bu akşam itibariyle tribünlerde nasıl koydu aykut kocaman tezahüratının yeni versiyonu olarak yer alması gereken cümledir.
tamam kralsın dedik, bizdensin dedik, aykutsun dedik ama birtakım kişisel egolar uğruna koskoca camia bu hale getirilmez ki arkadaşım. yeter artık git lütfen. bak siktir git demiyorum, diyemiyorum ben ve benim gibi milyonlarca fenerbahçeli bu düşünce içerisine girdi bile.
bugün saat 9 dan itibaren kahmeke heyeti tarafından sergilenen komedidir.
aziz başkana ankaragücü maçından şike cezası veren mahkeme şikenin diğer tarafından hiç kimseye ceza vermemiştir. aziz başkan ankaragücü maçında tek başına şike yapmıştır.
aziz başkana karabğk maçından dolayı ceza verilmiştir. burada da karabük tarafından hiç kimse ceza almamıştır dolayısıyla aziz başkan karabük maçında da tek başına şike yapmıştır.
vederson trabzon bursa maçından dolayı ceza almıştır fakat teşviği verdiği iddia edilen hiçkimse ceza almamış vederson teşvik suçunu tek başına işlemiştir.
baba hakkıların, şeref beylerin, lefterlerin, metin oktayların yer aldığı unutulmaz futbol tarihimizde şimdi baktığımızda çok net görebileceğimiz isimlerdir.
yaklaşık bir yıldır sahnelerin değişmezi olan, her söylediklerinde gözyaşı ve ağlak kelimeler olmasına rağmen milyonları güldürebilen ikilidir.
sahnelerimizin yeni fırtınalarıdır kendileri hemde karadeniz fırtınası.
son olarak sadri "uefa süreci tamamlanmadı, disiplin kurulu kararını bekliyoruz, fenerbahçe'nin yerine biz şl ye gidebiliriz" derken, nevzat da uefa dan gelecek müjdeli bir haberle şl ye biz gideceğiz, buna inancımız sonsuz" diyerek dinleyenlerini ve izleyenlerini mest etmişlerdir.
akıllara zarar bu ikilinin bir an önce tv de stand up programı yapmaları gerekmektedir.
bu akşam fransa'nın elendiğini gördükten sonra, turnuva performansına da baktığımızda çok kolay anlaşılabilecek olan gerçektir.
yaratıcı tek bir futbolcusu olmayan ve oyunun tamamen ribery üzerine döndüğü fransa acilen sistemini de kadrosunu da yenilemelidir yoksa bundan sonraki turnuvalar çok daha kötü sonuçlara gebedir.
anne babasının kafadan ihanetine uğramış ve bu isimle yaşayamayacağını anlayınca mahkemeye başvurarak ismini kamaşullah olarak değiştirmiş olan kişidir.
Diyor Mehmet Akif, bundan yıllarca önce kurtuluş mücadelesinden yeni çıkmış bu güzelim memleketin yaralı, yoksul ama dik duran, gururlu, onurlu insanına. Şehidin yattığı toprağa bile kıyamıyor yazarken. Karşılığında ne alırsan al cennet vatanını verme diyor. Bu yüksek ruhla yazılan istiklal Marşı adlı şaheser de Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Marşı olarak kabul ediliyor. Türk'ün gururu, onuru oluveriyor o günden beri. O güne kadar olduğu gibi daha sonra da dünya görüşü ne olursa olsun hep bu dörtlükteki gibi yaşıyor şerefli Türk insanı; ne atasını incitiyor ne de bu cennet vatanı satıyor, çünkü ruhsuzlar ve onursuzlar için sadece bir toprak olan o yerde, istiklal uğruna şehit olanları, KEFENSiZ YATANLARI bir an olsun aklından çıkarmıyor.
Ve bir gün aynı ülkenin başbakanı, kendisine "Başbakanım artık şehit cenazesi görmek istemiyoruz" diyen vatandaşa diyor ki " Kardeşim, askerlik yan gelip yatma yeri değildir" Birkaç gün sonra bir şehit ailesini başsağlığı için arayıp aramadığı sorulduğunda da aynen şöyle cevap veriyor "Ben şimdi bunları dinleyemem&"
Üç buçuk yıldır her türlü hakaretine ve nezaketsizliğine alıştığımız sayın başbakanımız ne yapmaya çalışıyor anlayanınız var mı? Varsa Allah aşkına bana da anlatsın, anlayamıyorum, alışamıyorum, ülkeme yabancılaşıyorum, beni her gün aşağılayan, benimle aynı dili konuşmayan bu iktidara artık tahammül edemiyorum. Ne demek "Ben şimdi bunları dinleyemem" Kimi dinleyeceksiniz sayın başbakan, hangi ülkenin başbakanısınız?
Yardımcınız gidip terörist israil'in kaçırılan askerlerinin ailelerini ziyaret etmedi mi? Siz bırakın ziyareti bir telefon etmeyi bile nasıl çok görürsünüz Mehmetçiğin anasına? Çölde kaybolacak bir deveden bile kendini sorumlu tutan ve tüm dünyaya adaleti ile nam salan Hz. Ömer ile aynı dini paylaşan, aynı kıbleye yönelen ve partisinin adına Adalet ve Kalkınma Partisi adını koyan bir devlet adamı nasıl olur da şehit olan vatandaşının gözü yaşlı anasını arayıp başsağlığı dilemez? Bu nasıl bir adalet? Kaçırılan israil askerinin annesi kadar da mı değeri yok Mehmetçiğin anasının? Her seferinde "Vatan sağ olsun" diyen bu gözü yaşlı analar bunu mu hak etti? Mehmet Akif'in "VURULUP TERTEMiZ ALNINDAN UZANMIŞ YATIYOR, Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor" diyerek tasvir ettiği şehitlerimiz bunu mu hak etti? Sorarım size sayın Erdoğan, siz bu günden sonra nasıl ViCDANI RAHAT YATANlardan olabileceksiniz? Bu ülkede bu günden sonra kimse ama kimse vicdanı rahat yatanlardan olamaz, olmamalıdır. Siz ve iktidarınıza bu yaptıklarınızın hesabı sorulmadan ne siz ne de bu hesabı soracak olanlar artık YAN GELiP YATANlardan olmamalıdır. Siz bu ülkenin tüm vatandaşlarından bu güne kadar ki tüm hakaretleriniz için özür dileyip, istifa etmediğiniz takdirde bu ülkenin onurlu bir tek vatandaşı bile size ve partinize asla oy vermemeli, destek olmamalıdır. Olmamalıdır ki siz ve arkadaşlarınız yani iKTiDARDA YAN GELiP YATANLARdan hesap sorulabilsin. Öyle yattınız ki Kıbrıs gitti, Kürt Devleti kuruldu kurulacak, PKK hortladı, Mehmetçik AB ve ABD'nin isteği ile PKK destekçisi Lübnan ve Siyonist israil için göreve gidiyor. Hatta bırakın mecazi anlamı gerçek anlamdaki yatıştan bile Turizm Bakanı vasıtasıyla ibretlik vakalar sergilediniz. Gerçi biz sayın bakanın uyumasına razıyız yeter ki arada uyanıp, uyku mahmurluğu ile inciler dökmesin;
Peki, sadece başbakan ve arkadaşları mı kırdı, kızdırdı Türk insanını? Tabi ki hayır! "Benim bir tek hırkam var, başka malım mülküm yok" diyen, bu ülkenin dini bütün, hayırsever insanlarının duygularını istismar eden ve bu gün olmayan mal varlığı sayesinde lüks içerisinde yaşayıp AMERiKA'DA YATANLARA, bu milletin iki trilyonunu nerede harcadığının hesabını veremediği için mahkûm olan ve EViNDE PAŞA PAŞA YATANLARA, memleketin gençlerinin Türk, Kürt demeden genç yaşta toprağın altına girmesine sebep olup da sıkı güvenlik önlemleri altında, adeta ŞAHSINA AiT ADADA YATANLARA ve onu orada besleyenlere, tüm bunlara rağmen göz göre haksızlığa dur demeden onlara destek olan ve SORUMSUZCA YATAN ŞAK-ŞAKÇIlara da hakkını helal etmeyecektir bu vatanın onurlu, sorumlu, duyarlı vatandaşları ve hepsinden mutlaka hesap soracaktır.
Bu ülkede, Hukuk Devleti olmaya bugüne kadar hiç böylesine fazla ihtiyaç duyulmamıştı. Çünkü bu ülkenin şehitleri, bu güne kadar hiç KEMiKLERi SIZLAYARAK YATANLARdan olmamıştı. Vatandaşları, Halka rağmen yapılan politikalarla bugüne kadar hiç böyle satılmamıştı. Bu ülkede kimseye, şehitlere ve ailelerine hakaret ettiği için hesap sorulması gereği doğmamıştı bugüne kadar. Bu ülkede hukuk hiç bu kadar az umursanır bir şey olmamıştı. Bu ülke bugüne kadar hukuktan hiç bu kadar uzaklaşmamıştı. Elbette ortalıkta böyle bir gereksinim olmadığını düşünen şakşakçılar olacaktır. Daha önce de söylemiştim, seçim yaklaşıyor ve pastada daha yenecek öyle dilimler var ki bunun, haramdan korkmayanların, adaleti umursamayanların iştahını kabartması çok doğal.
Uzun lafın kısası sayın başbakan; bu ülkeye büyük bir özür borcunuz var, onurlu bir istifa borcunuz var, adalet huzurunda hesap verme borcunuz var. Bu memleket için kefensiz yatanlardan ve ailelerinden öncelikle özür dilemelisiniz. Korkmayın bu sizi kesinlikle yüceltecektir. O meşhur, gelişerek değişme sürecinize büyük katkı sağlayacaktır. Affedilmemekten korkmayın, o onurlu insanlar sizi affeder ve ağızlarından sadece şu iki kelime dökülür " VATAN SAĞOLSUN" Onlar öfkelerini bastırır, sizin gibi gücünün yettiğini aşağılayıp ezmez, hakaret etmezler;
Ülkemizde öyle çok yatan var ki anlatmakla bitmez ama kesin olan bir şey var ki bu yatanların içinde en onurlu ve şerefli olanlar bu vatan için şehit olup bu toprakta KEFENSiZ YATANLAR.
Yukarıdaki dörtlükten sonra bir şeyler yazmaya çalışmak öyle zor ki her şeyi ama her şeyi zaten anlatmış büyük şair satırlarında. Ben de tekrar okumaktan ve yazmaktan büyük onur duyacağım. "Allah VURULUP TERTEMiZ ALNINDAN UZANMIŞ YATANLARA rahmet eylesin."