sanki tornadan çıkmış gibi hepsi birbirinin aynısı kalıptaki entryler ile sözlük çapında denenen bir algı yönetimi çabası.
ne diyeyim, allah ıslah etsin.
zaten bilgi birikim açısından içinin iyice boşaltıldığı sözlüğe son darbeyi vuran 'demokrasi' hareketi.
başarılar.
TBBM'ye sunulan kanun teklifi ile hayata geçirilecek uygulama.
oldukça yerinde karar.
en son izlediğim filmde 16.00 seansı için salonda yerlerini alanlara 25 dakika boyunca reklam izletilerek filme neredeyse ilan edilenden yarım saat sonra başlandı.
zaten fahiş fiyatlara sattığın bilet için filmden önce bir de 25 dakika reklama maruz bırakarak insanların sinirleriyle oynamaya gerek yok.
bu vesileyle kültür ve turizm bakanlığı adı altında bir bakanlık olduğunu da öğrenmiş olduk.
zor bir durum olabilir elbette, allah kurtarsın.
yalnız yeri gelmişken, her hapishaneye düşene sanki hiç suçu yokken düşmüş de haklı bulunacağı günü bekliyormuş gibi yaklaşmak pek doğru bir davranış gibi gelmiyor bana.
belki hepsi olmayabilir ama kader mahkumu diye adlandırılan birçok kişi gasp, adam öldürme, tecavüz gibi suçlardan orada ve cezasını çekiyor. hatta kimine hak ettiğinden çok daha az komik cezalar veriliyor.
bu sizin kardeşiniz, arkadaşınız, anneniz ya da babanız olabilir ancak birtakım gerçekleri değiştirmez.
hele ki son zamanda televizyon/internet dizilerinde hapisteki serserilerin birer kahraman gibi gösterilmesi zaten caydırıcı olmayan ceza sistemi karşısında gençleri iyiden iyiye suça teşvik ediyor.
an itibariyle yaşadığım sorunsal.
hedef saptırmak, gece gece insanların dayanıklıklarını test etmek, bolca hakaret ve küfür okumak...
tecrübeli troll abilerimden acil dm.
maalesef böyle bir şey var.
çağımızın vebası cahillik kavramının belki de en korkunç yüzünü gösterdiği birinci platform burası arkadaşlar.
iq ortalamasının 60 taş çatlasın 70 olduğu bir ortamda fikirlerden, özgürlükten, saygıdan bahsetmek... bilmiyorum sanki biraz zor gibi.
ignorance is bliss diyecek olan a2 ingilizce seviyeli zıpzıplar varsa aranızda, uyarıyorum demesin.
zira döverim.
c'est une question que je ne sais pas sa repond.. Les autres ayant une idée sur ce sujet, atteignez- moi s'il vous plait.
Alors, on peut contunier en français.. Qui est prêt?
denenmesi gereken formül..
bir fincan kahvede yarım çay kaşığı tereyağ müthiş bir koku ve kolay bir içim sağlıyor.
süt tozundan çok daha sağlıklı, deneyin.
sonuçların açıklanmasıyla mantar gibi türeyen güruhu kendine getirmek amaçlı yapılması tavsiye edilen uygulama.
veyahut aklınızı başınıza alıyosunuz, silkinip kendinize geliyosunuz.
sol panelin amına koymak yok. kaydınızı olun, siktirip gidin.
dört üniversiteyle ilişiğim oldu, beşincisi yolda ama ben bu kadar geyik yapmadım çocuklar.
öpüldünüz.
bizim ezeli rakiplerin bundan böyle takınması gereken uslüp.
yok öyle kuru kuruya beşiktaş.
beşiktaş bey diyeceksiniz.
büyüğe hürmette kusur etmeyeceksiniz.
ilk açılanı ışıklar olmak üzere; konyaaltı ve dedeman şubeleriyle beraber antalya'da üç şubesi bulunan ve hakiki meyve özlerinden mevsimine göre çeşit çeşit dondurmalar yapan dondurmacı. bebe bisküvili, tahinli, çamlıca gazozlu bile vardır.
şu günlerde önünde uzun kuyruklar oluşur.
çoğu çeşidinin topu bir liradır. lezzetlidir, porsiyonları büyüktür.
kavunlu, muzlu, sakızlı ve manda sütünden yapılanını tavsiye ederim.
Samuel Eto’o Vakfı’nın 10. yıl etkinliği kapsamında Türkiye’ye gelecek olan dünyanın en ünlü futbolcuları, Türk karması ile Antalya Arena’da özel bir maç yapacak.
Messi, Neymar, Maradona, Totti, Aubameyang, Hazard, Demba Ba, Arda Turan gibi dünya yıldızları, Türkiye'den çıkarılan karma bir takımla karşılacağı ve gelirlerinin Samuel Eto'o'nun Afrika'daki yardım derneğine gideceği özel müsabaka. Teknik direktörlükleri de Mourinho ve Capello yapacak. Günün sürprizi de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dış işleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu. ikisi de bir süre forma giyecekler.
Expo ile deyim yerindeyse şahlanan Antalya'nın tanıtımı ve prestiji açısından iyi bir organizasyon. Umarım kusursuz ve maksimum katılımda (doldurma aktroller hariç) gerçekleşir.
Bilet fiyatları 49 ile 399 lira arasında değişiyor. Hem hayırlı bir iş hem de dünya yıldızlarını izleyebilme fırsatı açısından pek de yüksek sayılmaz.
öyle bir güruh oluşmuş ki antalya'da zirve zirve diye yanıp tutuşan.
la yazıktır çocuklar antalya sıcağında bir de zirve aşkıyla yanmasınlar; gelin bir el atalım toplanalım şu tarihte dediğim zirve hareketlenmesidir.
zirveboxtan yeri parselledik mi konuşuruz detayları.
ailenizin zirve organizatörü esenlikler diler.
bahsettiğim elma ceplerinizdeki ısırılmış elma değil. adem elması da değil.
bildiğimiz kütür kütür kırmızı starking cinsinden elma ağacının meyvesi.
dün eve dönerken elma alabileceğim açık kalan tek yerin caddedeki manav olduğunu fark edince hafif çekingen girdim. "kilosu kaça?" sorusuna epey yaratıcı "ne kadar alacan?" karşılığından sonra "bi tane" diyebildim. yılbaşı tombalası çeker gibi kasanın içinden rastgele daldırıp çekti bi tane. fiyat girmeden tarttı, görebildiğim kadarıyla 220 gram falandı elmanın ağırlığı.
o kadar emin söyledi ki: doksan kuruş.
ulan bir lira dese hiç şüpheye düşmem. derim ki herhalde az bi küsüratı vardı, babacan manav abi onu da almadı akşam vakti benden. bir lirayı nelere vermiyoruz der, kilosu ne kadardı acaba diye de ince hesaplara kalkışmam. allah razı olsun bile derim içimden.
nasıl emin olursun bu kadar. "doksan kuruş"
oğlum hayat pahalı lan.
elma bile almış başını gitmiş.
bir elma doksan kuruşsa kilosu kim bilir...
pieheeey..
13 mart ankara patlamasından sonra ingiliz piyanist James Taylor'ın batıya yönelik can alıcı sorusu.
"You were Charlie, You were Paris.. Will you be Ankara?"
Bu sorunun cevabını bazı vatandaşlar vermiş, şu şekilde:
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1005867/+
"Paris benim için bir tren seferi mesafesinde. Hamur işinden daha iyi anlamaları hariç bizimle aynı sayılırlar. Orada ölen ben ya da ailem olabilirdi. Ankara ise orta doğuda. Ankara’da tanıdığım kimse olamaz. Zaten benim gibi değiller. Mesela Irak da öyle. Doğru ya da yanlış, bakış açısı budur."
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1005870/+
"“Ben Ankara’yım” demek Türkler için destekleyici olabilirdi, ama sonrasında Ermeni soykırımını hatırlatarak “Ben bir Ermeniyim” demek de icap ederdi. Aynı şekilde “Ben Kıbrıs’ım” diyerek Kıbrıs’daki işgali de hatırlatmak gerekirdi ya da “Ben bir Kürdüm” diyerek doğuda öldürülen yüzlerce Kürt’ü hatırlatırdık."
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1005873/+
""Ankara olacak mısınız?"
Hayır.
Türkiye jet hızıyla dibi görüyor. Önümüzdeki 30 yıl içinde bugünkü Suriye'ye benzer bir yere dönüşecek.
Din her şeyi zehirliyor."
Hepsi insancıl değerlerden öte siyasi ve dini sebepler gösterilerek kuşanılmış düşünceler. Masum insanların katledilmesine üzülmek ve kendini onların yerine koymak için bu iki ortak noktanın kesişmesi gerekmiyor. En azından biz onlar adına üzülürken bunları gözetmemiştik.
ankara'nın yeni nesil büfeleri. 2015 ortasından bu yana mevcutlar sanıyorum.
tek örneklik adına güzel bir proje.
yalnız en son ulus heykelin önündeki şubesi heykeli kapatıyor olması sebebiyle kaldırılmış. sözcü "biz yazdık kalktı", mimarlar odası "masaya yumruğu vurduk değişti", başgan da "yaptım oldu" iddilarıyla ihaleyi kapmaya çalışıyor.
e iyi de büfe oraya kondurulurken kimse demedi mi aga bu nedir diye. demememiş herhalde. neyse, hayırlısı olsun.
en iyi meditasyon şeklinden bile daha iyi, daha etkili bir yöntem.
derdinizi tasanızı şuracığa koyuveriyor, kuzu kuzunun ritmine kendinizi istemsiz bırakıyorsunuz.
bir sonraki başlıkta on adımda kuzu kuzu dansı yapmanın pratik yollarından bahsedeceğim.
hepinize benden dudu dudu.
çocuklar kusura bakmayın da yavşaklığın, aymazlığın, patavatsızlığın dik alasıdır.
oğlum gerizekalı mısınız lan siz, he. hayır ondan sonra on birinci nesil geldi, sol frame yarrağı yedi deyince zorunuza gidiyo.
yıktınız perdeyi, eylediniz viran. yapmayın, ayıp ediyosunuz.
başlığının hala açılmamış olmaması dehşet verici.
kopartan serdar ortaç şarkısı. başlığı tek elle açtım, sol elimle ritm tutmaktan kendimi alamıyorum çünkü.
ibret-i alem olsun diye sözlerini paylaşıyorum:
"Denemek istersen kapımın kilidi açık
Ama küçümsersen bozuşuruz apaçık
Buna tahammül yok yeniden ağlamaya
Buna da hakkın yok beni azarlamaya
Ara sıra unutuyorum başıma nelerin geleceğini
Sana kul köle gibi inanıp yine başını alıp gideceğim
Ara sıra unutuyorum başıma nelerin geleceğini
Sana kul köle gibi inanıp yine başını alıp gideceğim
Benimle yaşamaya var mı gücün
Bütün kapıları kapat bir düşün
Bu aşka güvenim azaldığı gün
Gelene yazık, gidene yazık
Dokunma yaralara kendi geçer
Bu kalp onu seveni kendi seçer
O eski hevesim azaldığı gün
Sevene yazık, gelene yazık "