saçmalığın dik alası bir durumdur. sen erkek halinden memnun olmayıp kadınlığa/translığa dikey! geçiş yapıyorsun ama sonra da gidip bir kadınla cinsel seks yapıyorsun. ulan arkadaş pipini kestirmeden önce neden kadınlara arzu duymadın da kadın kılığına girip hemcinslerini arzularken buldun kendini. manyak mısın arkadaş. gel de delirme.
sanırım seksüel bir güdü bunu yaptırıyor kadınlara. her şeyin en büyüğünü en gösterişlisini istiyorlar. işlerine yarayıp yaramamaları umurlarında bile değil. her telefonla yaptıkları sınırlı ve belli şeyler. instagrama foto basmak ve whatsappta dedikodu yapmak dışında ekstradan büyük ekranı hak edecek herhangi bir şey yapmıyorlar ama ille de büyük olsun diyorlar. tıpkı içlerine aldıkları/alacakları penisin büyük olmasını istemeleri gibi. hadi yalansa yalan deyin.
son derece doğru bir harekettir. kocası sabahtan akşama kadar eşşek gibi çalışsın ama karısı olacak hayırsız bir hacamat bile yapmasın. olacak iş mi allah aşkına. böylesinin hakkı talak-ı selase ile boşanmaktır.
fatih güllapoğlu'nun 1991'de yazdığı kitap. avrupadaki türklerin nasıl leş tarikatların kucağına düşürüldüğünü, geçmişte yapılan istihbarat operasyonlarının arka planının ne olduğunu anlatan bir kitap. denk gelirseniz okuyun, kaçırmayın sakın. çünkü kitap zor bulunuyor.
dünyayı umursamayan bir gülüşe evrilir. genelde ölümle burun buruna gelip bütün hayatı film şeridi gibi gözünün önüne gelen insanlarda görülür. artık o dakikadan sonra o kişi eski kişi değildir. gereksiz yüklerinden de kurtulmuştur bir bakıma.
sözlükte de görürsünüz. 30 yaş üstü bazı bayan yazarlar popüler olmak için götlerini yırtarlar. ama bunu da çok çakal bir şekilde yaparlar ki prestijleri sarsılmasın.
sürekli olarak özlü sözler, kitap alıntıları, romantik filmlerden görüntüler ve hüzünlü şarkı linki paylaşırlar.
sevgili bayanlar bazılarınız her şeyi çok belli ediyor. lütfen daha profesyonelce yapın şu kurnazlığı. bazen gülüyorum bazen acıyorum halinize.
Danimarka'dan çıkan orijinal konul bir film. Fena değil ama insan daha bir dolu olsun istiyor. Ve maalesef hollywood bu filmin remake'i için çalışmalara başlamış. Umarım için çok boşaltmazlar.
ilk 20 dakikası boyunca ulan yine mi sıkıcı bir mülteci filmi izleyeceğim derken sonraki dakikalarda içine çekti beni film. finali insanı ağlatacak derecede çarpar adamı.
düşün ben gibi soğukkanlı bir adam bile o raddeye geldi.
Tekerlekli sandalyeye mahkum olan zengin bir adama bakıcılık-yardımcılık yapan bir başka adamın dostluğunu işliyor film.
Bakıcılık yapması için çağrılan onlarca adayların içinde yırtık, girişken ve sokakları bilen hiç kimse yok. Sadece bir zenci bu tanıma uyuyor ve iii alıyor. Sonrası zaten efsane.
Sezonun en güzel filmlerinden biri. Ödülü hak ediyor cidden.
1968 yılından başlayıp 1980 yılına değin süren bir yükseliş ve yok oluş hikayesi. Güney amerika'nın otantik ortamı hem huzur veriyor hem de boğuyor insanı.
Hippiler sayesinde tarlalarında yetiştirdikleri otları satıp zengin olan iki ailenin önce yakınlaşması sonra da kanlı bıçaklı düşman olması...
Bir de hanımağa karakterli kaynana var ki düşman başına. Kendi kazanmadığı parayı yönetmeye çalışıyor haddi olmadan ve nihayetinde bunu başarıyor. Her işe burnunu sokup kendi kızını pasifize etmesi bir yana asıl işi yapan ve parayı kazanan damadını da sürekli yanlış yönlendirerek felakete sürüklüyor.
aylarca yapılan reklamlarıyla meraklandıran ama maalesef beklentileri karşılayamayan bir film. nesine ödül verdiler şaşırıyorum. niyetiniz varsa torrentten indirip izleyin. ben sinemaya para vermiyorum. sinemaya gitme niyetiniz varsa beklentiyi epey düşürerek gidin izleyin.
twitter aleminin korkulu rüyası son fake bükücü eleman.
nerde fake resimlerle kendisine süzme erkeklerden enayi takımı kurmuş bir yelloz var işte bu eleman onların tepesine biniyor ve foyalarını ortaya çıkarıyor.
kızlar sinirli, kızlar öfkeli, kızlar çıldırmış vaziyette. nasıl olmasın ki. ekmeklerini kaybettiler ehehe.
eskilerden bir kız arkadaş ısrarla telefonda konuşalım diyor. ara ara depreşiyor bu isteği. 2 yıl önce bitmiş bir hadise üzerine ne konuşucaz arkadaş. bitmiş gitmiş işte. ayıp olmasın diye mesajlarına ufak cevaplar verip sepetliyorum. illa ki kırıcı laf söyleyip ağlatmamı bekliyor.
hani kolay sinirlenmiyorum ama sinirlenince 50 yaşındaki adamı bile ağlatmışlığım var. ağır konuşuyorum ama çok pis kışkırtıldığım için. toleransın tahammülün dibini zorluyor insanlar.
kimsenin tercihine laf etmem. banane. ama entrylerim üzerinden sinsice yaklaşıp arkadaş moduna girmeye çalışan bazılarının daha sonra niyetlerinin farklı olduğunu gördüm.
bak arkadaş kimle ne yapıyorsan yap ama ben hetero bir erkeğim. kendi cinsimle ilgilenmiyorum. mesajlarda ve entrylerde de belli ediyorsun bunu. madem böyle niyetin var git kendin gibi olanları tespit et onlara yürü.
ön not: bu olay kesinlikle gerçek ve yaşanmış bir hikayedir. nasıl ki erkekler bir kadınla sevişmek için ülke değiştiriyorlarsa çok istediklerinde kadınlar da ülke değiştiriyorlar. o yüzden serin hikaye diyecek olanlar için altta 2-3 entrylik bir espri rezervi bıraktım kendileri için. olay yüzde yüz gerçektir.
2 sene önce internetten tanıştığım 26 yaşında 1,75 boyunda fit, dolgun memeli bir kızımızdır. evvela güzel bir sohbetle başladık kendisiyle. bana eskişehirde yaşadığını söyledi ilk anda. bir süre sonra telefonları alıp whatsappa geçtik. bir geceyarısı sinemadan çıktıktan sonra şu kızın bir sesini duyayım diyerek aramak istedim. ama o da ne? az evvel whatsapptan mesajlaştığım kızı aradığımda numaranın ulaşılmaz olduğunu söylüyordu operatör.
şaşırdım. kendisine sordum, neden telefonuna ulaşamıyorum diye. mırın kırın etti, özürler diledi ve gerçeği söyledi. ben eskişehirde değil berlindeyim ve orda yaşıyorum dedi. bir an kendimi feci derecede enayi gibi hissettim. bastım kalayı. sildim numarasını. daha sonra bana mail yoluyla ulaştı. ısrarla görüşmek istediğini söyledi. dedim eskişehirde olsan bu mümkün olabilirdi ama sen berlindesin nasıl olacak bu iş dedim?
benim çifte vatandaşlığım var. vize derdim yok. eğer istersen haftasonu bir kaçamak yapabilirim dedi. ben de kabul ettim. belirttiği saatte atatürk havalimanında beklemeye koyuldum dış hatlarda. gerçekten de gelmişti. sarılıp öpüştük. evvelden oda ayırttığım taksim talimhanedeki ramada otele geçtik. eşyalarını köşeye bırakıp birbirimize yumulduk. saatlerce odadan çıkmadan seviştik. akşam olunca acıktığımız için dışarıya istiklal caddesi'ne yollandık. önce bir güzel yemek sonra başka bir mekanda içmeye koyulduk. çok gecikmeden kısıtlı zamanımızı değerlendirmek üzere kalktık ve tekrar otele geçtik. gecenin üçüne kadar sürekli seviştik.
sabah uyandığımızda kahvaltıdan önce son kez seviştik ve birlikte duşa girdikten sonra iyice kurulanıp aşağı lobiye kahvaltıya indik. burda şaşırdığım bir şey vardı. o da kahvaltıda bildiğin salçalı makarna oluşu idi. makarnayı sevdiğim için 3 kere kalkıp tabağımı doldurdum.
ayrılma vakti geldi. otelden çıktık. tekrar, bu kez birlikte atatürk havalimanına geldik. diğer yolcular gibi uzun pasaport kontrol meselesi olmadığı için son 1 saate kadar birlikteydik havalimanında. oturup çay içiyorduk. ve o ana kadar hiç belli etmediği hediyelerini verdi bana. almanyadan bir sürü çikolata getirmiş benim için iki gözümün çiçeği. vallahi o çikolatlar her akşam çayla beraber ancak 1 ayda bitti. resmen çikolata komasına girdim sayesinde.
kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum bu güzel anıyı bana yaşattığı için.
sivas tarahanasından sonra en sevdiğim tarhanadır. bazen öğlen uçağa atlayıp 2,5 saat yolculuktan sonra brükselde içiyorum bu çorbayı. biz de böyle bir delikanlıyız işte *
son dönemde özellikle meşhur şarkıcı tayfa arasında yaşanan bir aşk türü. erkeklere ölüm marşıyla beraber birbirlerini hoplattıklarını görüyoruz. birbirinize yürüyedurun bağyanlar *
