in(sezen aksu'ya sezen diye hitap etme yarraklığına eş), anlatmak istediğini kurgu bütünlüğüne sadık kalmadan düşsel bir düzensizlik içinde ortaya koyması? bana lynch'e bi öykünme var gibi geldi. sonra müslüman bacılarımızla ilgili şayialarını ben de işitince amına koduğumun dürzüsü dedim, kesin öykünmüştür. sonra bi esprisi kalmadı benim için filmin. böyle örnekleri edebiyatta da bulabilirsiniz. hemi de daha derinlemesine: (bkz: georges bataille)
    0 ...
  42. saat 9 u 5 geçe siren sesiyle hüzünlenmek

    153.
  43. ya da aynı anda hep beraber bağıra çağıra küfürler ederek anılabilir; milli karakterimiz dolayısıyla daha bi bütünleyici olur. atam sen rahat uyu, milletin anasını sikip vatanı koruyoruz; ama sözde. senin izindeyiz atam, hani naçiz varlığımız son bulacak, sözlerimiz baki kalacak ya, o hesap atam. sen kalk ben yatam.
    0 ...
  44. saat 9 u 5 geçe siren sesiyle hüzünlenmek

    150.
  45. hiç bir insan, hem de ölü, hem de ata, hem de türk olup osurur gibi bi sesle anılır mı? bi de inceden osurur gibi, kokusu fena olur. bu gerçekten saygısız bir tavır. işte ben bundan rahatsız oluyorum. bence tüm milletçe bu anma törenine katılımı sağlamak, milli birliğimizi bir kez daha hatırlatır bu günü tek yürek yaşamak için herkes elini koltuk altına soksa, kolunu da indirip kaldırınca çıkan sesle hem daha samimi, hem kitle zorunluğundan sıyırıp daha bireysel bi anma töreni sağlanabilir.
    1 ...
  46. v for vendetta

    428.
  47. bu yaşıma geldim hala hikmetine nail olamadım bu sevginin. ya ne seviliyormuş devrim, devrim aşağı devrim yukarı. aşağı yukarı devrim. devirip sikecem bütün o küçük götleri sinirden. he izleyen natalie portman için izleyebilir, koymuşum devrimine.
    2 ...
  48. hoşlanılan erkeği birden dudağından öpmek

    14.
  49. - rıza ne yaptın lan?
    - hamdullah abi senden çok hoşlanıyorum.

    sonrasında tecavüz kaçınılmaz olabilir; birden.
    5 ...
  50. sen benim helalimsin

    1.
  51. "hayat müşterek"ten yola çıkmamışın diskurudur bu, oysa ki hayat dışarıda da, mutfakta da, yatakta da müşterek. senin helal gördüğün kadar o sana helal olduğunu düşünüyor mu acaba, ki düşünse misal müthiş bir birleşmeden sonra sırtına şaplatıp "helal sana" diye onore ediyor mu seni; en azından inim inim inlemeleri, çığlıklarıyla belirtiyor mu helal olduğunu? bu sorunu aşmak için bence ayrılık esnasında olduğu gibi tanışma aşamasında da helallik alınmalı:

    - senden çok hoşlanıyorum. hakkını helal et.
    0 ...
  52. sevgiliye 40 tane çağrı bırakmak

    1.
  53. zamanın birinde 100 kontörün bi saat konuşmada bittiği günlerde olurdu bu, kontra çağrı üstüne çağrı atardı sevgililer birbirlerine; hani kontörüm yok ama aklımda sen varsın niyetine. bütün yoklukların kattığı gibi bu dangalaklığın da ilişkiye daha bi sevgi, daha bi bağlılık kattığını düşünüridim; ki yarraklığın önde gideniymiş.
    1 ...
  54. sevgilinin yanında dayak yiyen erkek

    21.
  55. sevgilinin yanında sevgilinin havada karada yiyebileceğin abisinden bilinçli bir dayak yersen bu uzun süre onun etinden sütünden faydalanabileceksin demektir bence. "kaba bir abin var ve ben sana deli gibi aşığım" izleniminin altında "senin amına koymayı o kadar istiyorum ki şu tipini ziktiğime elimi bile kaldırmıyorum" fikri yatıyor; "ki sikimi kaldıracam sana."
    0 ...
  56. bir ısınma aracı olarak sevgili

    13.
  57. ısınması güzel ancak setleşme sorunu ciddi. yani sorun sertleşmenin olmamasında değil de sürekli olmasında. sen ısınmak isterken babayarro da geri durmuyor o da alt tarafta muhatabına sokuluyor, ısınmak için.
    1 ...
  58. başörtülülerin ülke içinde barınmasına karşıyım

    43.
  59. o taraftan pek belli olmuyor olabilir, ya da kabullenilmiyor da olabilir, tam ortadan bakan bi gözle bence şöyle bi durum var: bu toprakların (bkz: nihat genç retoriği) tee alparslan'dan beridir egemen topluluğu müslüman-dindarlardır; dolayısıyla "barınma" durumunda olan azınlık, bu serzenişteki dizel motorun da bulunduğu muhtemelen alevi, kürt veya gayri müslim topluluktur. sırf bu gerçek dahi haddini bildirmeye yetecekken ben yine onulmaz hümanizmim, ademi merkeziyetçiliğimle deyeyim ki:"etme, ananın yanında bacını da siktiyorsun, siktirme, ananı bacını. akilli ol (bkz: milliyetçi laz retoriği)".
    2 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük