doğadan toplanan mantarın zehirli olup olmadığını işin uzmanı olanlar dahi zor anlar. her mantar kısa sürede de öldürmez. o yüzden doğadan toplanan, çarşıda ve pazarda satılan mantardan uzak durun. bir mikolog bir söyleşide şöyle demişti:
"Türkiye’de bilgisizlik yüzünden, zehirli mantarlar pazarlarda satılıyor. Her mantar 24 saatte öldürmez. Cortinarius Orellenus’ta ölüm bir ila beş ay arasında gerçekleşir. Küredağları’nda zehirli mantar toplayanları uyardığımda "Dedelerim de bunu yiyordu, kimse ölmedi" dediler. Ailelerinde böbrek yetmezliği yaşayan var mı, diye sorunca, "Bizim ailenin böbrekleri pek sağlam değil, çoğu böbrek yetmezliğinden ölür" cevabını aldım."
tarafsız bir sahada olmaması şaşırtan ve tek maç eleme usulü yapılan eurocup finali. hayatımda ilk kez spor karşılaşmasındaki bir finalin böyle saçma bir usülde yapıldığını gördüm. bu arada rus takımlarının katılamaması nedeniyle seneye euroleague'ye bursaspor'un katılma ihtimali mevcut. zaten bu kupada gösterdiği performans ile bunu fazlasıyla hak etti bursaspor. eurocup'ın en mütevazi bütçeli takımı güçlü rakiplerini bir bir, üstelik deplasmanda yenerek finale çıkmayı başardı; daha ne yapsınlar? bugün italya'da biraz daha becerikli ve dikkatli olsaydık, şans faktörü de yanımızda olsaydı bu bologna'yı orada eleyip kupaya dahi uzanabilirdik.
birkaç gün önce babamla yolda yürürken babamın "yılan var bak önünde; dikkat et, üzerine basacaksın" diye uyarmasıyla kendi kendime ne yılanı ya deyip o anda önüme bakarken karşıma çıkan hayvan. görünce hemen bir adım geri gittim ama yılan hiç hareket etmiyordu. oyuncak mı falan diye bir kafama takıldı ama inceledim, ölü bir yılandı. hayatımda ikinci kez gördüğüm yılan oldu kendisi. ilkinde eskiden çalıştığım fabrikanın karşısındaki boş tarlada görmüştüm. maalesef daha sonra yılanı fark eden fabrika çalışanı işçiler tarlaya gitti, o yılan öldürdü zevk için; bir de birbirlerinin üzerine ölmüş yılanı atarak aklı sıra şakalaşmaya başladılar. bana da işçilere "niye öldürdünüz ki size bir zararı olmayan hayvanı" demek düştü.
ne zaman sığınmacı konusu yoğun bir şekilde gündeme gelse hemen bir operasyon yapılıp medyaya servis edilen haberlerdir. sığınmacı konusu gündemde yoksa ne operasyon olur ne de bir haber.
resmi rakam olan yüzde 69.97 ile dünya enflasyon liginde 6. sırada olan ülke. eğer enag'ın enflasyon hesaplaması olan yüzde 156.86'yı baz alacak olursak bu ligde zimbabwe ve suriye'yi geçerek 4. sırada olacak olan ülke.
ülkedeki bazı kesimlerin alerjisi olduğu kelime. biri milliyetçiler günü der türkçülük günü diyemez, diğeri türkiye halkı der türk halkı diyemez, öteki de yerli halk der türk halkı diyemez. bunlar yarına bir gün türk lirasına da türkiye lirası demeye başlarlar. yalnız şunu unutmayın ki türkiye türklerindir.
akademik personel alım ilanları özel şart içeren ilanlarla doludur. bu ilanların kişiye özel olduğunu özel şartlar bölümünde o kişilerin tez konularının yazdığını görünce daha da anlarsınız, sadece alınacak kişinin adı çıkmaz. hatta bir keresinde rte üniversitesi adlı üniversite yanlışlıkla alınacak kişilerin adlarının da yazılı olduğu ilanla çıkmıştı. umarım iktidar gittiğinde hukuk bu konuda devreye girer ve tüm bu alımlar iptal edilip o kişilerin akademisyen(!)liklerine son verilir.
eurocup'un en düşük bütçeli takımı olup bu kupada kimsenin beklemediği bir performans göstererek bir sürprize, kupada finale kalmaya, imza atan bursa basketbol kulübü. finalde gelecek güçlü rakibini de eleyip kupayı da alırsa bir mucizeyi gerçekleştirmiş olacaklar. ayrıca rus takımları kupalarda yer almayacağı için finale kaldığından seneye euroleague'de mücadele etme ihtimali olan takım. kupayı alırsa zaten direkt gidecek.
ne diyelim, sefalet endeksinde (işsizlik+enflasyon) allah'a şükür arjantin'i sollayıp ilk sıraya mı çıktık diyelim? yoksa şükrede şükrede ne hale geldik mi diyelim?
bursa'da değil de trabzon'da bir caddeymiş görünümü olan caddenin bulunduğu semt. hatta en son oradan geçtiğimde caddede o kadar çok trabzonspor bayrağı aslılıydı ki trabzon'daki caddelerde bile bu kadar çok trabzonspor bayrağı var mıdır diye bir an merak ettirmiştir.
türkiye'de artık neredeyse her alanda oluşan kıtlığın yansımalarından biri. insanların sağlığa erişime de bir hayli zorlaştı. daha önce böyle bir şey yaşandığını hiç hatırlamıyorum.
son dakikası inanılmaz heyecanlı geçen maç. olimpija'nın o son atışın girmesi resmen içime oturdu ama sürenin bitme ihtimali de vardı. böyle bir durumdayken o an salondaki basketbol taraftarının skorbord'u görüp coşması 2-2'lik anonsu duyan fb taraftarlarının coşmasına benzedi. ardından hakem kararıyla iptal edilen sayı onlarda bir hayal kırıklığı bizde de büyük bir sevinç yarattı. maç zaten bursaspor'un hakkıydı, son anda maç gitse çok üzülürdüm. bursaspor eurocup'ta partizan ve olimpija gibi köklü ve güçlü kulüpleri deplasmanda eleyerek harikalar yaratmaya devam ediyor, sırada artık yarı final var önümüzde.
futbol takımı artık dibin dibine doğru giderek taraftarına karalar bağlatırken basketbol takımıyla EuroCup son 16'da partizan belgrad takımını belgrad stark arena'da eleyip çeyrek finale kalarak adama disko disko partizani'yi söylettiren bir spor kulübüdür.
sakatata göre değişen bakış açısıdır. ciğer (arnavut ciğerine bayılırım), kalp, kelle paçayı götürürüm ama böbrek, dalak, beyin, kokoreç ve işkembe çorbası ile aram pek iyi değil.
karadenizli müteahhitlerin ruhsuz, zevksiz bina tasarımlarının sonucudur. türkiye'de her ilde bir özgünlüğü olmayan, bu tipsiz ve kötü tasarımlı binalar bulunduğu içindir.
El Serhendi Efendi diye söylenen zaman yolcusu(!) zat 2014’te yaratılmış kurgu bir karakterdir. söz konusu metin 1500'lü yıllarda değil 2014’de Ot dergisinde yayımlanmış kurgu bir yazıdır. detaylar için:
ibb'nin o alımı liyakate daha baştan uygun bir alım değildi. öncelikle alımda bir kpss puanı istenmemiş, kişilerin salt diploma notuna göre bir sıralama yapılmıştı. yalnız burada bir sorun vardı; odtü, itü, ytü vb. gibi üniversitelerin diploma notuyla taşra ve özel apartman üniversitelerin diploma notlarıyla bir sayılmış, listelere seçkin üniversitelerden mezun olanlar sırf diploma notu düşük diye listelere girememişti. verilen tepkilere de ibb yönetimi hiç kulak asmamış ve mülakat listeleri bu sebeple özel apartman üniversiteleri ve taşra üniversiteleriyle dolmuştu. bu alımı gerçekleştiren açıköğretim mezunu olan ibb ik daire başkanı liyakatin (!) ne olduğunu da göstermiş oldu böylece. imamoğlu'nun paylaştığı o video işin şov kısmı sadece. bu adama güvenmeyin derim.
son zamanlardaki yürüyüşünü görünce akla geçmişte şu söylediklerini getirmiştir:
"bu partide, 65 yaşın üzerindekiler siyaset yapamayacak... en son 65 yaşında aday olunabilir. 65 yaşında aday olmak demek, 70 yaşında işi bitmiş olmak demektir."
"ecevit bugün siyasetten çekilirse siyaset dünyasının, türkiye’nin ve dünyanın yıkılacağını zannediyor. o yüzden siyasete sımsıkı sarılıyor. toplum veya insanlığa yararlı olabilmek için değil, kendini ayakta tutabilmek için sarılıyor, sımsıkı siyasete, kişisel siyasi hırsı uğruna topluma ve milletimize kıymaktan çekinmiyor. siyasetten çekilmesini bilmiyor. ama anlaşılan o ki insan yaşlanınca gerçekleri daha az görüyor ve kişisel hırsları daha da artıyor."
israil büyükelçiliği bile twitter'da "israil tüm türk halkının cumhuriyet bayramını kutlar" derken imamoğlu açıklamasında türkiye vatandaşları gibi garip bir tabir kullanmıştır. kendisi zannımca geleceğin rte'sidir, umarım cumhurbaşkanlığına aday gösterilmek gibi bir gaflete düşülmez.
1.3 altı araçlar daha az mtv ödemek isteyenler içindir, 1.3 üzerine göre vergi yarı yarıya düşüyor. mtv ödenirken maliye cinsiyete bakmıyor. bu arada başka bir konu; motorun gücünün belirtmesi açısından hp (beygir gücü) motor hacminden daha önemli bir değerdir. 1.0 motor olup 115 beygir gücünde olan araçlar mevcut artık.