daktilo
386 (ali ağaoğlu nun kültürlü hali)
dokuzuncu nesil yazar 25 takipçi 218.82 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    pazartesi dolar 3 60 ı aşar mı

    5.
  1. sikerim böyle hayatı deyip tayt giymek

    2.
  2. ekonomi kitaplarında türkiye adı geçmemesi

    1.
  3. bir beklentinin gerçekleşmemesidir. aklımızda her zaman türkiye çok önemli varsayımı var. evet bizim için önemli ama dünya için o kadar da önemli değil. kitaplarda görmeyi bekliyoruz, göremiyoruz, üzülüyoruz. üzülmeyin. turşu yiyin.
    1 ...
  4. kız olsam ilk sana verirdim diyen erkek kanka

    37.
  5. dolar 5 tl olursa ne olur

    10.
  6. Tarih TCMB kuru (alış)
    24-11-1950 2.82520
    23-11-1951 2.82520
    24-11-1960 9.00000
    24-11-1970 14.85000
    24-11-1976 16.50000
    24-11-1978 25.00000
    23-11-1979 35.00000
    25-01-1980 70.00000
    24-11-1980 87.95000
    23-10-1981 126.30000
    22-11-1985 558.30000
    21-11-1986 745.40000
    24-11-1988 1749.78000
    22-11-1991 4950.08000
    24-11-1992 8237.49000
    24-11-1993 13576.79000
    24-03-1994 21652.61000
    28-04-1994 32476.92000
    24-11-1995 53218.00000
    22-11-1996 99044.00000
    24-10-1997 181070.00000
    24-11-1999 503232.00000
    21-02-2001 688001.00000
    22-02-2001 685391.00000
    23-02-2001 957879.00000
    24-02-2001 ..
    25-02-2001 ..
    26-02-2001 1072988.00000
    27-02-2001 946306.00000
    28-04-2003 1586475.00000
    24-11-2003 1464763.00000
    30-12-2004 1352500.00000
    31-12-2004 1342100.00000
    01-01-2005 ..
    02-01-2005 ..
    03-01-2005 1.33630
    04-01-2005 1.33830
    23-11-2007 1.19370
    28-05-2008 1.24220
    24-12-2008 1.51520
    24-11-2011 1.85510
    22-11-2013 2.01810
    24-12-2014 2.31650
    24-11-2015 2.84330
    24-11-2016 3.38240

    nasıl piramit? beğendiniz mi?
    4 ...
  7. boyner nasıl okunur sorunsalı

    4.
  8. bülent ecevit in köşe yazıları

    1.
  9. bülent ecevit'in 1950-1960 yılları arasında yazdığı sanat ve siyaset yazılarıdır.
    http://ecevityazilari.org/
    0 ...
  10. ekonomik kriz için ciddi uyarı

    5.
  11. krizler birden "çat" diye gelmiyor aslında. sürekli sinyalleri geliyor. e yıllarca kendi sorunlarına çözüm bulamayınca "çat" diye geliyor. türkiye'nin 2000 başındaki krizi de öyleydi, küresel krizde.

    ama işin en kötü yanı; şirketlerin olan borçların kriz zamanında bir gecede halkın borcu oluvermesi. ve bunun herkes tarafından kabul görmesi. arkadaşlar kapitalizm teoride böyle bir şeye karşıdır. ancak bugün siyaset- özel sektör- halk arasında böyle bir bağ var maalesef.
    2 ...
  12. çay

    1119.
  13. gel demenin en güzel yolu

    16.
  14. starbucks a gitmeyen kültürsüz erkek

    84.
  15. farenin dağa küsmesini konu alan hikayeyi bilmeyecek kadar kültürsüzdür.
    0 ...
  16. 50 tl ile yatırım

    7.
  17. beşeri sermayene yatırım yapabilirsin. güzel 1-2 kitap alıp okuyarak. ama karın doyurmaz.
    1 ...
  18. üniversite tercihi yapacaklara tavsiyeler

    1330.
  19. bence önünüze kitapçığı alıp ne olursa olsun diye bir puan sıralaması yapmayın. bence puanlarda bir sürü çarpıklık mevcut. çünkü puanı oluşturan insanların o yaşlarda bölümle ve daha sonrasıyla ilgili bilgileri kısıtlı. bilgileri tam olsa bile meseleyi kavrama kabiliyetleri kısıtlı olabiliyor. Bu da bazen puanların belki de olması gerekenden daha fazla veya daha az olmasına neden oluyor. en azından önünüze konan ve sadece bir "puan sıralaması" olan listeyi kabul etmeyin. mümkün olduğu kadar okuyan-mezun öğrencilerle iletişime geçin.
    0 ...
  20. iktisat bölümü ne işe yarar

    3.
  21. iktisat bölümünün amacı iktisadi düşünme yeteneği aşılamak ve buna yardımcı olacak alet çantasını edinmenizi sağlamaktır. veya en azından bu olmalıdır. "çok mezun olması" çok iktisatçı olması anlamına gelmiyor. zaten iktisatçılar nasıl bir piyasada ne tür stratejiler izlemeleri gerektiğini bilirler ve ona göre yeteneklerini şekillendirmeye başlarlar.

    şu alet çantası ise genel olarak;
    - matematik, istatistik, ekonometri; ve bu konularda işinize yarayacak en az bir ciddi bilgisayar programı
    - yabancı dil
    - tarih bilgisi; gerek iktisat tarihi gerekse siyasi tarih.
    - muhasebe bilgisi; ne kadar ileri seviye olursa o kadar iyi
    - çalışılacak alana göre hukuk bilgisi

    bunları ne yazık ki sadece bölüm sağlayamaz. tüm imkanları olsa da sağlayamaz. çünkü istemek gerekiyor birazda. insanların hangi konularda uzmanlaşmak istediklerine göre değişen ağırlıklarla bu bilgileri harmanlamaları gerekiyor tabii.

    şimdi esas soruya gelelim: bölüm ne işe yarar veya aslında iktisatçı yetiştirme amacı olan bölümlerden çıkan ve bu donanımlara sahip iktisatçılar ne işe yarar? bilmem.
    2 ...
  22. bir erkekte sizi etkileyen şey nedir

    20.
  23. halı sahada paslı oynamasıdır.
    1 ...
  24. pahalı olan şeyi ucuza satmak

    8.
  25. kimin kredi kartını çaldın?
    1 ...
  26. tahin pekmez

    62.
  27. ayı ikiye bölüp düşmanı ikiye bölememek

    4.
  28. meselenin özünü kavrayamayan insanların şaşırdığı hadisedir. peygamberler bir şeyleri ikiye bölmez. onu Allah yapar. çıkış noktanızı gözden geçirin öbür tarafları da aydınlatırım istersen.
    1 ...
  29. mira isimli kızların genel özellikleri

    1.
  30. doların önemi

    5.
  31. doların, tl karşısındaki değeri arttığında dolar ile aldığımız mal ve hizmetlerin tl cinsinden fiyatları artmış olur. bu çok net bir etki. böylece enflasyonu arttırıp, insanların alım gücüne ve dolayısıyla tüm ekonomiye etki etmektedir.

    peki bu her zaman böyle mi olur? aldığın mal ve hizmeti almaktan vazgeçersen sorun olmaz. fakat eğer aldığın mallar vazgeçemeyeceğin kadar önemliyse? kendin üretemediğin veya üretim sürecinde olmazsa olmaz bir mal ise vazgeçmek çok zor olur. bunların fiyatları artarsa mecburen sadece daha fazla ödemek zorunda kalırsın. bunu bir kanal olarak görebilirsiniz. tabii dediğim gibi bazı malları almaktan cayabilirsiniz.

    bi de tersten bakınca ülkenin malları görece ucuzlamış oluyor. bu ihracatını arttırabilir. aslında ülke ekonomisine katkısının olumlu olabilmesi için fiyattan kaybettiğini miktar olarak geri kazanman lazım. yani aynı miktar malı daha ucuza satarak sadece kaybedersin. bunların daha teknik ayrıntıları da var. ihracat için kur tek başına yeterli de değildir. senin mallarını talep eden insanların gelirleri de önemlidir.

    bunların yanında toplamda ülkeye giren ve çıkan para arasındaki farkta önemlidir. yani ülkeden daha çok döviz çıkıyorsa aradaki farkı kapatmak için bir şekilde döviz kazanman gerekir. "neden para basıp ödemiyoruz?" sorusunu hala soran var mı bilmiyorum ama, 1. döviz basamıyoruz 2. tl bu işlerde kullanılmıyor.

    son olarak belki de yurt dışından borçlanmayı göz önünde bulundurmalıyız. aynı miktar döviz borcu için artık daha fazla tl gerekiyor. aslında döviz geliri olan firmalar için çok bi önemi yok bi şekilde hallederler ama tl gelirin varsa ve döviz olarak borçlanıyorsan borcun bir bakıma artıyor. e tabi bu da bi şekilde çalışanlarını, ürünlerinin fiyatlarını vb yollarla ekonomiyi etkiliyor.

    bir de bunların hepsini bildiklerinden mi yoksa çok kolay gözlemlenen ve genelde kriz zamanlarında çok yüksek dalgalanmalar olduğu için mi bilemiyorum türkiye'de insanlar doları bir gösterge olarak görüyorlar. yani aslında öyle olmasa bile doların tüm ekonomi için bir gösterge olduğunu sanıp, psikolojik olarak davranışlarını, harcamalarını vb. değiştiriyorlar. daha da önemlisi beklentilerini etkiliyor bu da sonunda "öyle olmasa bile" dediğimiz şeyin "öyle olmasına" neden oluyor.

    şimdilik bu kadar arada yazarım buraya.

    +
    bi de sanki dolar bugünlerde artmaya başlamış gibi bir tutum var. aslında cumhuriyet tarihi için konuşursak 1940'ların sonlarından beri tl dolar karşısında değer kaybetmektedir. yani "dünyanın sonu" gibi bir şey değil aslında. her an olmakta olan bir şey. ekonominin yapısı o zamandan bu zamana çok değişti, bir çok kriz atlattık, dünya da pek çok kriz atlattı ama hala yaşıyoruz. hiç bir etkisi yok demiyorum fakat bizim asıl sorunlarımızı etkileyen ama onlardan daha büyük bir sorunda değil.
    2 ...
  32. bim de 3 adet prezervatifin 1 lira olması

    13.
  33. "en az üç çocuk" politikasına yapılmış bir darbedir.
    - eyyy bim! siyaset yapacaksan parti kur!
    - bimp
    2 ...
  34. yeni nesilin türkçülük hobisi

    3.
  35. eksi nesillerden daha şuurlu olması dileğiyle. Ancak bir hobi midir o tartışılır.
    0 ...
  36. kızların yanında arkadaşı aşağılamak

    4.
  37. uzaylılar edirneye iniş yaptı

    7.
  38. detachment

    15.
  39. atanamayan öğretmenlerin muhakkak izlemesi gereken film. atananlar muhtemelen yaşıyor bu filmi.
    3 ...
  40. iktisat

    202.
  41. 18 cm damarlı isterim diyen kız

    6.
  42. 12 cm yi bulsun da öpüp başına koysun kızıdır.
    1 ...
  43. ayrılmaz ikililer

    44.
  44. efendiler nereye

    2.
  45. ülkenin dibi gördüğü zamanlarda, Refik Halit Karay tarafından kaleme alınmış ve türkiye tarihinin bana göre en anlamlı gazete yazısıdır. Türkiye'nin herhangi bir anına cuk diye oturduğundan mıdır bilemiyorum, ne zaman gündem dolsa taşsa akılma gelir bu yazı. bugünlerde durup durup aklıma gelen kısmı ise şu:
    "bizde bu ölü kan,
    sizde o yaman surat olduktan sonra
    bir gün olur yine gelirsiniz.
    eteklerinizi öptürüp ciğerlerimizi söndürürsünüz."

    tamamını okumanızı da tavsiye ederim:
    efendiler nereye?

    “ziyafet bitti,
    fakat ağzınızı silmeden,
    elinizi yıkamadan,
    bir acı kahvemizi içmeden;
    efendiler nereye?

    yaz başlarında sırtı karnına yapışmış,
    sarı, sıska, cansız bir takım tahtakurular çıkar,
    iğne gibi vücudumuza batar,
    derimizi haşlarlar, kanımızı emerler,
    sonra sabaha karşı etli,
    canlı, iri yarı, şuraya buraya kaçarlar...
    galiba şafak attı, güneş doğuyor;
    tahta kuruları nereye?

    ücra dağ başlarında,
    gözleri ateşli, dişleri keskin,
    tüyleri dimdik aç kurtlar vardır.
    köpeksiz sürülere dalarlar,
    etrafa kan kemik saçıp,
    mideleri dolu inlerine koşarlar...
    galiba çoban göründü, köpekler havlıyor:
    tok kurtlar nereye?

    kedisiz evlerde fareler vardır.
    kilerlere girerler, dolaplara dalarlar,
    şunu bunu kemirip
    sağa sola koşuşup baş köşede gezerler,
    bir patırtı olunca deliklere girerler.
    galiba koku aldınız. kedi geziyor:
    koca fareler nereye?

    dul annelerin haylaz çocukları vardır?
    sandıkları kırarlar, paraları çalarlar,
    bohçaları aşırıp tefeciye satarlar
    ve sonra korkup sokak sokak kaçarlar...
    galiba foyanız meydana çıktı.
    yakanız ele geçecek:
    ziyankâr evlatlar nereye?

    vurdular, kırdılar, yaktılar, yıktılar,
    astılar, kestiler, kızdılar, kavurdular;
    nihayet leşimizi meydanlara sererek yılan gibi kaçtılar.
    memlekete düşmanları sokarak üstümüzden aştılar.
    eli sopalı, beli palalı, gözü kapalı paşalar
    damdan dama nereye?

    o zamanlar kalemler kırık,
    gözler yumuk, boyunlar eğri, ağızlar kilitliydi.
    gel diyordunuz,
    halk karnını yerde sürüye sürüye ezile büzüle koşuyor,
    ayaklarınızın altına sokulup tir tir titriyordu.
    git diyordunuz kapıya kendini dar atıyor,
    merdivenleri dörder dörder atlayarak canını güç kurtarıyordu.

    siz âmir olmadınız,
    sergerdelik [kabadayılık] ettiniz...
    siz valilik yapmadınız, asesbaşılık [polis şefliği] ettiniz...
    efelere, taş çıkardınız; zorbalara parmak ısırttınız...

    as deyince sıra sıra dar ağaçları kurulur,
    yak deyince alev alev meşaleler tutuşur,
    bas deyince tabur tabur jandarmalar üşüşürdü
    . elinizde zindan anahtarları,
    belinizde idam ipleri,
    sırtınızda dar ağaçları vilayet vilayet dolaştınız.
    ali’ye çattınız, veli’yi bastınız,
    ahmed’i kazıdınız, mehmed’i kavurdunuz,
    beş senedir her tarafta kargalara
    insan leşinden ziyafet çektiniz.

    muhalif mi? al aşağı.
    muharrir mi? vur başına...
    türk mü? sür ölüme...
    rum mu? iste parasını...
    ermeni mi? kes kafasını...
    arap mı? çek ipe...
    kadın mı? gönder eve...
    haydut mu? buyurun köşeye..
    . külhanbeyi mi? gelsin yanıma...
    yahudi mi? sor fikrini...
    kalan kimseye at sopayı...
    paraları koy cebine...
    işte sizin programınız bu!

    palalarla sopalarla işe giriştiniz;
    sürülerle insanları dağ başlarına götürüp satırlardan geçirdiniz;
    babaları, evlatları yoktan yere harcayarak
    anadolu içerisinde dul kadından,
    yoksul yetimden başkasını bırakmadınız.
    ne oluyordunuz?
    bu kanlı işgüzarlıklar,
    bu canavar akını,
    bu fitne ve fesat siyaseti ne fayda verecekti?
    ne kazanacaktık?
    dünyayı mı alacaktık,
    mısır’a sultan mı olacak, hind’e şah mı gidecektik?

    sizin sadrazamlıkla, seraskerlikle, nâzırlıkla
    gözleriniz doymamıştı, a padişah heveslileri..
    şam’da, halep’te az daha namınıza hutbe okutup,
    isminize sikke kestirecektiniz.
    yenilik sizde, kahramanlık sizde,
    avurt zavurt sizde, caka tavır hepsi sizdeydi.
    şimdi böyle sinsi sansar gibi
    tavandan tavana nereye?

    evet, nereye gidiyorlar?
    mahalle kahvesinden bir adımda sadarete,
    meyhaneye iskemlesinden bir basışta nezarete,
    tulumbacı koğuşundan bir hamlede valiliğe eren bu türediler:
    nereye gidiyorlar?

    kendileri kürklere büründüler,
    milletin derisini soydular.
    kasalarına altın doldurdular,
    bizim ceplerimize kağıt tıktılar.
    halk sersefil cami avlularında yatarken
    çiftlikler aldılar, kâşâneler yaptılar.
    açlıktan ölenlerin lokmasını ağzından çalarak
    haspalara ziyafet çektiler.
    susuzluktan kavrulanların testisini aşırıp havuzlarını doldurdular...

    halk sokaklarda pösteki kemirirken,
    onlar konaklarda ebabil beyni yediler,
    kuş sütü içtiler. anamıza sövdüler,
    babamızı dövdüler, tırnaklarımızı söktüler.
    işte milleti artık büsbütün öldürdüklerinden emin olsunlar.
    zira damarlarımızda bir damla kan,
    kollarımızda bir zerre kuvvet kalmış olsaydı
    yakalarına yapışır, öcümüzü alırdık.

    halbuki kollarını sallaya sallaya
    yüzümüze tüküre tüküre gittiler!..

    aşk olsun, at da size yaraşır, meydan da!..
    bizde bu ölü kan,
    sizde o yaman surat olduktan sonra
    bir gün olur yine gelirsiniz.
    eteklerinizi öptürüp ciğerlerimizi söndürürsünüz.

    biz size “kırk katır mı, kırk satır mı?” diye sormadık.
    yarın sizin bize: ölümlerden ölüm beğen” demek
    artık hakkınızdır.

    lâyığımız olan paşalar!
    topumuzun kellesini kesmeden nereye?”

    internette pek çok yerde bulunabiliyor bu yazı. ben bunu ekşisözlükten aldım. ancak bir ara eksik yanlış var mı diye kontrol etmem gerek. yazı murat bardakçı'nın ittihadçı'nın sandığı kitabında bulunmaktadır.
    0 ...
  46. yalnız olmadığı halde yalnız edebiyatı yapan insan

    2.
  47. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük