Yunanistan ile Makedonya arasında devam eden ve 'Makedonya" adının kullanılmasından kaynaklanan bir sorun.
Yunanistan Makedonya'nın bu ismi kullanmasını istemiyor.
Yunan milliyetçiler bu isim sorunu için Makedonya aleyhinde sık sık mitingler yapmaktalar.
BM şemsiyesi altındaki müzakerelerde önerilmesi ve müzakere edilmesi beklenen isimler arasında Türkçe tercümesi ile “Yeni Makedonya”, “Yukarı Makedonya”, “Vardar Makedonyası” bulunuyor.
Türkiye ise Yunanistan'ın isim konusunda Makedonya üzerinde etki yaratma çabasını haksız bulduğunu açıklayarak Makedonya'nın yanında durdu.
Arnavutluğun Osmanlı hakimiyeti altına girmesini de isteyen ayaklanma.
1914'de meydana gelen ve Arnavutluğu yöneten Prens Wilhelm zu Wied'in otoriter rejimine karşı çıkan bir ayaklanma. Çoğunluğu Müslüman olan eylemciler Arnavutluğun Osmanlı hakimiyetin altına girmesini ve genel af ilan edilmesini istediler.
Eylemden sonra Prens Wied ülkeden kaçtı ve monarşi ülkede bitti. Fakat Wied resmi olarak tahttan feragat etmedi. Prenslik resmi olarak devam etti ve 1925'e kadar ülkeyi Wied'in adına memurlar ve naipler yönetti. Ayaklanma devrimci Hacı Kamili (Müslüman Sufi) tarafından başlatıldı ve buna Arif Hikmeti, Musa Kazimi ve Mustafa Ndroçi'de katıldı
Ayaklanmacılar Din ve Devlet için ve Osmanlıcılık için savaştı.
Bu ayaklanma Enver Hoca tarafından methedilmiş.
Hırvat Savunma Konseyi özel birliklerinin 1993'te Bosna Hersek'in Vitez şehri yakınlarında bulunan Ahmiçi Köyüne girip 43 kadın ve çocuk, toplam 116 sivili öldürdüğü katliam.
ikinci Mahmut'un hayatını kurtararak; Osmanlıyı,Hanedanı kurtarmış kadın.
Şehzade Mahmut'u kendi odasında saklamış, asilerin yüzlerine kızgın kül atarak Sultan Mahmut'u korumuştur. Cevri Kalfa haremde Şehzade Mahmut'a yardım etmeseydi son 7 padişah olmayacaktı.
Şehzade Mahmut, sultan olunca Cevri Kalfa'yı unutmamış ve ona Haremi Hümayun hazinedarlığını vermiş.Büyük Çamlıca’da güzel bir de köşk yaptırdı, çevresindeki geniş araziyi de bağışladı. Ayrıca aynı araziden çıkan kaynak suyunu ‘Cevrî Kalfa Suyu’ adıyla Üsküdar’a getirtti; icadiye’de bir çeşme yaptırarak oradan akıttı. Sultan Mahmud, büyük kadirbilirlik göstere- rek, Hazinedar Kalfa’nın 1818 ya da 1819’da vefatı üzerine, ruhu için Sultanahmet’te, Divanyolu cadde sinin başında bir sıbyan mektebiyle bir de güzel çeşme yaptırdı.
Mevcut Fas Kraliyet ailesinin mensup olduğu hanedandır.
Hz.Ali'nin soyundan geldikleri için Alevî olarak adlandırılan hanedan 1630'lardan itibaren Fas'ta siyaset alanında etkili olmaya başladılar. Birinci Muhammed eş-Şerif 1631'de Tafilalt'ta hakimiyeti ele geçirdi. Bu tarihten itibaren topraklarını genişleterek Fas'ta hakimiyeti sağladılar ve halen Fas'ı yönetmeye devam etmektedirler.
Arap baharı, Kral Altıncı Muhammed’in halkın reform taleplerine olumlu cevap vererek, sosyal yardımlar ve anayasa değişikliği ile Fas'ı teğet geçti.
doğu ve Güney Avrupa'da yaşayan Doğu Slav kökenli bir halktır.
Ana dilleri Rusincedir.
Slovakya, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Sırbistan ve Hırvatistan'da azınlık olarak kabul edilmektedir.
iranda zorunlu başörtüsüne karşı çıkan kadınların oluşturduğu bir etkinlik.
Her çarşamba beyaz başörtü ile çıkıp örtü zorunluluğuna itirazlarını gösteriyorlar. #WhiteWednesdays etiketiyle instagramda fotoğraflar paylaşılmakta.
Etkinliği başlatan Masih Alinejad kadınlara her çarşamba beyaz örtüler takmaları çağrısında bulundu.
Ömer bin Abdülaziz'e kadar emevilerin sahabeye sövme durumudur. Bu olay bizzati ehlisünnetin kaynaklarında da geçmektedir. Şiilere sahabeye sövmek konusu üzerinden saldıranlar nedense bir dönüp Muaviye ye ve emevilere tek laf ettirmiyorlar. bu mezhepçilere göre Hz.Ali sahabe değil mi yoksa ?
Bir kaç delil sunmak gerekirse ;
1-Muaviye, Muğire b. Şu’be’yi Küfe valiliğine tayin ettiğinde yanına çağırıp ona şunları söylemişti; Ali’ye sürekli olarak küfretmeyi ve onu kötülemeyi ihmal etmeyeceksin. Osman’a da rahmet okuyup sürekli mağfiret dileyeceksin. Ali’nin ve adamlarının ayıplarını her fırsatta ortaya koyacak, onları kötüleyip duracaksın. Osman’ın taraftarlarım sürekli övecek, Ali’nin taraftarlarını ise yere batıracaksın.» ibni Esir, “el-Kamil fit Tarih”, 3/326
2-Ehlisünnetin çok güvenilir kabul ettiği Sahihi Müslimde de yer almaktadır ;
Amir b. Sad b. Ebu Vakkas dedi ki: Muaviye b. Ebu Süfyan, Sad’a emir verdi ve dedi ki: “seni Ebu Turab’a sövmekten alıkoyan nedir?” Sad dedi ki: “Benim söyleyeceğim üç şey var ki, bunları onun için Rasulullah s.a.a söylemiştir, bu sebeple ona asla sövemem. Bu üç şeyden birinin benim olması bence kızıl develerden daha makbuldür. Ben Rasulullah s.a.a’ın gazalarından birinde onu yerine bıraktığını, onun: “ya Rasulallah! Beni kadın ve çocuklarla beraber mi bıraktın?” dediği zaman Rasulullah s.a.a’in “Benden Musa’ya nisbetle Harun yerinde olmana razı değil misin? Şu kadar var ki, benden sonra Peygamberlik yoktur.” buyururken işittim; Hayber gününde de “Bu sancağı mutlaka Allah ve Resulünü seven, Allah ve Resulü de kendisini seven bir zata vereceğim.” buyururken işittim. Biz sancak için hepimiz uzandık. Fakat o “Bana Ali’yi çağırın!” buyurdu. Ali gözlerinden rahatsız olduğu halde getirildi. Rasulullah s.a.a onun gözüne tükürdü ve sancağı kendisine verdi. Allah da ona fethi müyesser kıldı. ve “De ki: Gelin, bizim ve sizin çocuklarınızı çağıralım…” (Al-i imran 61) ayeti indiği zaman Rasulullah s.a.a Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’i çağırarak: “Allahım! Benim ailem bunlardır.” buyurdu.”)
(Ebu Turab,Hz.Ali'nin lakabıdır)
Müslim, “es-Sahih”, 4/1871, Sahabenin fazileti kitabı, 4-cü bab, hadis 2404
hadisi Ahmed b. Hanbel “Müsned”, 1/85, hadis 1608‘de; Tirmizi, “Sünen”, 6/86-87, Menakıb kitabı, hadis 3724‘de; Hakim “Müstedrek”, 3/163, hadis 4719‘da rivayet etmiştir.
3-Mervan bize 6 yıl emir oldu ve tüm Cuma günleri Ali’ye sövdü. Sonra azledildi ve Said b. As 2 yıl onun yerine geçti, o Ali’ye sövmedi. Daha sonra Mervan tekrar emir oldu ve Ali’ye sövdü.
Hadisten sonra kitabın muhakkiki Vasiyullah b. Muhammed Abbas diyor ki:
إسناده صحيح
isnadı sahihtir.
4- Muğire b. Şube Ali b. Ebu Talib’e sövdü (Hakim, “Müstedrek”, 1/541, hadis 1419)
oysa peygamber ne buyuruyor : Ali’yi ancak mümin olan sever ve ona ancak münafık olan buğzeder.) [Nesai]
Neslin tükenme noktasında sülalede tek erkek olarak hanedanı devam ettiren padişah, cemaatbaşı diye isimlendirilir.
Sultan ibrahim hapsedildiği günlerde,idam edileceğini anladığında önce çok direndi ve sonunda kaderine teslim olunca; "Elhamdülillah cemaatbaşıyım"dedi. Hanedan bundan sonra onun sulbünden ve Hatice Turhan Sultan'la devam etti.
Son cemaatbaşı Sultan ikinci Mahmud han'dır.
Saraydaki Alemdar Vak'ası sırasında dördüncü Mustafa onu da üçüncü Selim gibi ortadan kaldırmak istemiş; ancak Cevri Kalfa adlı Harem hizmetlisi suikastçıların yüzüne kızgın kül atınca kaçıp kurtulabilmişti.
Bu, Harem'in siyasete son etkili müdahalesiydi ve bir Harem kadını sadece Şehzade Mahmud'un değil hanedanın hayatının kurtulmasında rol oynamıştı.
Sırpların önemli bir hükümdarıdır.
Sırbistan’ın en güçlü dönemi Stefan Duşan zamanına rastlar.
1331-1346 arası kral, 1346-1355 arası çarlık yapmıştır.
Sırp kilisesi Stefan Duşan zamanında patrikhâneden tamamen ayrıldı.
1334’te Bizans’a karşı savaştı ve 1345’te kendisini Sırplar’ın ve Yunanlılar’ın çarı ve hükümdarı ilân etti. Sırp başpiskoposunu patrikliğe yükselterek Üsküp’te patriğin elinden imparatorluk tacını giydi. Sırp Patriği Peç’te (ipek) oturmaktaydı. Stefan Duşan’ın 1355’te âni ölümünün ardından Sırp Devleti parçalanmaya başladı.
Sırplar,Çar Stefan Duşan'ın yönetim dönemi hariç bir kabileler federasyonu halindeydiler. 13. yüzyılda
Sırbistan'da şehir hayatı henüz başlıyordu. Duşan'ın ölümünden sonra 1369'da Nemanya hanedanı sona erdi.
Sırpların,osmanlı devletine karşı başlattıkları isyanlardır. isyanlar 1878 Sırbistan bağımsızlığı ile sonuçlanmıştır.
Sırp isyanlarının nedenleri ;
Rusya ve Avusturya'nın kışkırtmaları,
17. yüzyıl'da Osmanlı yönetimindeki otorite zayıflığı,
Sırbistan'daki yeniçerilerin halka iyi davranmaması,
Fransız ihtilali'nden sonra ortaya çıkan milliyetçilik akımları
Osmanlı-Avusturya Savaşları sırasında Sırbistan topraklarının savaş alanı haline gelmesidir.
19.yy başlarında sıradan çoban olan Kara yorgi önderliğinde ayaklanma başladı.
Ruslardan da aldığı destekle Kara Yorgi 13 Aralık 1806’da Belgrad’a girdi. 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Belgrad Kara Yorgi'nin önderliğindeki isyancıların elinde kaldı. Osmanlı imparatorluğu ve Rusya arasında imzalanan Bükreş Antlaşması ile Sırplara bazı imtiyazlar verildi. Osmanlılar Ruslarla yapılan barıştan sonra Sırbistan'daki isyancıları yenerek Belgrad'ı tekrar ellerine geçirdiler. Kara Yorgi 21 Eylül 1813'de diğer isyancılarla birlikte canını kurtarmak için Avusturya'ya
kaçtı. Böylece ilk Sırp isyanı son bulmuş oldu.
Sırbistan ayaklanmaları 1830'da Sırbistan'ın yarı-bağımsız olmasına yol açtı.
Sırpların kurduğu Sırbistan Prensliği bir süre Osmanlı imparatorluğu'nun denetimi altında yaşadı.
1867 yılına kadar Osmanlılar Belgrad'da bir birlik bulundurmaya devam ediyorlardı. Ancak Osmanlılar 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nı kaybedince Ruslarla imzaladıkları Berlin Antlaşması'yla Sırbistan'a tamamen bağımsızlığını vermeye mecbur kaldılar.
1876-1877 yılları arasında Osmanlı ve Osmanlıya bağlı özerk Sırbistan Prensliği arasında yapılan savaştır. Savaş sonucu Osmanlı zaferi ile sonuçlanmıştır. Bu savaşın hemen sonrasında 93 harbi başladı. Sırbistan 1 yıl sonra 1878 Berlin Antlaşması ile bağımsızlığa kavuştu.
Karadağ ve Sırbistan, 18 Haziran 1876 tarihinde Osmanlı imparatorluğu'na savaş ilan etti.
Temmuz-Ağustos aylarında, kötü hazırlanmış ve zayıf donatılmış Sırp ordusu ve Rus gönüllüler tarafından Osmanlı topraklarına saldırılar başlatıldı. Karşılık veren Türk Ordusu, Sırp Ordusu'nu sınırlarından çıkararak Sırbistan topraklarına girdi. Fakat Sırp Ordusu'na bağlı birlikler Türk Ordusu'nu durdurmayı başardı. Ağustos ayının sonunda Avrupalı büyük devletler her iki tarafa da barış çağrısı yaptı. 1 aylık ateşkes antlaşması imzalandı. Barışa yanaşmayan Sırplara Avrupalı güçler baskı yapmaya başladı. Bu arada Osmanlı imparatorluğu tarafından önerilen barış şartları Avrupalı devletler tarafından reddedildi.
Ekim ayında ateşkes antlaşmasının süresinin dolmasından sonra Türk Ordusu yeniden taarruza başladı. Bu kez Sırp Ordusu direnemeyerek geri çekilmeye başladı. Sonuç olarak, 31 Ekim 1876 tarihinde Rusya, Osmanlı imparatorluğu'na 48 saat içinde birliklerini durdurmak ve Sırbistan ile yeni bir ateşkes imzalaması gerektiğini içeren bir ültimatom yayınladı. Rusya kısmi seferberlik ilan ederek Sırbistan'a destek amaçlı 20 Tümenlik bir Ordu kurdu. Bu durum sonucunda Osmanlı imparatorluğu, Rusya'nın ültimatom koşullarını kabul ettiğini açıkladı.
Iğdır'da Caferiler tarafından, Nevruz öncesi kutlanan bayram. Bu günde mezarlık topluca ziyaret edilip ,mezarları temizler, Kuran,dualar okunur, ölüler için ihsanda bulunurlar. Küçük bir taşla ,ölünün mezar taşına vurarak geldiklerini belirtirler.
Ebu Leheb'in karısıdır. Ayrıca Ebu Sufyanın kardeşi, Muaviyenin de Halasıdır.
Tebbet Süresinde Kocasıyla birlikte Cehennemlik olduğu belirtilmiştir. Peygamberin azılı düşmanlarındandır.
Peygamber ile evleri yakındı. Ümmü Cemil, her gece pıtrakları, dikenleri, dikenli ağaç dallarını toplayıp büyük demet yapar, boynuna bağlar, geceleyin ayağına batsın, yaralar açsın diye peygamberin geçeceği yollara atar, saçardı. Kocası da hayvan pislikleri atardı.
iran'ın Şiraz kentinde 12 imamın 8.si imam Ali Rıza'nın kardeşleri Seyyid Emir Ahmed ile Mir Muhammed'in mezarlarının bulunduğu tarihi cami ve türbe.
Anlamı Işıklar Şahıdır, bu lakap Seyyid Emir Ahmed'e verilmiştir.
ilk olarak 12.yy da inşaa edilmiş, sonraki hükümetler devletler tarafından defalarca onarılmış bakımı yapılmıştır.
Gerek dış ,gerek iç mimarisi tasarımı işlemeleri muhteşemdir.
Yemen’de 1231-1454 yılları arasında hüküm sürmüş olan Türk hanedan.
Resulilerin ataları, Eyyubilerin Yemen şubesinin kurucusu ve Selahaddin-i Eyyubi’nin kardeşi Turanşah ile birlikte, 1174 senesine doğru Yemen’e gelmişlerdir. Resulilerin ataları Muhammed bin Harun isminde bir Türkmendi. Aşiretiyle beraber Bağdat’a gidip, Abbasi halifesinin hizmetine girmişti. Abbasi halifeleri, bu zata elçilik vazifesi verdiler. Mısır ve Şam taraflarına elçi olarak gidip gelmesi dolayısıyla, zamanla kendisine elçi manasında, Resul denildi. Sonraları Bağdat’ta çıkan bir isyan üzerine, Resul, ailesini alıp Mısır’a gitti. O zaman Mısır’a hakim olan Selahaddin-i Eyyubi bu meşhur şahsa iyilikte bulunup himaye etti. 1174 senesinde Resul’ün oğlu Ali’yi üç oğlu ile birlikte Yemen’e gönderdi. Kardeşi Turanşah’a bunlara alaka ve himaye göstermesini tenbih etti. Böylece kendilerine babalarının lakabı sebebiyle Resuliler denilen bu aile, Yemen’e yerleşti ve Eyyubilerin hizmetinde çalıştılar.
Ali bin Resul, Eyyubiler tarafından 1228 senesinde Mekke’ye vali tayin edildi. Daha sonra da Eyyubi hükümdarı Melik Mes’ud’un vekili olarak Yemen’i idare etti. Ali bin Resul’ün oğlu Melikü’l-Mensur Nureddin Ömer, 1229 senesinde hakimiyeti tamamen ele geçirip bağımsızlığını ilan etti. Zebid’i başşehir yaptı. Hicaz’dan Hadramut’a kadar hakim oldu.
Yöneticilerinden Melik davud, Kütüphane kurmaya önem verdi. Kütüphanesinde 100.000 kitabın bulunduğu söylenirdi. ilme önem verip, alimleri himaye ederdi.
Şii-Caferilikte olan,önemli bir tavaf.
Şiiliğe göre bu tavafın terki, ihrama giren kimsenin eşiyle cinsel ilişkide bulunmasının haram olmasına sebep olur.
Nisa tavafı hem erkeklere, hem de kadınlara vaciptir. Buna göre; erkek yapmazsa kendisine kadınlar haram olur. Kadınlar da yapmazsa erkekler kendilerine haram olur. Hacda bir başkası tarafından naip olan kimse, onu kendi tarafından değil, naip olduğu kimse tarafından yapar.
Genellikle Mehd-i Ülya olarak anılır bilinir.
iranda Kaçar Hanedanlığı döneminde 1 ay sürelik tahta geçen ilk kadın hükümdardır.
Nasıreddin Şah'ın da annesidir.
Yezidin oğlu Muaviyedir. Emevilerin 3.hükümdarı.Saltanatı 40 gün sürmüştür.
Babası ve Dedesiyle aynı düşüncelerde değildir. Dedesi birinci Muaviye'nin ve Babası Yezid'in günahkar olduğunu belirtmiştir. Halifeliğin babadan oğula geçmesini, saltanata dönüşmesini doğru bulmuyordu.
Minbere çıktı ve şöyle hitap etti. “Ey insanlar! Dedem Muaviye, bu işin ehli ve Peygamber (s.a)’e yakınlığından dolayı bu işe kendisinden daha layık olan Ali b. Ebi Talib’e karşı savaştı ve bildiğiniz şeyi size yükledi. Nihayet ölüm ona yetişti. Şimdi kabrinde, günahlarının rehini ve hatalarının esiridir.
Sonra bu işi babam aldı, halbuki o da bu işin ehli değildi. O da kendi arzusuna uydu, ihtiras onun önüne geçti ve ecel yakaladı. Şimdi o da kabrinde günahlarının rehini ve suçlarının esiri oldu.”
Muaviye ağladı, göz yaşları yanaklarından akmaya başladı ve şöyle devam etti: “Bize işlerin en ağır geleni, onun yattığı yerin kötülüğünü bilmemizdir. Onun vardığı yer ne kötü bir yerdir! Çünkü O Resulullah (s.a.a)’in torununu katletti, haramı mubah kıldı ve Ka’be’yi tahrib etti. Ben sizin zulmünüzü yüklenip taşıyacak değilim. Sizin işinizle baş başa bırakıyorum. Eğer dünya hayırlı ise biz ondan payımızı almışızdır. Yok, Şer’se, Ebu Süfyan’ın soyunun payına düşen onlara yeter.
Halifelikten ayrıldıktan kısa bir süre sonra vefat etmiştir. Ölüm nedeni hakkında bir çok rivayet vardır kimilerine göre hastalıktan öldü, kimilerine göre zehirlenerek öldürüldü.
Hz.Hüseyin için kullanılan bir lakaptır.
Genel olarak "Allah'ın kanı" ifadesi için kullanılır.
"Allah'ın kanı" ifadesi, kanın değerini, yüceliğini belirtmek için kullanılan bir terimdir.
Sar, hem intikam almak hem de kan demektir. imam Hüseyin’e (a.s) Sarallah denmesinin nedeni Allah’ın Onun kanının velisi ve intikam alıcısı olmasından dolayıdır.
Hz.Hüseyin'in Allah’ın kanı olmasının nedeni kanının dine yeni bir hayat kazandırıdığı ve Allah’ın adını canladırdığı içindir.
Diğer adıyla Harem Savunucularıdır.
Suriye'de Sapkın tekfirci vahhabi örgütlere karşı, Peygamberin torunu Hz.Zeynep'in türbesi başta olmak üzere tüm Ehlibeyt türbelerini koruyanlar için kullanılan bir terimdir.
Hasan Ruhani'nin ifadesine göre ; harem savunucularının asıl hedefinin müslümanları, ehlibeyt türbeleri ve islam'ın izzetini ve haysiyetini savunmak olduğunu belirtmiştir.
Bu konu hakkında ezgi de vardır :
Play
Current Time 0:00
/
Duration Time 0:00
Remaining Time -0:00
Stream TypeLIVE
Loaded: 0%
Progress: 0%
00:00
Fullscreen
00:00
Mute
Playback Rate
1
Subtitles
subtitles off
Captions
captions off
Chapters
Chapters
The video could not be loaded, either because the server or network failed or because the format is not supported.
Şiilikte 12.imam Mehdi'ye atfedilen ve meşhur görüşe göre Hz.Mehdi'nin emriyle Hasan b. Musle tarafından inşa edilen, Kum şehrinin Cemkeran köyü sınırları içinde bulunan bir mescittir. Kum kentine giden her şii'nin uğradığı mekanlardan biridir. Şaban ayının 15'inde burası çok dolu olur çünkü 12.imam Mehdi'nin doğum günü ve Berat gecesidir. Sabahlara kadar dua,namaz,Kuran ile ibadet edilir o gece.
