çevremdeki herkesin, buna ben de dahil olmak üzere patır patır dökülmesine sebep olan grip zımbırtısı. daha 1 ay önce işin boyutlarını kavrayamamışken kendime de gelmesi, okulun yarısının hasta olması ve okula gitmemesiyle gribi baya bir kavradım. eğer 38 dereceyi geçen ateşiniz varsa, her tarafınız ağrıyorsa durmayın hastanede alın soluğu. tabi kusma ve ishal de varsa durum baya bir vahim. serum merum düzeltmeye çalışıyorlar işte. ayrıca bu meret aniden başlıyor. kendimden örnek vereyim. birgün kardeşim baya bir hastaydı ateş falan.serum olayları oldu. ertesi gün sabah kalktığımda hiçbir şeyim yoktu. okula gittim güzel güzel. 2. dersten sonra ben de yavaştan bir ateş, burun akıntısı. 4 dersten sonra yemek yiyeceğim zaman iştah kesintisi. 5. derste feci bir baş ağrısı. 6. derste ateşin biraz daha yükselmesi, baş ağrısının yanına bir de her tarafının ağrıması. 8. dersten sonra yolda göz kapaklarının ağırlaşması. eve gittiğinde yatağa yatıp sevgili anne tarafından ateş ölçümü. ateşin 38 buçuk çıkmasıyla hastaneye yollanma. yarım saat hastanede bekledikten sonra (hastaneler tıklım tıklım, gelen serum yiyip yatıyor ki bir de benim gittiğim özeldi. devlet hastaneleri çok feci durumdaymış) doktorun ateşi ölçmesi ve 40 derece çıkması. serum merum derken biraz iyileşme. ertesi gün, yani bugün geceden beri ateşim inip çıkıyor sevgili sözlük kardeşlerim. bir de kuru bir öksürük eklenince durumum daha da feci hal aldı. ama kendimden edindiğim deneyimlerle kısaca şunu söyleyebilirim. bu hastalık o kadar çabuk bulaşıyor ve o kadar çabuk ilerliyor ki inanamazsınız. genelde herkesin ortak sorunu öksürük ve ateş. kendinizi koruyun falan da palavra. zannımca hemen hemen herkes bu hastalığı bir şekilde geçirecek gibi geliyor. ayrıca çoğu hastanede test yapılmıyor. yaklaşık birşey söyleniyor. türkiye de 2 şehirde test yapılıyormuş galiba. resmi kayıt yapılsa ülkenin yarısı hasta çıkar eminim ki. o da birşey değil de haftaya da sınav haftası var lan. okula da gidilmiyo haliyle. ne halt yiyeceğini bilmeyince insan bir kat daha hasta oluyor. ayrıca da okulların tatil olması da şu anlık söz konusu değilmiş. zaten bu devlet neyi tam yaptı acaba. hastalık biter okullar tatil olur.
bir zamanlar sırf bu amaç için kullandığımız nesnedir tahterevalli. tarifsiz bir zevki vardır bu olayın. poponuz acıyabilir, ama bu eğlencenin yanında (eğlence derken karşındakinin korkusunu görüp zevk duyma durumu. bir tür sadomazoşistlik) acı hiç kalır.
insanı en sevdiği cipsten soğutabilesi olan reklamdır. cipsi yerken gözlerinizin önünden seda sayanlı görüntüler geçer. o an elinizdeki cipsi fırlatıp kaçabilirsiniz. kimden mi? tabiki seda sayan dan.
genelde sonucu olumsuz biten eylemdir. kendi kendine verilen sözler tutulmaz, hatta unutulur. yada erken kalksan da "aman neyse otobüste çalışırım" diye ertelenebilir. otobüse bindiğinde de "neyse biraz müzik dinliyim, 5 dk bakarım okula gidince" diye daha da sonrasına atılabilir. ve son olarak "çalışmasam da olur, nasılsa geçemicem" diye de sonuçlanabilir.
bir nebze doğru bulmaktayım. sonuçta sen kız meslek lisesinde okuyor değilsin. eğer kızlarda dolu olan bir yere gitmek isteseydin zaten giderdin. kızın amaçları farklıysa tabi şansını başka okullarda deneyebilir.
limon barın topluma kazandırdığı gruplardan birisi. (bkz: çilekeş)
ikinci albümle birlikte bendeki "çocuk" imajını yok etmişlerdir. nedense o ilk albümün hoppidi hoppidi havası yok olmuş gibi geldi. daha bir yetişkinlere yönelik albüm yapmışlar. bilmiyorum belki de o çocuk imajı, çektikleri kliplerden kaynaklanıyor olabilir. ama her ne değişmişse, ne yaptılarsa kendilerine güzel olmuş. hem de çok güzel. mtv avrupa müzik ödüllerinde türkler coşmuş ve birinci yapmışlardır. olsun diyelim, türklerin alternatif bir grubu bu kadar desteklemesi bile büyük bir gelişmedir.
kendilerini eurovision da görmak isterim. zaten onlar da bu ödülü aldıktan sonra gitmek istediklerini söylemişlerdi. burada eurovision şöyledir, böyle kötüdür tartışmaları yapmayacağım. hem gereksiz hem de saçma. ama ben eurovision un manga ya katkı sağlayacağını düşünüyorum. türkiye halkı tarafından çok daha iyi tanınabilirler. (bkz: hadise) daha önce toplum kesiminin anca yarısı tanıyorken bir anda yaşlı genç herkes şarkılarını dinler oldu.
manga nın katılacağını duymuş olmanın sevinciyle bilgisayarımı kapıp televizyon karşına kurulmama sebep olan program. televizyon makinası kadar iyi olmasa da türkiye deki en kaliteli show programı olduğuna kalıbımı basarım. tabi bir de beyaz show var o ayrı.
sabahleyin ilk otobüsleri oldukça tenha olan, saat 8 sularında daha 2. durağa gelmeden oturacak yer kalmayan otobüsler. otobüs populasyonu gençler ve hastalar olmak üzere ikiye ayrılır. bu otobüsler öyle sık sık da geçmez hani. bekle bekle sonra oturacak yer bulama.
tipiyle beni kendimden geçiren şarkıcı benzeri şey. böyle her gördüğümde beni rahatsız eden tipindeki garipliği buldum geçenlerde sonunda. o kirli sakalı ve taranmamış gibi gözüken saçlarıymış meğerse. sanki 90 lı yıllardan gelmiş gibi. şarkıları desen hakeza. tarkan da desteklermiş kendilerini. allah sonunu hayır etsin.
hele bu çocuklar hemencecik okulunuzun yanındaysa sinir krizlerine girmenize sebebiyet verebilir. tam sınava odaklandım derken "koş lan kooş" diye çocuk sesleri ve bilumum benzeri sesler duyarsınız. sınavdan sonra çocuklara yapacağınız işkencenin hayalini kurarsınız. önce koşarak aşağı inersiniz hayalinizde. o topu alıp beyinlerine patlatırsınız. ve dırıdırıdım diye bir ses duyarsınız hayaliniz arasında. zil sesidir bu. sınav çoktan bitmiştir ve kağıt boştur. şimdi aşağı inip hayalinizi gerçekleştirmenin zamanı gelmiştir. sınav zaten size kaymış, siz de onlara kaysanız ne çıkar öyle değil mi?
kişisine göre yanılgı yada doğruluk payı olan savdır. kız iyi niyetle insanlara yanaşıyor olabilir. sosyal çevre edinmek istiyor olabilir. samimidir, canayakındır belki. yada kız gerçekten de ne kadar çok erkek arkadaş o kadar çok sevgili mantığındadır. bunları bilemeyiz ama her insanı bu sava göre yargılamamak lazımdır. ayıptır.
son klibini ilk izlediğimde gözüme çarpan şey bi kızın ayaklarına yakın çekim yaparken kızın çorabının sökülmüş olduğuydu. ne zaman o şarkıyı dinlesem hep o sökük çorap aklıma gelir. sökük çorap üzerine ürettiğim ihtimaller de var tabi:
1. sökük çorabın bilmediğimiz bir seksiliği olabilir. (kaldı ki o çorap değil jartiyerdi evet) veya saygıdeğer yönetmene sökük çorap seksi geliyor olabilir, fantezisi olabilir. neyse bu maddeyi kurcalamamak lazım.
2. çorap sökülüp, farkedilmemiş olabilir. (bu ihtimalin pek inandırıcı olmadığını kabul etmek lazım. kocaman kameralar yani. farketmemek için kör olmak lazım)
3.zavallıların yeni çorap-jartiyer alacak paraları yoktur ve bu söküğe göz yummuşlardır.
bu konunun haricinde klibin sonundaki kızın erkek tuvaletinden çıkması ve kameraların da pisuvarları göstermesi beni benden almıştır. kız erkek tuvaletine girmiş. aman ne güzel!
ve evet özgün tek elle kopça çözdüğü için guiness rekorlar kitabına girecek.
kalbiniz acır çok. onun ellerine başkasının dokunduğunu bilmek, onu düşündüğünü hissetmek incitir sizi. ama elden birşey gelmez. çıkışı belli olmaya sokağa girmişsinizdir artık.
hayatım boyunca 2 beden eğitimi öğretmeniyle tecrübe edindiğim hadise. 1.sinin kızlara sarkıntılık ettiği söylentisi dolanırdı okullarda. 2. hocamızın da gerçekten cıvık olduğunu bendeniz yaşadım.
ben: hocaam bişe sorucam ben
.
.
ben:hocaaam ama bişe sorcaam
.
.
ben:hocaam!
hoca: bi dakka hayatım
ben:peki hocam
.
.
ben:hocaam!
hoca:efendim canım
ben:hede hödö
hocanın bu konuşmayı sadece biz kız öğrenciler için yapmadığını, aynı tavrı erkek öğrencilere de sergilediğini tespit ettikten sonra dünyamız kararmıştı.
herkese kuşkuyla bakmanıza sebebiyet veren hastalıktır. halbuki bu kadar korkmamıza gerek olmadığı açıklanmıştır. normal gripten bile daha hafif geçiyormuş. ölen insanlar da zaten normal gribe yakalansa bile ölmesi muhtemel insanlarmış. bu da bu insanların bağışıklık sistemlerinin zayıf olmasından ileri geliyor. bir rivayete göre de bu sene normal gripten ölecek insanlar çok daha fazla olacakmış. burda yapmamız gereken bağışıklık sistemimizi mümkün olduğunca güçlendirmeye çalışmak.
merkezi adana olan dersanedir. tenefüs zilleri beni hep bitirmiştir. bir dersane hala on iki dev adam ı zil sesi olarak kullanabilir mi? veya hande yener? modernleşme çabaları sonuçsuz kalmıştır.
bazı dersaneleri çok kalabalık olmakla birlikte güzel olanları da mevcuttur. bir de zırt pırt sınıf indirip çıkarmasalar. tam adapte oldum yeni sınıfıma derken hoop başka sınıfta bulursun kendini. uğraş dur.
kendilerini aşmış dersanedir *
güzelim öğretmen lisemizin imam hatip gibi algılanmasına neden olmuştur. yavaş yavaş fen lisesini de kendilerine döndürmektedirler. hiç fem'e gitmedim. ama öğrenci çekmek adına etütler düzenlemişlerdi beleşe ona uğradım bikaç kere. zaten bütün hocalar bayan. hepsinin yüzünde de yapmacık bi gülümseme. köşede namaz odası falan. noluyoruz dedim. bütün bayan öğretmenler bakımsız, suratsız.. saçlar fırtlamış her yerlerinden dikiliyor. sana ne hocanın saçından diyebilirsiniz. ama insanın bi göz zevki var canım.bi de bunların ablaları, abileri varmış. güya ders çalışırlarmış oraya gidip. fem e gidenlerin hepsi orda namaz kıldırdıklarını inkar eder. ama ağızlarından da kaçırırlar genelde. giderler oraya sabaha kadar sohbetler, namazlar.. tamam kötü birşey değil ama bunu ders adı altında yapmaları yanlış.
aldığım duyumlara göre de karma fem'ler daha da betermiş. bayan hocalar gülmüyorlarmış bile sınıfta erkek var diye. ders anlatmak bile istemiyorlarmış. sürekli oturup öyle anlatıyorlarmış. bi sınıfta erkek kız karışıksa tek sınıf öğretmeni değil, erkeklerin kızların ayrı sınıf öğretmenleri varmış. bundan dolayı da erkeklere etüt olurken kızlara etüt vermiyorlarmış. kızlar erkek hocalara soru soracakları zaman işim var deyip bakmıyorlarmış bile. bayan hocalar da zaten isteksizmiş, insanda soru sorma hevesi bile bırakmıyorlarmış.
böyle birşey işte. dersanelerine kayıt yaptırana kadar güzel, sonrası fos. öyle ilgileniyorlarsa bile sanmayın keyiflerine. ucunda gene menfaat var. bu öğrencileri bir güzel yetiştirip bunları üniversitede bile rahat bırakmıyorlarmış. elleriyle fethullah gülen yurtcuklarına yerleştiriyorlarmış. bunlar tabi burda bir güzel yetişiyorlar. onlar da gelecek nesilleri yetiştiriyorlar tabi. kaleyi içten fethetme yöntemi. sevgili devletceğizimiz abuk subuk şeylerle uğraşacağına bunları görmemezlikten gelmekten vazgeçse ya.
evet ben de o düşmanlardanım itiraf ediyorum. (bkz: yalancı suçluluk duygusu)
fethullah gülen in kendi ülkemizde yaptığı çalışmaları desteklemiyorum. laikliği bozan, ülkeyi ikiye ayıran kişilerden biri. zaten destekleyenlerin çoğu da ya onu okullarında yada dersanelerinde okumuş insanlardır. (bkz: fem)
ayrıca kendileri ülkemizde karma eğitimli dersaneler açmıyorken çok rahat bir şekilde başka bir ülkede karma okul açabiliyor. evet oralarda ülkemizi tanıtmasını alkışlıyorum. ama aynı düşünce yapısını ülkemizde de göstersin bir zahmet. tabi garezi yoksa.
şu sıralar foxlife'de yayınlanan dizi şeysi. ilk bölümünü internetten izledim. pornoya kaçsa da gerçek manada vampirleri anlatmış ne diyim. vampir-insan aşkı sıradanlığı gene var. hatta zaman zaman alacakaranlık'ı anımsatmış olsa da izlenmeye değer.