the carrie diariesde bennet karakteri ile şöyle bir görünüp kaybolmasına rağmen göz dolduran yakışıklı herif. o clockwork orange kostümünü yesinler! bir de bir yerlerden tanıdık geliyor bana ama imdb deki filmografisinde aradığımı bulamadım.
meltem arıkanın yazdığı memet ali alaboranın yönettiği mi minöradlı oyunda seyirci olarak gittiğiniz de sizin de vatandaşı olabildiğiniz hayali ülke. yalnız nedense bir yerlerden tanıdık geliyor diktatör başkanı ve onun saçma kararları ile yönetilen ülke.
Bursa bölge devlet Senfoni Orkestrası başkemancısı. Senfoninin konserlerinden ekstra keyif alma nedeni ayrıca kendileri Ankara Devlet Konservatuarı mezunu imiş.
çocukluğumdan beri görmediğim meslek erbabıydı lakin yakın zamanda kırsal bir yerde güğümleriyle görüp uzaktan tanıdığımız ve cem yılmazın sütçü geyiği yüzünden suratına pöheheh diyerekten gülerek terbiyesizlik ettiğimiz naif emekçi insancık.
if istanbul 2009da topluca kısaları gösterilmiş türk yönetmen. bir süre gideyim birşeyler öğreneyim diye new york'ta yaşamış* ve filmleri ardarda izlendiğinde açıkça fark edildiği üzre müthiş gelişim göstermiş. kısaları sonrası kendisine yöneltilen garip soruları müthiş bir yaratıcılıkla cevaplayarak keşke tanısak etkisi bıraktığı için de istanbula kesin dönüş yapmış olmasını ümit ettiğimiz sanatçıdır ayrıca.
uludağ üniversitesi tıp fakültesi tiyatro topluluğunun bu yıl çıkarmış olduğu oyunun adı. oyunda mortaki adlı öldürücü bir bitki ile işlenen cinayet agatha christievari bir havayla çözülürken müthiş bir komedi yaratılıyor üstelik amatör bir oyun için çok başarılı bir senaryo, güzel kostümler ve ortalamanın üstünde oyunculuklarla.
yunan tanrısı heykeli gibi bir şey. hem modellik yapan hem de şuana kadar üç fransız filminde rol almış bir fransız ilahı kendileri. tanrının boş vaktine denk gelmiş deyiminin canlı örneği, heykel gibi bir vücudu, inanılmaz güzellikte bir yüzü ve insanı büyüleyen bir havası var. ** http://www.imdb.com/media/rm1110743808/nm2150475
zavallı öğrenci milletinin belirli periyotlarla maruz kaldığı kronik bir depresyon tipidir. akut olanı da mevcuttur, hatta daha gamsız öğrenciler bu depresyonu hiç yaşamazlar. depresyonun öğrencinin başarılı-başarısız ya da çalışkan-tembel olmasıyla ilgisi yoktur, depresyona eğilimli her öğrencide gözlemlenebilir. özellikle evinden uzak üniversite öğrencilerinde, bir de zor bir bölümde okuyorlarsa daha sık görülür. sınav dönemi depresyonu oldukça sık rastlanan, nedenleri ve semptomları belli olan bir klinik tablo olarak psikiyatrik literatüre geçmeli bence. *
uludağ üniversitesi tıp fakültesi histoloji-embriyoloji a.b.d.nda bir prof. harikulade ders anlatan sevimli mi sevimli bir insandır ayrıca. şaşkın asistanının kızı olması da ayrı bir acaiplik ama yine de sevimli. ayrıca fantastik mikili kravatları kızının hediyesiymiş.
allerjik reaksyonların histamine bağlı erken fazını inhibe edici bir ilaç. Tablet ya da şurup halinde alınabilir ama tablet daha güzel, miniminnacık zaten yutma problemi olan tipler bile kullanabilir. ayrıca toplum içinde, uyuz gibi kaşınan, canı yanıyormuş gibi görünen tipleri dışlamamak gerekir; belki de sadece sabah zyrtec içmeyi unutup evden çıkmış bir zyrtec bağımlısıdır.**
türkçeye tiksinti olarak çevrilmiş, gelmiş geçmiş en korkutucu, sarsıcı, ürkütücü filmdir. çekildiği yıllarda portakalda vitamin olanlar için izleme fırsatı, geçen yılki istanbul film festivalinde gösterilmesiyle sunulmuştur. psikolojik gerilim mi demek lazım gerilim mi demek lazım bilemiyorum ama insanı sinema koltuğunda böylesine hoplatabilen başka bir film görmedim,duymadım. catherine deneuve gençliği, güzelliği ve oyunculuk yeteneğiyle sizi kendinsine hayran bırakır. filmden çıkıldığında, çoğu kişide 3-4 dakikalık konuşamama, etrafa mal mal bakma gibi belirtileri olan bir şok gözlenmiştir. bu gayet normaldir, yani bu film acayip bişeydir. film izlendikten sonra her hangi bir gerilim-korku-vb. filmi beğenmek oldukça zordur. *
sarıyerde büyükderede tam sahil yolu üzerinde sarımtırak eski bir bina. sabancı yenilemiş müze haline getirmiş diye duydum *. istanbullu kimse bilmez, gitmez lakin sürekli önünde park edip bir sürü renkli gözlü pörsük amca ve teyze indiren otobüsten anladığım kadarıyla yabancı turistler sayesinde ayakta kalır bu müze. **
kimine göre rock'n coke 2005 apocalyptica konserini seyretmek,kimine göre vişne suyu içmek olabilen eylemler silsilesidir. insan bu eylemler esnasında ilişki esnasındaki orgazma verdiği tepkileri tekrarlayabilir ya da daha değişik reaksyonlar meydana getirebilir, lakin ortak nokta eylem sonunda kişi "orgazm oldum öheyh" moduna girmektedir. *
the dreamers'da kırmızı beresiyle ilk göründüğünde bizi delicesine büyüleyen, yaşayan bir venüs heykeli gibi dolaşan, müthiş güzelliğiyle büyüleyip kendisine insanı kaptırdığından oyunculuğuyla ilgili yorum yapmak zorlaşan buna rağmen bertolucciyle iyi iş çıkarttığına inandığım,filmlerine sadece yüzünü görmek için gidilesi isveç fransız karışımı aktris.
sarıyerin arkasında, kilyos yakınlarında uzunya deresini ve derenin aktığı koyda güzel bir balıkçıyı, köy merkezinde de bir kaç güzel ev yemeği yapan yer bulunduran, bir çok ünlünün oturduğu, sayfiye yeri gibi şirin, minik bir köy.
the basser kısmının nerden geldiğini bildiğimiz jackliğini bilmediğimiz.ilk tanışıldığında noluyo lan frekans ayarı nerede bunun dediğiniz sonradan frekansı kendiliğinden ayarlanan ama böylece frekansı cuk oturtan şahıs. *
bethoveen'ın bir senfonisi pastoral senfoni ve gide'in kitaba bu ismi koyma nedeni de rahibin kör gertrude'a bu senfoniyi dinleterek renkleri seslerle anlatmaya çalışması.
popüler kültüre hitap etmeyen deneysel filmler yapan, hatta bir çok filmi kültleşmiş ama tanınmamış fantastik yönetmen. eşcinsel olması kötü bir durum değildir;aksine eşcinsel olması, eşcinselliği ya da hayata dair bir çok başka kavramı bambaşka bir gözle görmesini ve bize aktarmasını sağlamıştır muhtemelen.
(bkz: my own private idaho)