içini açsanız sanki birkaç tane çocuk çıkacakmış gibi hissettiren trabzonun yetiştirdiği entellektüellerden biridir. trabzonun ogün samast gibileriyle değil de sunay akın gibileriyle anılması biz trabzonlulara gurur veriyor.
yapılan benzetmelerin hiçbirine benzemeyendir. aslında konunun iki boyutu vardır. birincisi trabzonlu olup trabzonda yaşayanlar, ikincisi trabzonlu olup dışarda yaşayanlar. ikinci grup için birşey diyemem ancak birinci grup için durum farklıdır. çünkü bu insanlar trabzonsporu bir yaşam biçimi olarak görürler, onunla yatıp onunla kalkarlar. buradan hareketle trabzonda yaşayan ve başka bir takımı tutan insan için şöyle sonuçlara varılabilir; farklı olmaya çalışmaktadır ki tipik ergen psikolojisi, arda gibi hayran olduğu futbolcu vardır ki bu da kızlarda görülür. bunların dışında kalan topluluk ise bir kedinin yavrularından birinin tavşan olması gibidir, yani genetik bir sıkıntısı vardır.
komşularla sıfır sorun politikasının nasıl bir hayal olduğunu bir kez daha görmemizi sağlayan olaydır. her kalkanı indiriyoruz, iyi güzel de bir gün kalkanı indiremeyeceğiz içimizde kalacak.
tipik bir anadolu kenti gibidir. trabzon a rum diyenler, bugün izmire gavur diyen kafa yapısıyla aynı kafa yapısını taşır. ayrıca trabzon rum olsa bile değişecek olan nedir? rumlar bu dünyanın insanı değil midir? türkiye'ye en büyük zararı yine biz türkler vermemiş midir? diyarbakırı kürt, trabzonu rum, erzurumu ermeni, izmiri gavur, hatayı arap şeklinde kategorize eden zihniyet nerelidir çok merak ediyorum.
seyirci tepkisinin kesinlikle hakeme olduğu karşılaşmadır. 2010 mayısında kupa finali için urfaya gittiğimde urfa halkının ne kadar misafirperver olduğunu kendi gözlerimle gördüm. kupayı kazandığımızda beraber kutlayalım dediklerine de şahit oldum. gönül isterdi ki maç tatil edilmesin.
belirlenen zam politikası kanımca mehter takımından etkilenilerek yapılmış bir politikadır. büyük bir ihtimalle yarın 2-3 kuruş indirim yapılacak, takip eden gün de 9-10 kuruş zam yapılacaktır.
ülke nüfusunun neredeyse tamamının gerçekleştirdiği eylemdir. milletimizin çoğu marşa olan saygısından değil toplum tepkisinden çekindiğinden ayağa kalkar ve marşa eşlik eder. gerçekçi olmak gerekirse evde, kahvehanede veya bir cafede maç seyreden kitlelerin hiçbirinin ayağa kalktığını hatırlamıyorum. hatta kalkanla dalga geçenlere bile şahit oldum. aslında bu durumu da normal karşılamaya başlıyor insan, çünkü milli hassasiyetlerimizi maalesef hızla kaybediyoruz.
adam demek uygun mudur tartışılır ama çocuk demek uygun değildir. çünkü dünyadaki genel kanı ve kanunlara göre 18 yaşını doldurmuş bireylere artık çocuk denmez.
diyelim ki üç saatte şam'a vardık, sonra ne olacak sorusunu aklıma getiren beyanat. orada kalacak mıyız yoksa hazır hızımızı almışken güney kutbuna doğru yardıracak mıyız?
hangi ruh haliyle söylendiğini anlayamadığım cümle. bir il emniyet müdürü de böyle diyorsa, bırakın teröriste ağlamayı biz memleketimizin haline ağlayalım.
türk halk müziği üstadlarından biri daha ayrıldı aramızdan. bu güzelim müzik dalı sizlerden sonra iyice soytarılara kalacak. mekanin cennet olsun neşet ertaş.
trabzonsporlu futbolcuların golleri, sayelerinde de taraftarlarının aklını kaçırdığı maçtır. son yıllarda izlediğimiz temposu en düşük fb-ts maçıdır da kanımca. bunun sebebi de ligin en kabız takımı olma yönünde ısrarla ilerleyen trabzonumuzdur.