hayat nedir sorusuna verilebilecek en kestirme cevap...
ASLINDA BiR GARiP OYUN DEĞiL MiDiR HAYAT DEDiĞiMiZ ŞEY? HiÇ OLMAK iSTEMEDiĞiMiZ KiMLiKLERE BÜRÜNDÜĞÜMÜZ VE HEP UZAKLARA GiTMEK iSTEDiĞiMiZ... ( ORHAN OZAN YONCALIK)
Bir garip oyundu hayat; dilediğimiz gibi oynayabileceğimiz bir oyun...
genelde yaş haddinden zorunlu emekliliğe ayrılma sınırına gelen bir türlü emeklililiği aklına getirmeyen ve genellikle ömrü hayatı boyunca evlenemeyip çılgın bakire modunda ortalarda gezen tatlı cadı eğitimcilerimizin dilinden düşürmediği slogan...
insanın var olduğunu, hayatına devam etmesi için aslında ne kadar anlamlı bir amacı olduğunu anladığı an...
bir telefonla geldi müjdesi...
abim telefonda yaklaşık bir yedi ay sonra amca oluyorsun dediği an pek bir şey hissetmemiştim...
yine bir telefonla geldi ikinci müjdesi...
elifdi nazdı... aramızdaydı...
yine fazla birşey hissedememiştim...
ama onu ilk kez kucağıma aldığım anı asla unutamıyorum...
o an anlamıştım ne tür bir mucize olduğunu...
olağanüstü bir mutluluktu...
sanki benim öz kızım gibiydi...
elifnazdı..
dünya güzeliydi...
daha ilk sözcüklerini söyleyemiyor ama şimdiden içimde bir his var bir müddet sonra amca amca amca diye arkamdan seslenecek...
işte o an neler hissedeceğimi şimdiden kestiremiyorum ama çok iyi biliyorum ki benim için üçüncü müjdesi olacak... ve hayatımın en mutlu anlarından biri olacak...
onu ilk kucağıma aldığım zaman hayatımın artık daha anlamlı olduğunu hissetmiştim...
yiğeni olanlar bilirler..
kendi çocuğum olsa bu kadar severim heralde...
dünya güzelim...
prensesim...
bıdığım benim...
elifim nazım...
SENi SEViYORUM....
muhteşem karışım ikisi bir arada olarak lanse edilmesine rağmen oldukça sıradan bir tadı olan iksir... kabus... mide düşmanı... üstüne diş macunu fena gitmez hani...
(bkz: danaya girelim)
dünya ile ahiret arasındaki araf gibi ya da çok severek ve kendinizden geçerek seyrettiğiniz bir filmin son dakikalarını seyretmek gibi bir duygudur.. delicisine sevdiğiniz bir sevgiliden elinizde olmayan sebeplerle ayrılmak zorunda kaldığınız zaman titreyek yaşadığınız ve hiç bitmesin diye dua ettiğiniz son öpücük gibi bir iç yankısı...
bir romanın son sayfasını çevirir gibi bir şey... bir dostu çok uzun sürecek bir seyehate uğurlamadan önce havaalanında geçirdiğiniz son beş dakika misali insanın içini burkan ve akıldan çıkmayacak an....
ölüm döşeğindeki hastanın son nefesleri gibi acı ve anlamlı son anlar...
yepyeni bir sayfaya geçmek için ağır ağır ve içi burkan bir edayla atılan son atımlar...
bir devrin kapanıp yeni bir devrin açılmasına sebep olan son darbe...
Ah ODTÜ... Ah....